Meral Akşener: Ankara ve İstanbul dahil seçime ayrı gireceğiz
İYİ Parti lideri Meral Akşener, İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday çıkaracaklarını açıkladı. İttifak siyasetine karşı olduğunu söyleyen Akşener, “İstanbul ve Ankara’nın eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz” sorusu üzerine de “Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilecek. Öyle adaylar çıkaracağız ki…” diye yanıt verdi.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalına konuk olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yerel seçimde partisinin izleyeceği tutuma dair çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
Meral Akşener, İstanbul ve Ankara dahil tüm illerde aday çıkaracaklarını söyledi. “Bu nihai karar mı” sorusuna ise Akşener, “Genel İdare Kurulu’nu haftaya çağıracağım ben. GİK’ten geçtiği an nihai karardır” yanıtını verdi.
İttifak siyasetine şiddetle karşı olduğunu söyleyen Akşener “Bunlar insanları kutuplaştırıyor. Bütün seçim boyunca fakirin derdini, emekliyi, sığınmacıyı konuşamadık. ‘Biz PKK’lı değiliz, Kandil bizi desteklemiyor. Bunu söyleyen şerefsizdir’ diye gezdik. Biz bunun için kurmadık ki bu partiyi. Kuruluş ayarlarına dönüyoruz biz şu anda” diye konuştu.
İYİ Parti lideri, Altaylı’nın “Bu durumda İstanbul ve Ankara’nın eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz?” sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı:
“Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilecek. Öyle adaylar çıkaracağız ki… İzmir’de ‘CHP ceketini assa seçilir’ diye bir kanaat var. Ümit Özlale şu an itibarıyla çalışıyor. ‘Ben adayım’ dedi. 81 ilde aday çıkaracağız. Ama küçücük ilçelerde öyle şeyler olur ki teşkilatlar kendi aralarında işbirliği yapıyorlar. Onlar yapılabilir.”
Akşener’in Altaylı ile röportajının bir bölümü şöyle:
Bugün sansüre gerek kalmadı. Niye 10 ay masada aday konuşulmadı?
Gerçekten konuşulmadı. Ben, iki yıl evvel 3 Kasım’da bütün siyasi -daha masa da yok orta yerde – o zaman yeni kurulmuştu Fatih Erbakan’ın partisi dahil, partileri dolaştım. Fakat Sayın Davutoğlu’na, Sayın Gültekin Uysal Bey’e, Sayın Babacan’a, Sayın Karamollaoğlu’na bir soru sordum. ‘Sayın Kılıçdaroğlu adayım derse ne yapacaksınız?’ diye. Oradan cevaplar aldım. Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber de Sayın Kuşoğlu, Sayın Böke gibi arkadaşlar var. Karşılıklı oturduk. Ben bir genel giriş yaptıktan sonra şunu söyledim; dedim ki ‘Bu iki belediye başkanımız ita amiri sizsiniz bizler de destekledik. Bu iki arkadaşımız gerçekten morali bozuk seçmenin yanında yer aldığı ve taraftar olduğu bir durum haline geldik. İkisini birden aday göstermeyeceksiniz ikisini de geri çekin. Bu şahitli. Ben zannettim ki böyle olacak. Sayın İmamoğlu Türkiye’yi gezdi. Mansur Bey’e müthiş bir sempati vardı. 20 Ocak 2020’de, masa kurulmak üzere. Ben ilçe ilçe, il il gezmeye başladım. Daha iki yıl var seçime. Bu iki arkadaşı Antalya’da da söylüyorlar, Trabzon’da da söylüyorlar, Niğde’de de söylüyorlar. Nasıl bir şey… Ya Hakkari’de söylüyorlar. Hakkari’de Mansur Yavaş da söylendi. Birden bire masa kuruldu. Masayı tetikleyen Sayın Davutoğlu’dur, ama kuran Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Sonra birden o masada parlamenter sisteme dönüşle ilgili karar alındı. Çok güzel bir çalışma yapıldı. Bu masanın siyasi politikalar metni hazırlandı. Sorun tespit edilip cevapları bulundu. Binlerce maddelik bir şey. İş geldi diğer mevzunun nasıl olacağına. Benim 3 Mart’ta masaya giderken…
“KILIÇDAROĞLU, ‘MERAL HANIM İMZALAMIYORSA İMZALAMASIN’ DEDİ”
Siz o pazartesi Kemal Bey’le bir araya geldiğinizde ne konuştunuz?
