Saraçhane doldu taştı: Dilek İmamoğlu ve Özgür Özel milyonlara seslendi 23 Marta Milleti sandığa çağırdı

https://askidafatura.ibb.gov.tr/

İstanbullular, kapısına yüzlerce polis dayanarak, şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde evinden gözaltına alınan seçilmiş TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıktı. Polis ablukasını rağmen, öğlen saatlerinden itibaren Saraçhane’de toplanmaya vatandaşlar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de davetiyle iftarın ardından İBB önündeki caddeyi ve bitişiğindeki parkı hınca hınç doldurdu.

“Dünden beri olan biten, bir darbe girişimidir” diyen Özel, “19 Mart darbe girişimidir. Bugün milletin iradesi, bir yargı darbesiyle elinden alınmak, gasp edilmek istenmektedir. İstanbulluların tam üç kez üst üste Büyükşehir’e seçtikleri, emanet ettikleri, sizlerin kardeşi, evladı Ekrem İmamoğlu’na yapılan darbe girişimi, milli iradeye yapılan darbe girişimidir. Ortada ne yolsuzluk vardır, ortada ne bir terör örgütü ne bir çıkar örgütü vardır. Ama ortada, minareye kılıf uydurmaya çalışan, görevlendirilmiş yargı cellatları vardır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ekrem İmamoğlu’na karşı 4 seçim kaybettiğinin altını çizen özel, “Ekrem İmamoğlu’nun bükemediği bileğini, yargı sopasıyla kırmaya çalışıyor. Ve bunu da yargıda sözünden çıkmayacak, gözü kara, gözünü kin bürümüş birilerini alet ederek yapıyor” dedi. İmamoğlu’nun tek suçunun anketler önde çıkmak olduğuna vurgu yapan Özel, “Ey Recep Tayyip Erdoğan? Burası Saraçhane. Buradan 27 yıl önce seni uğurlayanlar, bugün o günleri hatırlatıyorlar. Okuduğu bir şiirden dolayı yasaklı duruma düşen ve buradan bir arkadaşının muayenehanesine, oradan da cezaevine yolcu edilen, 3 ay cezaevinde kalan, 23 yıldır o mağduriyeti anlatan, millet ona yapılan bu muameleye tepki verdi diye, 23 yıldır bu ülkede pek çok göreve gelen Recep Tayyip Erdoğan; o günün Saraçhane’sinin mağduruydun, bugün Saraçhane’nin zalimi olmaya utanmıyor musun?” diye konuştu.

Özgürlük mücadelesinin tek başına bir partiyle verilemeyeceğinin altını çizen Özel, “Biz, Ekrem Başkan’ın arkasına yüzler, binler, on binler, milyon değil, tüm Türkiye geçeceğiz. Şöyle diyeceğiz; ‘Ey Erdoğan. Meydanı duyuyor musun? Sen meydanlardan, kalabalıklardan korkarsın, sokaklardan korkarsın. Ama İstanbul senden korkmuyor. Pazar günü binler, on binler, milyonlar, on milyonlar hep birlikte sokaklardayız, sandıktayız, meydanlardayız. 86 milyonu itiraz etmeye, 86 milyonu ses yükseltmeye, 86 milyonu sesini duyurmaya, yanındakini ikna etmeye, uzaktakine sesini duyurmaya, mücadeleye, ayağa kalkmaya davet ediyorum. Kalkın ve bu ülkeyi kurtarın. Ekrem Başkan’ın sizlere hep söylediği gibi, 23 Mart Türkiye’nin baharıdır. 23 Mart’ta sandık gelecek, Ekrem gelecek, dertler bitecek. 23 Mart sandığı, erken seçimin müjdesidir, öncüsüdür” dedi.

İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu da Saraçhane’yi dolduran vatandaşların alkışları eşliğinde yaptığı konuşmasında, “Bugün sabah saatlerinden itibaren gözaltında olan sadece Ekrem İmamoğlu değildir. 16 milyon İstanbullunun iradesi gözaltındadır. Kent Lokantası sayesinde et yüzü gören emekli gözaltındadır. Yurtta kalıp, okuyabilen gençler gözaltındadır. Ücretsiz ulaşım kullanabilen genç anneler gözaltındadır. İktidarın yanlışları altında ezilen, yoksullaşan anneler, gençler, çocuklar, büyüklerimiz gözaltındadır. Bugün gözaltında olan hukuk devletidir, demokrasidir; adalettir” ifadelerini kullandı.

