Günümüz Türkiye’sinde yüzbinlerce çocuğa bu gün bayram yok
Saray rejimi tüm kesimlere olduğu gibi çocuklara da hayatı adeta zindan etti. İstismar, şiddet, çalışmak zorunda kalmak, yoksulluk, tarikatlar… Tüm bunlar çocukların yaşamak zorunda bırakıldığı sıkıntılar. Çocuk Bayramı’na çocuklar bu sıkıntılarla baş başa giriyor.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 103’üncü yıl dönümü. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1927 yılında çocuklara armağan edilen 23 Nisan o günden beri ‘çocuk bayramı’ olarak kutlanıyor. Ancak bugün bayram olmasına karşın yaşam hiç de iç açıcı değil. Okuldan koparılan, işçi olmaya zorlanan, tarikatlara ve cemaatlere mecbur edilen, istismara maruz bırakılan, küçük yaşlarda evlendirilen milyonlarca çocuk bu ülkenin gerçeği.
Çocukların içinde bulunması gereken yerlerin başında okul geliyor. Ancak okuldan kopma oldukça ciddi boyutlara ulaşmış durumda. MEB’in verilerine göre 6-17 yaş arasında 981 bin 539 çocuğun okul kaydı yok. Açıköğretime kayıtlı olan sayısı ise 1 milyon 738 bin. Yaklaşık 2 milyon 720 bin çocuğun ya okul kaydı yok ya da açıköğretime kayıtlı. Bu çocukların büyük oranını ise kız çocukları oluşturuyor. TÜİK’in verilerine göre ise okul tamamlama oranları ilkokulda bile yüzde yüzü bulmuyor. Okul tamamlama oranları kademe arttıkça da azalıyor. Yüz öğrenciden ilkokulda 98,6, ortaokulda 97,1, ortaöğretimde ise 73,2’si okulu bırakıyor. Ülkede 15-19 yaş arasında 6 milyon 315 bin genç bulunuyor. Bu yaş aralığında okullaşma oranı ise sadece yüzde 69. Diğer bir deyişle bu yaş aralığında 1 milyon 957 bin çocuk okuldan uzakta.
YOKSULLUK ETKİLEDİ
Ülkedeki en önemli sorunlardan olan yoksulluk da çocukları etkiliyor. TÜİK’in geçen ay açıkladığı verilere göre ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tüketen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı yüzde 62,4. Meyveyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 50,5, sebzeyi her gün tüketen çocukların oranı ise sadece %33. Peynir ve yoğurt gibi hayvan sütünden yapılan yiyecekleri her gün tüketen 6 aylık ve daha yukarı yaştaki çocukların oranı ise yüzde 57,8 oldu. Dİğer yandan son 12 ayda sinema veya tiyatroya gittiği belirtilen çocukların oranı ise yalnızca yüzde 39,1. Sinema veya tiyatroya gitmeyen çocukların oranı ise yüzde 40,1. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre ailesinin yanında bakımı sağlanamayan çocuk sayısı 2021 yılında 141 bin 275’ken geçen yıl 155 bini aştı. Bakanlığın 2022 yılında Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programına aldığı çocuk sayısı ise 157 bin 248 oldu.
ÇALIŞMAK ZORUNDALAR
Çocuk işçiliği de ülkedeki en önemli sorunlardan. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi var. Bu çocukların çalışma ortamında fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörler incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 12,9’unun aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, yüzde 10,8’inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı görüldü. Çalışan çocukların yüzde 10,1’i zor duruş şekli veya harekete maruz kaldı veya ağır yük taşıdı, yüzde 10’nu ise gürültü veya şiddetli sarsıntıyla karşılaştı. Yine TÜİK’in geçen günlerde açıkladığı verilere göre ise 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 18,7 oldu. Diğer bir deyişle 5 çocuktan biri çalışmak zorunda.
İŞ CİNAYETLERİ
İSİG Meclisi’nin verilerine göre ise ülkede 2 milyona yakın çocuk işçi var. İSİG’in 2022 raporuna göre geçen yıl 64 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 14 yaş ve altında çalışırken ölen çocukların sayısı arttı. Çocuk işçilik 4 ila 8 yaş arasında başlıyor. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları milyonlara ulaşan çocuk işçi var. Bu yılın ilk 3 ayında ise 5 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yaptığı denetimler ise başka bir tehlikeyi gözler önüne serdi. Buna göre ülkede 2017-2022 arasında yaklaşık 40 bin çocuk sokaklarda çalıştırıldı.
Çocukların en büyük problemlerinden birisi ise ülkedeki tarikat ağı. Hem eğitimde hem de hayatın diğer alanlarında etkisini giderek artıran tarikat ve cemaatler çocuklara adeta kancayı atmış durumda. Sadece İstanbul’da bile tarikatların açtığı medrese adı altındaki Kuran kurslarında yaklaşık 10 bin çocuk bulunuyor.
Son yıllarda en çok tartışılan konuların başında ise çocuk istismarı geliyor. Ceza mahkemelerine 2013-2020 arasında 143 bin 335 “Çocukların cinsel istismarı” suçu gerçekleşti. Bazı yıllarda çocukların cinsel istismarı dosyaları şöyle oldu:
2013: 17 bin 948
2015: 16 bin 957
2017: 16 bin 348
2019: 28 bin 360
2020: 17 bin 948
2021: 20 bin 459
2021 yılında çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında ceza mahkemelerinde görülen davalardan toplam 29 bin 822 karar çıktı. 2021 yılında alınan karar sayısı 2020 yılına oranla yüzde 32,55 arttı.
İSTİSMAR KATLANDI
Yine çocuk istismarının boyutuna yönelik diğer bir çarpıcı durum ise doğum yapan çocuklar oldu. TÜİK verilerine göre 2021’de toplam 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. Bunun 117’sini 15 yaş altı çocuklar; 7 bin 73’ünü ise 15-17 yaş grubu oluşturdu. 2001-2021 yılları arasında 15 yaş altı 20 bin 895 çocuk doğum yaptı. Son 20 yılda 15-17 yaş arası doğum yapan çocukların sayısı ise 548 bin 488 oldu.
Çocukların yaşadıkları bunlarla da sınırlı değil. TÜİK verilerine göre 207 bin 999 çocuk 2021 yılında güvenlik birimine getirildi. Suç mağduru olarak gelen veya getirilen 186 bin 14 çocuğun yüzde 57,4’ü yaralama, yüzde 13,1’i cinsel suçlar, yüzde 4,5’i tehdit suçlarından mağdur oldu.
Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi’nin 2020 Nisan ayında 28 kentte gerçekleştirdiği araştırmaya göre hanelerin yüzde 19,3’ünde çocuklar şiddete maruz kaldı. Yine yüzlerce çocuk ise cezaevinde. Son verilere göre cezaevlerinde 12 -18 yaş arasında 1406’sı tutuklu, 670’i hükümlü olmak üzere toplamda 2 bin 76 çocuk bulunuyor. Bunun yanı sıra yaklaşık çocuk ise annelerinin yargılamaları nedeniyle cezaevinde tutuluyor.
***
HALK İRADESİ MECLİS’TE YOK
Bugün aynı zamanda Ulusal Egemenlik Bayramı olarak da kutlanıyor. Bundan tam 103 yıl önce emperyalizme ülkeyi teslim eden ve Osmanlı Meclisi’ni kapatan Vahdettin’e karşı başlatılan ulusal kurtuluş mücadelesinin en önemli ayaklarından biri olan ‘Millet açıldı. Tıpkı 103 yıl önce olduğu gibi bugün de ülkede bir Saray ve oradan ülkeyi yöneten, halka kulaklarını kapatan, kendisinden başka kimseyi düşünmeyen bir tek adam var. Yine 103 yıl önceki gibi tek adama karşı direnen ve halk egemenliğini savunanlar var. 103 yıl önce açılan Meclis bugün tek adam rejimi altında işlevsizleştirildi ve adeta tek adamın onay mercii haline getirildi. Kurulan barajlarla ve seçim sistemiyle halkın iradesinin yansıdığı bir yer olmaktan çıkarıldı. Son yasama döneminde Erdoğan’ın çıkardığı kararnameler Meclis’in yaptığı yasaları geçti. Halkın iradesinin yansıması gereken Meclis Erdoğan’ın gölgesi oldu.
MİLYONLARCA ÇOCUK İŞÇİ
Çocukların 23 Nisan’a hak kayıpları, işçilik ve yoksulluk başta olmak üzere çok sayıda sorunla girdiğini bildiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, bu durumun resmi istatistiklere de yansıdığını bildirdi. Türkiye’ de çocuk işçiliğinin geldiği boyutu ele alan Ağbaba, “Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz bir ailede sadece anne ve babaların çalışmasını zorunlu kılmıyor artık. Bir ailede geçinebilmek için çocuklar da işgücüne katılmak zorunda kalıyor” dedi.
CHP’li Ağbaba, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın AKP döneminde daha da önem verilmesi gereken bir gün olduğunu kaydetti. Her kesim gibi çocukların da iktidarın hak gasplarından payını aldığını bildiren Ağbaba, “TÜİK’in son resmi verilerine göre 2022 yılı itibariyle 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 619 bin. 2109 sonrası verileri incelediğimizde, çocuk işçi sayısının artışta olduğunu görüyoruz. Üstelik bu rakamlara 15 yaş altı çocukların dahil olmadığını belirtmemiz lazım” dedi.
UCUZ İŞGÜCÜ
“SGK verilerinde ucuz işgücü olarak çalıştırılan çırak ve stajyerlerin sayısı da önemli ayrıntılar içeriyor” diyen Ağbaba, “2022 yılı sonu itibariyle bu sayı da 2 milyon civarında stajyer ve çırak bulunuyor. Yani çocuklarımız asgari ücretin en fazla yarısına ucuz işgücü emeği olarak iş yaşamında zorunlu olarak yer alıyor. Hem TÜİK verilerinde hem de SGK verilerinde toplamda 2.6 milyondan fazla çocuk iş yaşamında bulunuyor. Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz bir ailede sadece anne ve babaların çalışmasını zorunlu kılmıyor artık bir ailede geçinebilmek için çocuklar da işgücüne katılmak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLAR BESLENEMİYOR
Beslenme konusuna da dikkati çeken Ağbaba, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Resmi verilere göre Türkiye’de çocukların yüzde 42’si süt ürünlerini, yüzde 67’si sebzeyi, yüzde 49,5’i meyveyi, yüzde 87’si et-tavuk-balık ürünlerini her gün tüketemiyor. Bu durum Türkiye’ de çocuk yoksulluğunun ve çocukların nasıl bir ortamda yaşamaya çalıştığının en önemli göstergesidir. Hem çocuk işgücünde hem hanelerde çocuk yoksulluğu bu durumdayken, Türkiye’ de iktidarın iddia ettiği gibi büyüyen ekonomiden, kıskanılan bir ekonomi modelinden bahsetmek imkansızdır. Tüm bu resmi verilere baktığımızda haneleri ve hanelerde yaşayan çocukları yoksullaştıran ve onları ucuz işgücü olarak gören, çarpık bir ekonomi anlayışından bahsedilebilir. AKP’ nin 21 yıllık iktidarının ne yazık ki en acı özeti de budur. Açlığın pençesinde hayatta kalmaya çalışan işçi çocuklar…”