Eğitim-İş Genel Sekreteri Seher Ergin, okullarda temizlik ve hijyen sorununun devam ediyor…
Eğitim-İş Genel Sekreteri Seher Ergin, okullarda temizlik ve hijyen sorununun devam ettiğini belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı her ne kadar istihdam edilen temizlik personeli sayısının artırıldığını ve okulların hijyen koşullarının denetim altında olduğunu iddia etse de gerçek şudur ki okullarımızda yaşanan temizlik sorunları büyük ölçüde devam etmektedir. Bir ilde, birkaç okula sembolik temizlik malzemesi gönderilip, tüm ilin sorunu çözülmüş gibi gösterilmesi, adeta sahtekarlıktır. Velilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sağlıklı bir eğitim ortamına kavuşması için, eğitim sistemine kalıcı çözümler üretilmelidir” dedi.
Yeni eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin birçok noktasındaki okullarda temizlik ve hijyen malzemesi eksiliği sorunu hem velilerin hem de eğitim sendikalarının tepkilerine neden oldu. Bazı okullarda velilerin dönüşümlü olarak sınıfları temizlediği görüntüler ve artan tepkiler sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı, 30 bin yeni temizlik personeli alacağını açıkladı. Bu esnada ise Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, başvurulması halinde başlattıkları okullara temizlik malzemesi desteği verileceğini duyurdu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye genelindeki 60 bin 487 okulda 49 bin 578’i kadrolu olmak üzere 30 bin Toplum Yararına Program kapsamında 63 bin 777 kişi ise İşgücü Uyum Programı kapsamında olmak üzere toplam 143 bin 355 temizlik personeli görev yapıyor. Ayrıca Bakanlık tarafından 120 bin kontenjanın tamamlanması için ise çalışmalar sürüyor. Eğitim sendikaları ve veliler, okulların temizliğiyle ilgili yaşanan aksaklıkların eğitim ortamlarının kalitesini olumsuz etkilediği ifade ederken; okullarda son durumu Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Seher Ergin, şu değerlendirmelerde bulundu
Ergin, ”Milli Eğitim Bakanlığı her ne kadar istihdam edilen temizlik personeli sayısının artırıldığını ve okulların hijyen koşullarının denetim altında olduğunu iddia etse de gerçek şudur ki okullarımızda yaşanan temizlik sorunları büyük ölçüde devam etmektedir’’ dedi. Okulların temizliğiyle ilgili velilerden, öğretmenlerden ve okul idarecilerinden geri bildirim almayı sürdürdüklerini söyleyen Ergin, ”Birçok okulda ciddi temizlik eksikliklerinin halen sürdüğünü gözler önüne sermektedir. Eğitimde kalıcı personel istihdamına yönelik sürdürülebilir bir politika geliştirilememesi, geçici çözümlerle bu açığın kapatılmaya çalışıldığını gösteriyor’’ diye konuştu.
”Kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli sömürünün önünü açtı’’
İşgücü Uyum Programı (İUP) ve Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında görevlendirilen geçici personel uygulamalarının, okulların kalıcı ve sürdürülebilir temizlik ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunun altını çizen Ergin, ”Geçici personelin sağlanması sürecinde yaşanan gecikmeler, okullarımızın hijyen standartlarını tehlikeye sokmuştu. Kaldı ki daha önce vurguladığımız gibi bu uygulama, kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli sömürünün önünü açtı. Haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenliği ne temizliği sağlanabilir, üstelik bu asla kabul edilemeyecek bir emek sömürüsüdür. TYP kapsamında çalışan personelin sadece 6 aylık sözleşmelerle işe alındığı ve işlerinin 31 Mart itibarıyla sona ereceği göz önüne alındığında, bu programın eğitim yılı boyunca istikrar sağlamayacağı ortadadır” değerlendirmesini yaptı.