Eşinin ve yol arkadaşları hakkındaki suçlamaları kabul etmediklerini vurgulayan Dilek İmamoğlu, “Kabullenirsek; demokrasimizin öldüğü gündür. İktidarın rakiplerini belirlediği gün, demokrasimizin öldüğü gündür. 23 Mart’ta, hepimizin sesi gür çıkmalı. Hiçbir fire vermeyeceğiz. Sevgili gençler, sevgili kadınlar, sevgili erkekler; 23 Mart’ta oy vereceğiz ve bu ülkenin cumhurbaşkanını hep birlikte seçeceğiz. Ben Dilek İmamoğlu, hepinize Ekrem İmamoğlu’nu emanet ediyorum. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” diye konuştu.

İstanbullular, kapısına yüzlerce polis dayanarak, şafak operasyonuyla hukuksuz bir biçimde evinden gözaltına alınan seçilmiş Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıktı. Polis ablukasını rağmen, öğlen saatlerinden itibaren Saraçhane’de toplanmaya vatandaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in de davetiyle iftarın ardından İBB önündeki caddeyi ve bitişiğindeki parkı hınca hınç doldurdu. Farklı partilere, STK’lara, sendikalara mensup temsilcilerden ve çoğunluğu gençlerden oluşan kalabalık, İmamoğlu’na destek sloganları atarken, iktidarı istifaya çağırdı. “Diktatör Erdoğan”, “diplomasız Erdoğan”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganlarını atan vatandaşlar, soğuk havaya rağmen saatlerce alandan ayrılmadı. “Milletin iradesine sahip çıkıyoruz” başlıklı buluşmaya katılan İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu ve kızı Beren İmamoğlu, coşkulu kalabalık tarafından alkışlarla karşılandı. CHP’nin önceki genel başkanları Hikmet Çetin ile Murat Karayalçın ve Altan Öymen ile CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de konuşmaların yapılacağı otobüs üzerinden vatandaşları selamladı.

İLK KONUŞMAYI DİLEK İMAMOĞLU YAPTI: “ALNIMIZ AK, BAŞIMIZ DİK”

Buluşmada ilk olarak mikrofona Dilek İmamoğlu geldi. Ekrem İmamoğlu’na destek için alanı dolduran on binlerce kişiye, “Kilometrelerce yürüyerek, engelleri, barikatları aşarak buraya geldiniz” diyerek teşekkür eden Dilek İmamoğlu, duygusal anlar yaşayarak yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: 

“Hepinize gönülden teşekkürlerimi, saygılarımı sunuyorum. Bugün sabah saatlerinden itibaren gözaltında olan sadece Ekrem İmamoğlu değildir. 16 milyon İstanbullunun iradesi gözaltındadır. Kent Lokantası sayesinde et yüzü gören emekli gözaltındadır. Yurtta kalıp, okuyabilen gençler gözaltındadır. Ücretsiz ulaşım kullanabilen genç anneler gözaltındadır. İktidarın yanlışları altında ezilen, yoksullaşan anneler, gençler, çocuklar, büyüklerimiz gözaltındadır. Bugün gözaltında olan hukuk devletidir, demokrasidir; adalettir. Bugün gözaltında olan, 86 milyonun daha mutlu, huzurlu, adil ve demokratik bir Türkiye umududur. Ben, Dilek Kaya İmamoğlu olarak, buradan size söz veriyorum: Asla yılmayacağız, asla pes etmeyeceğiz. Güzel vatanımıza, Atamızın bize emanet ettiği güzel Cumhuriyetimize el ele, hep birlikte sahip çıkacağız. Hepinizden rica ediyorum; bu büyük kumpas operasyonunda yanımızda olun. Her zaman birlikte olmaya devam edelim. Alnımız ak, başımız dik.”

“SUÇLAMALARI, ADALETSİZLİKLERİ, HUKUKSUZLUKLARI KABULLENMİYORUZ”

“Bunca suçu, bunca suçlamaları, adaletsizlikleri, hukuksuzlukları kabullenmiyoruz. Kabullenmeyin. Kabullenirsek; demokrasimizin öldüğü gündür. İktidarın rakiplerini belirlediği gün, demokrasimizin öldüğü gündür. 23 Mart’ta oy verin. Sevgili eşim Ekrem İmamoğlu, kendisini yüce milletimize emanet etti. Bir çift mavi gözden aldığımız ilhamla, mücadele ruhumuz asla sönmeyecek. Sevdamız bu güzel ülke, sevdamız bu güzel Cumhuriyet, sevdamız Atamızın izinde, yılmadan, korkmadan, cesaretle yürümektir. 23 Mart’ta, hepimizin sesi gür çıkmalı. Hiçbir fire vermeyeceğiz. Sevgili gençler, sevgili kadınlar, sevgili erkekler.; 23 Mart’ta oy vereceğiz ve bu ülkeni cumhurbaşkanını hep birlikte seçeceğiz. Ben Dilek İmamoğlu, hepinize Ekrem İmamoğlu’nu emanet ediyorum. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.”

ÖZEL: “İRADENİZİ TANIMAYAN, OY KENDİSİNE VERİLİNCE BAŞ TACI EDEN, AMA BAŞKASINA VERİLİNCE O İRADEYİ HİÇE SAYANA SESLENİYORSUNUZ”

Dilek İmamoğlu’ndan sonra mikrofonu alan CHP Genel Başkanı Özel, buluşmaya katılım gösteren farklı toplum kesimlerinin temsilcilerine teşekkürlerini iletti. “Saraçhane’de Özgür Özel konuşmuyor, Saraçhane’de Saraçhane konuşuyor, İstanbul konuşuyor, sizler konuşuyorsunuz” diyen Özel, özetle şunları söyledi:

“Ona sesleniyorsunuz. İradenizi tanımayan, oy kendisine verilince baş tacı eden, ama başkasına verilince o iradeyi hiçe sayana sesleniyorsunuz. Duyuyor musun Erdoğan? görüyor musun Erdoğan? En çok korktuğun şey, kalabalıklar sana sesleniyor. İmamoğlu’nun sesi, onu uykusunda rahat bırakmıyor. Dünden beri olan bitenin bir adı var. O adı koyalım. Dünden beri olan biten, bir darbe girişimidir. 19 Mart darbe girişimidir. Bugün milletin iradesi, bir yargı darbesiyle elinden alınmak, gasp edilmek istenmektedir. İstanbulluların tam üç kez üst üste Büyükşehir’e seçtikleri, emanet ettikleri, sizlerin kardeşi, evladı Ekrem İmamoğlu’na yapılan darbe girişimi, milli iradeye yapılan darbe girişimidir. Ortada ne yolsuzluk vardır, ortada ne bir terör örgütü ne bir çıkar örgütü vardır. Ama ortada, minareye kılıf uydurmaya çalışan, görevlendirilmiş yargı cellatları vardır. Ne diyeceklerdi? ‘Biz, Ekrem İmamoğlu’nun aday olmasından Recep Tayyip Erdoğan korkuyor, o yüzden bir gözaltına aldık’ mı diyeceklerdi?”

“BUNU KİMİN YAPTIĞINI BİLİYORUZ”

“Hukuksuzluktan başka isimle anılmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, burada sadece bir aracıdır. Bunu kimin yaptığını biliyoruz. Bunu yaptıran, geceleri uykusundan sıçrayarak uyanıyor ve kendi sesini duyuyor: ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder.’ Kabusu olan siz, o ses, onu rahat bırakmıyor. Allah şahit, hepimiz biliyoruz ki; Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’yla, onunla karşı karşıya girdiği 4 seçimi de kaybetti. Geçen yıl, 31 Mart’taki üçüncü seçimle, üç seferdir Ekrem İmamoğlu’nun bükemediği bileğini, yargı sopasıyla kırmaya çalışıyor. Ve bunu da yargıda sözünden çıkmayacak, gözü kara, gözünü kin bürümüş birilerini alet ederek yapıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Anadolu’daki, Trakya’daki kıymetli seçmenleri, Milliyetçi Hareket Partisi’nin kıymetli seçmenleri, düşünün, hatırlayın; 12 yıl önce, bu sefer yine başta aynı kişi, ama bugün ‘FETÖ terör örgütü’ dediği yapının savcılarına, hakimlerine, ordumuza kumpas kurdurarak, ‘Ordu bana darbe yapacaktı’ yalanını uydurarak, aynı böyle saldırılar yapıp, bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı’ndan terörist, bu ülkenin kahraman askerlerinden terörist ya da bu ülkenin iyi yetişmiş subaylarından casus çıkartmadı mı? O gün onları yapan savcılar, Zekeriya Öz’ün kaçtığı gibi, bir fare gibi kaçıp saklandılar. Bugün aparat değişti. Talimatı alan değişti. Ama talimat ve talimatı veren değişmedi. O gün, o kötülüğü yaptıran da Recep Tayyip Erdoğan’dır, bugün bunu yaptıran da Recep Tayyip Erdoğan’dır.”

