Kuzey Kıbrıs seçimlerine taraf olan AKP’ye tepki: Yüzkarası müdahale!
Seçime üç gün kala 46 yıldır kapalı olan ‘hayalet şehir’ Maraş’ın kısmen açılmasına sert tepki gösteren Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Yapılanlar demokrasinin yüzkarası ve seçimlere doğrudan müdahaledir” dedi.
BirGün Gazetesinden Özde Çelikbilek‘in haberine göre; Kuzey Kıbrıs seçimlerine müdahale eden Ankara’nın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya karşı Başbakan Ersin Tatar’ı açıktan desteklemesi ve 1974’ten bu yana kapalı olan Maraş’ı seçim rüşveti olarak açması adayı karıştırdı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Tatar’ın Salı günü Ankara’da açılacağını söyledikleri Maraş dün kısmen ziyarete açıldı. Yerleşime yasak Maraş’ın Demokrasi Caddesi ve sahilinin bir bölümünden halk istifade edebilecek. Adayı ikiye ayıran yeşil hat üzerinde ve bir tampon bölge konumunda bulunan Maraş’a ilk etapta 200’ü aşkın kişi girdi.
SEÇİME DOĞRUDAN MÜDAHALE
Seçime üç gün kala gelen ‘Maraş açılımı’ Kuzey Kıbrıs’ta öfkeye neden oldu. “Maraş benden saklandı” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Yapılanlar demokrasinin yüz karası ve seçimlere doğrudan müdahalenin devamı” tepkisini gösterdi. Katıldığı bir programda açıklamalarda bulunan Akıncı, ‘Kapalı Maraş’ kararının kendisinden habersiz alındığını belirterek sert sözler sarfetti.
“Kendisinin seçilmemesi yönünde aylardır sistemli ve örgütlü çalışma yapıldığını” ifade eden Akıncı, “Maraş hamlesi ve etkinliği bir adaya puan kazandırmak adına yapıldığı açık. Yapılanlar demokrasi adına yüz karasıdır, seçimlere doğrudan müdahalenin devamıdır” ifadelerini kullandı. Akıncı, yaptığı açıklamada “Sırf adaylardan birine avantaj sağlamak amacıyla Ankara’da ve Kıbrıs’ta yapılan bu düzenlemeler seçimlerimize yapılan müdahalenin bir başka boyutunu oluşturmaktadır” dedi.
11 Ekim’de yapılacak seçimi hatırlatan Akıncı, Maraş’ın halka açılması kararını “seçim malzemesi” olarak değerlendirdi. Yüksek Seçim Kurulu’nun Kuzey Kıbrıs Su Temin Projesi”nin yeniden açılış törenini seçim yasaklarına aykırı bulması sonrası bu törenin Ankara’da yapılmasını da eleştiren Akıncı, “Öyle inanıyorum ki, Kıbrıs Türk halkı bu yapılanlara özgür iradesiyle gereken cevabı verecektir” dedi.
Kuzey Kıbrıs Yüksek Seçim Kurulu, seçim takvimi içinde Maraş’ın sahil şeridinin bir bölümünün açılması nedeniyle tören yapılmasının, nutuk ve demeç verilmesini yasaklamıştı.
G.KIBRIS VE ATİNA’DAN TEPKİ
Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili olarak bir açıklama yaptı. Anastasiadis, Maraş sahillerinin açılmasını ‘yasadışı ve uluslararası hukuka aykırı’ olarak tanımlarken, Türkiye’yi de tek taraflı adımlar atmaktan kaçınmaya çağırdı. Yunanistan da Türkiye’yi Maraş bölgesinin açılması kararından geri adım atmaya çağırdı. Hükümet sözcüsü Stelyos Petsas, aksi takdirde Güney Kıbrıs’la birlikte konuyu önümüzdeki hafta düzenlenecek AB liderler zirvesinde gündeme getireceklerini söyledi.
HÜKÜMET DÜŞMÜŞTÜ
Kuzey Kıbrıs’ta koalisyon ortağı Halkın Partisi (HP), “Maraş’ın açılması projesi bu değildir” diyerek Salı günü hükümetten çekilmişti.
***
Maraş açılımı ellerinde patlayacak!
Ankara’nın seçime müdahalesini ve Maraş’ın açılmasını değerlendiren Kuzey Kıbrıslılar tepkili. Kuzey Kıbrıslı gazeteci Candaş Özer, “Seçim öncesi Maraş’ın açılması ile ada halkının oylarının Ersin Tatar’a kayacağını düşünmüyorum. Ada halkı bu hamlelere kanacak değil” dedi. Ada seçimlere giderken Maraş’ın (Varoşa) tekrar açılmasının bir müdahale olduğunu ifade eden Özer, “Bu projenin esas mimarı Prof. Dr. Kudret Özsayar’dır. Bu konuda Birleşmiş Milletler’in 1974 yılında almış olduğu bir karar var. Seçimler öncesi kamuoyu yanıltılmaya çalışılıyor. Şu konuya bir açıklık getirmek gerekiyor: Maraş açılımı yapılamaz. Ada halkı seçimlere giderken Maraş’ın açılması ile oylarının Ersin Tatar’a kayacağını düşünmüyorum. Ada halkı bilinçsiz, kolay bir şekilde bu hamlelere inanacak değil. Bir gazeteci olarak bunu adeta bir “kara mizah” olarak görüyorum” dedi.
***
Ersin Tatar Kıbrıslıların değil Ankara’nın temsilcisi
Ekonomist Mertkan HAMİT: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk tur çok adaylı şekilde gerçekleşecek. Bunların arasında kayda değer isimler var. Mustafa Akıncı, Ersin Tatar ve Tufan Erhürman bunlar arasında önde gidenleri; ancak arkadan gelen Serdar Denktaş, Kudret Özersay ve Erhan Arıklı’nın da kayda değer bir siyasi ağırlığı var.
Öne çıkan adaylara bakarsak, aslında 3 farklı yaklaşımın yarışından söz ediyoruz. Birincisi, AKP destekli Ersin Tatar. Hala Başbakanlık sıfatını elinde bulunduruyor. Hükümet, son gerçekleştirilen Maraş hamlesinden sonra düşmesine rağmen, yetkiyi Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında devredeceği için elinde tutarak seçimi tamamlama derdinde. AKP ile iyi ilişkiden anladığı, etnik milliyetçilik ile süren durumun korunmasına odaklanmış bir pozisyonu temsil ediyor. Kıbrıslı Türklerin siyasi haklarını göz ardı ederek, kendi başına bir siyasi özne olmadığını içselleştirmiş, etnik bir Türk milliyetçiliği çerçevesinde bir duruşu temsil etmektedir. Türk Dış politikasının bölgesel çıkarlarında Kıbrıslı Türklerin kendi iradesinin olmadığına, AKP-MHP menşeili Mavi Vatan doktrinine bağlı hareket edeceğini söylüyor. Erdoğanizm’in koşulsuz uygulayıcısı olacak bir rol biçmiş durumda. Bu yüzden de seçimlerde AKP’nin güçlü bir desteğine sahip.
Mustafa Akıncı hâlihazırda Cumhurbaşkanı. Tatar ile kıyaslamak ne kadar doğru olur bilinmez ama Kıbrıslı Türklerin özgün kimliği ve iradesi ile kendi geleceğine karar verebileceğine, Kıbrıslı Türklerin tarihsel koşullardan doğan haklarının bilincinde. Bu yüzden de adalı olmanın sağladığı kimlik öğeleri ile siyasi pozisyonlarını belirleyen, bu noktada da kendi kaderini belirleme hakkına ve becerisine sahip olduğunu anlatmaya çalışan bir iradeyi temsil ediyor. Kıbrıslı Türklerin önemli bir bölümü bu duruşu takdir ediyor. Ancak Ankara bunu kabul etmiyor. Sorun da tam bu noktada.
AKP hükümeti Kıbrıslı Türklerin ayrı bir özne değil, Kıbrıs’taki Türk azınlığı olarak görmektedir. Bu yüzden de Kıbrıslı Türklerin kendi iradesi ile geleceğini belirlemesinden rahatsız olmaktadır. Bunun sebeplerinden biri ideolojik olarak Akıncı’nın laiklikten yana, demokrasiden yana Cumhuriyetçi bir duruşu olmasından kaynaklanıyor. Ankara bu yaklaşımın bölgesel arzuları için bir tehdit olduğunu düşünmekte, bu yüzden de bu yaklaşıma karşı bir düşman gibi davranıyor. Kıbrıs’ta federal bir çözümle Kıbrıs sorunun çözülmesini destekleyen Akıncı’nın duruşu uluslararası hukuk ile de daha uyumlu.
Tufan Erhürman ise Kıbrıs’taki en büyük ikinci parti olan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin Genel Başkanı. Erhürman, Akıncı gibi federasyon siyasetini desteklese de, birçok konuda Türkiye ile ilişkilerde sessizliği seçmesi belli dönüm noktalarında susması nedeniyle adadaki sürer durumdan rahatsız olanlar tarafından benimsenememiştir. Ancak partisinin dikkate değer bir gücü olmasından dolayı ve çok adaylı bir seçim süreci yaşanmasından dolayı alternatif bir uzlaşı adayı olarak görülmektedir. Bir taraftan federal çözümü savunup, diğer taraftan Ankara ile doğrudan karşı karşıya gelmemesi, gerilen siyasi çerçevede orta yolcu bir seçenek olarak ön plana çıkmasına neden olmakta. O yüzden Erhürman’nın ikinci tur şansının sınırlı olduğunu düşünüyorum.
TATAR’IN SEÇİLMESİ DARBE OLUR
Hal böyle olunca, sandıktan Ersin Tatar veya Mustafa Akıncı çıkacak. Ersin Tatar’ın çıkması, Kıbrıslı Türk solu için önemli bir darbe olacak. Çünkü başbakanlık döneminde birçok krizi kötü yönetmiş, Türkiye ile ilişkilerde Kıbrıslı Türklerin özsaygısını yerle bir etmiş bir adayın, açık seçim müdahaleleri ile seçimi kazanması muhtemelen daha ciddi kutuplaşmalara neden olacaktır. Aynı zamanda AKP siyasetinin daha etkin olması, görece daha demokratik olan Kıbrısın kuzeyinde ifade özgürlüğü ve temel haklar noktasında ciddi ihlallerin yaşanması, AKP’nin Kıbrıslı Türklerin iç işlerine daha müdahil olması gibi sonuçlar yaratacak.
ERDOĞAN ZİRVEYE BİAT EDECEK İSMİ YANINDA GÖTÜRMEK İSTİYOR
Doğu Akdeniz’deki gelişmelerde özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin AB Konseyi kararı sonrası yaptığı açıklamada bölgesel sorunların diyalog yoluyla çözülmesi için tarafların tümünün bir araya gelmesi çağrısı önemli. Erdoğan, belli ki, bu zirveye yanında kendi dediklerine alternatif sunmayacak, ona biat edecek birini götürmek istiyor. Ersin Tatar bu anlamda bu rolü oynayabilecek biri olarak karşımıza çıkıyor. Akıncı ise Erdoğan’ın arzularına karşı, ona frenleyerek uzlaşı yaratabilecek olan biri olacak. Yani Erdoğan, Akıncı’yı ikna edemediği bir meseleyi, geriye kalan aktörlerin önüne götüremeyecektir. Bu yüzden de, bu Erdoğan’ın güç gösterisi yapması için imkân vermeyecek bir durum yaratabilir.
TATAR, KANUN KAİDE TAKMIYOR
Bu bağlamda, Erdoğan destekli Tatar seçim yasaklarını hiçe sayarak birçok adım atıyor. Kıbrıs Türk aksak demokratik düzenine zarar veren adımlar atıyor. Maraş’ın açılmasına yönelik şovu birçok insan gördü. Burada yapılan uluslararası anlamda da Türkiye’yi zora sokacak bir adımdır. Erdoğan, Anadolu’daki insanları bedellerini ödemek zorunda olacağı bir başka maceraya sürüklüyor. Cuma günü BM Güvenlik Konseyi kapalı bölge Maraş’ı görüşmek için toplanacak ve muhtemelen Türkiye’yi zor durumda bırakacak bir karar daha çıkacak. Bütün bunları Erdoğan’ın göze alması, bölgeye yönelik politikalarında ne kadar ısrarcı olduğunu gösteriyor. Bu ısrarlarında hatta Kıbrıslı Türk iradesini görmezden geliyor. Demokrasi ayaklar altına alınıyor.
Bugün gelinen noktada, ilk turu 11 Ekim, ikinci turu 18 Ekim’de gerçekleşecek seçimlerin sonuçlarının Erdoğan’ın arzularına uygun olmayabilir. Mustafa Akıncı çoğunluğun oyuyla seçilebilir. Erdoğan bunu engellemek için Anadolu’dan Kıbrıs’a yerleşerek yurttaşlık hakkı kazanan nüfusunu etkilemeye çalışıyor. Onları konsolide edip, siyasi etkisini kullanıyor. Erdoğan bunu sadece Kıbrıs’ta yapmadı. Almanya’da, Hollanda’da ve Türk nüfusunun yoğun olduğu başka yerlerde de seçimlere müdahale etme girişimlerinde bulundu.
Maraş bence Türkiye’nin güç siyasetinin bir örneğiydi. Bunun gelişmesi ve hatta ilhak yönlü adımların atılmasının da ihtimal dışı olmadığını söylemek gerek. Bu noktada Türkiye’deki demokratların, Kıbrıslı Türklerin gasp edilen iradesine karşı nasıl bir duruş sergileyeceği de önemli olacak.