”Geçici çözümler, çalışanları mağdur ederken, okulları tehlikeye atıyor’’
Öte yandan, İşgücü Uyum Programı (İUP) kapsamında görevlendirilen çalışanların düşük ücretlerle uzun saatler çalışmak zorunda bırakılmasının personellerde memnuniyetsizliği artırdığını söyleyen Ergin, ”Çalışanların ‘Biz neden bu kadar düşük ücretle bu işi yapıyoruz?’ sorusunu sormaya başlaması, Bakanlığın eğitim kurumlarına yönelik personel politikalarının ne denli sorunlu olduğunu açıkça göstermektedir. Okullarımızda kaliteli ve sürekli temizlik hizmeti sağlanması için kalıcı istihdam politikalarına ihtiyaç varken, bu geçici çözümler hem çalışanları mağdur etmekte hem de okulların hijyen standartlarını tehlikeye atmaktadır’’ dedi.
”Bakanlık, yardımcı personel açığını dolaylı da olsa dile getirmek durumunda kaldı’’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın paylaştığı İUP ve TYP kapsamında geçici çalışan sayısını okullardaki kalıcı personel ihtiyacının en az 150 bin olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Ergin, ”Bu sayının da kalabalık sınıfları, çok katlı okulları, ikili eğitim garabetini düşündüğümüzde yeterli olmayacağını herkes biliyor, en iyi de Bakanlık biliyor aslında. Yani, Bakanlık dolaylı da olsa ilk kez okullarımızdaki yardımcı personel açığını net bir şekilde dile getirmek durumunda kalmıştır. Ne yazık ki, bu ihtiyacın kadrolu ve sürdürülebilir şekilde karşılanmadığını da kabul etmek zorundayız’’ dedi.
”Sembolik temizlik malzemesi gönderilip, tüm ilin sorunu çözülmüş gibi gösterilmesi, adeta sahtekarlıktır’’
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan denetim ve incelemelerin büyük bir kısmının “göstermelik” olarak yapıldığını ve gerçek hijyen sorunlarının göz ardı edildiğini kaydeden Ergin, ”Bir ilde, birkaç okula sembolik temizlik malzemesi gönderilip, tüm ilin sorunu çözülmüş gibi gösterilmesi, adeta sahtekarlıktır. Velilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sağlıklı bir eğitim ortamına kavuşması için, eğitim sistemine kalıcı çözümler üretilmelidir. Geçici ve yetersiz personel politikalarıyla bu sorunlar çözülemez. Eğitim kurumlarımızın siyasi tartışmalara malzeme yapılması kabul edilemez, ancak gerçekler ortadayken susmak da mümkün değildir’’ diye konuştu.
”Çocuklarımızın sağlığı ve geleceği üzerinden siyasi çıkar hesapları yapılmamalıdır”
Belediyeler tarafından okullara yapılan yardımlara da değinen Ergin, belediyelerin okulların temizlik ve hijyen ihtiyaçlarına katkıda bulunmasının Bakanlık tarafından eleştirilmesinin katkıları küçümsemek anlamına geldiğini söyledi. Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Oysa yerel yönetimlerin, halkın talepleri doğrultusunda okulların hijyen sorunlarına destek vermesi, siyasetten bağımsız bir kamu hizmetidir. Bu durumu ‘siyasi şov’ olarak nitelendiren Bakanlık, asıl görevi olan hizmeti eksik bırakarak, sorumluluğunu başka kurumlara yüklemeye çalışmaktadır. Bakanlık, okulların temizlik ve hijyen sorunlarını çözme noktasında yetersiz kalırken, bu sorunları çözmeye çalışan yerel yönetimlerin çabalarını ‘etik dışı’ ilan etmek yerine, iş birliği yapmalı ve eğitimin her kademesinde sağlıklı koşulların sağlanması için somut adımlar atmalıdır. Eğitim, siyasi tartışmalardan daha önemli ve öncelikli bir konudur; çocuklarımızın sağlığı ve geleceği üzerinden siyasi çıkar hesapları yapılmamalıdır.’’