“EKREM İMAMOĞLU’NUN TEK SUÇU ANKETLERDE ÖNDE ÇIKMAK”

“Bu gece öfkelisiniz, bu gece kararlısınız. Buradan sesleniyorum ki; bu meydanın öfkesine, bu meydanın inancına, duruşuna, kararlılığına çok ihtiyacımız var. Ama bu meydanda olmayanların, hatta bizimle aynı görüşte olmayanların vicdanına, ahlakına, insafına, sağduyusuna da çok ihtiyacımız var. Bundan 9 yıl önce, Fethullahçı terör örgütü, kalkıp da AK Partili seçmenlerin seçtiği yöneticilere ve bütün bir Meclis’e darbe girişiminde bulunduğunda ne diyordu milletimiz? Şöyle diyordu: ‘Ben milletim. Egemenlik kayıtsız şartsız benimdir. Seçtiğim kötüyse, sandıkta ben değiştiririm, hiçbir tanka, hiçbir topa, tüfeğe, hiçbir kötü niyete seçtiklerimi teslim etmem’ diyordu. Şimdi bu meydandakilerin, milyonlarca İstanbullunun seçtiği Ekrem İmamoğlu’na, tek suçu anketlerde önde çıkmak olduğu için, tek suçu bu milletin gönlünde girdiği için, tek suçu gelecek Cumhurbaşkanı olduğu için, bunu yapmak nedir? Hak mıdır?”

“BU HUKUKSUZLUKLARA BAŞVURMAK YERİNE, KENARA ÇEKİL, ADAYIMIN KARŞISINA ONUNLA MERTÇE REKABET EDECEK BİR ADAY BELİRLE”

“Ey Recep Tayyip Erdoğan? Burası Saraçhane. Buradan 27 yıl önce seni uğurlayanlar, bugün o günleri hatırlatıyorlar. Okuduğu bir şiirden dolayı yasaklı duruma düşen ve buradan bir arkadaşının muayenehanesine, oradan da cezaevine yolcu edilen, 3 ay cezaevinde kalan, 23 yıldır o mağduriyeti anlatan, millet ona yapılan bu muameleye tepki verdi diye, 23 yıldır bu ülkede pek çok göreve gelen Recep Tayyip Erdoğan; o günün Saraçhane’sinin mağduruydun, bugün Saraçhane’nin zalimi olmaya utanmıyor musun? Ey Recep Tayyip Erdoğan, sana sesleniyorum. Seni, mertçe bir mücadeleye davet ediyorum. Ben, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, bütün üyelerime danışarak, en doğru adayı belirlemek için gayret sarf ettim. Bir yol yürüyorum. O yolun sonunda iktidar görüyorum, zafer görüyorum. Sen benim, bizim, bu ülkenin cumhurbaşkanı adayına karşı, kendinde bir güç göremiyorsun. Ona kaybettin, yenildin, Yine yenileceğini biliyorsun. Bunun için türlü kumpaslarla, şu canım İstanbul’un evladına zulmediyor, onunla uğraşıyorsun. Sen çok seçimlere girdin. Çok seçimleri de kazandın. Bu seçimi kazanamayacağın için, bu hukuksuzluklara başvurmak yerine, madem öyle, son cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi olarak bir kenara çekilmeli, adayımın karşısına onunla mertçe rekabet edecek bir aday belirlemeni bekliyorum. Mertçe bir mücadele için biz hazırız. İstanbul hazır, Türkiye hazır. Sana meydan okuyorum. Korkma Erdoğan. Var mısın karşımıza çıkmaya?”

“EY ERDOĞAN, MEYDANI DUYUYOR MUSUN?”

