Türkmen Erdoğan Celep: Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, siyaset perspektifinden değerlendirmeli…
Türkmen Erdoğan Celep: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, siyaset perspektifinden değerlendirmeli…
Kadınlara yönelik cinsiyet eşitsizliği siyaset perspektifinden değerlendirilmeli. Kadınların toplumsal ve sosyal hayatın hemen hemen her alanında ikincil pozisyonda olmaları, siyasi arenada da yetersiz temsil edilmeleri sonucunda ortaya çıkan bir olgudur. Bu hemen hemen her iki cinsiyet içinde aynı sonucu ortaya koyar. Yönetim kademesinde ki eşitsizlik toplumsal yaşam alanlarını da kapsaması bunun bir doğal sonucudur. Toplumsal mutsuzluğun, huzursuzluğun kaynağı ve temelini oluşturan şey tam da budur.
‘’Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği’’
Demokrasinin gereklerinden biri olan eşit temsil ve katılımın yaşama geçirilememesi, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu olmasının ötesinde, aynı zamanda bir demokrasi sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Karar alma süreçlerinde nüfusun yarısının temsil edilmemesi, alınan kararların demokratik ve çoğulcu bir anlayışta olmadığının göstergesidir. Bu bakımdan hem demokratik yaşamın güçlendirilmesi hem de cinsiyete dayalı eşitsizliklerin kaldırılmasında daha etkin olunabilmesi için kadınların siyasette eşit oranda veya kritik eşik olarak kabul edilen oranlarda yer almaları gerekmektedir. Günümüzde birçok alanda çalışma koşulları açısından iyileştirmeler yapılsa da nüfusun yüzde ellisini oluşturan kadınların siyasette temsili türlü nedenlerle engellenmiştir.
Çeşitli araştırmalarda kadın temsillerinin yeterli olmaması, pek çok nedene dayandırılmış olmasına rağmen asıl neden erkek egemen toplumların ataerkil yapısından kaynaklanmaktadır.
Siyasi temsildeki eşitsizliğin giderilmesi gibi konularda ilerleme kaydedildiği ortaya atılmış olmasına karşın, cinsiyet eşitsizliğine dair genel görünüm olumsuzluğunu korumaktadır. Her alanda küresel cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinin 100 yıldan uzun zaman alacağı belirtilmekte ve bazı belli başlı durumlarla kıyaslandığında aslında 100 yıl oldukça iyimser bir zaman tahmini olarak kalmaktadır.
Türkiye’de ise; 2015 yılında kabul edilen Siyasal Partiler Yasası ile siyasal yaşamımıza katılmış olan en önemli değişikliklerden biri de partilerin hem genel hem de yerel seçim adaylarını belirlerken her cinsiyetten kritik eşik kabul edilen en az yüzde otuz aday belirlemeleri gerekliliğini ortaya koyan maddelerdir.
Cinsiyet kotası olarak adlandırılan bu uygulama, ülkemizde çeşitli siyasi partiler ya da örgütler tarafından tüzükleri gereği veya gönüllülük esasına dayalı uygulanmış olmakla birlikte bu şekilde bir yasal zorunluluk haline yakın geçmişte gelmiştir. Oysa Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere birçok Avrupa ülkesinden önce vermiş olduğu hakkımızı eril zihniyet, baskıcı ataerkil düşünce bugün haklarımızı gasp etmekte. Bunu yaparken kendince haklıymış gibi sebepler sunmakta, bizim bu düşüncelere kesinlikle baş kaldırmamız ve haykırmamız gerekli…!
”Kritik eşik ne demek bizler nüfusun yarısını oluşturuyoruz..”
Ancak uygulamaya bakıldığında, kritik eşik şartlarının yerine getirilmediğini, kadınların temsil oranlarının düşük düzeylerde kaldığı görülmektedir. Haklarımızı alabilmek için birbirimizin haklarına sahip çıkmalıyız. Ben olmaktan çıkmalıyız biz kadınlar demeyi kural haline getirelim…!
Sorunun çözümü nispi temsilden eşit temsiliyete geçişte olduğunu aslında toplumu oluşturan ”Kadın-Erkek” hepimiz biliyoruz.
”Bütün mesele her iki cinsiyet olarak cesaretle gerekli iradeyi ortaya koyabilmektedir”.
‘’TOHUMDAN ÇINARA KADIN DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ’’ olarak durumu gündemde tutmaya, takipçisi olmaya ve sonuna kadar mücadele etmeye kararlı bir şekilde devam edeceğiz.