Emek Partisi (EMEP): Gazeteciler serbest bırakılsın, RTÜK kapatılsın!

Example HTML page

Türkiye, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne bu yıl, geçtiğimiz yıla göre daha da kötüleşen koşullarda giriyor.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, gazetecilere yönelik baskılar nedeniyle 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’yi 180 ülke içerisinde 159. sırada gösterdi. 2024’te 158. sırada gösterilen Türkiye, 2025 Endeksi’nde medya özgürlüğünü hiçe sayan uygulamalar nedeniyle bir sıra daha kaybederek; “çok vahim” kategorisinde tanımlandı.

HDK soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklananlar arasında gazeteciler de yer alırken, iktidarı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi tutukladığı soruşturmalara tepki olarak gelişen eylemleri takip eden gazeteciler gözaltına alınıp cezaevine konulurken, kendilerinden gazeteci olduklarının kanıtlanmasının istendiği günlere geldik.

2025 yılı, Türkiye’de gazetecilerin de aralarında olduğu dava süreçlerinde hukukun temel prensiplerinde “masumiyet karinesi” ortadan kalkarken, iktidar yargısının ‘ben senin suçlu olduğunu düşünüyorum, sen suçsuz olduğunu kanıtla’ anlayışı rutin bir uygulama haline gelmeye başladı.

Geride bıraktığımız yıl gazeteciler hakkında yüzlerce yeni soruşturma açılırken, gündüz iktidar basını ve trolleri tarafından hedef gösterilen gazetecilerin gece sabaha karşı evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alındığına şahitlik ettik. Ev hapsi uygulaması da, birçok başka kesim gibi, gazeteciler açısından yaygınlaşmaya başlayan yeni bir ceza tipi olmaya başladı. Gazetecilerin haber kaynaklarına ulaşmasını ve yerinde gözlem yapmasını engelleyen bu uygulama halkın haber alma hakkını önündeki tehditlerden biri haline gelmiştir.

Son bir yıl içinde sokakta haber takibi yapan gazeteciler sık sık polis şiddetine maruz kalırken, muhalefetin sesine yer veren sınırlı sayıdaki televizyon kanalı ise RTÜK tarafından ağır cezalara çarptırıldı.

Bir yandan Kürt sorunuyla bağlantılı olarak ‘yeni bir süreç’ konusunda beklenti yaratmaya çalışan iktidar diğer yandan içeride ve dışarıda operasyonlarını sürdürürken, Kürt basın emekçileri hem Türkiye’de hem de Suriye’de bu operasyonların hedefi oluyor.

Gazeteciler iktidarın baskıları yanında, bir basın emekçisi olarak iktidarın ekonomi politikalarının sonuçlarından da nasibi alıyor. İşsizlik, güvencesizlik ve ekonomik belirsizlik altında mesleğini icra etmeye zorlanan basın emekçileri arasında, geçinmek için ek iş yapanların sayısı her geçen gün daha da artıyor.

Basına, gazetecilere karşı tutum bakımından Türkiye’deki Saray iktidarıyla kardeş ülke ise İsrail’dir. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin 15 Şubat 2025 tarihinde kamuoyuyla paylaştığı rapora göre, geçen yıl yaşamını yitiren 124 gazeteciden 85’i, İsrail tarafından öldürüldü. İsrail ordusu Gazze’de 82, Lübnan’da 3 gazeteciyi katletti.

ABD Başkanı Trump’ın Gazze’ye yönelik olarak gündeme getirdiği tehcir politikası, İsrail’in Filistinlilere ve gazetecilere yönelik süregiden baskısını da destekleyerek cesaretlendirmektedir.

Halkın haber alma hakkı için Türkiye’de iktidarın, Ortadoğu’da İsrail’in zulmüne boyun eğmeyen gazeteciler, sömürüsüz, özgür ve bağımsız bir Türkiye’nin, halkların özgür yaşadığı bir Ortadoğu’nun inşası bakımından da bir umuttur.

Mesleğini yaparken halka bağlılığı esas alan gazetecilerin, halkların çıkarlarından ödün vermeyen basın kurumlarının yalnız bırakılmaması da bir o kadar önemlidir.

Basın emekçilerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlarken, ülkemizin işçi ve emekçilerini basın ve ifade özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın!

RTÜK kapatılsın!

Gazetecilere özgürlük!

Emek Partisi

Genel Merkezi

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir