Dursun Bulut: Almanya seçimlerinin sonuçları ve düşündürdükleri!
Almanya’da geçtiğimiz Pazar günü yani 23 Şubat 2025’de bir seçim yaşandı. Sosyal Demokrasinin beşiği Almanya’da, Hristiyan Demokratlar Birliği ve Hristiyan Sosyal Birliği İttifakı (CDU + CSU) birinci parti, faşist AFD ikinci, Sosyal Demokrat Parti (SPD) üçüncü, Yeşiller (Die Grünen) dördüncü ve Die Linke (Sol Parti) beşinci parti oldu. 26 Eylül 2021’de Almanya’da yapılan seçimlere ilişkin, 27 Eylül 2021’de bir yazı kaleme almıştım. Onu sizlerle paylaşmak istiyorum.

4 yıl öncesi durumundan daha geriye giden SPD, o günkü eksikliklerini hatta söylediklerini unutunca Sosyal Demokrasinin ilkelerini terk edince bugünkü duruma düştü. Umarım CHP bu olup bitenlerden ders çıkarır. Ayrıca Avrupa, faşist partilerin yükselmesini gündeminin birinci maddesine oturtması gerekir. İkinci Dünya Savaşının meydana gelmesinde bir numaralı rol üstlenen Hitler faşizminin Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde hortlaması, yeni Dünya savaşlarına yol açması kaçınılmazdır.
Ukrayna’daki Savaşa utangaç evet diyen Sosyal Demokratlar, ABD’nin emperyalist emellerine teslim olmamalıdır. Savaşa hayır demelidir. Savaşa karşı çıkan, Barışı savunan tüm partiler bu ortak paydadan birleşmelidirler. Zaten Dünya’nın başında Putin ve Trump delileri var, yenileri doğmamalı.
27. 09. 2021 Tarihli Yazım:
ALMANYA’DA SOSYAL DEMOKRATLAR KAZANDI!
Dün yapılan seçimlerde SPD’nin birinci parti olduğu kesinleşti gibi. Tablo tam olarak ortaya çıktıktan sonra SPD’nin mi, CDU’nun mu veya SPD ile CDU’nun birlikte hükümeti kurup kuramayacakları netleşecek. Yıllar sonra SPD’nin yani ‘Sosyal Demokrat’ ların birinci olması önemlidir. #DarısıÜlkemizinBaşına. (Bugünde CHP’nin sadece birinci değil iktidar olmasını aynı dileklerimle yineliyorum).
Tam 16 yıldır Alman Merkez Sağını temsil eden CDU iktidardadır. Bu parlak yıllarını yıllar önce 16 yıl süreyle Helmut Kohle ile de yaşamıştı. Alman Sosyal Demokrat’larını temsil eden SPD’de ise Willy Brandt ile yaşadığı parlak dönemini 1974’den sonra yani Willy Brandt’ın istifa etmesinden sonra devam ettiremedi. Yeşiller (Die Grünen) kurulduktan sonra ve SPD Sosyal Demokrat çizgisinden uzaklaştıkça özellikle Gerhard Schröder ile birlikte sürekli oy kaybetmeye başladı. SPD’nin oyları % 50’liler de iken % 25’lerin altına düştü.
Bu seçimlerin başarısı aslında SPD’nin izlediği politikalara pek bağlanamaz (ancak haksızlık etmeden söylemeliyim ki, SPD’nin 2 vaadi bu seçimlerde etkili olmuştur. 1’incisi: Çalışanların gelirlerini yükseltme, yüksek gelirlilerden ek vergi alma, 2’incisi: Küresel Isınmaya karşı ülkelerinden gerekli tedbirleri alma vaatleri.
Herkes, Yeşillerin atak yapmasını beklerken; hem Yeşillerin hem de CDU’nun başbakan adaylarının son birkaç ay önce yaptıkları hatalar ve SPD’nin önemsenen 2 vaadi, SPD’yi kıl payı da olsa öne geçirdi ve 1’inci parti yaptı.
Seçimlerden önce Yeşillerin başbakan adayı Annalena Baerbock’ın yeni kitabında özgeçmişini abartması ve bazı pasajlarda intihal yapması, CDU başbakan adayı Armin Laschet’in, Almanya’nın Batısında yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenler için yapılan toplantıda Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in konuşması esnasında ciddiyetsiz bir şekilde gülmesi, bunun kameralarla tespiti, seçimleri SPD’nin lehine çevirmiştir.
SPD, Olaf Scholz’la yeniden bir fırsat yakaladı. Önümüzdeki süreçte fakirleşen dolayısıyla alım gücünü kaybeden çalışanların, ücretlerini yükseltmeyi başarırsa ve Dünyada çalışanlarla iş insanlarının arasında büyüyen uçurumu kapatmaya yönelik politikalar geliştirirse, başta ABD olmak üzere Batının savaşçı politikalarının yerine barışçı duruşu geliştirirse, ‘Küresel Isınma’yı doğuran nedenleri karşı mücadele verirse bir sonraki seçimlerde oylarını yükselterek iktidarını devam ettirmeye aday, en güçlü parti olur.