Ferzan Özer: Yastayız…
YASTAYIZ
Hakikat nedir?
Gerçeklikle arasında mana farkı var. Hakikat dediğimde , içinde duyguların da olduğu gerçekler oluşuyor.
Bir annenin evladını besleyebilmek için harcadığı emektir , hakikat.
Bir babanın evlatlarına bakabilmesi için , harcadığı çabadır , hakikat.
Yirmi iki yaşında bir çocuğun elinde silah ile , kara toprağa düşmesidir , hakikat.
On sekiz aydır ne yapıyordunuz? Sorusudur , hakikat.
Beyaz bir kağıda; süslü koltuklarda oturarak dizilmiş sözcüklerin altına hissetmeden, bilmem kaçıncı kez atılan sıradan imzalardır , hakikat.
ŞEHİT OLDU demeye, utanmaktır , hakikat.
Cenazelerin üzerinden provakasyon yapmaktır , hakikat.
SİYASİLER , rahat bırakın! Şehit cenazelerine gitmeyin.
Şehitlerimizi yolcu edecek sevenleri var. Sizin orada ne işiniz var? Hiç biriniz gitmeyin. Oradan devşireceğiniz hiçbir hak yok.
Bir evlat yetiştirmek, 22 yıl gözünün içine bakmak … bir anda o nefesi, o sesi, o kokuyu toprağa gömmek! Bakın “gömmek” fiilini bile kullanamayıp onun yerine “vermek” diyoruz. “Toprağa vermek” Vermek deyince daha mı kabul edilebilir oluyor? Olmuyor efendiler, olmuyor hanımlar OLMUYOR!
Yastayız, tüm ülke yastayız hiç ayrıştırmaya çalışmayın, hiç itişip kakışmayın. Yastayız. Bu yas halkın yası, ölenler bizim hepimizin çocukları. Evlerine bakıp hamaset üretmeyin, köylerine bakıp siyaset üretmeyin.
Hakikatimiz çok acı. Bu hakikati sosyal medya üzerindeki paylaşımlarla sanala çevirmeyin.
Şehitlik güzellemesini yapmayın. Yok öyle oturduğun yerden şehitlik mertebesine övgü. Şehitlik ölümdür ölüm.
Akıllı telefonlarla cepheye gönderdiğiniz çocuklarımıza teknolojik ve dijital eğitim vermediğiniz, dijital ve teknolojik olarak GÖRÜNMEZLİĞİ öğretmediğiniz için utanın.
Çocuklarımızı koruyabilen bir devlet olmayı , hakikat yapamadığımız için utanalım. Hepimizin utancıdır, hepimizin yasıdır. Hepimizin görevi bu kez son olmasını sağlamak olsun…