Erdoğan’dan ‘Atatürk’lü seçim konuşması
Erdoğan’dan ‘Atatürk’lü seçim konuşması
AKP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul İl Kongresi’nde konuştu.
Erdoğan, seçim manifestosunu açıklayacağını söyleyerek “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Size ölmeyi emrediyorum’ dediğinde siperlerinden ok gibi fırlayanlar bizdik” dedi.
Erdoğan’ın konuşması:
“Bu toprakları bize vatan yapan aziz milletim. 1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana bu topraklar bize yurt oldu. Bizim devletimizSöğüt’te çadırlarda kuruldu. Dedem Osman Gazi’nin rüyası hakikat oldu. Devletimizadalet sevdasıyla büyüdü. Bursa ve edirne de kök saldı. Sultan Fatih bizim ceddimizdi. Kudüs’ü alan Selahattin Eyübi bizdik. Kanla alınan toprak, parayla satılmaz diyen Abdülhamid bizdik. Çanakkale’de ccanını veren, düşmana geçit vermeyen bizdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Size ölmeyi emrediyorum’ dediğinde siperlerinden ok gibi fırlayanlar bizdik. Bu yurdun namusunu işgalcilere çiğnetmeyen bizdik, toprakları sıksan şuhedamızın fışkırdığı, türkümüzün okunduğu Türkiye’mizi aziz bildik. 1923’te Atatürk’ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini cumhuriyet olarak ilan edildi. 28 Şubat’ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede acı çeken biz olduk. Varlığımıza, huzurumuza, refahımıza kast ettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Erdem irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Hep birlikte büyüdük, hep birlikte özgürleştirdik. Biz durmadık, onlar da durmadı. 27 Nisan’da bir e-muhtıra ile karşımıza çıktılar. Biz milletin iradesine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi. Geri durmadık, diklenmedik, dik durduk. Onların küresel efendilerine de eyvallah etmedik.”
“Küresel düzenin haksızlıklarına dünya 5’ten büyüktür diye haykırdık. Somali’deki, Bosna’daki katliamlara gür bir sesle haykırdık, elimizi taşın altına koyduk. Başkalarının ilgisizliğine aldırmadan, kendi imkanlarımızla mazlumların sesi olduk. Zulme karşı merhametten, sömürüye karşı ortak çıkardan, kibire karşı kardeşlikten yana olduk. Mazlum Filistin halkının davasını her platformda savunduk. Davos’ta işgalcilere karşı ‘one minute’ dedik. One minute önemli bir istasyondu. Suriye ve Irak’tan buraya gelen milyonlarca muhacire hiç tereddüt etmeden kapımızı açtık.”
“2013 yılında ekonominin her alanında en yüksek değerleri yakaladığımızda şer cephesi yeniden harekete geçti. Göreve geldiğimizde IMF’e borcumuz 23 milyar dolardı, Merkez Bankası rezervi 27.5 milyar dolardı. 2013’te IMF’e olan borcu sıfırladık. Şu anda borcumuz yok, bitti. Merkez Bankamızın döviz rezervi 114.5 milyar dolar, buraya çıktık. Gezi kalkışması ile istikrarımıza kast ettiler, şehirlerimizi tahrip ettiler. Ne yaptılarsa teslim olmadık, milletin iradesini çiğnetmedik. Milletin engin ferasetine güvendik. Milletimizin teveccühü ilecumhurbaşkanı seçilerek hain planları başlarına çaldık.”
“Cumhurbaşkanı seçilmemizin hemen ardından emperyalistlerin beslemesi olan bölücü örgütün düğmesine bastılar. İnsanlarımızı katlettiler, insanımza kast ettiler. 15 Temmuz’da tanklarla, savaş uçaklarıyla üstümüze geldiler. Devletimizin silahları ile milletimizin canına kast ettiler. 251 kardeşimizi şehit ettiler, 2 bin 193 kardeşimizi de yaraladılar. Yakın tarihin en kahraman direnişi ile bunları başarısızlığa uğrattık. 15 Temmuz’da çıplak ellerle tankları durduranlarız. Sizler o gece ölümü öldürdünüz. Biz 15 asırdır okçular tepesini bekleyenleriz. Biz bu toprağı kanlarıyla yoğurarak vatan kılanlarız.”
“Sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar. Sınırlarımızı çevirmeye çalışanların kiralık katillerin kafalarını ezdik. Ülkemizi hedef alan planları nasıl bozduysak, bundan sonra da aynı kararlılıkla bozacağız. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’de biz vardık. Gerektiğinde Kandil’de biz vardık. İnlerine girdik, bu teröristleri etkisiz hale getirdik. Şimdi sizden bir şey rica ediyorum, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olarak bu oyunları bozacağız.”
“Biz AK Parti’yi kurarken ne dedik, ‘Biz Türkiye’nin dünü, bugünü, yarınıyız’ dedik. Biz Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüyüz. Biz Türkiye’yiz. Biz millete hizmetkar olacağız diye yola çıktık, bu sevdayla çalıştık. 16 yıldır bu söze sadık kaldık. 16 yıl önce Pınarhisar’a gelenlere şöyle seslendik; ‘Yerli ve milli bir duruşa şiddetle ihtiyacımız var’ demiştim. Bu sözlerimin üstünden 16 yıl geçti. Bu yolda milletimizle yürüdüğüm için bahtiyarım. Rabbim bizleri inşallah bu yoldan ayırmaz.”
“Merhum Özal’a, Menderes’e, Yazıcı’ya verdiğiniz milli ve yerli emaneti biz yürütüyoruz. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İstiklal şairimizin çağrısına uyarak, ‘Korkma’ dedik. Aziz milletim, 2001 yılında partimizi kurarken, Adalet ve kalkınmayı şiar edildik. Partimizin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. Hamurunu siz yoğurdunuz, rotasını millet çizdi. AK Parti’nin hikayesinde dili dualı anaların istekleri var, ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var, okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Hamd olsun milletimiz bizi dualarına, isteklerine, umutlarına, destanlarına ortak ederek emanetine layık gördü. Milletimize hizmet yoluna çıkarken daha çok hizmet, daha çok refah dedik. Adaletin tesisi konsuunda da gece gündüz mücadele ettik. Kıyafetinden, düşüncesinden dolayı eğiim hakkı alınan yavrularımızın biz elinden tuttuk. Farklı dillere mensup vatandaşlarımızın kurdukları vakıfların haklarını onlara iade ettik. Millet devlet için değil, devlet millet içindir dedik.”
“Yeter, söz de karar da milletindir dedik. Şimdi manifestomuzu açıklıyoruz değil mi? Erdem ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Davamız bu aziz millete hizmet davasıdır. Ülkemiz büyüdükçe, kalkındıkça bağımsılığımızı perçinledik. Yerli ve milli siyaset tam da budur. Milli olmak, milli geliri artırmak, iş ve aşı artırmak demektir. Faize giden parayı, sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Savunma sanayisinde dışa bağımlı olmamak demektir. Bürokratik oligarşiye son verdik. Halkımız demokrasinin en ileri standartlarına layıktır dedik. Sivilleşme adımlarıyla siyasetimizi normalleştirdik. Yeni biz düzen kurmak zahmetlidir. Geride kalan dönemde büyük direnişlerle karşılaşsak da başardık. Yerli ve milli olanı evrensel birikimle, modern siyasetin birikimiyle harmanladık. Ülkemizin değişen ihtiyaçlarına duyarsız kalmadık, tecrübe kazandık, güçlendik. Kuruluş hedeflerimizden hiç sapmadık. Bu milletimiz de bize ayrı bir güç verdi. Milletimize afra tafra yapmadık, mütevazi olduk. Kapalı kapılarda pazarlık yapmak yerine, herkesin gözü önünde muhasebe yaptık. Bu siyaset tarzımızı sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.”
“Zor bir coğrafyada, büyük dönüşümlere gebe bir zamanda yaşıyoruz. Osmanlı’nın yıkılışından sonra bağrımıza düşen ateş yeniden harlandı. Halkından kopuk yönetimler, kardeş kavgası, geri kalmışlık bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya ne yazık ki, vekalet savaşlarının arenası haline geldi. Milletimizin feraseti sayesinde bu ateşin ortasında istikrar adası olarak kalabildi. Güçlendirdiğimiz ekonomik alt yapımızın desteğiyle refahı yaymaya, güçlü adımlar atmaya çalıştık. Kendi ve dostlarımızın güvenliği açısından tarihi mesafeler kat ettik. Artık coğrafyamızda Türkiye’nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, oldu bittiler yapmak mümkün değildir. Uluslararası mücadelenin daha da sertleştiğini görüyoruz. Değerli kardeşlerim, milli güvenlik kaygıları ortaya çıkıyor. 1990’ların tek kutuplu dünyasında değiliz. Tarihin de mücadelenin de bitmediğine şahit oluyoruz. İslam dünyasının ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü kardeş coğrafyalarda parçalanmaya zemin hazırlıyor. Bu süreç uluslararası aktörler için yeni fuırsatlar ortaya getiriyor. Türkiye, bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer edinme mücadelesi veriyor. Türkiye küresel bir aktör haline geliyor.”
“Bizim için esas olan milli güvenlik, huzur ve hedeflerimizdir. Bunları kendimiz için değil, tüm dost ve kardeşlerimiz için de istiyoruz. Küresel düzende güçlü, söz sahibi bir ülkeye dönüşüyoruz. Türkiye 16 yıl önce AB kapısında bekleyen, pazarlık şansı olmayan bir ülkeydi. Tek bir yöne bakan statikocu, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Zayıf iktidarlar Türkiye’nin vizyonunu daraltmıştı. AK Parti yönetimleri ekonomik büyüme ile tanışan Türkiye kendi farkına vardı, dünyaya açıldı. Dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi. Türk dünyasından, Ortadoğu’ya kadar her bölgeyle yakın ilşkiler geliştirdi. Ülkemizin büyüklüğüne, menfaatlerine uygun olarak çok yönlü bir politika takip ettik. Şartlar ne olursa olsun, müspet davrandık. Güvenlik ve ticaret konsuunda müttefiklerle yanyana olmaktan mutluluk duyduk. Muhattaplarımızda son dönemler aynı durumu görmesek de vazgeçmedik.”
“Kardeşlerim bununla da kalmadık, kendi politikalarımızı kararlılıkla uygulamak zorundaydık. Çifte standartlara karşı menfaatlerden ödün vermedik. Bugün de, dün olduğu gibi hakların serbestçe kullanılmasından yanayız. Yarın da öyle olacağız. Güçlü olmaktan ve bağımsız olmaktan da yanayız. Biz tam demokratik bir Türkiye istiyoruz.”