BAŞKAN İMAMOĞLU: O KIKIR KIKIR GÜLEN BAKANLARA SESLENİYORUM; BÖYLE BİR İHALEYİ NASIL VERİRSİNİZ?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, planlaması ve ihalesi yapılmadan yıkımına başlanan Atatürk Havalimanı ile görüşlerini gazetecilerle paylaştı. Söz konusu alanın imar planlarında hala “havaalanı” olarak görüldüğünü hatırlatan İmamoğlu, iktidar kanadından gelen “yeşil alan” hamlesini “rant park” olarak niteledi. “Bir kentin planlanması, şehrin planlanması, Allah aşkına bir avuç insanın iradesiyle mi olacak” tepkisini gösteren İmamoğlu, “Buradaki yeşil alan mevzusuyla İstanbul’un bir alakası yok şu anda. Bu tamamen bir çıkar meselesidir. Havalimanında vatandaşa sorulmadan, imar planı yapılmadan, hukuksuz, ihalesiz, keyiflerince yıktıkları bu süreçte, mutlak bir çıkar planı ve bir çıkar haritası vardır” dedi. Konuşması sırasında kendisine ulaştırılan yıkım işlemleriyle ilgili, 16 Mayıs 2022 tarihli ihale belgesini gazetecilerle paylaşan İmamoğlu, ilgili bakanlara, “Sözleşme olmadan oraya dalan müteahhidi görüyor musunuz? Yani bir ülkede sözleşme yapılmadan ihaleye alacağını bilen bir müteahhit varsa, el kaldırsın. O kıkır kıkır gülen bakanlara sesleniyorum. Böyle bir ihaleyi nasıl verirsiniz? Hepinizin hakkında suç duyurusunda bulunacağım” sözleriyle seslendi.
HABER ETKİN / HABER MERKEZİ: FLORYA / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Florya Atatürk Kent Ormanı incelemesinin ardından gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İçinde bulundukları Florya Atatürk Kent Ormanı’nın Atatürk’ün emaneti bir yeşil alan olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Atatürk’ün, aslında bir liderin yaşadığı ve bulunduğu alana kattığı değerin bugünkü izdüşümünü yaşıyoruz. Yani 80-90 yıl önce gelip kaldığı köşkün yanı başında böylesi bir alan hayal ediyor. Burayı ağaçlandırıyor ve bir park ortaya koyuyor. Ve bu park, bugün gelinen noktada doğallığıyla, özgün ve aynı zamanda çağdaş fırsatlar sunan tasarımıyla bambaşka bir pozisyonda bizlere hizmet ediyor” dedi. Göreve geldikleri dönemde, 641 bin metrekarelik alanın yalnızca 200 bin metrekaresinin halkın kullanımına açık olduğu tespitini yaptıklarını kaydeden İmamoğlu, yaklaşık 90 bin metrekarelik alanın da İBB Başkanı ile bazı ilçe belediye başkanlarının konut alanı olarak ayrıldığı bilgisini paylaştı. Belediye başkanlarına hizmet eden 90 bin metrekarelik protokol alanını, İstanbul’un geleceğini
planlaması amacıyla kurdukları İstanbul Planlama Ajansı’na dönüştürdüklerini belirten İmamoğlu, kalan bölümün tamamını da vatandaşların kullanımına açtıklarını ifade etti.
