CHP önceki dönem Parti Meclis üyesi Dursun Bulut’tan CHP yöneticilerine kriz yönetme önerileri: ”Krizleri yönetemiyoruz, çünkü?”
CHP önceki dönem Parti Meclis (PM) üyesi Dursun Bulut, CHP’sinin özellikle son iki aydır içine düştüğü durumdan çıkış reçetesi olan önerileri ile birlikte AKP’nin kurmuş olduğu tuzak parçalayacak geleceği şekillendirecek bir dizi öneri sunan yazı kaleme aldı.

İşte Bulutun önerilerini içeren o yazısı;
KRİZLERİ YÖNETEMİYORUZ, ÇÜNKÜ:
Evet! Krizleri yönetemiyoruz, çünkü;
● Ne bir kriz yönetimimiz var,
● Ne sağduyulu hareket edebiliyoruz,
● Ne partililer olarak yoldaş olabildik,
● Ne herkesin görüşlerini alarak karar verebiliyoruz,
● Ne de kişisel ikballeri geri plana itip, partimizi, ülkemizi öne çıkarabiliyoruz.
AKP, bir tuzak kurdu, yaklaşık bir yıldır birbirimizi yiyip, duruyoruz. Eğer kişisel beklentilerimizi geri plana itebilseydik, küsme yerine, birbirimizle konuşarak, tartışarak en üst düzeyde çözüm üretseydik, AKP denen bir iktidar yoktu şimdi.
Peki ne yapıldı? Üst makamlar denilmedi her gün hakaret edildi. Gruplar, taraflı olanlar birbirlerini kırıp, döktü. Üst düzeyde bazı yöneticilerin, milletvekillerinin hakaretamiz davranışlarını gören veya yazdıklarını okuyan partililer, bu duruşlar nedeniyle düşmanlaşmaya itildi. Partililerin hakaretlerini okuyunca insanın beyni yanıyor. Sanki, birbirleriyle hiç merhabaları yok, hiç yan yana oturmamışlar. Karşılıklı sarf edilen ve ağıza alınmayacak küfürlere seyirci kalındı.
Sosyal ve Görsel Medyada, Yazılı Basında kendini Sol, Demokrat, Aydın olarak tanımlayan arkadaşları da anlamakta çok zorlanıyorum. Partiyi, iç işleyişini, yeterince bilmedikleri halde, CHP hakkında yorum yaparak, çelişkileri daha da derinleştiriyor lar. Ne hainlik bırakıyorlar, ne kişinin özelini..hakaretamiz sözler sarfederek, ömrünü demokrasiye, Devrime adamış önderlerin, pratikte süzülmüş sözlerini, dayanak göstererek, CHP’lilerin kendi aralarındaki çelişkilerin büyümesine yol açıyorlar.
Yaklaşık bir yıldır hem parti içine hem de parti dışındaki arkadaşlara yönelik: “Kucaklayıcılığı, dayanışmayı, parti içi ve ülke çapında demokrasi mücadelesini önceleyin, itidalli olmaktan uzaklaşmayın, yoldaşlık ilişkileri geliştirin, mevcut üslupla bir yere varılamaz, kırıp, dökererek CHP’ye zarar verilir” denilmesine rağmen, kamplaşma, birbirlerini ötekileştirme karşılıklı tercih edildi. AKP’nin istediği de bu idi. Oyuna gelindi. Barış, kucaklama, dayanışma, birlik söylemleri öne çıkarılmadı. Gruplar birbirlerini karşılıklı suçladı. AKP unutuldu, CHP dövüldü. Stratejik yaklaşılmadı. Birlik, bütünlük öne çıkarılmadı. Siyaset konuşulmadı. Ülkeyi yangın yerine çeviren AKP’yi unutup, kendimizi kırıp, döktük.
Mahkeme 8 Eylül’e ertelendi. Şimdi önümüzde 2 aydan fazla süre var. AKP’nin amacı içimizdeki kavgayı daha da büyütmek. Zaten 8 Eylül’lüde seçmeleri manidardır. Bundan sonra iki koldan saldıracaklar: 19 Mart operasyonu ve Kurultay mahkemesi. Gelin bizde stratejik hareket edelim.
Bir milletvekili Arkadaş, kendi deyimiyle bu konuda çok konuşmasını gerekçe göstererek sayfasına susacağını yazmış. Bu iyiye alamettir. Ancak tüm yöneticilere, eski yöneticilere istirham ediyorum, gelin partimizin kurullarında, platformlarında birlikte düşünelim, birlikte tartışalım, birlikte karar verelim. Bunun için şu kısa önerileri sunmak istiyorum:
● Küfürle partililere (ister yeni, ister eski yöneticiler olsun) hakaret eden parti üyesi kim varsa tespit edilip, gereken yapılmalı.
● 19 Mart operasyonuna karşı verilen mücadele devam ediyor ve etmeli. Ancak önümüzdeki aylar da bu konuyu AKP, daha magazinleştirecek. Dolayısıyla hem 19 Mart operasyonuna karşı mücadelyi, hem parti içi demokrasi mücadelesini, hem de ülke çapında vereceğimiz demokrasi mücadelesini Danışma Kurullarımızda konuşmaya açmalıyız. Yeni pratikler üretmeliyiz. Bu arada 1Temmuz günü Saraçhane’yi inletmeliyiz.
● Birbirimize saygılı, sevgili olabilme derslerine ihtiyacımız var. MYK’mız, Parti Okulu öncülüğünde tüm ilçelerde yoldaş ve insan ilişkisini tartışmaya açmalı.
● AKP ve politikalarını teşhir ve bizim geleceğe ilişkin seslendireceğimiz politikalar, hızla üyelerimizle ve halkla birlikte oluşturulmalı ve kamuoyuna bu konuda sürekli bilgi akışı sağlanmalı. Unutulmasın: