Gökan Zeybek: ‘Türkiye’yi uçuracağım’ dedi ülkeyi şarampole yuvarladı

Example HTML page

CHP İstanbul Milletvekili ve PM Üyesi Gökan ZEYBEK “Dilek Dindar ile Gündem” programında Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Sözlerine;” Kaynakları saraylara ve yandaşlara aktaran, halkın payına sadece işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı bırakan, ülke ekonomisini döviz, enflasyon ve faiz sarmalına mahkum eden, tek adam rejimi ‘Türkiye’yi uçuracağım’ dedi ülkeyi şarampole yuvarladı.” diyerek başlayan ZEYBEK’in açıklamalarından satır başları şöyle;

ÜLKE SARAYDAN YÖNETİLMEYE BAŞLANDIĞI TARİHTEN İTİBAREN EKONOMİMİZ GİTGİDE DENGESİZLEŞTİ VE KIRILGANLAŞTI!

Kaynakları saraylara ve yandaşlara aktaran, halkın payına sadece işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı bırakan, ülke ekonomisini döviz, enflasyon ve faiz sarmalına mahkum eden, tek adam rejimi ‘Türkiye’yi uçuracağım’ dedi ülkeyi şarampole yuvarladı. “Ben ekonomistim” dedi, liyakatli kadroları yok etti. “Faiz neden, enflasyon sonuç” dedi, faizin düşürmeyen 4 Merkez Bankası Başkanını da görevden aldı. Kararları tek başına verdikçe ve çıkıp konuştukça toplumu daha da gerdi, güvensiz ortamı derinleştirdi. Daha 1 ay önce “Türkiye yeni Çin olacak, TL diğer paralar karşısında değer kaybettiğinde ve Türkiye’deki emek ucuzladığında biz Çin gibi doğrudan tedarikçi bir ülke olabiliriz” dendi ama bu da kısa süre içerisinde tek adamın ne idüğü belli olmayan yeni ekonomi modeliyle çöktü.

SN.CUMHURBAŞKANI NAS’I ÖRNEK VERDİ AMA ARKADASINDA DURMADI!

Nas Kuran’da yasaklanmış olanlardır. Sn.Cumhurbaşkanı bu kelimeyi faiz ile ilgili konuşurken kullandı ve “benden faiz artışı beklemeyin, düşüreceğim” dedi. Akabinde örtülü, gizli bir faizi uygulamaya aldı. Nas’ın arkasında duramadı. Ayrıca ekonomide bunun karşılığı yok. Bu sürdürülebilir bir durum değil.

2022 bütçesi TBMM’ye sunulduğunda bütçenin rakamsal değeri 211 Milyar Dolar civarındaydı. Bütçeyi görüşürken 126 Milyar Dolar seviyesine gerilemişti. Şu soruyu sormak gerekir? Kuru dengelemek için Türkiye’de sayıları 300-400 Bin civarında olan gerçek kişilere ait olan taarrufları kur riskine karşı korumayla ilgili bir düzenleme getirdiniz ancak riskin kimin tarafından karşılanacağı topluma anlatmadınız. Bu riski Hazine üstlendi. Kimin adına üstlendi?

HALKIN MEVDUAT SAHİBİNİ FONLADIĞI ÜSTÜ ÖRTÜLÜ BİR FAİZ VE RANT DÜZENİ

Dövizden TL’ye geçen mevduat sahiplerinin riskini hazine üstlendi. Kim adına? Vergi veren bizler adına! Ayrıca bütçede bunun karşılığı da yok. Sadece mevduat sahiplerinin risklerinin ortadan kaldırılması için ayrılacak bu bütçe yasal değildir. Bu suçtur!

2022 yılında 240 Milyar TL faiz ödemesi var. Bu borcun üzerine bir de TL mevduatları olanların kur riski üstlenildiğinde bu kaçınılmaz olarak para basılmasını gerektirecektir. Bunun karşılığı da enflasyondur. Çalışanların ücretlerine yapılan zamlar uçup gidecek. Ücretlilerin cebindeki para yine her zaman olduğu gibi enflasyon karşısında ezilecek! 29 Milyon çalışan ve 12 Milyon emekliye baktığımızda bu insanlar için en büyük tehlike enflasyon.

OCAK 2022’DE TÜFE %35 CİVARINDA OLACAK!

Göreceksiniz Kasım ve Aralık ayında %56 seviyesine çıkan ÜFE bir baskı yaratacak ve TÜFE’de ciddi bir artış yaşanmasına sebep olacak. TÜFE’nin Ocak 2022’de %35-36 seviyelerine yükselmesi kaçınılmaz!

TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesinin temel sebebi enflasyon. Siz gelirinizin çok üstünde bir gider oluşturursanız dengeyi sağlayamaz bütçe açığı verirsiniz ve para basarsınız. İktidar TÜİK rakamlarıyla oynayarak bu gerçekleri gizleyebilir ama dünya böyle değil, gerçek böyle değil. Her birey, 100 temel ürünü 2010 fiyatları ve bugünkü fiyatları ile karşılaştırdığında sonucu çok net görebilir.

