İmamoğlu Kara surları Belgradkapı 2. etap restorasyonu açılışında konuştu
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Fatih Kara Surları Belgradkapı 2. Etap Restorasyonu Açılışı’nda konuştu. “İstanbul, yıllarca üç şeyden çok çekti: İhmalden, ihanetten, israftan” diyen İmamoğlu, “Sadece ihmalin görüntüsünü, buranın ilk halini gelip gördüğünüzde, anlardınız. İsrafı engellediğinizde, İstanbul’un her köşesinde iş ürettiğinizi, her rotasında, her noktasında açılışlar yaptığınızı görürsünüz. Ki onu biz gösteriyoruz. İhaneti de zaten kendi söyledi. Ben söylemedim” ifadelerini kullandı. “İstanbul, belediyecilik tarihinin, iddiayla söylüyorum, en verimli dönemini yaşıyor” diyen İmamoğlu, “Tarihi yapılardan restorasyonuna, metro yapımına kadar, şehre kazandırılan yeşil alanlardan sosyal desteklere, altyapı yatırımlarından kültür ve spor yatırımlarına kadar, her alanda İstanbul hiç bu kadar icraatçı bir dönem yaşamadı.
Ben, her türlü yarışa varım. Zaten bu arkadaşların yaklaşık 20 yılı ile de yarışır durumdayım. 5 yıl eşittir, 20 yıl, 25 yıl” şeklinde konuştu. İstanbul’da inançları, dini, milli duyguları istismar ederek siyaset yapma devrinin kapandığını vurgulayan İmamoğlu, “Oradan size ekmek yok. İnancınız, milli duygularınız güçlü ise; bunu işinizle, icraatınızla göstereceksiniz. Sizin kullandığınız bütçenin yarısıyla hem de tüm engellere rağmen sizden misli misli fazla çok icraat yapmış bir yönetimin vatanseverliğini sorgulamak, sizin haddinize bile değil. Siz alışmışsınız bir kişinin emrine, buyruğuna itaat etmeye. Biz ise, yeni bir yol çiziyoruz. Bize 16 milyon insan emir verir. Başka hiç kimse veremez. 86 milyon insan bize yol gösterir” dedi.
HABER ETKİN – HABER MERKEZİ / FATİH – İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı’na bağlı İBB Miras, Sümbülefendi Mahallesi’ndeki Belgradkapı Kara Surları’nın 30 yıl aradan sonra en kapsamlı restorasyonu gerçekleştirdi. Dünya mirası 1600 yıllık Kara Surları Belgradkapı için açılış töreni düzenlendi. Törenin yapılacağı alana, CHP Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat ile birlikte gelen İmamoğlu, alana konumlandırılan Çocuk Kütüphanesi ve İBB Kültür’ün düzenlediği çocuk atölyesine konuk oldu. Bir anda karşılarında İmamoğlu’nun görünce şaşkınlıklarını gizleyemeyen çocuklarla, İBB Başkanı arasında renkli sohbetler yaşandı.
MİNİK ÖYKÜ İLE İMAMOĞLU’NUN “TRT” SOHBETİ GÜLDÜRDÜ
İmamoğlu, kendisini izleyen kameraları göstererek, “Hangi kanallar bunlar” sorusunu yönelten Öykü isimli miniğe, “Bilmiyorum ki, bütün kanallar var orada” yanıtını verdi. İmamoğlu, Öykü’nün “TRT Haber mi” sorusunu ise, “Bilmiyorum ki, TRT Haber… O uğramıyor buraya, gelmiyor pek. Gelirken yolunu kaybediyor. Sonra diyorlar ki, ‘Bulamadık sizi.’” şeklinde yanıtladı. İmamoğlu, sözlerine, “Ağlayayım mı” şeklinde tepki veren Öykü’ye, “Bir türlü beni göstermiyorlar. Ne yapayım ben de” yanıtını verdi. Öykü’nün soruları, tepkileri ve İmamoğlu’nun yanıtları gülüşmelere neden oldu. Daha sonra konuşmaların yapılacağı alana geçen İmamoğlu ve Polat, vatandaşların sevgi gösterileriyle karşılandı. Törende, İmamoğlu ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Özel birer konuşma yaptı.
“GEÇMİŞTE VAHİM İŞLERE İMZA ATTILAR”
“Fatih’in göbeğinde bir çöp yığınından tarihi alanı kurtarmak, bizim için gerçekten şereftir, onurdur” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“İstanbul’da, gerçekten eşi benzeri olmayan, muazzam bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olduğumuzun farkındayız. Bu mirasa gözümüz gibi bakmak, hepimizin boynunun borcu. Ben o sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiş bir belediye başkanı olmak için yola çıktım. Ve bugün, gerçekten onun gururunu yaşıyorum. Çünkü bugün İstanbul, tarihinin en çok restorasyon yapılan dönemini yaşıyor. İstanbul’un yıllardır ihmal edilmiş, özellikle kültürel mirasını gün yüzüne çıkarıyor, şehir hayatının da bir parçası yapıyoruz. Mesela Fatih’te bu alanlar, mahallelerinin aynı zamanda capcanlı yaşam merkezleri olacak. Aynı zamanda tarihimize, ecdadımıza saygının gereğini en doğru şekliyle yerine getiriyoruz. Tarihi mirasa sahip çıkmak nasıl bir şeydir biliyor musunuz? Bir gönül işidir, bilinç işidir. Ama aynı zamanda bir liyakat ve uzmanlık işidir. Bunu uzmanlığa değer vermeyenler anlayamazlar. Tarihi eserlerin restorasyonunu herhangi bir inşaat gibi görenler, İstanbul’a ne yazık ki dönem dönem tahminimizin çok üzerinde zarar verdiler. İşin özüne, ruhuna değil, ne yazık ki farklı duygularına; bazen rantına, bazen kazancına, bazen de iş bilmezliğine odaklandılar. Geçmişte, ne yazık ki vahim işlere imza attılar.”
“İBB MİRAS, DÜNYACA ÜNLÜ BİR MARKA HALİNE GELDİ”
“Onun için biz; daha bilimsel, daha teknik ve liyakati öne koyan, aklı, bilimi, tekniği asla yanından rehber olarak ayırmayan İBB Miras’ı kurduk. İBB Miras, İstanbul’un kültür mirasına bilgiyle, sevgiyle, özenle sahip çıkan, belki de tarihinde çok özel bir başlangıç yapan değerli bir organizasyon. İçinde mimar var, içinde mühendis var, sanat tarihçisi var, arkeolog var, restoratör var, restorasyon ustası var, restorasyon işçisi, emekçisi var. İBB Miras’ta, baştan sona esas olan uzmanlık var, tecrübe var, liyakat var. İşte İBB Miras, bu yönüyle çok özel bir kurum. Bu anlamda değerli çalışma arkadaşım Mahir Polat’ın liderliğinde çok önemli, çok değerli ve çok özenli işler yaptı. Teşekkür ederim sevgili Mahir. Teşekkür ederim; İstanbul adına teşekkür ederim. İBB Miras, artık tarihi eserlerin bakımı ve restorasyonu konusunda sadece İstanbul değil, inanın dünyaca ünlü bir marka haline geldi. Mahir başkan İBB yönetimindeyken gösterdiği özelliği ve titizliği, enerjiyi şimdi inşallah, Fatih’in, Fatih ilçesinin bütün sorunlarını çözmek için harcayacak. Ve inanıyorum, Fatih ilçesini hak ettiği değere, tarihe geçecek şekliyle kavuşturacak.”
“İSTANBUL’A GELEN HER TURİST, BURAYI GÖRMEK İÇİN CAN ATACAK”
“Eylül 2022’de, kara surlarının ilk etabı olan Mevlanakapı Ziyaretçi Merkezi’ni açmıştık. Şimdi de Belgrad Kapı ile kara surları rotasına çok güzel bir durak daha ekliyoruz. Az önce Oktay Bey ifade etti; çöpten, molozdan kurtardığımız eşsiz dünya mirası kara surları, artık burada, başta Fatih ilçemiz olmak üzere, Zeytinburnu’na ve diğer ilçelerimize, hatta dünya ölçeğinde konserlere, söyleşilere, atölyelere ev sahipliği yapacak. Kesintisiz bir yürüme rotası olacak aynı zamanda. Bölgeye ve İstanbul’a, tahminimizin çok üzerinde değer katacak. Yeni etabıyla ve önümüzdeki günlerde de devam edeceğimiz diğer etaplarla birlikte, kara surları, İstanbul’un, hatta dünyanın en güzel kültür-yaşam alanlarından birisi olacaktır. İşte böylece, İstanbul’un ihmal edilmiş bir bölgesine, ihmal edilmiş bir sorununa daha, hep birlikte el atmış ve çözmüş oluyoruz. Bakın iddiayla söyleyeyim; İstanbul’un bu hattı, bu kara surlarının tamamının bittiği bir dönemde, İstanbul’a gelen her turist, burayı mutlak görmek ve burada yürümek, burayı hissetmek için can atacak. Çünkü bura, 1600-1700 yıllık bir alan. Buradaki tarihi hissedecek, tarihi hissederken ta Bizans döneminden, Roma döneminden bugüne, aynı zamanda kutlu fetih döneminin ve sonrasını burada yaşayıp görecekler. İstanbul’da turizmi, belki de turist açısından konaklamayı, en az bir gün daha arttıracak bir rotayı hayata geçirecek.”
