Özgür Özel: İlhan Erdost’un anma programına katıldı: Sözü, edebiyatı ve düşünceyi copla susturdular…
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İlhan Erdost’u Anma Programı’nda yaptığı konuşmada, “Suçları ile birbirlerine bağlı olanların bağı, en güçlü bağlardan bir tanesidir. Bugün de göbeğinden birbirlerine suçları ile bağlı olanların neler yaptıklarını, hangi suçları nasıl örttüklerini, kimlere cesaret verdiklerini ve halen kimlerden korktuklarını görüyoruz. Ama ondan daha güçlü bir bağ var. Bu birbirlerine acıları üzerinden bağlı olanların, haklıların gücü ve bağı. O birbirlerine acıları önünden, acılarıyla bağlı olanların huzurunda şu sözü veriyorum. Bir gün buraya iktidar partisinin genel başkanı olarak geldiğimde, o gün devlet, İlhan Erdost’tan, acıttığı bütün canlardan, babasız bıraktığı bütün evlatlardan, gözü yaşlı bütün eşlerden, annelerden özür dilemiş olacak. O güne kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Karşıyaka Mezarlığı’nda, 1980 yılında Mamak Cezaevinde öldürülen yayıncı İlhan Erdost’u Anma Programına katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, “Erdost ailesini ve İlhan ve Muzaffer Erdost’un bütün dostlarını 44 yıl önceki büyük utanç ve büyük acıyı halen daha yüreğimizde hissederek selamlıyorum. Buraya Türk Eczacıları Birliği’nin Genel Sekreteri olarak Ankara’da bulunduğu günlerde gelmiştim. Sonra milletvekili olarak burada bulundum, Grup Başkanvekili olarak bulundum. Bugün ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı sıfatıyla burada bulunuyorum. 44 yıl önce sözden korkanlar, kitaplardan korkanlar, kitapları coplarla susturmaya çalışanlar İlhan Erdost’u cezaevinin bir bloğundan diğer bloğuna taşıma bahanesiyle bir cezaevi aracının içinde 20 dakika içinde hunharca katlettiler. Öldüresiye dövdüler ve ardından da kısa süre sonra hayatını kaybetti” ifadesini kullandı. Özel şunları söyledi:
“SÖZÜ, EDEBİYATI, DÜŞÜNCEYİ COPLA SUSTURDULAR”
“Bütün ölümler acı, bütün ölümler ailelerin yüreğinde sızı bırakıyor ama İlhan Erdost’un ölümü, ölüm şekli onun bütün sevenlerinde, o gün daha doğmamış olanlarda bile bu ölümden haberdar olduktan sonra içlerinde bir tarihle hesaplaşma duygusu yaratıyor. Maalesef bazı suçlular aynı organize, bazıları devlete suç işlettiklerinde organize suç örgütleri ile benzer yöntemler kullanırlar. Semboller üzerinden giderler. İbreti alem olsun diye korku salmak için yaparlar ve sembol tarihleri kullanırlar. İlhan Erdost, 12 Eylül darbesinden 2 ay bile geçmeden, 7 Kasım gününde katledildi. Katledilirken de biraz önce ifade edildiği gibi yasak yayın bulundurmaktan suçlanıyordu. Aynı suçtan gözaltına alan ağabeyine bir daha hiç sormadılar bile, yargılamadılar bile. Ne ‘Beraat ettin’ dediler, ne ‘Ceza aldın’ dediler. Ve okuyanlara, okutanlara o kitapları yazanlara, düşünenlere devleti yönetenler ve o devleti ele geçirenler aslında ‘Böyle olursunuz’ dediler. Sözü, edebiyatı, düşünceyi copla, 12 Eylül’ün copuyla susturdular. Sonra bu dönemi kalıcılaştıracak olan Anayasa değişikliğini de İlhan Erdost’un ölümünün ikinci yılında halk oylamasına sundular. 7 Kasım 1982.”
“KİMLERDEN KORKTUKLARINI GÖRÜYORUZ”
“Sonra bundan yıllar sonra yine bir 12 Eylül günü, 12 Eylül 2010 günü aslında devleti bu sefer bir başka suç örgütüne tamamen emanet etmek için, o dönemin Fetullahçılarıyla, o Fetullahçıların birlikte olduğu bugünkü iktidar, bu sefer de 12 Eylül simge gününü araçsallaştıarak ‘12 Eylül‘le hesaplaşacağız’ şeker kaplamasıyla bu devleti ele geçirdikleri anayasa değişikliğini bu millete hem yutturdular hem dayattılar. Güya 12 Eylül’le hesaplaşacaklardı, bir hesaplaşma görmedik. 12 Eylül’le hesaplaşacak olanlar dönüp de ‘Bu İlhan Erdost niye gözaltına alındı, nasıl dövüldü, gerçekten bu emri kimler verdi, bu cinayetin kanı kimlerin elinde’ diye hiç merak etmediler. Burada söyleyeceğim söz şudur, suçları ile birbirlerine bağlı olanların bağı, en güçlü bağlardan bir tanesidir. Bugün de göbeğinden birbirlerine suçları ile bağlı olanların neler yaptıklarını, hangi suçları nasıl örttüklerini, kimlere cesaret verdiklerini ve halen kimlerden korktuklarını görüyoruz. Ama ondan daha güçlü bir bağ var. Bu birbirlerine acıları üzerinden bağlı olanların, haklıların gücü ve bağı. O birbirlerine acıları önünden, acılarıyla bağlı olanların huzurunda şu sözü veriyorum. Bir gün buraya iktidar partisinin genel başkanı olarak geldiğimde, o gün devlet, İlhan Erdost’tan, acıttığı bütün canlardan, babasız bıraktığı bütün evlatlardan, gözü yaşlı bütün eşlerden, annelerden özür dilemiş olacak. O güne kadar mücadelemiz devam edecek. Hepinize buraya gösterdiğiniz katılım ve ilgi için ben de hem kendi adıma, hem de partim adına teşekkür ediyorum.”