KÖİ PROJELERİNDEKİ YENİ VURGUN

KÖİ ile yapılmış olan yol, köprü, hastaneler için müteahhitlere ödenecek rakamlar döviz cinsinden. Utanmadan sözleşmenin içine “ABD’deki yıllık enflasyon farkı, T.C. devletinin ödeyeceği bedellere eklenecektir.” yazmışlar. Diyelim ki ABD’de bu yıl enflasyon %6.8 olarak gerçekleşti. Firmalara devletin ödeyeceği rakam 2.5 Milyar Dolar. Sözleşmenin içine bu maddeyi ekleyen ranta susamış talan zihniyeti bu rakamla ABD’deki enflasyonu çarparak yeni bir rakam bulacaklar ve ödemeye ekleyecekler. Geçmişte sözleşmelerde ocak ayının başındaki döviz kuru üzerinden hesaplama yapılıyordu ama şimdi bunu 2’ye çıkardılar. Bu ve bunun gibi yanlış uygulamaları sonlandırmadan biz bütçe açıklarını nasıl kapatacağız? Doğan Medya’nın el değiştirmesi için Demirören’e 750 Milyon doların hesabı sorulmadan, Cengiz İnşaat’a verilen vergi ve KDV istisnalarının hesabı sorulmadan bütçe açıklarını nasıl kapatacağız? O nedenle iktidarımızda israfı ortadan kaldıracak, kamu üzerindeki yükleri azaltacağız. Saray’ın harcamalarını sonlandıracak, yanlış yatırımlarını engelleyeceğiz. Kimse kusura bakmasın!

2019 ÖNCESİNDE, İBB KAYNAKLARININ %30’U YAPILMAYAN İŞLERE, YANDAŞ VAKIF, CEMAATLERE VE ÇALIŞMADAN MAAŞ ALAN İNSANLARA AKTARILMIŞ!

İBB israf engellendiğinde halka hizmet boyutunda nelerin yapılabileceğinin en iyi örneğidir. 2019 öncesinde İBB kaynaklarının yaklaşık %30’unun yapılmayan işlere, yandaş vakıf, cemaatlere ve çalışmadan maaş alan insanlara verildiği gün gibi ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 2019 yılında namuslu bir yönetim geldi. Durmuş olan metroları yapmaya başladı, yolları yapmaya başladı. Hem önceki dönemden kalan borçları ödemeyi sürdürüyor, hem de iktidarın İBB yönetimine karşı takındığı baskıcı, kısıtlayıcı tavır ve davranışlar karşısında çalışmalarına devam ediyor.

 YENİ KURUMLAR, YENİ KURALLAR, YENİ KADROLAR İLE YENİ BİR HİKAYE YAZACAĞIZ.

2019 yerel seçimlerinde Millet İttifakı’nın yönetimine geçen yerel yönetimlerin ortaya koyduğu performanslar bize gösterdi ki; önümüzdeki dönemde, iktidarımızda yaşama geçireceğimiz demokratik parlamenter sistem sonrası, kurumların güçlendiği, yeni kuralların ortaya çıktığı ve yeni kuralların bu kurumlarla yeni, liyakat sahibi kadrolarla yönetildiği ülkemizde bu sorunlar kısa sürede çözülecektir.

İBB’YE  GELEN SOSYAL DEMOKRAT HALKÇI YÖNETİM İLE BİRLİKTE HALKIN UMUDU, DÜNYANIN GÜVENİ ARTTI.

Haziran 2019’da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda o zamana kadar olan ortalamanın tam 7 milyon üzerinde ilave turist gelişi oldu ülkemize. Bunun nedeni belli. “Türkiye’de yönetim değişebiliyormuş, Türkiye’ye demokrasi gelebiliyormuş, Türkiye’de güzel şeyler olabiliyormuş” düşüncesi insanların zihninde oluşmaya ve geleceğe dair umutlarını yeşertmeye başladı. Yerel Yönetimlerde gerçekleştirdiğiniz hizmetler, başarılı uygulamalar toplumda güven oluşturur ve bu sizi merkezi yönetime taşır. Bunun şifresi Genel Başkanımızın Ankara’dan İstanbul’a 465 Km’lik yürüyüşünde saklı. 465 Km yolu onbinlerle insanla birlikte geride 1 boş su şişesi, 1 poşet, 1 çöp bırakmadan yürüdük. 1 kişinin bile burnu kanamadan, kimseyi aç ya da açıkta bırakmadan İstanbul’a kadar geldik. Bunu başarabilen Cumhuriyet Halk Partimiz toplumda büyük bir güven oluşturdu ve bu güvenin ilk meyveleri 2019 yerel seçimlerinde alındı. Bu başarı CHP’yi Türkiye’nin yönetimine taşıyacak.

KAYBETTİKLERİ İSTANBUL’U VERMEMEK İÇİN BİLE TÜRLÜ OYUNLAR OYNAYAN AKP ERKEN SEÇİME GİTMEZ.

Biz bir an önce seçim istiyoruz. Türkiye’de güven eksikliği var. Ekonomi güven istiyor. En erken şekilde yapılacak seçim güvenin kendisini yaratacaktır. Ama AKP erken seçime gitmez. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’u vermemek için bile türlü oyunlar oynayan AKP zihniyetinin “Türkiye’nin yönetimini ne kadar geç teslim edersem o kadar iyi” düşüncesinde olacağını ve erken seçime gitmeyeceğini düşünüyorum.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir