Tecrübeli Siyasetçi CHP’li Dr. Hasan Akgün’den; İBB Meclisin’de ders niteliğinde sözler
Tecrübeli Siyasetçi CHP’li Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün’den İBB Meclisin de ders niteliğinde sözler. Kendimizi alkışlıyoruz. ”Gelin İstanbul’un sorunlarını konuşalım. İstanbul halkı bizi alkışlasın. İstanbul halkı bizi alkışladığı zaman biz İstanbul halkının meclis üyesi oluruz” dedi.
İBB 2021 yılı Plan, Bütçesi ve Performans raporları Yenikapı Avrasya gösteri ve sanat merkezinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Başkanlığın da görüşülerek kabul edildi.
1984 yılından bu yana İBB Meclisi çatısı altında görev yapan Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, İBB Meclisi’nde 2019 Temmuz’undan bu yana 137 saat konuşma yapıldığını bu konuşmalar içinde depreme bir saat ayrılmadığını’ belirtti. Akgün, konuşmalarda da hatiplerin sürekli taraftarlarına yönelik konuştuğunu belirterek ‘Üyelerimize, meclis üyesi arkadaşlarımıza yönelik konuşuyoruz.
Kendimizi alkışlıyoruz. Gelin İstanbul’un sorunlarını konuşalım. İstanbul halkı bizi alkışlasın. İstanbul halkı bizi alkışladığı zaman biz İstanbul halkının meclis üyesi oluruz” dedi. Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı da kınayan Akgün’ün konuşması şöyle:
“Çok kıymetli meclis üyesi arkadaşlarım sözlerim içinde sizleri en ufak rencide edici bir husus olursa baştan afıınıza sığınır özür dilerim. Ne kimseyi tenkit edeceğim ne de önerge vereceğim. Başka şeyler söyleyeceğim.
”Kılıçdaroğlu’na tehdit ve hakaret saldırısına kınama”
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin anamuhalefet partisinin liderine veya herhangibir partinin liderine, bu ülkede belli belirsiz kim oldukları bilinen bilinmeyen kişiler tarafından yapılan dünkü saldırılar gibi vuku bulan olaylar, tüm siyasi partiler arafından, tüm toplum tarafından demokrasi adına hukuk adına şiddetle kınanmalıdır. Şiddetle kınıyorum.
İkincisi Sayın Kılıçdaroğlu’nun, bu ülkenin anamuhalefet partisinin başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırının; anayasa da yazılıdğı eğer bu ülke hukuk devleti ise mutlaka en kısa zaman da ilgili kuruluşlar tarafından gereğinin yapılmasını toplum olarak fert olarak bekliyoruz.
”1984’ten beri İBB çatısı altında”
1984 yılı Mart ayı içinde İstanbul’da yeni bir belediye yeni bir yerel yönetim düzenine geçildi. Ogünden bugüne kadar büyükşehir yapısının içindeyim. 1984 te belediye başkan yardımcısı, şube başkanı gibi sıfatlarımla, sayın Dalan ile, o günkü Anavatan Partisi ekibiyle büyükşehir yasası üzerinde kafa yoranlardan biriyim. Bugüne kadar da Allah böyle nasip etti hep bu görevde kaldım.
”İBB Meclis örnek olmak zorunda”
1984’te kurulan İBB Meclisi bu ülkenin ikinci büyük saygın meclisidir. Öylede olmak zorundadır. Çünkü bugün itibariyle 16 milyonluk koskocam bir çok Avrupa devletinden daha büyük İstanbul halkına hizmet etmek, ve Türkiye’ye , ve hatta gerektiği zaman Dünyanın büyük şehirlerine örnek olmak zorunda olan bir belediyedir. Bir Büyükşehir meclisidir. Ve bu meclis İstanbul halkına çok güzel hizmetler yapmıştır.
”Erdoğan döneminde de muhalefet mecliste çoğunluktaydı”
1994-1999 seçim döneminde Sayın Cumhurbaşkanımız İBB Başkanı olmuştu. Ben de Büyükçekmece Belediye Başkanı olmuştum. Sayın Cumhurbaşkanı bugün olduğu gibi meclis azınlığı ile çalışıyordu. Benim mecliste olmama rağmen, mecliste olan hala burada olan arkadaşımız var. Anavatan Partisi’nin grubuna hakimdik. Yani sürekli meclisin içindeydik. Meclis İBB’nin yapacağı hiç bir hizmetin önünü tıkamadı. Ne altyapı ne üstyapı şehrin gelişmesiyle ilgili yapılması gereken ne varsa aşağı yukarı yaptılar ve birçoğu da oybirilğiyle geçti. Ve ozaman İstanbul’da İBB Başkanı ile birlikte 72 belediye başkanı vardı. İstanbul vilayetini 72 başkan yönetiyiordu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanımız bizi aşağı yukarı iki ayda bir yani sıkça toplayarak İstanbul sorunlarının kendi ilçe ve belde sorunlarımızı sorardı. Büyükşehire düşmesi gereken bir şey varsa onu yapardı. Veya İBB dışanda olsak dahi çeşitli yardımlarda bulunurdu. 1994’ten sonraki o azınlık döneminde gayet ahenkli bir çalışma vardı. Kimse gocunmuyordu.
”Meclis ve yönetimin farklı partilerde olması şans”
1994’te olduğu gibi 2019 yerel seçimlerinde aziz İstanbul halkı, belediye yönetimini Millet ittifakına, meclis çoğunluğunu da Cumhur ittifakına vermiştir, böyle uygun bulmuştur. Mecliste ve yönetimde farklı partilerin yönetimde olması için benim yerel demokrasi anlayışıma göre hem meclis için, İstanbul halkı için şanstır. Birbirini denetleyerek, birbirlerini eksikliklerini ortaya koyarak çok daha doğru, verimli, akıllı işlerin yapılması mümkün olur. İstanbul halkıda hepimiz bu şehirde yaşayanlar herkes bundan istifade edebilir.
”137 saatlik konuşma içinde depreme bir saat yer yok”
Şimdi bugün bir arkadaşımız depremle ilgili bizim bölgelerimizi de kapsayan soru önergesi verdi. İkinci kez şahit oluyorum. Depremle ilgili soru önergesine ve konuşmalara.
İBB Meclisi 2019 Haziran -Temmuz’dan itibaren bugünkü Kasım ayı hariç, 137 saat konuşmuşuz. Ama İstanbul’u derinden etkileyecek beklenen deprem için bir saat bile depremi konuşmamışız, kafa yormamışız.
”Taraftara konuşmuş kendimizi alkışlamışız”
Ne yapmışız. Gruplar, o grub, bu grup; grup başkanvekilleri, grup sözcüleri, ve söz alanlar, karşılıklı sataşma ve çatışma. Ve kendimize göre parlak sözler, kendi partimizin üyelerinin hoşuna gidecek parlak sözler, burdaki kendi meclis üyelerimizin hoşuna gidecek parlak sözlerle konuşmalarımızı devam ettirmişiz, sonunda da kendimizi alkışlamışız.
”Sevgisizlik, nezaketsiz öne çıktı seviye düştü”
Bu konuşmalar içerisinde benim izlediğim süre içerisinde, 1984 yılından bu yana şahit olmadığım; sevgisizlik nezaketsizlik öne çıkmıştır. Yine 1984 Mart ayından bu yana bu mecliste büyükşehir belediye başkanına karşı kullanılan hitaplarda bu kadar seviyenin düştüğü bir döneme rastlamadım. Hangi belediye başkanı olursa olsun, isterse Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olsun, ister Ali Müfit Gürtuna olsun, kim olursa olsun 16 milyon, 10 milyon bu aziz İstanbul halkının seçtiği kişiye herkes saygı göstermek zorundadır. Çünkü kendimizi esasında saygın hala getiriyoruz, bu saygıyı göstererek. Bugüne kadar şahit olmadığım iki hususu mecliste sevgisizliği nezaket kuralların akarşı tavrı, İBB Başkanına karşı kullanılan ifadeler benim şahsımı rahatsız etmiştir.
”Siyaset nezaket üzerine kuruludur”
Ben esasında Hasan Akgün olarak, yıllardan beri 45 yılını belediyecliğine vermiş İBB Meclisinin kuruluşundan beri içinde olarak Ak Partili meclis üyelerimizin içinde bulunduğu psikolojik durumunu biliyorum. Herkeste biliyor. 25 yıllık bir büyükşehir iktidardından sonra, bu zaman uzun zaman belediyecilik bir arkadaşınız olarak içinde bulunduğunuz psikolojik durumu biliyorum. Ama bu 25 yıllık yenilmezlik, 25 yıl sonra iktidardan düşmek demek, biraz önce anlatmaya çalıştıklarıma karşı eylemleri yapmayı gerektirmez.. Yani nezaket saygı, hepimiz biliyoruz ki siyaset nezaket üzerine kurulu bir müessesedir. Önerge verirken de kendi derdimizi de anlatırken, hangi üye olurken, hangi parti olursa olsun, sayın diye hitap etmek ve kinayeli konuşmamak gibi bir görevimiz var. Mert, dimdik duracağız doğruyu söyleyeceğiz. Senin doğrun belki benim doğrum olmayabilir. Ama birbirimize sabırla tahammül ederek, kinayeli ve kışkırtıcı konuşmalardan kaçınmak aslında siyasetin bir gereğidir.
”Deprem karşımızdayken birbirimizi alkışlamamızın gereği var mı?”
Şimdi sözlerimin sonuna geldim. Güzel parlak sözlerle birbirimizi alkışlamak yerine , herkes kendi partisinde siyasetinde yapsın. Kendi partisinin yolunda yürüsün. Ama şuraya geldiğimizde birbirimize severek-sayarak, bu meclisi izleyen çok sayıda vatandaşa güzel bir tablo sunsak. Desek ki bu İstanbul’un en büyük sorunu nedir depremdir, depreme hazırlık. Onun devamında plan, işsizlik, trafik. Bunları samimi olarak gerektiğinde komisyonlar dışında da çalışma grupları kurarak çözmeye çalışsak ve o alkışları bunlar için yapsak acaba daha iyi olmaz mı? Yani şunu söylemek istiyorum. Biz İstanbul’un sorunlarını çözmek için halka gittik, halk ta bize oy verdi. 312 kişiyle beraber İBB Başkanı ile beraber çözmek üzere görevlendirdiler. O halde İstanbul’un devasa sorunları dururken, deprem sorunu karşımızdayken bizim birbirimizi alkışlamamızın gereği var mı?
İstanbul halkı bizi alkışladığı zaman biz İstanbul halkının meclis üyesi olacağız
İBB Başkanı başkanlığında 39 belediye başkanı toplansak; Silivri’nin depremle ilgili sorunu nedir, Büyükçekmece’nin nedir, Pendik’in Tuzla’nın nedir? Arkadaşlar takıldığınız yer nedir. Bana sormanız nedir? Kumburgaz’ın karşısında deprem olacak, sahildeki 7-8-9 katlı, 40 sene 50 sene denizden alınan kumla yapılan binalar çökecek orda bu kadar insan ölecek, bunları biliyoruz. Sen bunlar için bir şey yapıyormusun? Bizden bir ihtiyacınız var mı diyebiliyormuyuz. İşte bunları dediğimiz zaman İstanbul halkının meclisi olacağız. Biz birbirimizi alkışlamak yerine İstanbul halkı bizi alkışladığı zaman biz İstanbul halkının meclis üyesi olacağız. Sizden ricam şudur, hangi partiden olursak olalım, 2021 bütçesi milat olsun. Gelin İstanbul’un depremini konuşalım, tarfik sorununun konuşalım. 39 belediye başkanımızın dertleri sıkıntıları nedir, bunları çözelim de İstanbul halkı bizi alkışlasın.
”Adalet kuvvetli, kuvvetlilerin adil olması şarttır”
Akgün konuşmasını bu duygu ve düşüncelerle; sizleri , sayın başkanı ve aziz İstanbul halkını selamlarken hiç unutmamamız gereken bir cümleyi daha söyleyeyim.
”Adaletin kuvvetli kuvvetlilerin de adaletli olması şarttır’ demiş Pascal. Yani mecliste ben kuvvetliyim, başkanlıkta ben kuvvetliyim ben istediğimi yaparım demek değil, İstanbul halkının beklentilerini yapmak, birbirimize saygı ve sevgi içerisinde ve samimiyetli duygularıyla sarılarak, siyasetin nezaket kurallarını içeren bir müessese olduğunu özümsediğimiz zaman başarıya ulaşacağız. Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Surçi lisan ettikse affola diye sözlerini tamamladı.”