İmamoğlu’ndan İktidara SGK borçları ve Hacizler tepkisi: Böyle devam ederseniz tepeden tepeden aşağı kirlenirsiniz…
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni’nde konuştu. İktidarın, muhalefet partilerince yönetilen belediyeler üzerindeki kayyım ve SGK borçları bahanesiyle başlatılan haciz baskılarına yanıt veren İmamoğlu, satır aralarında çarpıcı yanıtlar verdi. Konuşmasında iptal edilen 31 Mart 2019 yerel seçimlerini hatırlatan İmamoğlu, özetle şu ifadeleri kullandı:
“‘Bir oyla on üç bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak, seçimi milletin elinden çaldılar. Bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla! Asla! Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz, o kadar. Yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz.”
“Bizimle siyaset yapan herkes, ‘biz’ diyecek. Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek. Partisiyle ilgili bir çember çizip, sadece onun içindekileri değil, milletini görecek. 86 milyon insanını hissedecek. Bizim siyaset anlayışımız, siyaseti bir araç haline getirir, amaç haline getirmez. Partisinin başındakini kutsallaştırmaz. Onun söylediklerinin her şeyini, eğrisini, doğrusunu ölçmeyi bırakıp, ‘Emir telakki ederim’ demez.”
“Bizim için milletin parasını millete dağıtmak esastır. Ölürüz de bundan vazgeçmeyiz. Çünkü böylesi bir yol, milletin parasını millete dağıtma yolu, bizim için haysiyet ve şeref yoludur. Bundan vazgeçmeyiz. Milletin parasını millete vermenin erbabı, uzmanı biziz. Millet bunu gördü. Bakın; bundan vazgeçmeyecek. Onların zihniyeti, onların uzmanlığı başka. Onların uzmanlığı, milletin parasını millete vermiyor. Onların uzmanlığı, milletin parasını israf çarkının içine sokup, çarçur edip, oradan kalan posasını millete dağıtıyor. Biz ise, milletin parasının tamamını, milletin cebine sokmak için gayret ediyoruz.”
“Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz, tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. Tepeden aşağı kirlenirsiniz. Ve o kirli halinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz. Tarihe gömülürsünüz.”
“Sadece İstanbul’a seslenmiyorum, Türkiye’nin her yerinde, ‘Ben bu yolculuğun, bu davanın bir parçasıyım’ diyen herkes, çok büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır. Amasız fakatsız, tepeden tırnağa, en baştan en küçük görev yapan arkadaşıma kadar, ‘Ben bu yolun, ben bu ülkenin geleceğine başımı koymuş, elimi koymuş, kolumu koymuş, gövdemi koymuş çalışacağım’ diyen bizim yol arkadaşımızdır. Bunu demiyorsa, bu yolculuğun bir parçası değildir. Bu kadar net. Cumhuriyet Halk Partisi’nin evlatlarıyız, ama memleket için çalışan Atatürk gençliğiyiz. Bu yürekle çalışacağız. Bunun başka bir tarifi yok. Bu yolda da engel tanımayacağız.”
“Suriye meselesinde Doğru adımlar atılmaz ise, çok büyük bir tehditler önümüzde birikir ve barındırmaktadır. Doğru adımlar atılır ise, ülkemiz adına büyük fırsatlar barındırır, barındırmaktadır. Geçmişten bugüne, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politikasının yapıldığı Suriye’de, artık yanlış yapılamaz. Eksik davranılamaz. Bu sorunlar varken, sen dönüyorsun Ekrem İmamoğlu’yla dava üzerinden uğraş, birini kayyımla içeride tut, belediyelerin hacziyle uğraş, hukuksuzluk yap, hukuku baskı altında tut vesaire vesaire… Yahu bunları bırak. Memleketin daha büyük işleri var. Memleketin sınır dışı büyük işleri var. Memleketin ekonomiyle sorunları var. Eğitimle sorunları var. Adaletle sorunları var. Bir alanda tek bir iyi hamle görelim, seni alkışlayalım. Niye bu fırsatı vermiyorsun bu millete?”
HABER ETKİN – HABER MERKEZİ / TUZLA – İSTANBUL
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni”ne katıldı. Törende sırasıyla; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İmamoğlu, hemen her paragrafında çarpıcı mesajlar verdiği konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:
“39 İLÇESİNİN TAMAMINDA EŞİTLİKÇİ BİR SÜRECİ YAKALAYAMASAYDIK BAŞARILI OLAMAZDIK”
“Bugün eğer Tuzla’da veya İstanbul’un 39 ilçesinin tamamında eşitlikçi bir süreci yakalayamasaydık, bu hizmeti yapmasaydık, bu icraatçı ruhu buradan bütün Türkiye’ye yaymasaydık, gerçekten biz başarılı olamazdık. Başarılı olmamızın temelinde elbette iyi belediyecilik, iyi belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız var İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde. Elbette icraatçı ve sosyal tarafı güçlü yardımlarıyla, destekleriyle güçlü bir belediyecilik var. Günün ihtiyaçlarını çözen belediyecilik var. Ama aynı zamanda eşitlikçi bakan, her ilçeye hizmet eden bir bakış açısı var. Tuzla, bizim siyasi anlayışımıza ait bir belediye değildi ama bu yaptığımız çalışma ve düzenli hizmet anlayışıyla, bugün diğer belediye başkanlarımıza olduğu gibi, değerli Eren Ali Başkanımıza da Tuzla halkının gösterdiği teveccühle hem Büyükşehir Belediyesi oylarında hem ilçe belediyesi oylarında ciddi bir farkla birinci parti olmayı ve kazanmayı başardık. İşin nihai özeti budur yani. Onun için, emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.”
“TÜRKİYE, BİZDEN ÇOK ŞEYLER BEKLİYOR”
“Zira heyecanımızı, enerjimizi, tempomuzu her gün daha da arttırarak çalışmamızın altındaki en büyük güç, milletimize hizmet etme arzusudur. Onun için ‘tam yol ileri’ derken, yürekten söylüyoruz. Gerçekten içimizden gelerek ifade ediyoruz. Beş yılda, birçok konuda iş üretmenin ve üretirken nitelikli üretmenin, kaliteli üretmenin, günün ihtiyaçlarını çözerken aynı zamanda bölgesine yakışan işleri üretmenin de gururunu yaşıyorum. O bakımdan o 31 Mart’taki desteğin altyapısı çok önemli. Türkiye’nin dört bir yanını ve İstanbul’un tarihinde ilk kez bu kadar bir partiye emanet edilmiş bir siyasi haritayı, Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine İstanbul halkı emanet etmiştir. Bu, çok değerli bir sorumluluk. Ve her gün o sorumluluğun içimizde bizi titretmesi lazım. Bizim, ayağa kalkıp silkelenmemiz lazım. ‘Bugün daha fazla ne yapabilirim’ diyebilmemiz lazım. Bugünü ve yarını, geleceği birbirine karıştırarak güzel bir iş birliğini sağladığımızda, Türkiye, bizden çok şeyler bekliyor değerli dostlarım.”
“31 MART’TA MESAJI ALIP, BAŞINI ÖNE EĞİP, YOLUNU ONA GÖRE ÇİZMEYENLER VAR”
“O yönüyle biz, mesajımızı almış, yolumuza devam ediyoruz. Mesajını almayanlar var. 31 Mart’ta mesajı alıp, başını öne eğip, yolunu ona göre çizmeyenler var; Ankara’da hükümet olduğunu düşünen anlayış. ‘Düşünen’ diyorum, çünkü 31 Mart’tan itibaren Türkiye’de birinci parti CHP ise ve yerel yönetimlerde bu kadar hizmet yapıyorsak, tutum ve tavrımız iktidar tavrı olmalıdır. Elbette yetkili olduğumuz alanları biliyoruz. Yetkinin bize ait olmadığı alanları da biliyoruz. Merkezi idareye ait olan alanları da biliyoruz. Ancak değerli dostlarım, kötü olan şu: Evet, 31 Mart’ta iktidar, seçim sonuçlarından gerekli dersi almadı. Seçim öncesi yaptığı hataların farkında değil. Seçim öncesi ne yaptı? Ayırmacılık, kayırmacılık yaptı, işleri engelledi. Daha kötüsü; işleri engellediği gibi, gerçekten alışılagelmemiş, hani siyasette bazen partili olma yönünde kayırmacılık uygulamalarını görmüş olabiliriz… Geçmişte de vardı bu. Ama bu seçimden önce, hatta 2019’dan itibaren yaşadığımız genel seçimler dahil, orantısız güç kullanma, rakibini ezmek, rakibini çiğnemeye çalışmak, demokraside ve hukuk devletinde asla olmayacak uygulamaları yapmak, bugünkü iktidarın yaptığı hatalar.”
