Kılıçdaroğlu’nun sesi titredi, gözyaşlarına hakim olamadı
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Geçinemediği için, evladına bir şeyler alamadığı için intihar eden babaların annelerin hakkını hukukunu savunmak için bir şeyler yapmak lazım” dedikten sonra sesi titredi, gözyaşlarına hakim olmakta zorlandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına “Geçinemediği için, evladına bir şeyler alamadığı için intihar eden babaların annelerin hakkını hukukunu savunmak için bir şeyler yapmak lazım. Adalet Yürüyüşü bizim sadece tarihimizde değil, Dünya siyasi tarihinde önemli bir yürüyüş. Bunu anlatırken duygulanırım” sözleriyle başlayan Kılıçdaroğlu’nun sesi titredi. Kılıçdaroğlu, gözyaşlarına hakim olmaya çalışırken salondan “Hak, hukuk, adalet” sloganları atıldı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“MEMLEKETTE ADALET OLSUN İSTİYORUZ”
“Bu ülkenin adaletsizliğe tahammülü yok artık. İnsanların düşünceleri, inançları, kimlikleri farklı olabilir. Ya arkadaş ne istiyorsunuz? Saraylarda oturuyorsunuz, bir eliniz yağda, bir eliniz balda. Hakkı savunma bile suç olmaya başladı. Üreten çiftçinin, alın terinin, iş bekleyen üniversite mezununun hakkını, hukukunu savunmak suç olmaya başladı.
Babaları, anneleri hapiste o çocukların hakkını savunmak suç olmaya başladı. İki evladını ve eşini birileri öldürüyor Şenyaşar Ailesi’nin, o annenin hakkını savunmak suç olmaya başladı. Böyle bir Türkiye’ye layık miyiz? Rahat yaşamak istiyoruz. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Memlekette adalet olsun istiyoruz.
O yürüyüş bir başlangıçtı. Adalet Yürüyüşü bitmiş değil, sürdürüyoruz onu. Hakkımızı ala ala ve milletin desteğini ala ala sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz. O yürüyüş 6 lideri bir araya buluşturdu. O yürüyüş sonucu Türkiye’nin büyük şehirleri CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor. Bu yürüyüş bitmiş değil. En son kişi adaletsizlikten şikayet etmeyinceye kadar bu yürüyüşümüz devam edecek.”
“ADALET İSTİYORSANIZ BİZE KATILIN”
“Günlük sıkıntılarımızı görmez noktaya geldi. Pençe operasyonundan şehitlerimiz geliyor. Acılarını bile doğru dürüst yaşayamıyoruz. Bölücü örgüte karşı mücadele eden kahraman ordumuz hayatlarını veriyorlar. Bu ülkede biz rahat uyuyalım diye. Terör olmasın diye. Bütün bunları düşünerek, bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Ben size ‘Bize katılın’ derken bu iki kelimenin sıradan bir kelime olmadığını, bu davetin sıradan bir davet olmadığını bilmenizi isterim. Bize katılın derken adalet istiyorsanız bize katılın.
Beraber, huzur içinde yaşayalım diyorsanız bize katılın. Her evde huzur, bereket olsun diyorsanız bize katılın. Biri saraylarda yaşarken, biri yatacak yer bulamadığı için otobüs terminallerinde yatıyorsa ‘Galiba bir şeyler olması gerekiyor’ demek için bize katılın. Biz bunu istiyoruz. Temiz siyaset istiyorsanız bize katılın. Yeni doğan çocuk vergi verir. Bu vergilerin nerelere harcandığını öğrenmek istiyorsanız bize katılın. Temiz, ahlaklı siyaset istiyoruz. Elin oğlu yapıyor biz neden yapmayalım. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Geçmişte A partisi B partisi diyebilirsiniz ama bugün farklı bir noktadayız. Olay bir parti olayı olmayı çoktan aştı. Olay artık bir Türkiye olayıdır, Türkiye’nin, evlatlarımızın geleceğidir.
Emekliğe, memura, işçiye, dul ve yetime aylık vereceksin. Enflasyon oranında bari attır ki insanların hakkı yenmesin. TÜİK’e talimat veriyorsun enflasyonu düşük göster diye. Milyonlar işçi, memur, emekli, dul ve yetim düşük aylık alacak bu mudur adalet? TÜİK’in önüne gidiyorlar baskı ,şiddet. Olur mu? Adaleti savunmak ne zamandan beri suç olmaya başladı? Bir taraftan bu olurken öbür taraftan çetelere ABD’deki, Avrupa’daki enflasyon farkını ödüyorsun. İnsaf ya, insaf. Bu mudur adalet? Bu haksızlık diyorsanız bize katılın. Küçük dereler nehirleri oluşturur ve nehirler okyanuslara akar. Biz artık okyanusa akmak zorundayız adaleti sağlamak için.”
“BASIN İLAN KURUMU’NU BASIN İNFAZ KURUMUNA DÖNDÜRDÜLER”
“Düşünce özgürlüğü. Gazetecilerden ne istiyorsunuz? Bir siyasetçinin vazgeçmeyeceği tek bir şey varsa o da medyanın özgürlüğüdür. Bir yerde haksızlık varsa önce medya söyler. Sende bakarsın yönetici olarak burada bir haksızlık var telafi edelim dersin. 20’ye yakın gazeteciyi alıyorsun Diyarbakır’da. Topluyorsun alıyorsun içeri.
Hala içerideler. Neden içerideler? Evrensel Gazetesi’ne bin gündür ilan verilmiyor Basın İlan Kurumu. BİK’i Basın İnfaz Kurumu’na döndürdüler. Saraydakiler rahatsız diye mi vermiyorsun? Yeni Asya Gazetesi’ne 864 gündür ilan verilmiyor. Neden cezalandırıyorsun. Hangi gerekçe ile cezalandırıyorsun?”
“ZAM ÜSTÜNE ZAM, NE YAPACAK BU İNSANLAR?”
“Hepimiz otobüse bindik. Kendilerine göre özel bir atmosferi vardır. Yanınıza hiç tanımadığınız bir insan oturur, uzun uzun sohbet edersiniz. Mola verir, inersiniz bir şeyler içersiniz. Tekrar binersiniz. Herkes mutludur aslında, herkes bir yerlere ulaşmak istiyordur. Bu mutluluğu bitirdiler. Zam üstüne zam, ne yapacak bu insanlar? 6 milyon liraya ulaştı bir otobüsün fiyatı. Nasıl yenileyecek bu insanlar? Biz bütün bu gerçekleri bilerek hareket etmek zorundayız.
Firmaları aradım. 9 ayda mazotun fiyatı 7 liradan 28 liraya çıkmış, dile kolay. Üniversitede okuyan bir öğrenci önümüzdeki bayram nasıl gidecek? İstanbul Otogarı’nda günde 2 bin 500 sefer çıkıyordu. Bugün ise bin 200 gidemiyor, yolcu yok. Binemiyor kimse, pahalı çünkü. Memleketi bu hale kim düşürdü? ‘Nefes alamıyoruz’ diyorlar. Akaryakıttan alınan vergi son 7 ayda 6 kat arttı. Her benzin istasyonu bir vergi dairesi. Vergi dairelerini kapatsalar aynı parayı alacaklar. Memleket bu hale geldi.”
“ERDOĞAN KÜFÜRBAZDIR”
“‘Kimse aç değil’ diyor Erdoğan. ‘Enflasyon sorunu yok pahalılık var’ diyor. Allah aşkına şaşırmış. Bilmiyor ne söyleyeceğini. Verilere bakalım. Dünya Gıda Örgütü’nün Açlık Haritası, Türkiye’de 15 milyon kişi yetersiz besleniyor. Ayrıca son üç ayda, 15 milyon kişiye 500 bin kişi daha ilave edilmiş. 5 yaş altı bebeklerin de yüzde 6’sı yetersiz besleniyor. Fakir ailelerin çocukları neden kısa boylu? Mazlumun dünyasında kıyamet kopuyor, zalim ise sarayında keyif içinde yaşıyor. Sarayda herkesin karnı tok.
Saraydakilerin çocukları milyon dolarları transfer oyunu oynuyorlar. Türkiye’den ABD’ye nasıl milyon dolarları aktarırız, nasıl çiftlikler satın alırız. Zalim, fukaranın halinden anlamaz. O sırça köşkler yıkıldığı zaman hepsini birlikte göreceğiz. Erdoğan küfürbazdır. Kişi kendinden bilir ya işi, ‘Milletimizin dilinden konuşuyorum’ diyor. Milletimize de iftira atıyor. Bu millet asil bir millettir. Kendi küfrünü millete alet edemez. Onun düştüğü çukura düşmeyeceğiz.
Ben sadece bu küfür üzerine Türkiye’nin genç muhafazakar kadınlarına yeniden seslenmek istiyorum. Bugün bunu söyleyen yarın emin olun size dönecek hayat tarzınız üzerinden size söyleyecektir. Sakın unutmayın İstanbul Sözleşmesi sizden çıktı. Sonra bütün kadınlar sahip çıktı. Erdoğan bazı radikal kafaların baskıları ile sözleşmenizi elinizden aldı. O radikal kafalar nafakalar kalksın, kadın köleleşsin istiyorlar. Yarın bu hakaretler sana dönecektir. Çünkü radikaller Erdoğan’ı tehdit edip kadın haklarını gasp etmenin zevkini bir kez aldılar. Bize katılın hakkınızı teslim alın. CHP eski CHP değildir. Özgürlükçüdür, sizde eski siz değilsiniz. Artık aynı değerleri savunuyoruz, beraberiz birlikteyiz.”
“KALEMİNİ SATIP BİZE DERS VERENLERE ‘DUR’ DİYECEĞİZ”
“Son zamanlarda bazı kişiler türedi. Bazıları gazeteci bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar. Kelle koltukta muhalefet yapan bana muhalefet nasıl yapılır öğretmeye çalışıyorlar. Muhaliflik dersi bize verenler şunu unutmasınlar. Biz daha ölmedik, sizin ne mal olduğunuzu iyi biliyoruz. Muhalefet ahlakla yapılır. Bütün haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, yazı dahi yazmayan adam bize kalkmış muhalefet dersi veriyor. Biz kelle koltukta muhalefetimizi halkımız için sonuna kadar yapacağız. Kalemini satıp bize muhalefet dersi verenlere de ‘dur’ diyeceğiz.”