6 Sosyalist parti’den ‘Demokrasi ve Barış’ için ortak çağrı: Birleşik mücadele hattını büyütelim
DEM Parti, EMEP, SMF, TİP, EHP ve TÖP’ün ortak düzenlediği ‘süreç’ çalıştayının sonuç bildirgesinde, “sahici barış ve demokrasi mücadelesinin halkın birleşik gücüyle mümkün olduğu” vurgulandı.

DEM Parti, EMEP, SMF, TİP, EHP ve TÖP, 1-2 Kasım tarihlerinde Ankara’da düzenledikleri “Demokrasi ve Barış İçin Buluşuyoruz, Mücadelenin Olanaklarını Konuşuyoruz” başlıklı çalıştayda, Türkiye’deki siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmeleri değerlendirdi. İki gün süren çalıştayda anayasal düzenin güncel durumu, kayyım uygulamaları, temsil krizi, hak ve özgürlüklerin geleceği ile barış arayışlarının imkanları üzerine tartışmalar yürütüldü.
Çalıştayın ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, Türkiye’de anayasal düzenin fiilen ortadan kalktığı, ülkenin “KHK’lar ve torba yasalarla yönetilen bir hukuksuzluk rejimine sürüklendiği” ifade edildi.
Bildirgede, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmaması, yargı üzerindeki siyasal baskı ve muhalif isimlere yönelik tutuklamalar eleştirilerek “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay, Ekrem İmamoğlu gibi siyasi tutsakların özgürlüklerinin gasp edilmesi ve devam eden gözaltı-tutuklamalar, grevlerin yasaklanması, toplu sözleşme hakkının fiilen ortadan kaldırılması, hasta tutsaklara yönelik ihlaller, umut hakkından söz edilmemesi ve yaşam hakkını tehdit eden uygulamalar, bu düzenin adaletsizliğini her gün gözler önüne sermektedir” denildi.
“Kayyım, halkın iradesine açık müdahaledir”
Bildiride, kayyım uygulamalarının seçme ve seçilme hakkının ihlali olduğu vurgulandı: “İktidarın seçimle kazanamadığı belediyelere kayyım atayarak el koyması halkın iradesinin gasbıdır. Bu uygulama, HDP/DEM Parti’den başlayarak CHP’nin kazandığı belediyelere kadar genişlemiştir.” Aynı zamanda, medya kurumlarına yönelik kayyım atamaları ve basın üzerindeki baskılar da ele alınarak, TELE1 örneği üzerinden “ifade ve düşünce özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı” belirtildi.
“‘Hukuk arkadan gelir’ anlayışı kalıcılaştırıyor’”
Katılımcı partiler, son yıllarda çıkarılan yasalar, eğitim müfredatındaki değişiklikler ve yargı paketleriyle “tek merkezli, hukuk dışı, cinsiyetçi ve keyfi bir yönetim biçiminin” kurumsallaştırıldığını belirtti. Metinde, “‘Hukuk arkadan gelir’ anlayışıyla yürütülen bu fiili yönetim biçimi, toplumsal hakları gasp eden ve doğayı, emeği, halkı hedef alan politikaları kalıcılaştırmaktadır” denilerek bu düzenin, otoriter ve faşizan bir karakter kazandığına dikkat çekildi.
“Ekmek ve adalet mücadelesi, barış mücadelesinden ayrı değildir”
Ekonomik krize ilişkin değerlendirmelerde, 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program’ın (OVP) “işçi, köylü, kadın ve gençlerin yaşam koşullarını ağırlaştırdığı” belirtilip, yoksulluğun ve güvencesizliğin derinleştiği ifade edilerek, “Ekmek ve adalet mücadelesi, barış mücadelesinden ayrı değildir. Emek, adalet, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi bir bütündür” denildi.
“Demokrasisiz bir barış dayatılıyor”
Çalıştay sonuç metninde, Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisiyle Türkiye’de “barış süreci” ifadesinin dahi kullanılmadığı bir döneme girildiği vurgulandı. Ancak bildirgede, siyasi iktidarın Kürt sorununa, siyasi tutsaklara ve ana dil hakkına yönelik hiçbir adım atmamasının, “demokratikleşmeden yoksun, demokrasisiz bir barış anlayışını” beslediği belirtildi: “Sahici barış, hukukun ve adaletin tesis edilmesiyle mümkündür. Kayyım kararlarının geri çekilmesi, hasta tutsakların serbest bırakılması ve AYM ile AİHM kararlarının uygulanması için hiçbir yasal engel yoktur; yalnızca siyasi irade eksiktir.”
“Gücü açığa çıkartacak halkın örgütlülüğüdür”
Katılımcı partiler, yerelden yükselen bir demokrasi anlayışının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, barış ve demokrasi mücadelesinin halkın kendi örgütlü gücüyle yürütülmesi çağrısında bulundu: “Partilerin, sendikaların, meslek örgütlerinin, kadın ve gençlik inisiyatiflerinin, inanç örgütlerinin, ekoloji ve köylü hareketlerinin özgünlükleriyle dahil olduğu ortak bir mücadele hattı kurulmalıdır. Bugün değiştirici ve dönüştürücü gücü açığa çıkaracak olan, halkın örgütlülüğü ve birleşik mücadelesidir.”



