Erkan Baş: Asrın felaketi AKP’dir, halk belasını verecek
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, düzenlediği basın toplantısında “Asrın felaketini yaşadığımız doğrudur. Bu ülkede asrın felaketi AKP’dir” dedi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Milletimizden bir yıl daha istiyorum” söylemine de değinen Erdoğan, “Bu halk sizin belanızı verecek! O sandıktan kaçamayacaksınız. 20 yılda koca bir enkaza çevirdiğiniz bu ülkenin hesabını, enkaz altında bıraktığınız bu halka vereceksiniz” ifadelerini kullandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, bugün partisinin İstanbul İl Örgütü Binası’nda bir basın toplantısı düzenledi. Depremde hayatını kaybeden yurttaşların yakınları başta olmak üzere tüm halka başsağlığı dileyen Baş, yaralılar için de şifa dileklerinde bulundu.
Baş, açıklamasında şunları söyledi:
Öncelikle yaşamını yitiren yurttaşlarımızın yakınları başta olmak üzere tüm halkımıza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Geçtiğimiz hafta boyunca önce Maraş, Elbistan, Göksu, Adana, Hatay’daki deprem bölgesindeydim. Tanık olduğum acıyı, ıstırabı anlatmam gerçekten çok güç…
Tüm yurttaşlarımızın belki de 24 saat bölgeyi takip ettiklerini biliyorum, fakat bölgede gördüklerimizi en objektif TV kanallarının bile yansıtmasının mümkün olmadığını söyleyerek başlayabilirim. Yakınlarını kaybedenlerin acılarını görmek, insanlarımızın çaresizlik içinde yaşadıkları günleri onlardan dinlemek, tuzla buz olmuş binaların yanında sapa sağlam duran binaları incelemek ve bu akıl dışı duruma şahitlik etmek hem acımızı, hem öfkemizi büyüttü diyebilirim.
Anlatmaya kelimeler yetmez ama şunu bilin değerli yurttaşlar, deprem haberini alır almaz sevgili Barış ve Ahmet ile birlikte yola çıkan ilk parti heyetimiz Hatay’a vardığında henüz arama kurtarma çalışmaları başlamadığı için ellerindeki imkansızlıklara rağmen ilk olarak can kurtarmaya odaklanmışlar. Yıkıntılar içindeki sokakta yürürken “sesimi duyan var mı” diye bağırdıklarında enkazlardan gelen yardım çağrılarının çokluğu nedeniyle arkadaşlarımızın gözyaşları içinde tercih yapmak zorunda kaldıklarını ve güçleri oranında önce çocuklardan başlamaya karar verdiklerini tüm Türkiye bilmeli. Biz oraya vardığımızda eğer yeteri kadar yardım ekibi, arama kurtarma ekibi ulaşmış olsa pek çok yurttaşımızı daha o enkazlardan canlı olarak çıkarmak mümkün olabilirdi.
Öte yandan Maraş Elbistan’da doğrudan bir AFAD gönüllüsü yurttaşımızdan dinlediğim bir tanıklıkla bu söylediğimi birleştirin. Pazartesi sabahı haberi alır almaz AFAD’a gidip gönüllü olan gençler, kayıtları yapıldıktan sonra ki burada o aşamada kayıt olmaları da ayrıca önemli, 18 saatlik bir yolculukla Maraş’a varıyorlar, 8 saat Maraş’ta Valilik emri için bekletilince AFAD’dan ayrılıp tesadüfen karşılaştıkları bizim gönüllü arkadaşlarımızla buluşup çalışmalara birlikte devam ediyorlar.
‘YAPTIK DEDİKLERİ HER ŞEY ÇÖKTÜ’
Bir tarafta organize olamam ve emir bekleme hali var, diğer tarafta olağanüstü çabayla insan kurtarmaya çalışan bu ülkenin yurttaşları var. Zamanında müdahale edilmiş olsaydı, pek çok yurttaşımızın hayatını kurtarmak mümkün olabilecekti. Ambulansların geçemediği, şehrin tahliye edilemediği, paramparça olmuş yollar, uçakların inemediği havaalanları… Yaptık dedikleri her şey ama her şey çöktü!
“Çalıyorlar ama çalışıyorlar”, diye bir algı yaratmışlardı… Çaldıkları kesindi, çalanın çalışmadığı, gerçek bir çözüm üretmediği de bu vesileyle bir kez daha görülmüş oldu. 20 yıldır anlata anlata bitiremedikleri, bu halkın parasını çarçur edip gömdükleri o betonlar gitti ve altında milyonlarca insan kaldı. Yaşadığımız doğal bir afetti ama bu afeti felakete çeviren sadece para hırsıyla ülkemizi “beton ekonomisine” mahkum eden iktidardır.
Usulsüz ihalelerle, yandaşlara peşkeş çektirerek yapılan yollar, havaalanları, binalar çökmüştür ama düzeninin kendisi de çökmüştür. AKP’nin kurduğu Saray Rejimi çökmüştür. Müteahhit imparatorluğu çökmüştür. Hatırlayın: “tek adam rejimi hız getirecek” diyorlardı. “Bürokrasiymiş, meclismiş, bunlar yürütmeyi, hizmeti yavaşlatıyor” diyorlardı. 2018 Temmuz’unda yürürlüğe giren bu rejimde ne oldu? Çorlu Tren Katliamı’nda, orman yangınlarına, pandemiden depremlere kadar her kriz anında tek adam rejiminin getirdiği hızı gördük. Pandemide üç tane maskeyi dağıtmayı beceremeyen; orman yangınları için iki tane uçak kaldıramayan tek adam rejimi, deprem sonrası da halkımıza yine hızlı bir ölüm getirdi! Halkımızı savunmasız, çaresiz bırakan, Kızılay gibi asırlık kurumların içlerini boşaltıp yağmalayan bu hızlı tek adam rejimi yüzünden, tarihin görmediği bir hızda ölüyoruz!
Hızlı tek adam rejiminde yandaşın patronun önündeki bütün engeller hızla kalkıyor ama halkın ihtiyaç duyduğu her anda bürokrasi en ağır, en hantal haliyle işliyor. Yangın söndürmeye bile Cumhurbaşkanı talimatı beklenen bu sistemde Cumhurbaşkanı talimat veremediğinde insanlar enkazda ölüyor!
‘BU UCUBE DÜZENE MUTLAKA SON VERECEĞİZ’
Geçtiğimiz günlerde bir yurttaşımız enkaz altında yaralı olarak kurtarıldı, ambulansta ilk sözleri “kurban olayım beni özel hastaneye götürmeyin, param yok” oldu. Enkazdan 138 saat, altını çizerek söylüyorum, 138 saat sonra çıkarılan bir kadının aklına ilk olarak özel hastane, parasının olmaması geliyor. AKP’nin yarattığı ülkenin daha kısa bir özeti olabilir mi? Düşünebiliyor musunuz, insanlar günlerce süren yaşam mücadelesinin sonunda dışarı çıktıklarında bile özel hastane masraflarını dert ediyorlar. Bu kepazeliğe, insanlarımızın ölümden döndükten sonra bile paralı sağlığı dert ettiği bu ucube düzene mutlaka son vereceğiz.
Öte yandan, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın acılı aileleri, bu acı içinde hayatı kaybeden yurttaşlarımızın devlete ve bankalara olan borçlarını ne yapacaklarını düşünmek durumunda kalıyorlar. O devlet ki günlerce kaybolmuş, o bankalar ki bulunduklarını binanın kolonlarını kesip şube yapmış!
Şimdi soruyoruz, bu insanların devlete, bankalara olan borçları ne olacak? Hiçbir konuda üzerinize düşeni yapmadınız! O bir gecede bütün vergi borçlarını sildiğiniz inşaat şirketleri bugün bu depremin en büyük sorumlularından. O türlü kolaylıklar sağladığınız bankalar, bu halkın sırtından zenginliklerine zenginlik katan o kan emici bankalar, bu yoksulluğumuzun en büyük sorumlularından.
‘DEPREMDEN ETKİLENEN YURTTAŞLARIN KAMUYA VE BANKALARA OLAN BORÇLARI SİLİNSİN’
Biz hepsinden hesap soracağız ama siz de gitmeden, tıpkı bu ülkeyi koca bir enkaza çeviren şirketlerin vergi borçlarını bir gece sildiğiniz gibi, depremden etkilenen yurttaşlarımızın da kamuya ve bankalara olan borçlarını derhal silmelisiniz! İlerleyen günlerde bununla ilgili çalışma ve çağrılarımız devam edecek.
Her kriz anında olduğu gibi depremin ardından da Erdoğan ve AKP korosu tek bir ağızdan “kader” diye bağırmaya başladılar. Geride bıraktığımız Bartın maden faciasında, öncesinde Çorlu Tren Katliamı’nda, Soma’da, Ermenek’te, önlenebilecek her cinayette iktidar tek bir ağızdan bir kader dediler, durdular. Memlekette iyi olan ne varsa Erdoğan yaptı, kötü olan Allah’a havale edildi!
Bu yaşananları, bu katliamı da kader diye yutturmanıza izin vermeyeceğiz. Bu kader değil, bu göz göre göre cinayet. Hem de bas bas ben geliyorum, burada bir cinayet olacak diye bağıran cinsten bir cinayet. Daha da korkutucu olanı, iktidar da bunu biliyor. Resmen insanların öleceğini, evlerin, şehirlerin yok olacağını biliyor ve kılını dahi kıpırdatmıyor.
2020 yılında AFAD bir rapor hazırlamış: “il afet risk azaltma planı”, kısa adıyla İRAP. Bu raporda Kahramanmaraş merkezli 7.5 şiddetinde bir deprem olursa hangi bölgelerin nasıl etkileneceği, ne kadar zarar ve kayıp yaşanacağı adım adım anlatılmış. Birebir, yaşadığımız depremi öngörmüşler. Sonuna bir de hangi önlemlerin alınacağını eklemişler. Ne yapılmış? Bu koskoca, haşmetli, itibarından tasarruf edemeyen bu iktidar ne yapmış? Hiçbir şey. Hiçbir şey yapmamışlar!
2010 yılında bir akademisyen Emre Özşahin yazmış: “Bakın yaptığınız iş değil, bu Hatay Havalimanının pisti çöker, su basar, buranın coğrafi özelliği uygun değil. Yapmayın etmeyin” demiş. Bir bilim insanı, bunu açıkça, bilimsel açıdan anlatmış. Peki ne yapmışlar? Bakın Hatay Havalimanının pistini 2009 ve 2014’te iki defa su basıyor. Akademisyen yazmış uyarmış yetmemiş, doğa da uyarmış… İktidar ne yapmış? Yine koca bir hiç! Bu da mı kader?
Arkadaşlar siz de biliyorsunuz, depremde Hatay’daki pist kullanılamaz hale geliyor. Bu pist kullanılamadığı için kaç yurttaşımız hayatını kaybetti bilmiyoruz! Yardım uçakları gelemedi, kurtarma çalışmaları başlayamadı. Bunun tek sorumlusu iktidar, başka da kimse değil.
‘BU SUÇUN ORTAĞISINIZ’
Yapılan bütün çağrılar, öneriler, AKP ve Saray Rejimi’nin rant ve inşaat aşkına, açgözlülüğüne yenik düştü. Şehirlerimiz, insanlarımız, hayatlarımız hiçbiri umurlarında değil. Tek umursadıkları daha fazla para ceplemek, ötesi değil. Herkes aklını başına alsın, kimse bize kader mader anlatmasın. Ortada AKP’nin 20 yıl boyunca yaptığı ihmalkarlıkların, bile bile göz göre para hırsının getirdiği yıkım var. Eğer biri size burada cinayet işlenecek dikkat et, önlem al diyorsa, siz de bu uyarılara kulak asmıyor, üstüne bir de utanmadan resmen azmettiriyorsanız, siz bu cinayetin ortağısınız, bu suçun ortağısınız.
Yine söylüyorum. Doğal afetler olur ama öldüren insandır. Ve burada suçlu, tartışmasız AKP’dir. Yirmi yıldır bu ülkeyi sadece kâr hırsıyla, din istismarıyla yöneten AKP ve Erdoğan’dır.
Şunu söylemek istiyorum. Bakın, biz yaralarımızı saracağız. Biz sizin açgözlülüğünüz, umursamazlığınız dolayısıyla kaybettiğimiz canları anacağız. Yitirdiğimiz tüm insanlarımızı kalbimizde, anılarımızda yaşatacağız. Bu rantçılığa, yolsuzluğa, umursamazlığa ve ahmaklığa da dur diyeceğiz.
Biz yeniden ayağa kalkacağız. Siz yirmi yıllık İslamcı rant tezgahınızın altında kalacaksınız.
‘BU ÜLKEDE ASRIN FELAKETİ AKP’DİR’
AKP çok büyük bir enkaz yarattı. Ölüme terk ettikleri binlerce yurttaşımız, günlerce devletin ulaşamadığı ilçeler il merkezleri, kurtarıldıktan sonra bile özel hastaneyi dert eden yoksul bir halk… Asrın felaketini yaşadığımız doğrudur. Bu ülkede asrın felaketi AKP’dir.
Asrın dayanışmasıyla bu karanlıktan çıkacağız. Bize düşen, asrın dayanışmasını örgütlemektir. Çok açık ifade edelim: üye sayısı on binlerle ifade edilen Türkiye İşçi Partisi, halkımız ve dostlarımızla birlikte asrın dayanışmasını örgütlerken; asrın felaketi AKP’nin 10 milyonu aşkın üyesi var. On binlerce insan, bir ülkeyi enkaz altından çıkarmaya çalışırken, 10 milyonun üstünde üyesi olduğunu söyleyen sözde bir siyasi parti, sabah akşam iktidarın yapabileceği hiçbir şey olmadığını anlatıyor.
Geldiğimiz aşamada yaşadığımız felaketin özeti şudur. Şimdiye kadar resmi verilere göre 35 bin 418 yurttaşımız yaşamını yitirdi,
105 bin 505 yurttaşımız yaralandı. 1 kişi bile istifa etmedi! “1 kişi bile eksik yaptım, yanlış yaptım, hatam var” demedi.
Buradan tüm yetkililere sesleniyorum. Bakın biz AKP’den ayrıldıktan sonra hataları, eksikleri anlatan çok insan gördük. Şunun şurasında 3-4 ay daha o koltukta oturacaksınız diye bu kadar alçalmaya ne gerek var? İçinizde en küçük bir insanlık kaldıysa, “artık kaldıramıyorum” deyip istifa edin.
İnsanlar can kurtarmaya çalışıyor, birileri algı operasyonlarıyla, Twitter’da hesap satın almakla, seçimleri erteletmekle ilgilenirken; birileri halkımızın yarasını halkımızın dayanışmasıyla sarmaya çalışıyor. Birileri iktidarımızı nasıl koruruz derdinde.
Asrın felaketini yaşadık, asrın dayanışmasını büyüteceğiz ve asrın hesaplaşmasını yaşayacağız. Bunun için halk dayanışmasının büyütülmesi ve mücadelenin sürmesi gerekiyor.
‘BU HALK SİZİN BELANIZI VERECEK’
Daha önce söylemiştik: yurttaşlar canının, bunlar iktidarının derdinde!
Henüz binlerce canımız enkaz altında kurtarılmayı beklerken, insanlar ailelerinin en azından bedenlerine ulaşmayı ümit ederken, Saray seçimlerin ertelenmesi için nabız yoklamaya çalışıyor. Utanıyorum, utanç duyuyorum. Böyle kötü insanların bu ülkeyi yönetmesinden utanç duyuyorum. Bunları şu vakte değin başımızdan defetmediğimiz için, memleketten kovalamadığımız için utanç duyuyorum.
Bütün tarihleri, Anayasayı delmek, tahrip etmek, bu ülkede hakkı hukuku sürekli çiğnemek üzerine kurulu bir iktidar, kendisine yine yakışanı yapıyor.
Şimdi de seçimler için benzer bir süreç işletmek istiyorlar. Yangından mal kaçırmak isteyenler için son derece açık, tartışmaya kapalı olan Anayasa hükmünü hatırlatalım: Anayasal açıdan seçimlerin ertelenmesinin tek bir koşulu var. Seçimlerin Geri Bırakılması ancak Anayasa madde 78 uyarınca savaş halinin varlığı durumunda mümkün olabilir. “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.” Buradan bir adım geri atmayacağız.
Çıkmış, enkaza çevirdiği, beton blokların altında ölüme terk ettikleri halka, bana bir yıl verin diyorlar. Bu halk sizin belanızı verecek! O sandıktan kaçamayacaksınız. 20 yılda koca bir enkaza çevirdiğiniz bu ülkenin hesabını, enkaz altında bıraktığınız bu halka vereceksiniz.
‘ENKAZ ALANLARI SUÇ MAHALİDİR’
Hekimlerin, mühendislerin, bilim insanlarının uyarı ve karşı çıkışlarına rağmen, AKP yangından mal kaçırır gibi, enkaz kaldırıyor.
Enkaz kaldırmalar derhal durmalıdır. Yardım faaliyetleri ve cenazelere ulaşım amacı dışında gerekçelerle kaldırılmasının önüne geçilmelidir. Enkazlar moloz yığını değil, binlerce yurttaşımızın katledildiği cinayet mahalidir! Bu yaşadığımız facianın sorumlularının daha kolay hesap vermesi için deliller içeren suç mahalidir. Cumhuriyet savcılarının şu anda temel işleri bu suç mahallerinin ortadan kaldırılmasının önüne geçmek ve sistematik bir şekilde delil toplanmasının önünü açmak olmalıdır.
Barolardan ve mühendis odalarından destek alınarak gerekli bilirkişi heyetlerinin hızlıca oluşturulması ve enkazlardan delillerin toplanarak tutanak altına alınması ülkemize ve gelecek nesillere borcumuzdur.
‘HALKIN DAYANIŞMASIYLA UĞRAŞMAYIN’
Bölgeden haberler gelmeye başladı, halk örgütlerinin dayanışma merkezi olarak oluşturdukları yerlere dönük baskılar yapılmaya başlandığı. Yurttaşların gönderdiği yardımlara kimi yerde el konulmak istendiği, AFAD’da toplamak istedikleri belirtiliyor. Bu zamana kadar yapmadıklarınız buramıza kadar geldi. Şimdi bir de insanların yardımlaşmasını engelleyerek, yaşadığımız acıyı katlanılamaz hale getirmeyin. Bırakın yurttaşın eli, yurttaşa değsin.