Ferzan ÖZER: Sarı öküzü vermeyecektik…

Example HTML page

Bundan on beş yıla yakın zaman önce, Bakırköy belediye meclis üyesi olduğum zamanlarda ilçede 6 adet kreş açmıştık.

 Kreşlerin isimlerini de bilim ve sanat insanlarından vermiştik ki hem yad edelim hem de çocuklarımıza örnek gösterelim diye.  

 O tarihte bu olumlu faaliyetimizi şikayet edenler oldu  ki -içimizden hasetlerdi- biz bu haksız şikayetle hala, bugün bile mahkemelerde uğraşırken ne partimiz ne de İBB arkamızda durmamıştı.

Toplum yararına hizmet eden belediye kreşlerinin önemi, özellikle günümüzün yoğun ve talepkar yaşam koşullarında daha da belirginleşiyor.

Kreşler, yalnızca çalışan ebeveynlere destek sunmakla kalmaz; aynı zamanda çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimine katkıda bulunur.

 Bilim ve sanat insanlarının adını taşıyan kreşlerin, çocuklara ilham kaynağı olması ve erken yaşlardan itibaren değerli örneklerle tanışmalarını sağlaması açısından da ayrı bir anlamı var.

15 yıl önce Bakırköy’de açtığınız kreşler  yerel yönetimlerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiği önemli adımlardı. Ancak ne yazık ki, bu tür girişimler bazen siyasi engellemelerle karşılaşabiliyor. Bu durum, toplumsal faydayı siyasetten bağımsız bir şekilde ele almanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

“Sarı öküzü vermemek” bu tür haklı davalarda dirayetli ve kararlı durmanın önemine işaret ediyor. 

Toplum yararına projelerde kararlılıkla hareket edilmesi, yalnızca bugün için değil, gelecekte benzer projelerin önünü açmak için de kritik.

 Bu tür girişimleri destekleyen bir toplumsal dayanışma kültürünün inşa edilmesi gerekiyor.

Belediyelerin kreşleri ne belediyelerin malı ne de hükümetin. O kreşler hizmete başladıktan itibaren HALKIN malıdır.

    1.    Kadın istihdamını destekler,

    2.    Çocukların eşit fırsatlara sahip olmasını sağlar, 

    3.    Yerel ekonomiye katkı sunar,

    4.    Toplumsal dayanışmayı Güçlendirir.

Bu tür projelerin korunması ve desteklenmesi, sadece yerel yönetimlerin değil, tüm toplumun sorumluluğu olmalıdır. Engellere rağmen bu tür faydalı projeleri savunanların dayanışma ve cesaretle hareket etmeleri, toplumsal ilerlemenin anahtarıdır. O TARİHTEN BERİ UĞRAŞTIĞIMIZ HUKUKİ ZORLUK BENİM VE ARKADAŞLARIMIN MADALYASIDIR..

 Daha güçlü olabilseydik bu günleri yaşamazdık.

 SARI ÖKÜZÜ VERMEYECEKTİK…

Bundan on beş yıla yakın zaman önce, Bakırköy belediye meclis üyesi olduğum zamanlarda ilçede 6 adet kreş açmıştık.

 Kreşlerin isimlerini de bilim ve sanat insanlarından vermiştik ki hem yad edelim hem de çocuklarımıza örnek gösterelim diye.  

 O tarihte bu olumlu faaliyetimizi şikayet edenler oldu  ki -içimizden hasetlerdi- biz bu haksız şikayetle hala, bugün bile mahkemelerde uğraşırken ne partimiz ne de İBB arkamızda durmamıştı.

Toplum yararına hizmet eden belediye kreşlerinin önemi, özellikle günümüzün yoğun ve talepkar yaşam koşullarında daha da belirginleşiyor.

Kreşler, yalnızca çalışan ebeveynlere destek sunmakla kalmaz; aynı zamanda çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimine katkıda bulunur.

 Bilim ve sanat insanlarının adını taşıyan kreşlerin, çocuklara ilham kaynağı olması ve erken yaşlardan itibaren değerli örneklerle tanışmalarını sağlaması açısından da ayrı bir anlamı var.

15 yıl önce Bakırköy’de açtığınız kreşler  yerel yönetimlerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiği önemli adımlardı. Ancak ne yazık ki, bu tür girişimler bazen siyasi engellemelerle karşılaşabiliyor. Bu durum, toplumsal faydayı siyasetten bağımsız bir şekilde ele almanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

“Sarı öküzü vermemek” bu tür haklı davalarda dirayetli ve kararlı durmanın önemine işaret ediyor. 

Toplum yararına projelerde kararlılıkla hareket edilmesi, yalnızca bugün için değil, gelecekte benzer projelerin önünü açmak için de kritik.

 Bu tür girişimleri destekleyen bir toplumsal dayanışma kültürünün inşa edilmesi gerekiyor.

Belediyelerin kreşleri ne belediyelerin malı ne de hükümetin. O kreşler hizmete başladıktan itibaren HALKIN malıdır.

    1.    Kadın istihdamını destekler,

    2.    Çocukların eşit fırsatlara sahip olmasını sağlar, 

    3.    Yerel ekonomiye katkı sunar,

    4.    Toplumsal dayanışmayı Güçlendirir.

Bu tür projelerin korunması ve desteklenmesi, sadece yerel yönetimlerin değil, tüm toplumun sorumluluğu olmalıdır. Engellere rağmen bu tür faydalı projeleri savunanların dayanışma ve cesaretle hareket etmeleri, toplumsal ilerlemenin anahtarıdır. O TARİHTEN BERİ UĞRAŞTIĞIMIZ HUKUKİ ZORLUK BENİM VE ARKADAŞLARIMIN MADALYASIDIR..

 Daha güçlü olabilseydik bu günleri yaşamazdık.

 SARI ÖKÜZÜ VERMEYECEKTİK…

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir