Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamalarda bulunuyor
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunuyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Bilim Kurulu toplantısı sonrasında basın açıklamalarında bulundu. Koca, Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkma yasağının salgının seyrine bağlı olacağını açıkladı
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu’nun video konferans yöntemiyle toplanmasının ardından Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca basın açıklaması yaptı. ‘Salgını kontrol altına aldık, sosyal hayatımızı da kontrol altına alırsak güzel günler göreceğiz’ diyen Koca, konuşmasında kontrollü sosyal hayat vurgusu yaptı.
Turizm hakkında sorulan bir soruya yanıt veren Bakan Koca, “Turizm Bakanlığımızla yoğun çalışma dönemi geçirdik ve devam ediyoruz. Bir ekip oluşturarak Bilim Kurulumuzun da bu anlamda alınması gereken tedbirleri belirtip nasıl bir özellikle sezonun açılmasıyla tedbirlerin devam edilebileceğiyle ilgili bir plan yapıldı. Bununla ilgili sertifikasyon dahil olmak üzere Turizm Bakanlığımızla geliştirdiğimiz yaklaşımlar oldu. Özellikle bayramdan sonra kontrollü olmak kaydıyla yurt dışından gelişleri olabildiğince test yaparak götürme eğilimindeyiz.
Testi de olabildiğince imkanlarımızı bu anlamda zorluyoruz ve erken dönemde bu testlere başlamış olacağız. Moleküler testle bu taramaları yapmak istiyoruz. Geniş bir rehber hazırlanmış olacak bayramdan sonra. Çalışanlar ve turistlerin nasıl uyması gerektiği görülmüş olacak. Sağlık taramaları, hastanelerin hangi işletmelerle yakın irtibatta olması gerektiğine dair hazırlığımızı yaptık. Bayram sonrası bunu devreye alma gayreti içinde olacağız” dedi.
“HEPİMİZİN SAĞLIĞINI İLGİLENDİREN BİR SALGINDAN BAHSEDİYORUZ”
Bakan Koca, “Genel anlamda yeni normalin özellikle nasıl olduğu ve bu kontrollü sosyal hayat olarak tanımladığımız ikinci dönemde maskenin ve 1,5 metre mesafenin önemli olduğunun altını çizdim. Kalabalık ortamlar oluşturmadan, mesafe kuralına uymak şartıyla, maske kullanarak yeni dönemi böyle geçirmek şartıyla, yeni bir salgına kapı açmayacağımızı düşünüyoruz. Yer yer bu kurallara uyulmadığını, yer yer maskenin takılmadığını görüyoruz, bunların asla ve asla olmaması gerekiyor. 83 milyonun sağlığı önemli. Hepimiz bu anlamda uygun ifade tarzlarıyla birbirimizi uyarabiliriz. Sadece kişinin kendi sağlığıyla ilgili bir sorun değil hepimizin sağlığını ilgilendiren bir salgından bahsediyoruz. Kimsenin istediği gibi hareket etme hakkı olamaz.
Eğer bu tedbirlere uyma noktasında gayret içinde olursak, ikinci bir dalganın olma durumunu önlemiş oluruz. Değilse kaçınılmaz son tabii ki olur. Biz zaten kalabalıkların oluştuğu dönemlerden sonra vakaların arttığını görüyorsunuz. Hepimizin bugüne kadar gösterdiği hassasiyeti bundan sonraki süreçte aynı kararlılıkla, bu dönemin kontrollü sosyal hayat dönemi olduğunu ve mutlak maske ve mutlak mesafe kuralını uygulamamız olduğunu hepimiz birbirimize hatırlatmalıyız” dedi.
Bakan Koca, “Bağışıklık haritası için 150 bin kişinin kimler olduğu dahil olmak üzere tespit edildi. Kimlere bu tespit yapılacağı TÜİK tarafından örneklem yöntemiyle tespit edildi. Biz bu dönemde PCR tespitini yapmak istiyoruz. Becerebilirsek ilave antikor testi yapmak istiyoruz. Muhtemelen haftaya başlamış olur. 150 bin kişiye yapılacak son derece önemli çalışma. Dünyaya da örnek olacak” diye konuştu.
AİLE HEKİMLERİNE EK ÖDEME İLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILIYOR
Koca, “Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan arkadaşlarımız yoğun gayret gösterdiler. Onlara özellikle teşekkür ediyorum. Bu başarıda önemli katkıları olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili Mart-Nisan-Mayıs aylarında kendilerine ek ödeme yapılması konusunda daha önce yapılabileceğini, bunun üzerine çalıştığımızı söylemiştim. Bir çalışma içindeyiz. Önümüzdeki günlerde bu biraz daha netleşmiş olur” açıklamasında bulundu.
Bakan Koca, “Finallerin üniversitelere bırakılarak gerektiğinde yüz yüze yapılması yaklaşımı sözkonusu idi. Özellikle Haziran’da LGS, YKS imtihanının yapılıyor olması bir hareketliliğe sebep olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede finallerin yüzyüze yapılıyor olması bu hareketliliğin oluşturacağı kaygısı oluşturdu. YÖK’ün yaklaşımı bu hareketliliğe yoğun katkısı artışına sebep olabileceği düşüncesiyle olabildiğince dijital, online sınavı yaklaşımına karar vererek, yüzyüze sıınavların olmaması şeklinde bir karar alınmış oldu. Buradan YÖK Başkanı ve ekibine teşekkür ediyorum. Online sınavlar yapılmış olacak” dedi.
RAMAZAN BAYRAMI’NDA SOKAĞA ÇIKILABİLECEK Mİ?
Koca, “Ramazan Bayramında sokağa çıkmayla ilgili bu bir hükümet kararı önümüzdeki günler salgının seyri bunda etkili olacak. Salgının seyrine göre zaten gündeme gelmiş olur. Hükümet ve sayın Cumhurbaşkanımız da gerekli açıklamayı yapmış olur. Şu an Bilim Kurulunun gündemine gelmedi. Özellikle gelecek hafta salgının seyri görülerek karar almış olunur” dedi.
Bakan Koca’nın yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:
“Köylerinde doğanın sükunetinde kendi hayatını yaşayanlar, sokağa çıkınca insanlar arasında mesafenin ilk adımda kaybolduğu küçük büyük kentlerde yaşayanlar. En küçük köyden en büyük kente yurt çapında mücadele veren sağlık personelimiz. 8 haftasını geride bıraktığın koronavirüsle savaşında dünyanın sana hayranlık duyduğunu bilmelisin. Tedavideki yenilikçi ve tedbirleriyle Türkiye dünya toplumun gündeminde. Dünyada bilim insanlarının ilgi konusu. Uluslararası televizyonlar başarılarımızı ekrana taşıyor.
Salgının yarınlarını tehdit ettiği toplumların gözü Türkiye’de. Başarıların kahramanlarını görmek için gözünüzü başka yere çevirmeyin. Bu başarının sahibi tedbirlere uyduğunuz ölçülerde sizlersiniz . Sorumluluğu tek tek yerine getiren 83 milyondur.
Esnek davransaydınız sonuç alamazdınız. Teklif eyleme dönüştü. Bazı kısıtlamalar hayat korudu. Hayatımızda unutulmayacak bir tarih olan 10 Mart’ın üzerinden 8 hafta geçti. 198 ülkede hayatı tehdit eden 294 bin insanın ölümüne neden olan ekonomisi çok güçlü hayat standardı yüksek ülkelerde böylesi bir hastalıkla mücadelede 8 hafta kısa bir zamandır.
Bu salgının 21. yüzyılın tarihine geçecek büyük bir olay olduğundan artık çok eminiz. 8 haftalık bir mücadele uzun ve yorucu değildir. Her günü kritik, yarını bugünden önemli bir mücadeledir. Ortada büyük tehdit varken 8 hafta insan hayatında çok kısadır.
Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra riskli bir gün bile tabloyu değiştirebilir. Risk alınmış bir an bile hayata, hayatlara mal olabilir. Salgın tekrar uç verebilir. Tedbir, temkin aklın mecburiyetidir. Bu salgında tek tek sizlerin sağlığından sorumluyum. Bulaşmanın önlenmesi, hastalığın tedavisi ve işin ciddiyetini söylemekle de yükümlüyüm.
Koronavirüs salgını 2. Dünya Savaşı’ndan sonra aynı anda tüm dünyanın konusu olan olaydır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en çok insanın öldüğü ilk küresel ölçekli olaydır, tüm kıtaları tutan olaydır. Koronavirüs küresel dünyanın küresel salgınıdır. Salgın bizi hareketi sınırlamaya, izole olmaya, daha az temasa, insanlarla aramıza fiziki mesafe koymaya, kontrollü yaşamaya zorluyor.
DSÖ’ye göre 82 bin 591 yeni vaka dün tespit edilmiştir. ABD’de dün 1630, İtalya’da ise 172 yeni ölüm oldu. Türkiye ise dün eski günlere göre çok daha iyi tabloydu. İyileşen hasta sayımız 141 475 hastamızdan 988 bin 889’u sağlığına kavuştu. Günlük test kapasitemiz 50 bine ulaştı. Bu düzeyde test ihtiyacı doğmuyor. Yapılan testlerde pozitiflik oranı düzenli olarak düşüyor.
Pozitif vakalara teması olanlara, şüphelilere test yapılması bulaşma hızını düşürmüştür. Hastalığın toplum içinde bulaşma yollarının kesilmesinde uyguladığımız strateji büyük rol oynadı. Bugün sayıları 6 bin 239’a ulaşan filyasyon ekiplerimiz riskli, bir hasta ile teması olmuş 722 bin kişiye ulaştılar. Böylece virüs kapmış, kapmış olması muhtemel kişiler izole edildiler, hastalığın yayılımını kaynağından hareketle kontrol altına aldılar.
Bunu yapmamış olsaydık hastalık vahim bir hızla yayılırdı. 10 Mart’tan itibaren filyasyonla tedbir ve tedavi birbirini tamamladı. İzolasyon sayesinde risk yönetildi. Maske kullanımı ile solunum yoluyla bulaşan virüse karşı ciddi önlem alındı.
Geçen hafta vaka bazında salgının Türkiye’deki seyrini kısaca özetlemiştim. 29 Nisan’da 43 bin 498’e çıkmışt��r günlük test sayımız. Salgının beşinci haftasından itibaren istikrarlı bir iyileşme içerisindeyiz. Şu anki şartlarda salgın kontrol altında…
Geçen hafta olumlu net bilgiler ışığında Türkiye koronavirüsle mücadelesinde birinci döneme başlamıştır, şimdi mücadelemizin ikinci döneminin ilk günlerindeyiz dedim. Tedbir zorunludur dedim, çünkü tehdit devam etmektedir.
Virüsü taşıyan insanların tamamının hastanelerde veya evlerde izolasyon altında olduğunu düşünmek tehlikelidir. Virüs bu toplumda aramızda varlığını sürdürecektir, dünyada hareket halinde olacaktır. Son verilerin açıkça ortaya koyduğu gibi şu anda 1 hafta öncekinden çok daha iyi durumdayız. Buna rağmen tekrar ediyorum sağlık hastalıklar fırsat tutkunudur. Virüse bu fırsatı tanırsak 1 ay öncesine dönmek ihtimal dahilindedir. Örnek olduğumuz dünyaya bu kez ders olabiliriz.
Bir pandemi sürecindeyiz. Virüsten korunmamızı sağlayacak kuralları askıya alarak alışveriş kuyruğuna girmek, pazar yeri kalabalığına tedbirsiz karışmak lükstür. Riske hangi anda, hangi ortamda, kim vasıtasıyla karşılaşacağımızı bilemeyiz. Dışarıya maskesiz çıkmak, maskeyi yarı açık şekilde kullanmak sorumlulukla bağdaşmaz. Mesafe kuralını çiğnemek ise virüsle aramıza hiç sınır koymamak demektir.
Bir kısmı endişe bir kısmı somut tedbirlerle geçen 8 hafta bizi geleceğe bağlayan sağlam köprünün ayakları olmalıdır. 8 hafta eğer istersek ne güçlükleri yeneceğimizin, korkuya kapılmadan riski yöneteceğimizin kanıtıdır. Mücadelemizin ikinci dönemindeyiz. Geldiğimiz nokta o kadar umut verici ki, sanayi bölgelerinde test laboratuvarlarını açıyoruz. İşyerlerine pandemi risk tedbiri için kurallar geliştiriyoruz. Hepimiz biliyoruz ki süreç bir tipik normalleşme değil. Eski günler tam olarak geri dönmüyor. Sağlık yeni bir hayat biçimi getirdi ve nelerin mümkün olabileceğini gösterdi.
Bugün müzik grupları kendi bilgisayarından ayrı ayrı katılımıyla internet üzerinden veriyor. İlköğretimde bile uzaktan erişimin alternatif olabileceği ortaya çıkıyor. Hükümetler aynı şekilde toplanıp kararlar alıyor. Yeni normaller yepyeni imkanlar keşfediyoruz. Gençlerin desteğine, fikirlerine çok ihtiyacımız var. Salgını tarihteki tüm salgınlar gibi yeneceğiz. Ama virüsle savaşırken ondan yeni şeyler öğreneceğiz.
Yeni hayatımızı hızla kurmalıyız. Kalabalık kuyruklar, AVM, stadyum, pazar yeri kalabalıkları, üç kişinin yanyana oturduğu koltuklar, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır. Bu yeni hayat tarzına kontrollü sosyal hayat diyoruz. Bu üç kelime söylediklerimizin yalın ifadesidir. Hepimizin ortak katkılarıyla gelişecektir. Bir süreliğine geçerli bir yaşam tarzıdır.
Bizler kontrollü sosyal hayatı ikinci dönem mücadelesi olarak görmekteyiz. Çalışmalar maskeli tek başına koruyucu olmadığını ortaya çıkarmıştır. Bilimsel gözlemler maske ve mesafenin tek ve birleşik tedbir gibi görülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Virüsün bulaşma kabiliyetinin yüksek olduğu kesildir. Bizim için kontrollü sosyal hayat maske artı sosyal mesafe demektir. Aynı zamanda riskli ortamlardan uzak durmak, riski minimalize edecek şekilde günlük hayatı düzenlemek demektir.
Kontrollü sosyal hayatın başarıyla uygulanması toplumsal organizasyonun diğer tarafı diyebileceğimiz kurumların alacağı tedbirlere bağlıdır. Ulaşımda yeni bir oturma düzenine gidilmesi kaçınılmazdır. Büyük işyerlerinin sağlıkta daha fazla ciddiyet göstermesi beklenmektedir. Kontrollü sosyal hayat bireyler için son derece önemli bir kolaylaştırıcılığa sahiptir.
İnternetten kolayca indirebileceğiniz mobil uygulama riske karşı size rehberlik yapıyor. Gitmek veya hizmet almak istediğiniz bir ortamda son 3 gün içinde pozitif tanı konmuş bir kişi bulunursa yani risk rehberiniz sizi uyarıyor. Bugün itibarıyla kullanıcısı 10 milyonu bulmuştur.
Yerel yönetimlerden özel sektöre hayatın tüm taraflarına sorumluluk düşmektedir. Geride bıraktığımız 8 hafta eğer bugünlerde dikkatsiz davranırsak gelecek için fazla anlam ifade etmeyebilir. Bu 8 haftanın pandemi şartlarında kısa bir zaman olduğunu tekrar hatırlatayım. Hayatımızı mümkün olduğu kadar evimizde sürdürelim. Maske ve mesafe kuralına mutlaka uyalım. Bu tedbirleri esnetenleri, davrananları uyaralım. Buna hakkımız var. İşyerlerinde sağlığımız için uygun ortam kurulmasını talep etmeliyiz.
Korona mücadelesinde güçlü istikrardır. Sağlık ordumuz bu istikrarı güçlü şekilde gösteriyor. Bilim Kurulumuz tam bir yetkinlik içerisinde çalışıyor. Kazandığımız deneyimlerle şimdi işimizde daha titiz ve atılganız. Salgını kontrol altına aldık, sosyal hayatımızı kontrol altına alırsak güzel günler göreceğiz, güzel, güneşli günler.”