“ONUN İÇİN DOĞRU DÜRÜST İCRAAT YAPAMIYORLAR, ONUN İÇİN VATANDAŞA HİZMET GÖTÜREMİYORLAR”
“Yani, ‘Ben seçimi niye kaybettim? Niye ikinci parti durumuna düştüm’ diye ders alacağına, hatalarına devam ediyor. Trajikomiktir. Bunu her yerde hatırlatın. Trajikomik olan, seçimden önce İstanbul’da AK Partili belediyelerin kasasına, 25 ilçe belediyesinin kasasına Cumhurbaşkanlığı örtülü ödenekten 1 milyardan fazla parayı aktarmak, görülmüş bir şey değil. Yani bu, işte milletin parasını millete aktarmama duruşunun çok ahlak dışı bir tutumudur. Kamucu devlet anlayışı tutumunun tamamen dışındadır. Edebin dışındadır. O bakımdan, yarattıkları o dev israf ekonomisi ve düzenin kölesi haline geldiklerini görüyorum. Ekonomiden adalete, eğitimden birçok konuda ülkemizin ne denli sıkıntıda olduğunu hep beraber yaşıyoruz. Kamuda liyakati bir kenara bırakıp, devlet yönetiminde liyakati bir kenara bırakıp, her hususta partizanlık… Ama her hususta partizanlık… Böylesi bir duruşu, gerçekten bu millet hak etmiyor. Onun için doğru dürüst icraat yapamıyorlar. Onun için vatandaşa hizmet götüremiyorlar.”
“BUNLAR, TOPLUMU GERECEKLER”
“Bakın; şu zor halimizle bile, 31 Mart’tan bugüne temel atıyoruz, hizmetleri vatandaşımızla buluşturuyoruz, açılışlar yapıyoruz. Bütün bu hizmetleri yaparken devlet adına, devletimiz adına, ekonomik krizden emeklinin cebinde parasının pul olduğu bir dönemde, eğitimde beslenemeyen çocuklardan başka ne duyuyoruz Allah aşkına? Başka ne duyuyoruz? Bunları duyuyoruz. O bakımdan şunu net olarak söylüyorum: Bunlar, toplumu gerecekler. Kutuplaştırmaya ve siyasi rakiplerini engellemeye devam edecekler. Karalayacaklar. Mümkünse siyasetin dışına atmaya çalışacaklar. Bunun peşinde olacaklar. Yetinmeyecekler, belediyelerin bir kısmına kayyım atayacaklar. İşte atadılar, Esenyurt Belediye Başkanımızı hapse koydular. Her gün bir şey uyduruyorlar. Kiracısına gidiyorlar, öğrencisine gidiyorlar. Hayatında tek bir soruşturma geçirmemiş bir insanı, bir akademisyeni, bir profesörü, kendi etkinliklerine çağırıp akıl sordukları, brifing aldıkları bir insanı, sırf CHP’den Esenyurt’ta belediye başkanı olduğu için hapse atıyorlar.”
“31 MART’I NİYE KAYBETTİKLERİNİN HALA FARKINDA DEĞİLLER”
“Bunu yapan akıl, oraya kayyım atıyor. Sözüm ona devletin kaymakamını bir günde vali yardımcısı yapıyor, oradan kayyım atıyor. Belediye başkan yardımcıları, AK Parti’de siyaset yapmış insanlar. Müdürler, AK Parti’de siyaset yapmış, AK Partili siyasilerle görev yapmış insanlar. Tuzla’dan Beyoğlu’na, oradan buradan, yahu hiç mi şaşırıp bir tane de CHP’li bir belediyeden bürokrat alıp, niye götürmüyorsunuz oraya? Bu var ya, utanmazlığın aymazlığın dip halidir. Onun için 31 Mart’ı niye kaybettiklerinin hala farkında değiller. Hala devam ediyorlar kötülüğe. Memleketin insanına kötülük yapmayla devam ediyorlar. Akıllarınca bizi iş yapamaz hale getirecekler. Akıllarınca bizi başarısız gösterecekler. Ama biz, her koşulda işimizi yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Her zorluğun üstesinden geldik, gelmeye devam ediyoruz. Unutmayın sevgili hemşerilerim; anamızın ak sütü gibi helal, 31 Mart 2019’daki seçimi, 6 Mayıs kararıyla hepimizden çaldılar. Öyle değil mi? Çaldılar mı? Bunu bile yaptılar. Bu, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en kara lekesidir bakın.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI: “SEN, 13 BİN OYLA İSTANBUL’U KAZANDIĞINI MI ZANNEDİYORSUN?”
“20 milyonluk bir şehrin inisiyatifini, sandıkta çıkan sonucunu hem de dil ile ikrar ederek, itiraf ederek, ‘Sen, 13 bin oyla İstanbul’u kazandığını mı zannediyorsun…?’ Bir oyla bile kazanılmaz mı seçim? ‘Bir oyla on üç bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak, seçimi milletin elinden çaldılar. Onun için, bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla! Asla! Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz, o kadar. Yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz. Bizim prensiplerimizin kökü sağlam, temeli güçlü. Biz, ‘biz’ diyoruz çünkü. ‘Ben’ demedik. Mustafa Kemal Atatürk, bir gün ‘ben’ dedi mi? ‘Biz’ dedi, biz. Jendini düşündü mü? Düşünmedi. ‘Biz’ dedi; memleketini, milletini düşündü.”
“BİZİMLE SİYASET YAPAN HERKES, MEMLEKETİNİ VE MİLLETİNİ DÜŞÜNECEK”
“Bizimle siyaset yapan herkes, ‘biz’ diyecek. Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek. Partisiyle ilgili bir çember çizip, sadece onun içindekileri değil, milletini görecek. 86 milyon insanını hissedecek. 20 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul’u hissedecek. İlçesini öyle hissedecek. Bizim siyaset anlayışımız, siyaseti bir araç haline getirir, amaç haline getirmez. Partisinin başındakini kutsallaştırmaz. Onun söylediklerinin her şeyini, eğrisini, doğrusunu ölçmeyi bırakıp, ‘Emir telakki ederim’ demez. Doğruyu bulmak için, doğruları yapmak için, güçlü demokrasiyi üretmek için bir parçası olur. Onun için, bizim için milletin parasını millete dağıtmak esastır. Ölünüz de bundan vazgeçmeyiz. Çünkü böylesi bir yol, milletin parasını millete dağıtma yolu, bizim için haysiyet ve şeref yoludur. Bundan vazgeçmeyiz. Tam da işte bu bizim vazifemizin kökü, Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne büyütmeye çalıştığımız bu toprakların değerleri, bu toprakların insanları, görenekleri, gelenekleri, yaşamları, o insanların inançları, dili, her şeyi… Bizim esasen baktığımız mesele budur.”
“ONLARIN UZMANLIĞI, MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERMİYOR”
“Milletin parasını millete vermenin erbabı, uzmanı biziz. Millet bunu gördü. Bakın; bundan vazgeçmeyecek. Onların zihniyeti, onların uzmanlığı başka. Onların uzmanlığı, milletin parasını millete vermiyor. Onların uzmanlığı, milletin parasını israf çarkının içine sokup, çarçur edip, oradan kalan posasını millete dağıtıyor. Biz ise, milletin parasının tamamını, milletin cebine sokmak için gayret ediyoruz. Buna uğraşıyoruz. Nasıl mı? Onun için kreş açıyoruz. Onun için yurtlar açıyoruz. Bakın, kreşlere bile göz koymaya çalıştılar. Yurtlar açıyoruz. Gücümüz yettikçe aşacağız. Onun için Kent Lokantaları açıyoruz. On milyonlarca insan oradan besleniyor. Onun için süt dağıtıyoruz bebelerimize. Onun için Anne Kart dağıtıyoruz yüz binlerce anneye. Onun için emekliye pazar desteği veriyoruz. Üniversiteliye burs veriyoruz. Bu sene tam 1,5 milyar lira burs veriyoruz. Evlilik desteğinden Yenidoğan Paketi’ne… Onun için ihtiyaç sahibi ailelerin amasız, fakatsız yanında olmaya devam ediyoruz. İnsanımıza katkı sunmaya devam ediyoruz. Onun için Bölgesel İstihdam Ofislerimizde 230 bine yakın insana bugüne kadar iş bulmanın gururunu yaşıyoruz. Çiftçilerimize verdiğimiz destekten her insanımızın yanında olmaya devam ediyoruz bu zor zamanda.”
“ÖYLE SORUŞTURMAYLA DAVAYLA, HACİZLE BİZİ DURDURAMAZSINIZ”
“Zor zamanda yaptığımız her işin, aslında bir sosyal dayanışma olduğunu unutmadan yapıyoruz. Buradaki tesis de öyle. Onun için 20 tane kütüphaneyi 71 tane yaptık sadece 5 yılda. Her birisi bir kültür merkezi gibi çalışıyor. Onun için sosyal yaşam merkezlerini açıyor, vatandaşlarımızın hizmet alma duygularında şunu besliyoruz: Ben eşitleniyorum. Ben mağdur değilim. Onun için sosyal tesislerimizi arttırıyoruz. Daha ucuza gıdaya erişsinler, çayını, kahvesini içsinler diye. Sosyal destekleri yaparken, aynı zamanda İstanbul tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını yapıyoruz. 100 milyarı aştı İSKİ’yle yaptığımız altyapı yatırımı 5 yılda. Sadece İSKİ. Onun için bu çalışmaları, o güçlü icraatları yapmaya devam ediyor. Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz, tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. Tepeden aşağı kirlenirsiniz. Ve o kirli halinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz. Tarihe gömülürsünüz. Yok SGK borcu, yok belediyelerin üstüne git, yok efendim belediyelerin hesaplarına haciz koy, yok ‘silkele, bilmem ne! Şaka gibi yahu! Komedi filmi.”
“İLÇE BELEDİYELERİ NE İŞ YAPTI?”
“Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı oldum. Tabii ilçeleri daha iyi tanıyoruz, gidiyoruz. Geçmişte bir iki belediye; yahu helal olsun, ne güzel tesisler yapmışlar falan. Bakıyoruz; birini Spor Bakanlığı yapmış, öbürünü Kültür Turizm Bakanlığı yapmış, öbürünü Tarım Orman Bakanlığı yapmış. Tesislerin yarısından fazlasını Büyükşehir Belediyesi yapmış. Yahu ilçe belediyeleri ne iş yaptı? Sonra dönüp bakıyorum; biz beş yılda mucize yapmışız Beylikdüzü gibi bir yerde. Beylikdüzü gibi yerde mucizeler yaratmışız veya diğer arkadaşlar… Böyle bir şey olur mu? Al şunu eşit dağıt, öyle değil mi? Ve ben size bir şey söyleyeyim mi? Vallahi billahi, Tuzla’ya gelip hizmet ederken, burada… Ki o zaman da Eren Ali Başkanımız ilçe başkanıydı. Biliyor. Gelir şu koltukta otururken, bu koltuğa da o dönemin Tuzla Belediye Başkanı’nı davet ederdik. ‘Çıksın, konuşma yapsın’ derdik. Tuzla’ya yaptığımız işi, onun önünde anlatmanın bendeki gururu daha başka. Niye biliyor musunuz? Eşit olma duygusu beni gururlu yapar. Bunlar nasıl bir huya sahip? Bilmiyorum yani. Hani, ‘Çaktırmadan benim adamıma vereyim!’ Yahu gizli gizli millete dağıtsana bunu. Bunu yap. Bunu yapmıyorlar. E ne oldu? O da kasıtlı geldi, kışkırtmaya kalktı. Toplumun içinde olay çıkartmaya kalktı. Ne oldu? Milletin huzurunda kirlendi. Millet de tertemiz eliyle, bak Tuzla’da yolladı seni. Bunun özeti budur.”
“MUHALEFET KONUŞMASI YAPMIYORUM, YAKARIR GİBİ ANLATIYORUM”
“Ben buradan bir muhalefet konuşması yapmıyorum. Bakın, yakarır gibi anlatıyorum. Niye biliyor musunuz? Belki düzelirler diye. Çünkü, bu kötü niyetli politikalarla beraber, bu milletin ızdırabını arttırıyorlar. Hala cebindeki para azalıyor. Hala milletin ekonomisi perişan. Ticaret perişan. Ekonomi perişan. Eğitim perişan. O bakımdan yıkıcı ve insanların canını sıkan, paramparça eden enflasyon hala düşürülemiyor. Dedim ya az önce, yok efendim SGK borcu, şu, bu… Yahu bütün SGK borcu, bütün SGK’ya alan borçlu kurumların sadece 10’da 1’i belediyeler. 2024’teki SGK’nın toplam gelirinin yüzde 2,5’u değil belediyelerin olan borcu. Belediyeler derken, bütün belediyeler yani. AK Partilisi, CHP’lisi… Göz diktiğin şeye bak. Yaptığın işe bak. Şaka gibi yani. Sonuçta bugünkü belediyelerin yarısı CHP’li değildi de 6 ay önce, 7 ay önce. Yarısı başka belediyelerde. Çoğu AK Partiliydi. Borçları oradan devraldı arkadaşlarımızın çoğu. Biz dahil. Bu bildiğiniz bir sayfa yani, ayıp değil mi? Peki ne olmalı? Yolunu da gösteriyoruz: Davet edeceksin, oturacağız. Gittik de anlattık da bakanlara. Oturacağız, borçları konuşacağız. Ödenebilecek bir şekilde yapılandırılacak ve belediyeler, onları yapılandırılmış şekliyle ödeyecek. Bunlar yapılır.”
“BELEDİYENİN KASASINDAKİ PARAYA GÖZ DİKİLİR Mİ?”
“Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi? Eskiden 20 senede aldıkları, bakanlığın yapıp belediyeye devrettiği metroların tam 11 milyarını, bizden 10 ayda aldılar biliyor musunuz? 10 ayda 11 milyar lirayı cebimizden aldılar. Niye? Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partili diye. Yani ne olacak? ‘Ekrem’in birazcık boğazını sıkalım, iş yapamasın!’ Yahu boğaz sıktıkça biz işimizi daha çok yapıyoruz, onu söyleyeyim. Bu bakımdan, bu şekilde tutum ve tavırlardan vazgeçmezseniz, bu millet sizi, gerçekten zaten gözünden düştünüz de tamamen tarihe gömüleceksiniz. Tarihe gömüleceksiniz. Bak bu kadar net. Bakın; Türkiye’nin en itibarlı dış borçlanmasını yapan belediye olduk. Ve tarihte olmamış uygulamalarla, tahvil ihraçlarıyla yurt dışından kaynaklar bulduk. Bu kadar itibarlı bir İBB… 5 senedir, ona buna, havalara uçuşurcasına kredi dağıtan kamu bankalarından 1 lira kredi kullanamadık, bir lira, bir lira. Ayıp değil mi? Kimin bu? Milletin bu. Bakın bunları anlatın. Ama ne yaparsanız yapın, bu millet israfçı ve icraatçı yönetim arasındaki farkı görüyor. Milletin, milletin durumunun farkında değiller. Onun için ne yapacak bu millet? Rantçılık devrine son verecek, halkçılık devrine ‘buyur gel kardeşim’ diyecek. Bu kadar basit. Halkçılık dönemi başlayacak.”
“’BEN BU YOLCULUĞUN, BU DAVANIN BİR PARÇASIYIM’ DİYEN HERKES…”
“O bakımdan milletin güvenini, milletin bize olan inancını kaybetmeden işini gece gündüz yapmak, benim her dava arkadaşımın, her yol arkadaşımın boynunun borcudur. Bunu hiç kimse unutmasın. Bunun adı meclis üyesidir, bunun adı belediye başkanıdır, bunun adı bürokrattır. Adı her neyse… Sadece İstanbul’a seslenmiyorum, Türkiye’nin her yerinde, ‘Ben bu yolculuğun, bu davanın bir parçasıyım’ diyen herkes, çok büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır. Amasız fakatsız, tepeden tırnağa, en baştan en küçük görev yapan arkadaşıma kadar, ‘Ben bu yolun, ben bu ülkenin geleceğine başımı koymuş, elimi koymuş, kolumu koymuş, gövdemi koymuş çalışacağım’ diyen bizim yol arkadaşımızdır. Bunu demiyorsa, bu yolculuğun bir parçası değildir. Bu kadar net. Ben dahil, hiçbirimiz bir gruba, bir parçaya, bir bölüme tabi değiliz. Biz, memleket yoluna tabiyiz. Biz Cumhuriyet yoluna, biz devletimizin yoluna talibiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin evlatlarıyız, ama memleket için çalışan Atatürk gençliğiyiz. Bu yürekle çalışacağız. Bu kadar net. Bunun başka bir tarifi yok. Bu yolda da engel tanımayacağız.”
SURİYE MESAJLARI: “BİRİLERİ SANKİ BİR SAVAŞA GİRMİŞ, SAVAŞ KAZANMIŞ GİBİ DAVRANIYOR”
“Bakın; güneyimizde, Suriye’de çok büyük bir olaylar yaşanıyor. 13 yıllık büyük bir trajedinin, zulmün, sıkıntının parçalanmanın sonucu, şimdi başka bir dönemin başlangıcındayız. Birileri, zafer naraları atıyor. Birileri, sanki bir savaşa girmiş, savaş kazanmış gibi davranıyor. Ben nasıl bakıyorum biliyor musunuz Suriye meselesine? İktidarıyla, muhalefetiyle, yerel yönetimiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla topyekun davranmamız gereken, milli bir mesele olarak bakıyorum. Maksimum derecede sınır güvenliğini koruyan, en büyük ölçüde sınır güvenliğini teminat altına alan, Suriye’nin toprak bütünlüğü içerisinde her ferdini, her inancını, her yaşamının teminat altına alınabilmesi için en dirayetli, en muktedir devlet duruşunu gösteren, orada da bağımsız bir Suriye devleti kurularak, kendi içindeki demokrasinin var olması için en güçlü çabayı ortaya koyan, orada yaşayan hiçbir kesimin yanındayız görüntüsünü değil, herkesi koruyan kollayan, yani komşusunu öyle demokrasiye, hukuk devletine dönüşmesini sağla ki, yarınlarda onun o gücü seni de güçlendirsin… O şekliyle bakabileceğimiz bir geleceğin tasarlanması konusunda hepimiz mesulüz.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN EN KÖTÜ DIŞ POLİTİKASININ YAPILDIĞI SURİYE’DE, ARTIK YANLIŞ YAPILAMAZ”
“Doğru adımlar atılmaz ise, çok büyük bir tehditler önümüzde birikir ve barındırmaktadır. Doğru adımlar atılır ise, ülkemiz adına büyük fırsatlar barındırır, barındırmaktadır. Geçmişten bugüne, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü dış politikasının yapıldığı Suriye’de, artık yanlış yapılamaz. Eksik davranılamaz. ‘Dostum Esad’tan Esed oldu. Sonra tekrar ‘dostum Esad’a dönüşürken, tekrar Esed’e dönüşen bir dış politika, tutarlı bir durum değildir. Bizi itibarsızlaştırmıştır. Bundan sonra, güçlü duruşumuzla, geleceği hep birlikte tasarlamak zorundayız. Ülkemizin birliği ve beraberliği için çok önemli konuları barındırmaktadır. Meseleye bu özle bakılmalıdır. Bu sorunlar varken, sen dönüyorsun Ekrem İmamoğlu’yla dava üzerinden uğraş, birini kayyımla içeride tut, belediyelerin hacziyle uğraş, hukuksuzluk yap, hukuku baskı altında tut vesaire vesaire… Yahu bunları bırak. Memleketin daha büyük işleri var. Memleketin sınır dışı büyük işleri var. Memleketin ekonomiyle sorunları var. Eğitimle sorunları var. Adaletle sorunları var. Bir alanda tek bir iyi hamle görelim, seni alkışlayalım. Niye bu fırsatı vermiyorsun bu millete?”
“DEVLET YÖNETİCİLİĞİ BÖYLE OLUR”
“Bu millete kötülük yapmayı bırakın. Hep beraber iyilikte yarışalım. Hep beraber daha güçlü bir ülkenin var edilmesi konusunda birlikte yarışalım. Suriye meselesi… Ben ne dedim? ‘Belediye olarak hazırız. Suriyeli insanların buradan gitmesine, orada sosyal belediyecilik üzerinden, bakın kreşinden sosyal yaşam merkezlerine, bazı tesislerin yapılmasına, hizmete alınmasına, her hususta, bütün deneyimimizle seferberliğe hazırız’ dedim. Hazırız. Olmak zorundayız. Çünkü bu ülkede sayısı belli olmayan, 6 milyon mu, 7 milyon mu mülteciyle karşı karşıya kaldık? Niye kaldık? Niye 13 yıldır buraya birikti? Bundan sonra bunu düzeltmek için büyük bir iş birliğine, büyük bir el birliğine, büyük bir seferberliğe, milli bir mesele üzerinden mücadeleye ihtiyacımız vardır. Bunlarla uğraşın, bunları çözün. Aynı masaya gelelim, aynı masada konuşalım. Aynı masada bu tür olayları çözmeye gayret edelim. Devlet yöneticiliği böyle olur. Devletin esasen sorunlarına çözüm bulmak böyle olur.”
“AYNI ZAMANDA KREŞİ, AYNI ZAMANDA BERBERİ, AYNI
ZAMANDA ETKİNLİK ALANLARI, SPOR SALONLARI OLAN BİR ALAN…”
“İşte biz, tam da bu yolculuğu anlatırken, bir yandan icraatlarımıza devam ediyoruz. İşte burada Sosyal Yaşam Merkezi… Öylesine bir sosyal yaşam merkezi değil. Burada, afet anında, bir kentsel dönüşümde acil barınma ihtiyacında ya da başka hususlarda evsiz, barksız olan bazı insanların geçici bir dönem burada barındırılıp, belki memleketlerine yollanmada ya da belli bir kitlenin buraya getirilip, bir kamp gibi eğitim aldırarak, meslek eğitimi verdirerek iş bulmalarına fırsat tanıyacağımız, geniş bir sosyal yaşam merkezi. Aynı zamanda kreşi, aynı zamanda berberi, aynı zamanda etkinlik alanları, spor salonları olan bir alan. Hemen sırtında hal binası… Proje değişikliği yaptık, hemen yanında İstanbul’un en büyük ikinci lojistik merkezini kurarak, afet anlarında çok etkili bir merkez. Yani bir nevi burası, aslında hem Tuzla için hem özellikle Anadolu yakası için önemli bir lojistik alana dönüşüyor. Farklı farklı yeni yatırımlarla beraber büyütülecek bir merkeze dönüşüyor. Yaptığımız bu iş, önemli bir iştir.”
“DİĞER KONULARI NİYE KONUŞUYORUZ?”
“2025’te burada hal binamız açılacak inşallah yaz başında. Hemen yanındaki lojistikle beraber, buradaki Sosyal Yaşam Merkezi 2026’da açılacak. Ve hep birlikte burayı büyüteceğiz. Hep birlikte bu alanla beraber, dayanıklı bir şehir var edeceğiz. Bunları yapalım. Bunları yaptıkça insan mutlu. Diğer konuları niye konuşuyoruz? Mecbur konuşuyoruz. Sizin kötü aklınızı, kötü emellerinizi vatandaşın önüne seriyoruz. O bakımdan inşallah bu yolda yolculuğumuza devam edeceğiz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sorumluluğumuz büyüktür. Allah bizi mahcup etmesin milletimize. Bu yolda yürüyen her arkadaşımızın güçlü emekleriyle, Türkiye’mizin geleceği aydınlık bir gelecek olacaktır. Bu işin başka yolu yok. Hepimizin yolu açık olsun…”
Konuşmaların ardından Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi’nin temeline ilk beton döküldü. İlk betonu döken butonlara, İmamoğlu ile beraber CHP Parti Meclisi üyeleri Bedirhan Berk ve Ozan Işık, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe ile ilçede görev yapan muhtarlar bastı.