“KRALDAN DAHA FAZLA KRAL OLMAYA GAYRET EDENLER”
Bugünün güncel konusunun, Florya’ya çok yakın konumdaki Atatürk Havalimanı’ndaki başlatılan pist kırma çalışmaları olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, iktidar kanadından bazı bakanların kendisine ve İBB’ye yönelik açıklamalarına tepki gösterdi. “Kraldan daha fazla kral olmaya gayret eden bir dili kullanarak insanları üzen, kıran, büken bir anlayışla bir süreç yönetiyorlar” dedi. Kentin kuzeyine yapılan İstanbul Havalimanı’nın, gelinen noktada şehrin bir realitesine dönüştüğünü aktaran İmamoğlu, “Başlangıcından bugüne yapılan yanlışlar çokça konuşuldu. Ama bugün, onun zemini değil. Biz bununla ilgili çalıştay yaptık. 3 gün süren İstanbul Ulaşım Çalıştayı’nın bir bölümünü sadece havalimanı meselesini ayırdık” bilgisini paylaştı. Yanlış ekonomi politikalarından kaynaklı riskler nedeniyle Türkiye’nin dünyanın en pahalı borçlanan ülkesi haline geldiğini aktaran İmamoğlu, “Türkiye’nin bu durumunda on milyarlarca Euro’yu çöpe atmanın ne anlamı var? Kime kazancı var” sorularını yöneltti.
“BU ŞEHRE BEDELİ MİLYARLARCA EURO”
İstanbul Havalimanı’nın, “fütursuzca ve şuursuzca taşınmasının” kente birçok açıdan zarar verdiğini vurgulayan İmamoğlu, bunun turizm alanındaki yansımalarını örneklendirdi. Atatürk Havalimanı’na yakın bölgelerde konumlanan 50’ye yakın otelin bu süreçten olumsuz etkilendiğinin altını çizen İmamoğlu, “Bir anda bir karar veriliyor ve bir havalimanı yapılıyor. Bu havalimanına, hala toplu taşımayla gidemiyoruz. Ve iki metro hattı yapılıyor. Bu metro hatlarının yeniden yapılmasının bile, bu şehre bedeli milyarlarca Euro” şeklinde konuştu. Göreve geldiklerinde kendilerine Atatürk Havalimanı’yla ilgili görüşlerinin sorulduğunu hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Elbette boşluğa düşecek bir alan var ise, bunun uzmanlarıyla görüşülmesi şartıyla… ‘Elbette insanın gönlünden geçen, bu tür alanların, yeşil alana, ortak kullanım alanlarına, rekreasyon alanlarına, yapılarının da yine toplumsal kazanımlara uygun şekle getirilmeleri önceliğimizdir’ diye tariflerde bulunduk. Sonrasında; ortak aklı hakim kıldığımız bu toplantılarda, ortaya çıkan bir gerçeklik var. O da şu: Şu anda bizim elde ettiğimiz rakamlara göre, İstanbul Havalimanı’nın yapacağı ek imalat 5 milyar Euro’nun üzerinde. Atatürk Havalimanı’nın mevcut değeriyse, 4 milyar Euro’nun üzerinde. Deniliyor ki; ‘Biz burayı kullanmayacağız ve oraya 5 milyar Euro daha yatırım yapacağız. Ve tek bir havalimanına bunu taşıyacağız.’ Bunun anlamı; aslında hepimizin cebinden 10 milyar Euro’nun gitmiş olması. 5 milyar Euro yatırım yapacaksınız, burada var olan 5 milyar Euro’yu da çöpe atacaksınız. Bir milyar Euro’yu bile bulmakta, borçlanmakta ve borçlanırken de dünyanın en pahalı biçimiyle borçlanan ülkesi olduğunuz durumda böylesi tariflemeler, böylesi adımlar atmak, akılcı değildir. Eğer başka bir çıkarınız yok ise…”
“O HASTANE ÇÖP GİBİ ORADA NİÇİN DURUYOR?”