“Bu mesele, artık bir Ekrem İmamoğlu meselesi olmaktan çıkmıştır. Mesele, milletimizin tamamının meselesidir. Biz, kaybettiklerimizi geri almak için, Ekrem Başkan’ı o kirli ellerden kurtarmak için, İstanbul’un iradesine sahip çıkmak için var gücümüzde birbirimize sarılmalı, safları sıklaştırmalı, omuz omuza durmalı, meydanları, sokakları, hep birlikte doldurmalıyız. Bugün sabahleyin o kararı aldıklarında, bir karar aldılar, ne dediler? ‘4 gün boyunca İstanbul’da gösteri yürüyüşü, toplantı toplanmak yasaktır.’ O kararı alanlara, aldıranlara söylüyorum. Bu alanı görüyor musun? Bu meydanı görüyor musun? Özgürlük mücadelesi, bu mücadele, böyle tek başına bir partiyle verilecek bir mücadele değildir. Biz, Ekrem Başkan’ın arkasına yüzler, binler, on binler, milyon değil, tüm Türkiye geçeceğiz. Şöyle diyeceğiz; ‘Ey Erdoğan. Meydanı duyuyor musun? Sen meydanlardan, kalabalıklardan korkarsın, Sokaklardan korkarsın. Ama İstanbul senden korkmuyor. Bugün Ekrem Başkan gözaltına alınır alınmaz Vatan Emniyet’e götürüldü. Sizler ona sahip çıkmak için koştunuz, geldiniz. Her ne kadar ‘görüştürmeyiz’ deseler de sizin gücünüzle, sizin enerjinizle, sizin emeğinizle, avukatlarımız gittiler, görüştüler. Ekrem Başkan’ın, İstanbul’un tüm gençlerine, tüm üniversitelere, tüm meydanlara, tüm sokaklara, millete selamı var. Sizleri selamlıyor.”

“YENİ BİR ÇAĞRIMIZ VAR”

“Hem benim hem partimin hem adayımızın çok önemli bir tespitimiz, çok önemli çağrımız var. Biliyorsunuz CHP, bütün demokratik süreçlerini işletip, karar organlarını çalıştırıp, bir kararı bütün üyeleriyle birlikte vermek için, cumhurbaşkanı adayını tüm üyeleriyle birlikte belirlemek için önemli bir adım attı. Bir çağrı yaptı ve Şubat ayı içinde 250 bin yeni üyesiyle birlikte, 1 milyon 750 bin üyesiyle birlikte bir yola çıktı. Ancak şimdi yeni bir çağrımız var. O çağrı da şudur: Dünya siyaset tarihi tek adamların, diktatörlerin nasıl geldiklerini nasıl bir ülkeyi ve kıtaları felaketlere sürüklediklerini yazar. Onlara karşı nasıl başarısız olan mücadeleleri anlatır. Ancak dünyada tek adamların, diktatörlerin nasıl gittiği konusunda, örneğin, geçmişte Arap baharı denilen dönemde bir meydana milyonların inmesi dışında bir çare, bir seçenek yoktur. “

“KALKIN VE BU ÜLKEYİ KURTARIN”

“Şimdi buradan Ekrem Başkan’ın selamıyla ve CHP olarak, sadece CHP’lileri değil, tüm siyasi görüşten ama bu diktatörlükten bu tek adam rejiminden bıkan, yoksulluktan bıkan, işsizlikten bıkan, açlıktan bıkan, güvencesizlikten bıkan, gelecek kaygısından bıkan milyonları pazar sabahı kalkmaya, sokaklara dökülmeye, CHP’lileri bir sandıkta cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, olmayanlara diğer sandıkta dayanışmalarını göstermeye, Ekrem Başkan’a, Türkiye’nin gelecek Cumhurbaşkanına sahip çıkmaya çağırıyorum. Pazar günü binler, on binler, milyonlar, on milyonlar hep birlikte sokaklardayız, sandıktayız, meydanlardayız. 86 milyonu itiraz etmeye, 86 milyonu ses yükseltmeye, 86 milyonu sesini duyurmaya, yanındakini ikna etmeye, uzaktakine sesini duyurmaya, mücadeleye, ayağa kalkmaya davet ediyorum. Kalkın ve bu ülkeyi kurtarın. Ekrem Başkan’ın sizlere hep söylediği gibi, 23 Mart Türkiye’nin baharıdır. 23 Mart’ta sandık gelecek, Ekrem gelecek, dertler bitecek. 23 Mart sandığı, erken seçimin müjdesidir, öncüsüdür.”

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir