İstanbul Planlama Ajansı: 7.5 büyüklüğündeki bir depremde 48 bin bina yıkılacak
İstanbul Planlama Ajansı, 7.5 büyüklüğündeki bir depremde 48 bin binanın yıkılacağını ağır hasar göreceğini ve 120 milyar TL ekonomik kayıp yaşanacağını belirtti.
stanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesinde kurulan İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İzmir’de yaşanan 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından resmi internet sitesinde ve sosyal medya hesaplarında depremle ilgili olarak yapılan çalışmanın sonuçlarını yayımladı.
Buna göre hazırlıksız yakalanıldığı takdirde 7.5 büyüklüğündeki bir depremde İstanbul’da 48 bin bina yıkılacak veya ağır hasar görecek. 194 bin bina orta ve üstü hasar alacak. Yolların yüzde 30’u kapanacak. 120 milyar TL ekonomik kayıp yaşanacak.
Depreme hazırlıksız yakalandığı takdirde 7.5 büyüklüğündeki bir depremde İstanbul’da;
● 48 bin bina yıkılacak veya ağır hasar görecek,
● 194 bin bina orta ve üstü hasar alacak,
● Yolların %30’u kapanacak,
● 120 milyar TL ekonomik kayıp yaşanacak. pic.twitter.com/s9tPg3Pn4i— İstanbul Planlama Ajansı (@ipaistanbul) November 4, 2020
Ajanstan yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı
“Bugüne kadar hazırlanan onlarca bilimsel rapor ve araştırmada dile getirildiği gibi depreme hazırlıkta hasar görebilecek bu dayanıksız yapıların ve altyapının güçlendirilmesi veya yenilenmesi önceliğimiz olmalıydı. Ne var ki, kentsel dönüşüm ve 6306 sayılı afet yasası deprem riski yüksek bölgeleri güçlendirmek değil arsa değeri yüksek bölgeleri yapılaşmaya açmak ve daha çok kent rantı elde etmek için kullanıldı.
İstanbul’daki yoğun yapılaşmanın bir sonucu olarak bugün aslında ilk büyük depremde yıkılacağı düşünülen 48 bin riskli binada oturan herkesi yerleştirmeye yetecek kadar boş veya oturulmayan ikincil konut bulunuyor. Yeni yapılaşma yerine mevcut konutlar depreme karşı değerlendirilebilir. Ancak siyasi ve ekonomik tercihler ile mevzuat buna engel oluyor.
Bundan böyle, deprem karşısında kent rantını değil yaşam hakkını önceliklendiren yeni bir vizyona, yeni bir mevzuata ve yeni bir kentsel iyileştirme programına ihtiyaç var.
Bunun için merkezi hükümetin, yerel yönetimlerin, özel sektörün, STK’ların, üniversiteler ve araştırma kurumlarının, uzmanların ve tüm İstanbulluların halk sağlığını ve yaşam hakkını korumak önceliğinde siyaset üstü bir birliktelik ve dayanışma içinde hareket etmesi çok önemli.
Kentsel altyapının afetlere karşı güçlendirilmesi önceliğimiz olmalı. Bununla birlikte deprem toplanma alanlarının, geçici barınma bölgelerinin, seyyar ve yüzer hastanelerin de hazırlanması ve bu alanlara erişimi kolaylaştıracak gerekli bilgilendirme ve duyuruların yapılması büyük önem taşıyor.
Kentin fiziksel altyapısının iyileştirilmesi deprem ve afetlere dayanıklılığı artırmak için tek başına yeterli değil. Vatandaşların afet ve deprem bilincinin geliştirilmesi de en az binaların ve altyapının iyileştirilmesi kadar önemli.
İstanbul’un tüm mahallelerini kapsayan “Sosyal Hasargörebilirlik” araştırmasına göre
● İstanbulluların %42’si depremde yaşanacak kayıpları tamamen kader olarak görüyor
● İstanbulluların %46’sı ise deprem için hiçbir önlem almadığını belirtiyor. (3)
Halbuki, depremler doğal afetler olsa da depremde yaşanan can ve mal kayıpları doğal değil önlenebilir insan yapımı sorunlardan kaynaklı.
Deprem eğitimleri hayat kurtarıyor. İstanbul’da tüm Türkiye’ye öncü olacak bir deprem eğitim seferberliği başlatılması gerekiyor.
Japonya’nın Kobe kentinde 1995’te gerçekleşen depremde 1999 İzmit depreminin iki katı kadar bina tamamen yıkıldı. Ancak Kobe depreminde hayatını kaybedenlerin sayısı İzmit depreminin üçte birinden az oldu. Benzer nüfustaki iki kentte benzer büyüklükteki depremlerin yol açtığı insan kaybının Japonya’da çok daha az olmasının nedeni Japon halkının deprem konusunda eğitilmiş, hazırlıklı ve bilinçli olmasıydı.
Ülkemizde depremlerde ölüm ve yaralanmaların birçoğu orta hasarlı yıkılmamış binalarda gerçekleşiyor. Bunun nedeni deprem bilinci ve eğitimi konusundaki eksiklikler. Deprem eğitim ve tatbikatlarıyla öğrenilebilecek bina içi mobilya sabitleme, deprem çantası bulundurma, deprem sırasında daire içinde en güvenli yerin neresi olduğunun önceden kararlaştırılması, deprem sırası ve sonrasında yıkılmış olabilecek balkon ve merdivenlerden uzak durma gibi bir takım basit önlemlerin alınmamış olması yüzlerce hayata mal oluyor.
Vatandaşların deprem sırası ve sonrasında kendilerini nasıl koruyacaklarına dair eğitimler alması, deprem ve afetlere dair bu eğitimlerin her kesime ulaştırılması ve tatbikatların tüm İstanbul’u kapsayan, düzenli ve sürekli bir hale getirilmesi hayati öneme sahip.
Unutmayalım ki, depremi önleyemesek de depremde yaşanabilecek kayıpları en aza indirmek elimizde.
Birlikte başaracağız!”