TİP’den incirlik üssünde eylem. Erkan Baş: Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun katil İsrail, kahrolsun iş birlikçiler”
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Adana’daki İncirlik Üssü’nde düzenlediği eylemde yaptığı konuşmada “Tüm Türkiye halkına sesleniyorum: Tam bağımsız Türkiye için, özgür bir Türkiye için, demokratik bir Türkiye için, sosyalizm için halkımızı birleşmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum. Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun katil İsrail, kahrolsun iş birlikçiler” ifadelerini kullandı.

TİP, ABD ve İsrail’in Orta Doğu’daki faaliyetlerini protesto etmek için İncirlik Üssü’nde bugün bir eylem düzenledi. Eyleme, TİP Genel Başkanı Erkan Baş da katıldı. İncirlik Üssü’ne doğru yapılan yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasında konuşan Erkan Baş, “Tanklara, toplara, füzelere, silaha karşı elde taş ile direnen Filistinlileri selamlıyoruz” dedi. Baş, yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Tanklara, toplara, füzelere, silaha karşı elde taş ile direnen Filistinlileri selamlıyoruz”
“Dünyanın dört bir yanında barış için, özgürlük için sesini yükselten bütün mücadele arkadaşlarımıza, din, ırk, renk ayrımı gözetmeksizin, barış için mücadele eden tüm yoldaşlarımıza İncirlik’ten, bizim topraklarımızdaki bir savaş üssünden dayanışma duygularımızı iletiyoruz. İnanıyoruz ki onların sesini buraya taşıdık. İncirlik’teyiz, İncirlik’ten Türkiye’nin dört bir yanında, 81 ilimizde, bine yakın ilçemizde şu anda yüreği bizimle birlikte atan bütün yurttaşlarımıza sevgilerimizi iletiyoruz, selamlarımızı iletiyoruz, dayanışma duygularımızı iletiyoruz. İnanıyoruz ki onların da yüreğinin sesine buradan bir ses katacağız. Elbette buradan Filistin’de, Gazze’de yüreğiyle direnen, tanklara, toplara, füzelere, silaha karşı elde taş ile direnen Filistinlileri selamlıyoruz, ‘Filistinlilerin yanındayız’ diye haykırıyoruz.
“Türkiye halkları bu suça ortak olmayacak, biz bu suça ortak olmayacağız”
Evet İncirlik’teyiz, çünkü günlerdir, aylardır bu coğrafyanın, bölgemizin, bölgemizin yoksul halklarının bombalar altında, korku içerisinde yaşamasına, el kadar bebeklerin alçakça katiller tarafından katledilmesine, kentlerin yağmalanmasına, yıkılmasına, yok edilmesine izleyici kalamayacağımızı, hele ülkemizi bu suça ortak etmeye kalkanlara karşı sessiz kalamayacağımızı söylemek için İncirlik’teyiz. Üzülerek söylüyoruz, utanarak söylüyoruz, bu ülkeyi yönetenler Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesinde suç ortaklığı yapmaktadır. Ama Türkiye halkları, Türkiye emekçileri bu suça ortak olmayacak, biz bu suça ortak olmayacağız. Utanıyoruz, biz çok utanıyoruz. Katil İsrail’in arkasında durarak Suriye’yi paramparça eden, Lübnan’ı paramparça eden, Filistin’i işgal edip taş üstünde taş bırakmayan katil Netanyahu’nun en büyük iş birlikçisi olan Trump’la en sıkışılmasından utanıyoruz, yan yana gülümsenmesinden utanıyoruz, birlikte fotoğraf verilmesinden utanıyoruz, buna karşı sessiz kalınmasından utanıyoruz. Bu utanca ortak olmamak için işte bugün İncirlik’teyiz.
“İncirlik, Amerikan askerinin postalları altında eziliyor”
Değerli arkadaşlar, bu ülkeyi yalan ile yönetiyorlar, bu ülkeyi riya ile yönetiyorlar. Bildikleri tek şey daha çok para, daha çok para, daha çok para ve o parayla iktidar koltuklarını korumak ve üç kuruş daha fazla para kazanmak için, iktidar koltuklarını korumak için işte burada, 13,5 milyon metrekare vatan toprağı işgal altında, Amerikan askerinin postalları altında eziliyor İncirlik. Buna isyan ettiğimiz için buradayız. Bunlar o kadar büyük bir yalan ve riya içindeler ki, bu ülkeyi yöneten herkes biliyor ki şuradaki Amerikan askeri bir suç işlese Türk mahkemeleri yetkisiz kalacak, şuradaki Amerikan askeri istediği zaman istediği uçağı kaldıracak, istediği ülkeyi bombalayacak, şuradaki Amerikan askeri sadece bölgede İsrail’i savunmak için, kendi çıkarlarını korumak için buraya atom bombaları yerleştirmiş durumda ve burayı bir hedef haline getirmiş durumda. Ve bunların hiçbirisinde bugün bizim beğenmediğimiz bu Türkiye’yi yöneten iktidarın bile en küçük bir söz hakkı yok. İşlerine geldiğinde ‘Yerliyiz, milliyiz’ diyorlar, işlerine geldiğinde ‘Biz antiemperyalistiz’ diyorlar, işlerine geldiğinde ‘one minute’ diyorlar ama biz biliyoruz ki onlar İsrail’e ‘one minute’ derken arka tarafta ticaret ‘çok minute’ devam ediyor, hiç durmadan devam ediyor. Bıkmadan, usanmadan İsrail’i, katliamcı İsrail’i, katil İsrail’i, Filistin’de bebekleri öldüren İsrail’i desteklemeye devam ediyorlar.
“Kapatın bu üssü görelim yerliliğinizi, milliğinizi”
Bu üssün varlığı Türkiye’nin, Trump’la Netanyahu’nun oluşturduğu şer ittifakına, uluslararası cumhur ittifakına, dünyayı kana bulayan bir kara düzen ittifakına Türkiye’nin ortak edilmek istenmesinin bir işaretidir. O yüzden öyle sokağa çıkınca Kasımpaşalı ağzıyla, ortalığı boş bulunca atıp tutanlara sesleniyoruz: Görelim yerliliğinizi, milliğinizi! Görelim antiemperyalizminizi, görelim Filistin’e desteğinizi, görelim Amerika’ya posta atışınızı! İşte kapatın bu üssü, Orta Doğu’yu bir Amerikan çiftliğine çeviren, Orta Doğu’yu İsrail’in çiftliğine çeviren üslerden bir tanesi de işte burası. Buradan aldıkları güçle, buradan aldıkları destekle, buradan sağladıkları lojistikle, buradaki varlıkları sayesinde Orta Doğu’yu kan gönlüne çeviriyorlar. ‘Sizin Türkiye’nin onurlu insanlarını bu suça ortak etmeye ne hakkınız var?’ diye sormak için buraya geldik.
“İktidarın etrafında kümelenmiş, iktidarın nimetlerinden faydalanan bir avuç azgın azınlık neredeyse bayram ilan ettiler”
Gerçekten yüreğimden gelen bir sesle söylüyorum. Geçtiğimiz hafta Lahey’de bir NATO zirvesi yapıldı ve orada bilmem kaç dakika Tayyip Erdoğan’la Trump yan yana oturdular, gülümsediler, el sıkıştılar. Sıkıştıkları elin kanlı bir el olduğunu hiç unutmayalım. Orta Doğu’da, dünyanın dört bir yanında halkların kanını döken biriyle el sıkıştıkları için yandaş basın, iktidarın etrafında kümelenmiş, iktidarın nimetlerinden faydalanan bir avuç azgın azınlık neredeyse bayram ilan ettiler, zafer çığlıkları atıyorlar. ‘Bizim dünya liderimiz Trump’la el sıkıştı, bizim dünya liderimiz Trump’la aynı odada baş başa görüşme yaptı’ diye bir utançtan kendilerine faydalanacak, mutlu olacak bir şey çıkartıyorlar. İncirlik’ten Türkiye’deki emekçilere, yurtsever insanlara, bu ülkenin onurlu insanlarına sesleniyorum: O fotoğrafı çektirebilmek için 13,5 milyon metrekare vatan toprağı Amerika’nın denetimine terk edilmiş durumda, o fotoğrafı çektirebilmek için gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5’ine varan silah harcaması yapma sözü verdiler. Bu ne demek? Bakın bizim ülkemizde insanlar aç, bizim ülkemizde insanlar yoksul, bizim ülkemizde işçilerin, emekçilerin, halkın çocukları eğitim alamıyor, doğru düzgün yemek yiyemiyor, sağlık hizmeti alamıyor ve bizde eğitime ayrılan para yüzde 5,5, sağlığa ayrılan para yüzde 1,5 ama biz Trump öyle emrettiği için, Trump’ın keyfi öyle istediği için silaha yüzde 5 ayıracağız. Yani bizim emeğimizden, alın terimizden oluşan bütçeden aslan payı Tayyip Bey Trump’la fotoğraf çektirebilsin diye, ülkemizin topraklarında Amerikan askerleri gezebilsin diye gidecek.
“Emekliye, memura beş kuruş vermeyenler silah harcamasına bütçe ayırıyor”
Ne tesadüf değil mi? Temmuz ayına geliyoruz, biz ara zam talep ediyoruz değil mi? Asgari ücretli zam istiyor, ‘Yaşayamıyorum’ diyor. Emekli zam istiyor, ‘Yaşayamıyorum’ diyor. İş emekliye gelince, iş memura gelince beş kuruş veremeyenler ‘Hazinenin yüzde 5’ini silahlanmaya harcayabiliriz’ diyor. Bize beş kuruş yok, memura beş kuruş yok, emekliye beş kuruş yok ama Trump istedi diye ‘Gayri safi hasılanın yüzde 5’ine kadar çıkartırız biz silah harcamasını’ diyorlar. İşte emperyalizm budur, işte sömürü budur, işte iş birlikçilik budur. Bizim ülkemiz bu haldeyken emperyalistlerin ihtiyacını her şeyin başına koymak tam da bu iktidarın iş birlikçi karakterine uygun bir yaklaşımdır.
“Bu ülkede Mahirler, Denizler, devrimciler bitmez”
Bugün burada bir iki yüzlülüğü, bir riyakarlığı, bir iş birlikçiliği, bir katliam ortaklığını ve bu katliamı gerçekleştiren asıl güç olan Amerika Birleşik Devletleri emperyalizmine, İsrail siyonizmine karşı Türkiye halklarının, Türkiye’deki emekçilerin, Türkiye’deki gençlerin, Türkiye’deki kadınların sesini duyurmak için geldik. Çok iyi biliyoruz bizi içeriden dinlediklerini, izlediklerini, takip ettiklerini. Onlar bizi 1960’lı yıllardan tanıyorlar zaten. Onlar Amerikan Altıncı Filo’sunu denize döken Deniz Gezmişleri hiç unutamadılar ki, onlar ODTÜ’de ‘Yankee go home’ diyerek Amerikan elçisinin arabasını yakan ODTÜ’lü devrimci gençleri hiç unutmadılar ki, Mahir Çayan’ı hiç unutmadılar ki zaten. Ama bilsinler ki biz buraya sadece bir kez daha Mahir’i hatırlatmaya, bir kez daha Deniz’i hatırlatmaya, bir kez daha ODTÜ’lü devrimcileri hatırlatmaya gelmedik. Biz ‘Bu ülkede Mahirler bitmez, Denizler bitmez, devrimciler bitmez, anti emperyalistler bitmez. Bugün de size karşı mücadele etmeye devam ediyoruz’ demeye geldik.
