İmamoğlu’ndan Bakan Soylu hakkında suç duyurusu
İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemiyle ilgili 27 konuda soruşturma izni veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve müfettiş Arif Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulundu
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemi nedeniyle ilgili, 27 konuda soruşturma izni verilmesi üzerine, izni veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve müfettiş Arif Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunu, İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak gerçekleştirdi.
Polat, dilekçesinin giriş bölümünde şu noktalara değindi:
“Öyle ki şüpheli; harcama ve ihale yetkilisi olmamasına rağmen müvekkilin bu yetkilere sahip olduğu şeklinde rapor düzenleyerek müvekkili sorumlu göstermiş, müvekkilin savunma yapabilmek için talep ettiği bilgi ve belgeyi müvekkille paylaşmamış, bu nedenle müvekkilin savunma hakkını elinden almış, buna rağmen raporunda müvekkil ifade vermiş gibi alıntılar yaparak sahte evrak düzenlemiş,yetki devrinde bulunduğu şeklinde bir beyanı olmadığı ve böyle bir yetki devri mümkün de olmadığı halde müvekkili hayali bir yetki devrine istinaden sorumlu göstermiş, yine görev süresi bittikten sonraki dönemde yapılan bir ihale nedeniyle müvekkili sorumlu göstermiştir.”
Dilekçede, İçişileri Bakanı Soylu hakkındaki suç duyurusu da şu ifadelerle yapıldı: “İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu da Mülkiye Müfettişi sayın Arif Yıldırım’ın yukarıda sayılan eylemlerine soruşturma izni vermiştir ve maddi gerçeğe aykırı, sahte içerikli raporda yer alan iddiaları soruşturma iznine bağlamış olması nedeniyle sorumludur.”
Dilekçede özetle şöyle dendi:
Şüpheli Arif Yıldırım, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi olarak görev yapmaktadır. 2019 yılında yapılan mahalli idareler seçimi sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan müvekkilin mazbatasının iptal edilerek seçimlerin yenilendiği dönemde, yenilenecek seçimden önce müvekkilin önceki görev yeri olan Beylikdüzü Belediyesi’nin 2012-2019 yılları arasında ön inceleme yapılması görevi şüpheliye verilmiştir. Müvekkilin o dönemde mazbatasının iptal edilmesi toplumun adalet duygusunun zedelenmesine yol açmış, şüpheli tam da bu dönemde görevlendirilmiştir. Toplumda bu inceleme siyasi baskı aracı olarak görülmüş ve bu konuda da bir haksızlık algısı oluşmuş, ön incelemenin zamanlamasının yanında bahsedilen seçim döneminde müvekkilin rakibi olan siyasi partiden daha önce milletvekili adayı olmuş olan şüphelinin tarafsızlığı konusunda şüpheler doğmuştur.
Nitekim daha sonra şüpheli, ön incelemeyi yürütürken yalnızca müvekkilin görev yaptığı döneme odaklanmış, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak yerine müvekkilin soruşturulmasının sağlanmasını kendisine görev edinmiştir. Öyle ki şüpheli; harcama ve ihale yetkilisi olmamasına rağmen müvekkilin bu yetkilere sahip olduğu şeklinde rapor düzenleyerek müvekkili sorumlu göstermiş, müvekkilin savunma yapabilmek için talep ettiği bilgi ve belgeyi müvekkille paylaşmamış, bu nedenle müvekkilin savunma hakkını elinden almış, buna rağmen raporunda müvekkil ifade vermiş gibi alıntılar yaparak sahte evrak düzenlemiş, yetki devrinde bulunduğu şeklinde bir beyanı olmadığı ve böyle bir yetki devri mümkün de olmadığı halde müvekkili hayali bir yetki devrine istinaden sorumlu göstermiş, yine görev süresi bittikten sonraki dönemde yapılan bir ihale nedeniyle müvekkili sorumlu göstermiştir.