“Tahminle konuşuyorum; kimseyi de zan altında bırakmak istemiyorum” diyen İmamoğlu, “Örnek; İstanbul Havalimanı’nı bir bütüncül proje olarak birilerine söz vermemişseniz, satmayı düşünmüyorsanız ya da onunla ilgili birtakım arka plan sözleşmeleriniz yok ise, gerçekten bu şehrin ve bu ülkenin 10 milyar Euro’sunu daha çöpe atmanın bir anlamı yok” ifadelerini kullandı. Dünyanın büyük kentlerinin bazılarının 4 ya da 5 havalimanına sahip olduğunu aktaran İmamoğlu, Atatürk Havalimanı’nın pandemi sürecinde hastaneye dönüştürülüş biçimine yönelik eleştirilerini de sıraladı. Atatürk Havalimanı yakınındaki fuar alanlarının bu amaçla kullanılması yerine, pistlerin kırılmasıyla milyarlarca liranın çöpe atılma sürecinin başladığına vurgu yapan İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Burası doğru yer değil, etmeyin, gitmeyin, yazıktır, günahtır diye tepkiler gösterdik. Bu çalışma 3-4 gün sonra pat diye durdu bu tepkilerden sonra. Bir günde buradaki onlarca eskavatörler, yüzlerce kamyonlar o sahil yolunun üstünden tıkır tıkır tıkır havalimanının tarafına geçtiler, pisti kırmaya başladılar. Ve pistin üstüne hastane yaptılar. Üç gün önce bu tarafta hastane, üç gün sonra bu tarafa geçti. Milyarlarca lira. Allah aşkına, bu devletin aklı böyle olabilir mi? Dün böyle, yarın böyle. Bugün başka, yarın başka. Ya da dün söylediklerinin hesabını kim soruyor? ‘O hastane çöp gibi orada niçin duruyor? Bu kadar parayı niçin harcadınız oraya’ diye kim soruyor Allah aşkına? Yukarıya bakıp kendini yarandırma çabasında olan sayın bakanlar, biraz aklı selim oturup, düşünün Allah aşkına. Biraz düşünün.”
“BU NASIL BİR GÖRMEMİŞLİK, BU NASIL BİR CESARET?”
Atatürk Havalimanı’ndaki yıkım çalışmalarının ortada bir ihale olmadan başlatıldığına dikkat çeken İmamoğlu, “Ortada ihale yok. Kamuya açık hiçbir bildirim yok. Ve bir bakıyoruz; bu milleti kışkırtmak, bu milleti tahrik etmek, sinir uçlarını kaşımak adına oraya cahilce, acemice… İş yaşamındaki sınıfı kötülemek adına değil ama, yani beceriksiz bir müteahhit sıfatınız olsa, ancak böyle olur. Bir yere 5-6 tane eskavatör, 20-30 tane hafriyat kamyonu… Bir de görgüsüzce, utanmaz bir şekilde araçların üstüne de pervasızca firmanın ismi yazıyor. Şimdi demeyecek misiniz ‘Ya arkadaş, ortada ihale yokken siz buraya kamyonları soktunuz. Üç gün sonra da bu firmanın adını, ‘Bu ihaleyi alan firma’ diye açıkladığınızda -ki ortada 2,5 milyar liranın üzerinde bir ihaleden bahsediliyor- demeyecek misiniz ‘Bu nasıl bir görgüsüzlük, bu nasıl bir görmemişlik, bu nasıl bir cesaret” ifadelerini kullandı.
“110 YAŞINDAKİ BİR HAVALİMANININ PİSTLERİNİ KIRMAYI KEYİFLE ANLATIYORSUNUZ”
Daha ihale ortada yokken, iş makinelerinin piste sokulduğunu belirten İmamoğlu, “Milletin gözüne soka soka firmanın ismini de yazıyorsunuz. Ve bu firma, orada takır takır takır takır pisti kırmaya başlıyor. Yani üç tane eskavatörle, kırıcıyla, oraya kamyon sokarak milleti tahrik etmeye çalışıyorsunuz ama bu milletin aklını, bu milletin vicdanını hesaba katmıyorsunuz. Bu milletin bu hataları yapan o kalbinin, o kendi vücudundaki damarlarının kırıldığı anı hissetmesinin cevabını nerede vereceğini bile tahmin edemiyorsunuz. Aynen 6 Mayıs’ta seçimi iptal ederken, 23 Haziran’da 806 bin farkı size çatır çatır sandıkta oy atarken, o farkın nasıl atılacağını tahmin edemediğiniz gibi. Şimdi de edemiyorsunuz. Ve orada milletin gözü önünde, insanların gözü önünde, 100 yılı aşkın, neredeyse 110 yaşındaki bir havalimanının pistlerini kırmayı, yıkmayı keyifle anlatıyorsunuz” diye konuştu.
“BUNUN İÇİNDE BİR ÇIKAR YOLCULUĞU VARDIR”
Söz konusu alanın imar planlarında hala “havaalanı” olarak görüldüğünü hatırlatan İmamoğlu, iktidar kanadından gelen “yeşil alan” hamlesinin “rant içerikli” olduğunun altını çizdi. Yaptıkları hamlelerle kente milyonlarca metrekare yeşil alan kazandırdıkları ve kazandıracakları bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bir kentin planlanması, şehrin planlanması, Allah aşkına bir avuç insanın iradesiyle mi olacak” tepkisini gösterdi. “Buradaki yeşil alan mevzusuyla İstanbul’un bir alakası yok şu anda” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Ve ne yazık ki, böyle pervasızca bir sürece giriştiler. Halkın haberi yok. Halkın bu konudan hiçbir bilgisi yok. ‘Yeşil alan’ diyen insanlar, bu şehirde, hemen yanı başında, yeni havalimanının hemen dibinde, 136 milyon metrekarelik orman ve tarım alanını konut yapacaklar. Hani yeşil alan hastalığınız? Buradaki yeşil alan mevzusuyla İstanbul’un bir alakası yok şu anda. Bu, tartışılması gereken bir konu. Ama siz, tartışmadan, hukuka aykırı bir biçimde, hukukun da yavaş işletilmesini fırsat bilerek, 136 milyon metrekarelik bir alanda, yani sözüm ona ‘Kanal’ dedikleri projenin sağında, solunda 2 milyonluk bir nüfusun var olacağı kenti inşa ediyorsunuz. Bakın size şunu söyleyeyim: Bu tamamen bir çıkar meselesidir. Havalimanında vatandaşa sorulmadan, imar planı yapılmadan, hukuksuz, ihalesiz, keyiflerince yıktıkları bu süreçte, mutlak bir çıkar planı ve bir çıkar haritası vardır. Çıkar yolculuğu vardır. Bunun adı nedir bilemem. Bunun adı Ortadoğu’dur. Bunun adı işte bilmem ne sermayesidir, şudur budur bilemem. Ama bunun içinde bir çıkar yolculuğu vardır, her zaman oldukları gibi. Ne yazık ki bu, ülkenin çıkarlarının önünde, şehrin çıkarlarının önünde, 16 milyon vatandaşımızın çıkarlarının ve düşüncelerinin önünde, kendi düşüncelerini koyup -çok affedersiniz- kıkırdayarak, gülerek, sırıtarak, tarifler yaparak bu şehrin canını, ciğerini, malını, mülkünü heba edemezsiniz. Zamanınız bitti; gidiyorsunuz. Bırakın, bu milletin iradesine saygı gösterin. Bakın son seçimde bu millet, tarihinin en yüksek oyuyla bir belediye başkanı seçti. Ve dedi ki; ‘Ben, sizin o kendi aklınızı kullandığınız duygunuzu kabul etmiyorum. Ben, bu arkadaşın temsil ettiği ortak aklı, demokrat aklı kabul ediyorum ve ona oy veriyorum’ dedi. Saygı gösterin. Aynen bir dahaki seçimde iktidardan düştükten sonra saygı göstermek zorunda kalacağınız gibi.”
“6 MAYIS’DA KOLLARIMIZI SIVADIĞIMIZ YERDEYİZ”
Meselenin “iktidar-muhalefet” konusu olmadığını vurgulayan İmamoğlu, “Bu, ihanetçilikle- emanetçilik arasında bir meseledir. Bu, iyilikle-kötülük arasında bir meseledir. Biz, şu anda kötülükle mücadele ediyoruz” dedi. Yarın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı ve 29 Mayıs’ta da İstanbul’un Fethi’ni kutlayacağımızı hatırlatan İmamoğlu, “Biz bu şehrin kutsallığına özenle riayet ediyoruz ve bu süreci korumaya devam ediyoruz. Biz, vatandaşın ne tarafta olacağını görüyoruz. Vatandaşımızın, kötülüğün ve ihanetin değil, iyiliğin ve emanete saygı gösteren, özen gösteren insanların yanında olacağına yüzde 100 inanıyorum” şeklinde konuştu. “2019 İstanbul seçimlerinde olduğu gibi, 2023’teki seçimlerde de kötülüğe karşı iyilik kazanacak” diyen İmamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Milletimiz, asla ihanetin ve kötülüğün yanında olmayacak. Biz, iyiliği temsil etmeye devam ediyoruz ve bir avuç insanın yaptığı İstanbul’a dair, kendi itiraflarıyla geçmişte ihanet ettikleri gibi hala ihanet etme konusundaki ısrarlarını da kınıyorum. Hukuki mücadelemiz devam ediyor. Bütün bu süreçlerin yanlış olduğunu ve planlara aykırı olduğuna dair bütün bakanlıklara uyarı yazılarımızı yaptık. Hukuki süreçleri başlattık ve yapacağımız ilave adımlarımız var. Bunun içerisinde, suç duyurusundan orada yapılan ihalenin biçimine varıncaya kadar vatandaşla paylaşılması hususunda ortaya bütün hukuki mücadelemizi koyacağımızı ifade ediyorum. Ve vatandaşımızın da milletimizin de hukuki yöntemlerle demokrasinin ve kanunun öngördüğü yöntemle bu sürece karşı duruşunu en üst seviyede göstereceğine inanıyorum. Siz, 16 milyon insana bunu nasıl sormazsınız? Siz, 85 milyon vatandaşımıza burada ne yapacağınızı nasıl sormazsınız? Kimsiniz siz? Günün sonunda bir avuç insansınız. Biz, size 85 milyondan bahsediyoruz. Biz, size biz size on altı milyon insanımızdan bahsediyoruz. Biz, hala o 6 Mayıs gecesi ceketimizi çıkardığımız, kollarımızı sıvadığımız yerdeyiz. İstanbul’da hiç kimse, bu ihanetlere sessiz kalınacak bir dönem olduğunu asla düşünmesin. İstanbul’da, o geçmişte ‘Bir kişi ne derse o olur? Bir kişinin kanaati neyse o olur’ dönemi bitti. Bay bay! Bitti o. İstanbul’da bitti; yarın Türkiye’de de bitecek. Onun için bundan kimse şüphe duymasın.”
KAFTANCIOĞLU YANITI
İmamoğlu, gazetecilerden gelen sorulara da şu yanıtları verdi:
– CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasak ve hapis cezası onandı. Sizin de yaklaşan bir davanız var. Benzer bir sonuç düşünüyor musunuz sizin için?
“Ben hukuka güvenmek, hukuka inanmak, memleketin adalet sistemine, her şeye rağmen, alınan bir takım ne yazık ki hukuksuz kararlara rağmen, doğru bir kararın alınmasına inanmak istiyorum; onu yaşamak istiyorum. Yani uydurma bir süreçle, aynen işte bu tavrın, yani havalimanını o kıran tavır, hukuku da katır kutur kıran, yok eden tavrın sona ermesini istiyorum. Temennim bu. Göreceğiz. Ama bunların hepsi artık ülkemizde doğal hale geldi. Ama mücadelemizi en üstün bir biçimde devam ettireceğiz.”
“BAKANLAR BİLE BAZEN O BİR AVUÇ İNSANIN İÇİNE GİREMİYOR”
– Az önce değindiğiniz ilgili bakanlar ardı ardına açıklama yaptı. Yükselen tepkiler üzerine, “Bir pist acil durum için açık kalacak’ denildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de milyon metrekareler konuşuluyor yeşil alan için. Farklı rakamlar verildi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu açıklamaları?
“Zaten bahsettiğim mesele bu. Bunu ilk önce benim bilmem gerekmez mi? Allah aşkına, bu projeyi bir İstanbul’un meydanında, bir İstanbul’un köşesinde, bir sokağın başında… Bu İstanbul’un seçilmiş 39 belediye başkanı, İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı, iddiayla söylüyorum İstanbul’un Valisi bilmiyordur. Ben, bilmiyorum zaten. Böyle bir şey mümkün mü? Onun için bir bakanın 6 demesi; bir bakanın 8 demesi; bir bakanın 2 demesi normal. Çünkü onlar bile bazen o bir avuç insanın içine giremiyor. O bilenlerin arasına onlar bile bazen katılamıyor. Onlar bile bir gün sonra haberdar oluyor. Bazen hatta bakanlarda önce müteahhitlerin haberi oluyor. Belki bazen bazı bakanların bilmediği anda, müteahhitler oraya girip takır tukur kırmaya başlıyor. Bakın ülkenin durumu bu. O bakımdan, bu hataların hepsi mümkün. Ya Allah aşkına bırakalım bu detayları. Şuna odaklanalım: Bu şehrin göbeğinde 10 milyon metrekare alanımız var. Mevcutta, planda burası havalimanı ve askeri alın. Ve biri geliyor diyor ki, ‘Ben burayı park yapacağım.’ Birisi, bak bir kişi. Bu işin şehir plancıları var, bu işin havacıları var, ulaşımcıları var. Bu işin yeşil alan uzmanları var. Bu işin başka uzmanları var. Bu işin başka bir türlü de İstanbul’un geleceğine bir bakış var. İstanbul’a bir bütün bakmak var. Yani siz burada bunu yapacağım, şurada şunu yapacağım, 136 milyon metrekare, yani bu dediğimizin 15 katı yere de 2 milyonluk şehir kuracağım. Ya kimsiniz siz? Allah aşkına, siz kimsiniz? Bir avuç insansınız. Bu şehirde 16 milyon insan şaşkın bir biçimde sizi izliyor. Ve bunun altında bir başka aldatmaca daha var. Şu anda işte yüzde 50’ye yakın çay zammını unutturmak; ekmeğin 4,5 lira olduğunu unutturmak; insanların geçinemediğini unutturmak; çocuklarımızın iyi eğitim alamadığını unutturmak; gençlerimizin liyakatiyle bir işe giremediğini unutturmak; öğretmenlerin atanamadığını unutturmak; birçok sorunu unutturmak için bir gün gel Atatürk Havalimanı’nı katır kutur kır. Bir başka gün Ekrem İmamoğlu’na ‘terörist’ de; bir başka gün bilmem hangi belediyeye operasyon yap, 250 kişi… Şöyle saçma sapan bir dünyada gündemler yarat, ama bu milletin gerçek acılarını, gerçek ihtiyaçlarını, başta hukuk, adalet olmak üzere, ekonomi olmak üzere, eğitim olmak üzere bunları unutturmaya gayret et. Dış politikadaki zafiyetleri, dış politikadaki sıkıntıları, sorunları anlatmıyorum bile. Bu sorunların içerisinde tabii ki bir bakan ‘2 milyon’ diyecek, ‘5 milyon’ diyecek, ‘6 milyon’ diyecek. Yani bakanlara sorun, niye o hastane bomboş. Hani vızır vızır uçaklar inecekti, kalkacaktı, orada yurt dışından gelecekti. Çok komik durumlara düşüyoruz. Ben, bunlara üzülüyorum. Keşke kaliteli bir hükümet olsa da biz de Türkiye yönetimindeki muhalefet grubu olarak, o altılı masa olarak, kaliteli hükümetle kaliteli şeyler konuşabilsek. Bir ara hani muhalefetten şikayetçi bir iktidar ve çevresi vardı ya; ben şu anda hükümetten şikayetçiyim. O kadar kaliteyi aşağı çektiler ki; bir an önce milletimizin onlardan kurtulması lazım.”
İHALE BELGESİNİ GAZETECİLERLE PAYLAŞTI
Soru yanıt bölümünün bitmesinin ardından İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Alpay, İmamoğlu’na Atatürk Havalimanı’ndaki yıkım işlemleriyle ilgili ihale belgesini ulaştırdı. Belgeyi sıcağı sıcağına gazetecilerle paylaşan İmamoğlu, “Arkadaşlarım şimdi ilettiler. Şimdi ilanı yapılıyor ihalenin. 2 gün önce sözleşme imzalanıyor; 16 Mayıs. Yani oraya kamyonların girdiğinden sonra. 16 Mayıs işin başlangıcı. Sözleşmenin tarihi 16 Mayıs yazıyor burada. Bugün ayın 18’i. Bu kamyonlar hafta sonu girdi oraya. Rakam; 2 milyar 174 milyon. Yapı&Yapı İnşaat. Yani orada tabelası olan, kamyonlarda ismi yazan… Sözleşme olmadan oraya dalan müteahhidi görüyor musunuz? Yani bir ülkede sözleşme yapılmadan ihaleye alacağını bilen bir müteahhit varsa, el kaldırsın. O kıkır kıkır gülen bakanlara sesleniyorum. Böyle bir ihaleyi nasıl verirsiniz? Hepinizin hakkında suç duyurusunda bulunacağım” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU’NDAN VATANDAŞLARA: “SAKIN CESARETİNİZİ KAYBETMEYİN”
İmamoğlu, “Bu 2,1 milyar lira sadece ne için” sorusuna ise, “Sözüm ona yeşil alan için. ‘Rant park’. Yani 2 milyar 174 milyon yeşil alan. İşin ismi: ‘İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi, Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatlarıyla, Altyapı Çevre Düzenlemesi İşi’. İşin ismi bu. Bu kadar. Detay yok. Başka hiçbir şey yok. Hani böyle bir ihale yapılıyor ve ihale veriliyor. İhale verildikten üç gün, dört gün önce, ne oluyorsa malum oluyor bu firmaya, oraya ekskavatörle giriyor. Firma hakkında da suç duyurusunda bulunacağım. Çünkü sözleşme yapılmadan katır kutur oraya girmenin… Onlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağım. Ben, bu suç duyurularını insanlarıma rehberlik yapmak için yapacağım. Ben inanıyorum ki, benim gibi on binlerce, yüz binlerce insan gidecek, suç duyurusunda bulunacak, kanuni hakkını arayacak. Sakın cesaretinizi kaybetmeyin. Sakın ümidinizi kaybetmeyin. Bu memleketin 85 milyon insanı var, kimseden de korkmayın. Hiç kimseden korkmayın. Hiçbir çocuğumuzun ve en yetişkin insanımızın, milletimizi yöneten hiç kimseden korkmamasını, tam tersine milleti yönetenlerin milletten korkmasını istiyorum” yanıtını verdi.
“MURAT ONGUN BENİM ÇOK DEĞERLİ BİR YOL ARKADAŞIMDIR”
İmamoğlu, İBB Sözcüsü Murat Ongun’un görevden alındığı ve İBB Sözcülüğü makamının kaldırıldığına ilişkin iddialara da “Bu konu, şu konuştuğumuz konular arasında inanın çok küçük bir konu” diyerek söze başlayan İmamoğlu, “Murat Ongun benim çok değerli bir yol arkadaşımdır, başka görevleri vardır. Daha önce yine benim kararımla bir sözcülük makamı kurmayı uygun görmüştüm ama şu an gördüğüm ortamda sözcülük makamının birtakım verdiği sonuçlardan dolayı ve toplumun da buna gösterdiği refleksten ve bazen de ne yazık ki siyasi rakiplerimizin de bu alanda bir dezenformasyon oluşturma çabasından dolayı ben sözcülük makamını kaldırdım. Şu anda böyle bir makam yok. Murat bey de diğer işlerine devam ediyor” sözleriyle noktayı koydu.