“NATO savunma örgütü değil saldırı örgütüdür”
Amerika Birleşik Devletleri bu ülkenin başına kendisiyle şiir gibi uyumlu, kendi istediğini hemen hayata geçirecek, onun bir dediğini iki etmeyecek yönetimler atama konusunda başarılı olabilir, bu ülkede kendi politikalarını uygulatabilecek siyasetçiler yaratma konusunda başarılı olabilir. Ama biz şunu biliyoruz, bu ülke yurttaşlarının yüzde 99’undan daha fazlası bu onursuzluğun bir parçası olmak istemiyor, bu onursuzluğa ortak olmak istemiyor. Biz herhangi bir kılıf altında ülkemizin yabancı askerler tarafından kafalarına göre ezilmesine, topraklarımızın onların katliamcı botları altında ezilmesine asla ama asla müsaade etmeyeceğiz. Elimizden ne geliyorsa kalbimizle, aklımızla, bileğimizle, yüreğimizle bunlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. 60 yıl önce bu mücadeleyi sürdürürken o zamanki Morrison Süleyman ‘Oralarda diyordu üs yok, tesis var’ diyordu ülkenin Amerikan emperyalizmine ayrılan toprakları için. Şimdi de burada diyorlar ki ‘O ikili anlaşmaların ürünü, o NATO’nun bizim üzerimize bir yükümlülüğü ortak anlaşmalar’. Böyle ortak anlaşma mı olur arkadaşlar? Bir kere şunu ifade etmemiz gerekiyor, sizin NATO dediğiniz şey bir savunma örgütü falan değildir. NATO Amerika Birleşik Devletleri’nin işlediği katliamlara uluslararası kılıf uydurmak için kurulmuş bir saldırı örgütüdür. Üstelik NATO Sovyetler Birliği’ne karşı, sosyalizme karşı sözde savunma için kurulmuş olmasına rağmen, Sovyetler Birliği ortadan kalktıktan sonra yani onların deyimiyle bir tehdit ortada kalmadığı halde genişlemeye, büyümeye, daha fazla silahlanmaya ve dünyanın dört bir yanına savaş ihraç etmeye, katliamları desteklemeye devam bir örgüt. Biz Türkiye’nin böyle bir uluslararası ittifakın parçası olmasına da karşıyız, NATO’ya da karşıyız!
“Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun katil İsrail, kahrolsun iş birlikçiler”
Bu nedenle hiç kılıf uydurmanıza gerek yok, iş birlikçiliğinizi örtebilecek bir kılıf bulamayacaksınız. Bu iş birlikçiliğe karşı Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi işte onların kalesinin önünde de sesimizi en gür biçimde çıkartıyoruz ve şuna, İncirlik’ten, Amerikan işgali altındaki ülkemiz topraklarından söz veriyoruz: Bu ülke mutlaka bağımsız bir ülke olacak, bu ülke mutlaka özgür bir ülke olacak, bu ülkede tüm halklar, bölgemizde, Orta Doğu’da bütün halklar Kürtler, Türkler, Araplar, Acemler, Aleviler, Sünniler hep beraber barış içinde, kardeşçe, özgürce yaşayacağız. Bunun ilk şartı, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve iş birlikçilerinin, katil İsrail ve işbirlikçilerinin ağır bir yenilgi almasıdır, bu topraklardan sökülüp atılmasıdır. İşte burada, İncirlik’te bütün Türkiye halkına hem çağrımız hem sözümüz şudur. Amerika Birleşik Devletleri’ni, katil İsrail destekçilerini bu ülke topraklarından söküp atana kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Söz veriyoruz, tam bağımsız, özgür bir ülke yaratacağız. Tam bağımsız ve özgür bir ülkede emeğin hakkını aldığı günlerde, hep beraber bu günleri çocuklarımıza anlatacağız. ‘İşbirlikçileri yendik, katilleri yendik, onları topraklarımızdan söküp attık ve dünyada emperyalizmin, katil İsrail’in, siyonizmin yenilgisine biz de kendi ülkemizden büyük bir destek verdik’ diye anlatacağız. Bu da hayatımızın en onurlu anlarından bir tanesi olacak. Tüm Türkiye halkına sesleniyorum: Tam bağımsız Türkiye için, özgür bir Türkiye için, demokratik bir Türkiye için, sosyalizm için halkımızı birleşmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum! Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun Katil İsrail, kahrolsun iş birlikçiler!”