“İSTANBUL, YILLARCA ÜÇ ŞEYDEN ÇOK ÇEKTİ: İHMALDEN, İHANETTEN, İSRAFTAN”
“Sevgili dostlarım; şunu bilmenizi istiyorum. İstanbul, yıllarca üç şeyden çok çekti: İhmalden, ihanetten, israftan. Sadece ihmalin görüntüsünü, buranın ilk halini gelip gördüğünüzde, anlardınız. Binlerce kamyon çöpün buradan taşınmasını görürken, burası bir yığın gibi çöp doldurulmuş, düşünsenize. Ve bura görülmemiş. Onu gördüğünüzde, ihmali görürdünüz. İsrafı engellediğinizde, İstanbul’un her köşesinde iş ürettiğinizi, her rotasında, her noktasında açılışlar yaptığınızı görürsünüz. Ki onu biz gösteriyoruz. İhaneti de zaten kendi söyledi. Ben söylemedim. İstanbul’un bütün temel sorunları ihmal edilmiştir. Rant hesabıyla, kendi söylediği şekliyle, İstanbul’a ihanet edilmiştir. İstanbul’un bütçesi, israfa boğulmuştur. Biz işte bu ihmale, bu ihanete ve bu israf devrine son verdik. Ne getirdik? Hizmet, icraat ve yatırım dönemini getirdik. İstanbul, belediyecilik tarihinin, iddiayla söylüyorum, en verimli dönemini yaşıyor. Tarihi yapılardan restorasyonuna, metro yapımına kadar, şehre kazandırılan yeşil alanlardan sosyal desteklere, altyapı yatırımlarından kültür ve spor yatırımlarına kadar, her alanda İstanbul hiç bu kadar icraatçı bir dönem yaşamadı. Ben, her türlü yarışa varım. Zaten bu arkadaşların yaklaşık 20 yılı ile de yarışır durumdayım. 5 yıl eşittir, 20 yıl, 25 yıl.”
“BİZİMLE YARIŞAMAYACAKLARINI ANLAYINCA İFTİRA SİYASETİNE BAŞLADILAR”
“Bu sebeple, bizim belediyecilik konusunda ortaya koyduğumuz kabiliyet, bizimle yarışamayacaklarını onlara gösterdi. Bunu anlayınca neye döndüler? Bildikleri işe geri döndüler. ‘Sadece İstanbul’u konuşacağız’ diyenler, İstanbul’u bir kenara bırakıp, neye başladılar? Hemen iftira siyasetine başladılar. Bunlar, 2019’da da böyleydi. Hatırlayın; 2019’da da bize her şeyi söylediler. Bunlar o dönemde çıktılar, ‘terörist’ dediler, ‘hırsız’ dediler bize. Yahu seçimi hem kendileri çalıyor hem de ‘hırsız’ diyorlar. Ama en güzeli şu, en güzeli… Tarih ya bu. İşte tarihin göbeğindeyiz. Tarih, bütün yanılgıları ortadan kaldırıyor. Hatırlayın, bana, ‘Sisi’ dedi, Sisi. Ne güzel Allah’ın işi. Tevafuk ya; Sevgililer Günü’nde gidip, Sisi’nin gözlerine bakmak, ona nasip oldu Mısır’da. Bütün iftiralarını bu millet, tek tek yutturdu onlara. Tek bir delil yokken… Bırak delili; bunu diyeli 2,5-3 sene oldu. Bir de benim 90 bine yakın çalışma arkadaşımı zan altında bıraktılar, töhmet altında bıraktılar. Bundan bile ar etmediler. Ne oldu? Hani, bir tane terörist niye bulmadınız? Şimdi ortada yok. Bu da ortadan kaybolacak, söyleyeyim size. Gönül isterdi ki, eski bakanların yolundan gitmesin. Ama sanki o yoldan gitmeye niyetli gibi duruyor. Tabii kendisi bilir. Ben akıl verecek değilim. Yolu açık olsun.”
“16 MİLYON İSTANBULLUNUN İŞARET ETTİĞİ YOLDA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
“Biz, 16 milyon İstanbullunun işaret ettiği yolda yürümeye devam edeceğiz. O yol ne biliyor musunuz? O yol hizmet yolu, yatırım yolu, icraat yolu. İnanın o yolda şu var. Allah biliyor, yani arada sırada böyle espri yapacağız. Yapacak bir şey yok. Ama ben yüzümü, bir tek size dönüyorum, 16 milyon insana. Farkındaysanız öyle öyle relaks, öyle güzel, öyle rahat bir durumdayım ki… Şurada gelirken 20-25 tane çocuk, gelip gelip sarıldılar. Yanlış anlamayın; yanınıza hiç gelmek istemedim. Orada kalmak istedim. Öyle bir sevgi ki. Diyorum ki; bu 4,5,6,7, 8, 9, 10 yaşındaki çocuklarımızın o sevgisini hak etmek, dünyanın en büyük ödülü. Allah, herkese bunu nasip etsin. Ben, bu sevgiyi yaşamanın onurunu yaşıyorum. Onların o sevgisi karşısında eriyorum ve diyorum ki; ‘Allah’ım, beni bu şehrin çocuklarına mahcup etme, yeter.’ Bu kadar net.”
“SİZ ALIŞMIŞSINIZ BİR KİŞİNİN EMRİNE, BUYRUĞUNA İTAAT ETMEYE”
“İstanbul’a dünüyle, bugünüyle, yarınıyla topyekun sahip çıkma yoludur bizim yolumuz. Bizim yolumuz adalet, eşitlik, kardeşlik yoludur. Oy uğruna her kılığa bürünenler, her renge boyananlar bunu iyi anlasınlar. Onlar gibi yolunu çevirenden, bugün ‘beyaz’, yarın ‘siyah’… Beşiktaşlılar alınmasın, ben çok severim Beşiktaş’ın renklerini. Yani bir gün orası, bir gün burası… Bu iş olmaz. İstanbul’da inançları, dini, milli duyguları istismar ederek siyaset yapma devri bitmiştir, kapanmıştır. Oradan size ekmek yok. İnancınız, milli duygularınız güçlü ise; bunu işinizle, icraatınızla göstereceksiniz. Sizin kullandığınız bütçenin yarısıyla hem de tüm engellere rağmen sizden misli misli fazla çok icraat yapmış bir yönetimin vatanseverliğini sorgulamak, sizin haddinize bile değil. Siz alışmışsınız bir kişinin emrine, buyruğuna itaat etmeye. Biz ise, yeni bir yol çiziyoruz. Bize 16 milyon insan emir verir. Başka hiç kimse veremez. 86 milyon insan bize yol gösterir. Onun için burada, İstanbul’un ecdat yadigarı eserlerini öksüz bıraktınız, her yeri çöpe çevirdiniz. İnanın camileri hazinelerini bile… Onun için bu zihniyete cevabımız, yaptığımız doğru ve özenli işlerle olacak. O bakımdan İstanbul’a hizmette ‘Tam yol ileri’ diyeceğiz kardeşim, tam yol ileri.”
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından; CHP milletvekilleri Engin Altay ve Zeynel Emre, CHP Parti Meclisi üyeleri Baki Aydöner ve Mahir Yüksel, CHP Fatih Belediye Başkanı Adayı Mahir Polat, CHP Zeytinburnu Belediye Başkan adayı Onur Soytürk ve CHP Esenler Belediye Başkan adayı Hasan Dalkıran’ın katılımıyla Belgradkapı Kara Surları, İstanbulluların ve turistlerin ziyaretine açılmış oldu.
GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da tören alanında yanıtladı. İmamoğlu’na ilk olarak, dün yaptığı, “İlk kez Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistemler açılışına Ulaştırma Bakanı tarafından davet edildim” açıklamasının ardından, rakibi Murat Kurum’un böyle bir davet olmadığı yönündeki beyanı soruldu. İmamoğlu, bu soruyu, “Gerçekten böyle mi söyledi? Vallahi ilginç. Kameralara mı söyledi? Bununla gurur duydu yani davet almadığımdan dolayı. Ben buna cevap vermeyeyim de buna bu şekilde cevap veren bir akla şaşıyorum yani. Böyle bir şey olsa ki öyle bir şey yok. ÇED raporu konusunda yalan konuşan biri bu konuda da yalan konuşuyor. Davet edilmedim diye mutlu mu oldu yani? Allah akıl versin” şeklinde yanıtladı. İmamoğlu, pazartesi günü gerçekleştirilecek açılışa katılıp, katılmayacağının sorulması üzerine de “Bize bir davet yapıldı. Ama süreçleri pazartesi görelim bakalım” yanıtını verdi.
“GÖRDÜĞÜM DAVETİYE KARTINI BİLİYORUM”
- İmamoğlu, “Bir adayın Bakan’a bunu sorduğunu söylemesini nasıl yorumluyorsunuz?” sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:
“Ben, Bakan’la görüşmedim tabii. Bana gelen süreci biliyorum sadece. Gördüğüm davetiye kartını biliyorum. Ama çok üzüntü verici. Mesela şu açılışlarımıza biz, bütün devlet birimlerine gönderip, davetlerimizi yapıyoruz. Lokal olanları, o ölçekte yapıyoruz. Mesela buraya ilçe belediye başkanı vesaire… Ya da İstanbul ölçeğindeyse, valisi. Hatta bazı ölçektekileri, Bakanlığı hatta Cumhurbaşkanlığını davet ederiz. Davet etmek, bizim kültürümüzdedir. Davete icabet etmek, bizim kültürümüzde, inancımızda vardır. Yani bundan mutlu olan bir belediye başkan adayı… Vay be! Allah akıl versin.”
“BU MİLLET SANDIKTA CEVAP VERECEK”
- İmamoğlu, “Kurum, Kandil uzlaşısının adayı olduğunuz iddiasını yineledi. Sancaktepe’de DEM Parti bayrakları olduğunu söyledi. Siz ne diyeceksiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Gündemi İstanbul olan arkadaşların sabrı, birkaç hafta sürebildi. Ve bu yolda daha çok şeyler söyleyecekler. Hepsine birden bu millet, sandıkta cevap verecek. Yalanlarına, iftiralarına boğulacaklar. Hem de öyle bir boğulacaklar ki, bu yalan ve iftira siyasetinde per perişan olacaklar. Çok çok kötü cümleler kuruyor. Çok acemi bir arkadaşmış. Yani daha birkaç haftada, bütün acemiliğini ortaya dökmeye başladı. Hani kendi midiyor, başkaları mı dedirtiyor? ‘Şunu şöyle söyle’ mi diyorlar bilmiyorum ama, ben duamı yineleyeyim yine: Allah akıl versin. Başka bir şey demiyorum.”
“STAJYERLİKLE DALGA GEÇİYOR”
- İmamoğlu, Kurum’un İstanbul’a 650 bin konut vaadi üzerinden yaşadıkları polemik hatırlatılarak “Nasıl yapılacağı konusunda sizi staja davet etti. Ne söyleyeceksiniz” sorusuna verdiği yanıt ise şöyle oldu:
“Çok da vakit ayırmak istemiyorum müstakbel adayın bu sözlerine. Çünkü, çok vaktimi alabilir. Ama şunu söyleyeyim. Türkiye’de, özellikle staj ve çıraklık sigortası mağduru olan on binlerce, yüz binlerce insan var. Ve bunlar, sokaklarda gösteri yapıyorlar. Bir ülkeye bakanlık yapmış biri ya da bu şehre belediye başkanı adayı olma sıfatına sahip bir isim, stajyerlikle dalga geçiyor. ÇED raporu meselesinde bile süreci kavrayamayan,anlayamayan….Bakın; İliç’teki olay, çok büyük bir tabiata zararı verecek bir olay. Milyonlarca ton ağırlığındaki süreç, orada büyük bir siyanür atığına ve tamiri mümkün olmayan arızalara sebep olacak. Hiçbir şey yokmuş gibi, ortalıkta geziyor. Önce, ‘Bunun sorumlusu ÇED değildir’ dedi. Bunun sorumlusu ÇED raporudur. Yani ÇED ve Şehircilik Bakanlığı, bu işin sorumlusudur. İki türlü sorumlusudur. Bir; ÇED raporunu düzenler. İki; sonra bu ÇED raporu üzerinden de buradaki süreçleri denetler. Şu anda oradaki olan olay çok net. ÇED’e uygun bir imalat yapılmamıştır. Etkileri Fırat boylarına kadar gidecektir. Başka şehirleri de etkileyecektir. Ama bunlar ne çevreyi ciddiye alırlar ne şehirciliği ciddiye alırlar. Hayatlarında tek ciddiye alacakları şey, -ki öyle büyüdüler, öyle yetiştiler, öyle bir görev süreci yaptılar- tek yaptıkları şey; bir kişiye itaat etmek, bir kişinin emirlerini, buyruklarını yerine getirmek. Öyle olduğu için çevre de şehircilik de umurumda değil. Bu milletin milli duyguları, manevi duyguları da umurumda değil. Çok net ifade ediyorum. Az önceki iftiraları, bu sözleri, bu tarzları vesaireleri birçok bilgiden yoksun bir arkadaşımız olduğunu, yoksun bir müstakbel adayla karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha bize gösteriyor. Allah yine akıl versin diyeyim; ne diyeyim?”