Cumartesi Anneleri 1050. haftada: Halil ve Kasım Alpsoy için adalet çağrısı!
Cumartesi Anneleri 1050. hafta buluşmasında, 31 yıl önce gözaltında kaybedilen Halil ve Kasım Alpsoy için adalet çağrısında bulundu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri bu hafta da meydandaydı.
Galatasaray Meydanı’na uygulanan polis yasağı nedeniyle açıklama, meydanı çevreleyen bariyerlerin önünde yapıldı.
10.50 hafta buluşmasında, 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınmayan Halil ve Kasım Alpsoy’un akıbetleri soruldu.
Bu haftanın açıklamasını kayıp yakını Sebla Arcan okudu.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Yarın Anneler Günü… Biz bu Anneler Günü’ne de içimizde derin bir acı ve kapanmayan bir boşlukla girerken, devleti yönetenler kamuoyuna “her daim hürmetlerin en büyüğünü hak eden annelerimiz” diye kutlama mesajları yayınlayacak. Ama yıllardır evlatlarını arayan, adalet için mücadele eden anneleri görmezden gelmeye devam edecekler. Gözaltında kaybedilenlerin anneleri, aileleri için Anneler Günü bir kez daha tarifsiz bir boşlukla geçecek.
Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz: Gözaltında kaybetme; devlet görevlileri tarafından ya da devletin bilgisi ve onayı dahilinde işlenmiş bir insanlık suçudur. Bu suça maruz kalanlar yalnızca kaybedilen kişiler değil; aynı zamanda onların akıbetini bilmeden, yıllarca belirsizliğin içinde yaşamaya zorlanan aileleridir.
Artık yeter! Kaybedilenlerin yakınlarına yaşatılan bu işkence sona ermeli. Hukukun üstünlüğü sağlanmalı ve devlet, kaybedilenlerin annelerine, ailelerine gerçek bir adalet ve çözüm sunma sorumluluğunu yerine getirmelidir.
‘ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN HAREKETE GEÇİN’
31 yıldır inkâr ve cezasızlıkla unutturulmak istenen Kasım ve Halil Alpsoy için adalet talebimizi tekrarlıyoruz.
Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi, eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte İstanbul Kanarya’daki evine dönerken, evinin önünde bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi karşı çıktığında polisler kimliklerini göstererek ‘Merak etme, karakola kadar götürüyoruz. Yarım saat sonra gelir’ dediler. Halil Alpsoy beyaz bir Toros ile götürüldü ve bir daha geri dönmedi.
18 gün sonra, işkenceden tanınmayacak hale gelmiş bedeni, evine 540 km uzaklıktaki Kırıkkale’de bir ormanlık alanda bulundu. Kardeşleri onu yalnızca elindeki çocukluk izinden teşhis edebildi.
Halil Alpsoy’un gözaltına alınmasından bir hafta sonra, bu kez polisler kuzeni Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine baskın düzenledi. 30 yaşındaki Kasım, uzun namlulu silah taşıyan maskeli polisler tarafından 18 Mayıs 1994 sabahı gözaltına alınarak Adana İstihbarat Dairesi’ne götürüldü. Aynı gün akşamı serbest bırakıldı; ancak kimliğine el konuldu. ‘Yarın gel, kimliğini al’ denildi.
‘MİT BİNASINDAN ÇIKAMADI’
Eve döndüğünde işkenceden bitap haldeydi. Eşine, İstanbul’da gözaltına alındığında sorgulamasına katılan timin Adana’daki işkencesine de dahil olduğunu söyledi. Ertesi gün kimliğini almak üzere MİT binasına gitti. Akrabası kapıda bekledi. Ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.
Bugüne kadar Halil ve Kasım Alpsoy’un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Hiçbir devlet kurumu, gerçeğin açığa çıkarılması ve faillerin yargılanması için etkili bir araştırma-soruşturma yürütmedi. 31 yıldır tüm iktidarlar, bu ailelerin adalete ulaşmasını engelledi.
Yargı makamlarına sesleniyoruz: Adaletin tesisi, hukuk sisteminin asli görevidir. Kasım ve Halil Alpsoy dosyasında adaleti sağlamak için harekete geçin! Kaç yıl geçerse geçsin; Kasım Alpsoy, Halil Alpsoy ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”