Böyle şeyler konuşulmadı. Saadet Partisi geldi, adaylıkla ilgili düşündüklerini sordu. Ben gittim DEVA Partisi’ne gittim kendim sordum. Gültekin Bey’e gittim. Bir resim çıktı ortaya. Ben de bizim GİK’ten bir yetki aldım. Ben bekliyorum ki yöntemi konuşacağız. Bir iki arkadaş çok önde olduğu için ben bunların isimlerini söyleyeceğim, diğerleri de aklındakileri söyleyecek. Her partinin güvendiği bir şirketin araştırma yapması ve oradan çıkan isim de aday olsun. Enteresan bir şey oldu. Birden konuşma ‘kim aday olsun’a evrildi. İlk sözü Gültekin Bey’e verdiler. ‘Kemal Bey’ dedi. Ali Bey’e söz verildi, ‘Kemal Bey’ dedi. Davutoğlu’na söz verildi, şimdi Allah var ben düzgün anlatayım. ‘Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey’ dedi. Bana geldi sıra, ‘Ben böyle böyle aldım geldim yetkiyi, bunu doğru bulmuyorum. Siz ‘Kemal Bey’ dediniz, benim ona saygım sevgim sonsuz. Ama bu iki arkadaş var. Bunlar benim babamın oğlu değil. Bunları meşhur eden de ben değilim. Ama böyle oldu. Benim yetkim şu, ‘siz de adaylarınızı söyleyin.’ Bir yöntem önerdim. Sonra bu yöntemle böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım’ dedi. Ben de aldım dosyamı, ‘o zaman size başarılar diliyorum’ dedim. Denildi ki; madem bu yetkiyi aldınız. O zaman partinize Kemal Bey’i götürün. Öyle bir duygu ki çok dürüst söylüyorum… Bir tarafta yani içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşında çocuklar, bir tarafta içimizden geçen bambaşka bir şey. Sonuç itibariyle ‘peki’ dedim. Meşhur kağıdı imzaladık… Derhal arkadaşları topladım. Olanı anlattığımda arkadaşlarımız çok sert bir tavır koydular. ‘Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin’ dendi. Bir arkadaşımız sadece ‘bunu bu kadar sertlikte yapmayalım’ dedi. Haydi söyleyeyim, Bahadır Erdem Bey. Kendi aralarında insanlar ne konuştu bilmiyorum, ama yüksek sesle konuşma bu. Sonuç itibariyle ben o konuşmayı yaptım ve gittik. Arkadaşlarımızla düzenli toplanmaya başladık. ‘Sen aday ol’ dediler.
Şimdi Aliya İzzetbegoviç’in ‘rakibimize benzediğimiz zaman kaybederiz’ sözü vardır. Fatih Bey, yandaş medyayla CHP’yi destekleyen seküler medya aynıymış. Aynı şeyi ben Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Saraçhane’deki meselesinde yanında olduğumda da yaşadım. Biz sizlerle kavga ettik zamanında… Ne namuslu adamlarmışsınız siz ya. Ne benim namusuna ne oğluma ne kocama… Diye diye ‘zeyna’ dediniz. Sizden bahsetmiyorum tabii. Tayyip Erdoğan’la anlaşmış diyebilirsiniz, bu başka bir şey. ‘Yanladı’. Seçilen kelimelerdeki pislikten bahsediyorum. Neyse, ‘benim adaylığım doğru değil’ dedim ben arkadaşlara. Ersan Şen’le konuştuk biz, o kabul etti.
“SEÇMEN BİZİ CEZALANDIRDI”
– O biraz komik oldu ama.
Hoş bir şey ama… Neyse pazar gününün akşamı iki belediye başkanı bana geldiler. Bu seçenekler onlardan geldi. Ben bu iki belediye başkanının yardımcı olmasını öneren ben değilim. Onlar bana başka seçenekler de sundular. İkisini kabul ettim. Bundan Kemal Bey’in bilgisinin olduğunun ispatlanmasını istedim. Üç kişi hariç herkes bu fikri, ‘kazanacak adaydan’ ‘kazanacak formüle geçtim’ onayladı. Ertesinde biz dördümüz buluşmak üzere çıktık. Kemal Bey, ben, iki belediye başkanı… Bu iki arkadaşın icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettik. Bundan sonrası çok vahim. Öğrendim ki masadakilerin haberi yok… Önce ben kağıdı imzalıyoruz zannettim. Önce Temel Bey ‘ne oluyor’ dedi. Şaşırdım. Ali Bey ‘böyle bir şey olamaz’ dedi. Sonra ben en başından anlattım, teklifi benim getirmediğimi, bu teklifin CHP’den geldiğini söyledim. ‘Yani bu teklif size CHP’den geldi, öyle mi?’ dedi. ‘Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim’ dedi, sonra geldi ‘kabul etmiyorlar’ dedi ve dışarıda 10 bin kişi var… Ben de dedim ki; ‘o zaman tamam, kalsın benim üzerime ben razıyım. Hadi bana eyvallah.’ Sayın Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu. Bunları o gün nasıl anlatacaksınız? Kazanmak istiyorsunuz. Ben bu iki arkadaşımız icracı ve yetkili başkan yardımcısı olacak biz danışma kurulu olacağız zannettim. Ama zaten Ali Bey’in böyle bir haberi yokmuş. Sonuçta çıktık oradan ben arkasında durdum bu kararın ve 45 ilde miting yaptık. Asla kabul etmeyeceğim bir şey var. Yazık, günahtır benim arkadaşlarıma. Gerçekten İYİ Partililer çalıştı. Yüzde 10 civarında oy alındı. Bütün hepsi toplanırsa Kemal Bey’in oyları çıkıyor. Bizimkiler oy vermiş. Eğer seçimlerin öncesinde oyumuz 17 ise 7 puan, 15 ise 5 puan bizim partimizden gitti. Bizi seçmenimiz cezalandırdı.”
“KEMAL BEY 60 VEKİL VERELİM ORTAK GİRELİM DEDİ. BEN DE MÜMKÜN DEĞİL AYRI GİRECEĞİZ DEDİM.”
Fatih Altaylı’nın “pişman mısınız?” sorusuna Akşener şu sözlerle cevap verdi:
“Yaptığım her şeyin arkasındayım. İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir. Samimi olduğumu biliyorum. Kendime dair herhangi bir hesap kitap yapmadığımı biliyorum. Mesela Kemal Bey seçimden önce evime geldi; “60 vekil verelim sizle ortak girelim” dedi. Ben dedim ki; “mümkün değil yapamayız, biz ayrı gireceğiz.” Ben bunun için bu partiyi kurmadım ki, biz ne bedeller ödedik. Evim basıldı. Arkadaşlarımın çocukları işten atıldı. Biz bir iddia ile yola çıktık. “Önce şu sistemin değişmesi açısından biz bu ittifak işindeyiz ama mümkün değil yapamayız” dedim.”
“KAYBEDEN BİZİZ, KAZANAN SAYIN ERDOĞAN DEĞİL”
14 Mayıs seçim sonuçlarına ilişkin İYİ Parti’ye yönelik değerlendirme yapan Meral Akşener;
“Biz başarılı mıyız? Hayır. Başarısız mıyız? Yüzde yüzde başarısız, yerle bir değiliz. Seçmen bizi gözden çıkarmadı. Yüzde 10’luk bir potansiyelimiz durdu. Biz de ona uymak zorundayız. Sonuçta kaybettik. Kaybeden biziz, kazanan sayın Erdoğan değil. Bu kayıptan elbette hepimiz sorumluyuz. Benim “diğer 5 parti suçludur ya da sayın Kılıçdaroğlu suçludur” gibi bir şeyim hiç olmadı. Hep beraber ortağız bu işin içinde, sonuçta başaramadık. Bundan bir ders çıkarmamız lazım.” dedi.