EYÜP MÜTEAHİTLER DERNEĞİ-EMÜDER ÜYELERİYLE İFTAR SOFRASINDA BULUŞTU
Eyüpsultan Müteahitler Derneği Mübarek Ramazan Ayı dolayısıyla düzenlemiş olduğu iftar sofrasında üyeleri ve dostlarıyla bir araya geldi.
Eyüpsultan Müteahitler Derneği iftarına CHP Eyüpsultan İlçe Başkanı Doğan Sarıtaş, İYİ Parti Eyüpsultan İlçe Başkanı Mehmet Hulusi Sıvacı, AK Parti Eyüpsultan İlçe Başkan Yardımcısı Mehmet Selamet, TC Eyüpsultan Belediye Başkan Yardımcısı Cevdet Yıldız, Eyüpsultan Belediye Meclisi Başkan Vekili Mehmet Er, CHP Eyüpsultan Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili Zülfü Çakar, CHP Gaziosmanpaşa Belediye Meclis Üyesi Emre Aykut,
AK Parti Meclis Üyesi Cengiz Çup, Çağdaş Erzurumlular Federasyonu (ÇEDEF) Başkanı Derviş Çiçek, Amasya Dernekler Federasyonu (ADEF) Başkanı Turan Sayar, Dünya Ehli-Beyit Vakfı Başkanı Fermani Altun, CHP 2019 Eyüpsultan Belediye Başkanı Adayı Emel Bilenoğlu, Eski Alibeyköy Spor Kulubü Başkanı Emin Atmaca, Güzeltepe Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Abuzer Çetinkaya, Mahalle Muhtarları’nın da aralarında olduğu çok sayıda Siyasi Parti, STK yöneticileri ve EYMÜDER üyeleri ve yöneticileri katıldı.
HABER ETKİN / HABER MERKEZİ: EYÜPSULTAN-ALİBEYKÖY / İSTANBUL
EMÜDER- Eyüp Müteahitler Derneği Başkanı İrfan Tutacak gelen misafirlerine hoş geldiniz diyerek günün anlamına ilişkin ve içinde bulundukları sorunlar hakkında bir konuşma yaparak hükümete çözüm önerileri sunan bir konuşma gerçekleştirdi.
İrfan Tutacak konuşmasına şu ifadelerle devam etti;
Sayın Eyüp Belediye Başkanı yardımcım, Siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, Sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli başkan ve yöneticileri, Sayın basın mensupları; Sevgili misafirler…
Davetimizi kırmayarak, iftarımıza teşrif ettiğiniz için, EMÜDER ailesi adına hepinize teşekkür ediyorum.
“Başı rahmet ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş” olarak bilinen; toplumumuzda yüzlerce yıldan beridir her zaman barış, birlik ve sosyal dayanışmaya vesile kıldığımız Ramazan ayınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Öte yandan, Ramazanın feyiz ve bereketini yaşamayı beklediğimiz şu günlerde, ülke ve tüm insanlık alemi olarak hepimiz ekonomik ve sosyal alanda oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz.
Çözümü noktasında etkili önlemler alınmadığı takdirde, sadece belli bir kesimi değil, bütün toplum katmanlarını etkisi altına alan bu ekonomik sıkıntılarınsosyo-ekonomik yapımızda telafisi güç hatta imkansız derin birtakım hasarlara sebebiyet vermesinden endişe ediyoruz.
Tüm dünyayla birlikte, her bir ferdimizin kişisel hayatında bizzat yaşadığı Covid-19 pandemisinin yarattığı sosyal ve ekonomik sorunlarla, Salgının bu süreçte bizden aldığı canlar ve geleceğimize yönelik ortaya koyduğu belirsizlikler yetmiyormuş gibi; dünyanın belirli bölgelerinde yaşanan savaş ve zulümlerin devam ettiğini de üzülerek belirtmek istiyorum.
Bu da birey ve toplumolarak daha sıkı bir biçimde kenetlenmemizi ve çok daha kapsamlı bir dayanışma ruhuyla hareket ederek sorunlarımıza çözüm üretmemizi gerekli kılmaktadır.
Ramazanı yaşadığımızı bu manevi iklimde, ‘sosyal dayanışma’dan ilk anlamamız gereken şeyin, etrafımızda geçim derdi çeken yoksul insanlara yardım elimizi uzatmak olduğunu kabul ediyorum; ama ‘dayanışma’ kavramının sadece çevremizdeki insanlara yapılabilecek bireysel yardımlaşmadan ibaret olmadığını da vurgulamak istiyorum.
Kanaatimizce, gerçek ‘dayanışma’, ancak tüm toplum katmanlarının daha geniş ve makro plandaki karşılıklı destek ve beraberlik ruhu içerisine birlikte hareket etmesi ile mümkün olacaktır…
İktisadi yapı karmaşık bir eko sistemdir. Bu mekanizmanın geriye gitmeden, devamlı surette gelişip ilerlemesi için, sistemin bir bütün halinde gözetilmesi, tüm unsur ve kesimleriyle birlikte topyekun bir şekilde kollanıp desteklenmesi şarttır.
Ekonomi bilimiyle uğraşmıyoruz. Ama ekonomik sistemin temel yapı taşlarından birisi olan iş dünyasının bir ferdi olarak diyebilirim ki;
Nasıl ki muhtemel bir sosyal çöküntünün önünün alınabilmesi için; geniş halk kitlelerinin bu zor günlerde gözetilmesi gerekiyorsa; ekonominin çarklarının durmaması için de, aynı şekilde, girişimci sınıfına da arka çıkılması şarttır. Kaderimiz birbirine bağlıdır çünkü.
İktisat bilimine göre, talep olmazsa arz olmaz; yeterli arzın olmadığı yerde de sağlıklı bir ekonomiden söz edilmesi de mümkün değildir.
Saygıdeğer Misafirlerimiz;
Daha çok konut inşaatı sektöründe faaliyet gösteren iş insanların oluşturduğu bir yapı olan EMÜDER ailesi adına; içinden geçtiğimiz bu sıkıntılı dönemin sektörümüze olumsuz yansımalarını ve bundan çıkış yoluyla ilgili görüş ve önerilerimizi kısaca arz ettikten sonra konuşmama son vermek istiyorum.
Konut ve barınmanın, gıda ve giyimden sonra gelen en temel insani ihtiyaçların başında geldiğini hepimiz biliyoruz.
Asgari insani şartları taşıyan bir konutta, mümkünse mülk sahibi olarak, ya da hiç değilse gelirine nazaran makul bir kira karşılığında ikamet etme imkanının tüm vatandaşlara temin edilmesi sosyal devletin de en önemli görevlerinden bir tanesidir.
‘’KONUT SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI’’
Konut sektöründeki temel sorun basitçe şu şekildedir;
Girdi maliyetlerindeki yüksek artışlar konut fiyatlarına yansımış.
Üstelik sadece fiyatlara yansımakla kalmamış; konut üretimini de durma noktasına getirmiştir.
Öyle ki konut inşa sektöründe faaliyet gösteren bizler, bir yandan şimdiye dek görülmemiş bir oranda artan demir, beton ve sair girdi maliyetleriyle nasıl baş edeceğiz diye düşünürken; diğer yandan da, konut fiyatlarının katlanmasıyla birlikte, zaten alım gücü önemli ölçüde zayıflamış olan potansiyel müşteri vatandaşların konut alım taleplerinin de düşmesiyle birlikte sektörümüz ciddi bir durgunluğa girmenin eşiğine gelmiş bulunmaktadır.
Bu da konut üretimi yapan sektör üyelerini büyük bir finansal kriz riskiyle karşı karşıya getirmiştir.
Daha 6-7 ay öncesine göre bugün çok daha pahalıya imal edebildiğimiz bir daireye nasıl bir satış satış fiyatı koyacağımızı şaşırdığımız bu durumda, konut inşaatı müteahhitleri olarak biz de çok ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz.
Çünkü artan maliyetleri aynı nispette daire fiyatlarına yansıttığımızda, satış yapamama durumuyla karşılaşıyoruz. Daire satıp paraya çevirdiğimizde ise, elimize geçen para ile yeni bir projeye başlayalım dediğimizde, bu kez de çok daha az miktarda girdi malı ve hizmeti satın alabiliyoruz.
Bu yüzden pek çok arkadaşımız, bu finansal sıkıntı ve yetersizliklerden dolayı sektörden çıkmak durumunda kalmış ve ne yazık ki bu çıkış halen de devam etmektedir.
Büyük finansal riskleri göze alarak ayakta durmaya çalışan sınırlı sayıdaki cesur girişimci insanımızın da bu fırtına karşısında yıkılmadan üretmeye devam edebilmeleri için hükümetin bu konuda acil bir Eylem Planını devreye koyması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu itibarla, hükümet tarafından hızla yürürlüğe konulacak bir Eylem Planıyla; konut üretimine ilişkin girdi maliyetlerimizi düşürecek, aşağıda sıraladığımız tedbirlerin alınmasının şart olduğunu düşünüyoruz.
‘’DEVLETİMİZDEN ACİL ÇÖZÜM BEKLİYORUZ’’
1 – Demir, beton ve benzeri temel girdilerdeki KDV’nin %1’e düşürülmesini,
2- Bu ürünlerin ithalinde alınan gümrük ve diğer vergilerde indirime gidilmesini,
3- Tüketicilere uygulanan konut kredi faizi oranının aylık %1’in altına indirilmesini,
4- Konut üreticilerine özel ticari kredi paketlerinin cazip hale getirilmesini,
5- Daha büyük projelerle daha çok sayıda konut üretmeyi amaçlayan birden fazla girişimcinin bir araya gelerek kuracakları şirket ya da ortak girişimlerin maddi ve manevi olarak teşvik edilip desteklenmesini, öneriyoruz.
Saygıdeğer misafirlerimiz;
Davetimize icabet edip geldiğiniz ve beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor ve hepinize sağlık ve afiyetler diliyorum dedi.