Covid-19 aşı yarışını Oxfordlu ekip bir adım önde götürüyor
Oxfordlu bilim insanları, mevzuat koyucular hızlı bir şekilde onaylar ve aşının etkili olduğu kanıtlanırsa, aşının ilk birkaç milyon dozunun Eylül ayına kadar hazır olabileceğini söylüyorlar
BirGün Gazetesi DIŞ HABERLER SERVİSİ‘nin haberine New York Times’dan David D. Kirkpatrick’ın haberine göre, bu yarışta en önde giden araştırma, Oxford Üniversitesi bünyesindeki yenilikçi aşı merkezi Jenner Enstitüsünde yürütülüyor.
Koronavirüsü yenmek için aşı araştırmaları tüm dünyada nefes kesen bir hızla ilerliyor. New York Times’dan David D. Kirkpatrick’ın haberine göre, bu yarışta en önde giden araştırma, Oxford Üniversitesi bünyesindeki yenilikçi aşı merkezi Jenner Enstitüsünde yürütülüyor. Bu aşı çalışması daha önce dünya kamuoyunun gündemine, araştırmacılardan birinin “Eylül ayında hazır olacağından % 80 eminim” ifadesiyle girmişti…
Diğer pek çok araştırma ekibi, aşının güvenli olduğunu test etmek için birkaç yüz katılımcılı küçük ölçekli klinik denemelerle yola çıkmak zorunda kaldılar. Ancak Jenner Enstitüsündeki bilim insanları, bu konuda daha avantajlı durumdaydılar. Çünkü geçen yıl daha önceki koronavirüs türlerine karşı yapılan denemelerde benzer aşılamaların insanlara zararsız olduğunu kanıtlamışlardı.
Bu da onlara, gelecek ayın sonuna kadar 6000’den fazla kişiyi kapsayan yeni koronavirüs aşısı testlerini planlama ve bir adım öne çıkma imkanı sağlıyor. Bu denemenin aşının sadece güvenli olup olmadığını değil, aynı zamanda işe yarayıp yaramadığını da göstermesi umuluyor.
Oxfordlu bilim insanları, şayet mevzuat koyucular hızlı bir şekilde onaylar ve aşının etkili olduğu kanıtlanırsa, aşının ilk birkaç milyon dozunun Eylül ayına kadar hazır olabileceğini söylüyorlar.
Hayvanlar üzerindeki denemelerinde umut veren sonuçlar var
Geçen ay Montana’da Ulusal Sağlık Enstitüsü Rocky Mountain Laboratuvarından araştırmacılar, Oxford’da geliştirilen aşının ilk dozlarıyla altı hint şebeğini aşıladılar. Bu denemede hayvanlar, pandemiye sebep olan virüse ağır miktarda maruz bırakıldılar. Laboratuardaki diğer hayvanları hasta edecek miktarda… Testi gerçekleştiren Vincent Munster, altı hayvanın da 28 günden daha fazla süredir sağlıklı olduğunu söyledi.
Dr. Munster, bilim insanlarının sonuçları hala analiz ettiklerine dikkat çekerek “Hint şebeği insana en yakın sisteme sahip” dedi. Sonuçları gelecek hafta başka bilim insanlarıyla paylaşacağını ve hakemli bir dergiye göndereceğini söyledi.
Maymunlardaki bağışıklığın insanlarda da aynı derecede koruma sağlayacağının garantisi yok. Ancak son günlerde 144 katılımcıyla klinik denemeye başlayan Çinli bir firma olan, Sinovac da aşısının hint şebeklerinde etkili olduğunu duyurmuştu. Bununla birlikte, maymun sonuçları Oxford’un hızlı aşı girişiminin bir öncü olacağını gösteriyor.
Farklı farklı pek çok çalışmaya mali destek sağlayan Bill ve Melinda Gates Vakfı Aşı Programı Direktörü Emilio Emini “(Bu aşı çalışması) çok çok hızlı bir klinik program” dedi.
Hangi aşı adayının en başarılı olacağını klinik deneme sonuçları hazır oluncaya kadar söyleyemeyiz.
Dr Emini, her halükarda birden fazla aşıya ihtiyaç olacağını savundu. Bazı aşıların farklı maliyet ve farklı dozlarda çocuklar veya yaşlılar gibi gruplarda diğer aşılardan daha etkili olabileceğini söyleyen Emini, üretimde çeşitli aşıların olmasının olası darboğazı aşmakta katkı sağlayacağını ekledi.
“Önümüzdeki birkaç hafta enfeksiyon sayısının düşmesini istemeyen ender insanlarız…”
Jenner Enstitüsü Direktörü ve aşı araştırmasına katılan beş kişiden biri olan Prof. Adrian Hill, “Aşımızı test edebilmek adına ülkede birkaç hafta daha yeni enfeksiyon sayısının yüksek seyretmesini isteyen ender insanlarız” şeklinde konuştu.
Etik kurallar, genel bir ilke olarak, insan denemelerine katılanları ciddi bir hastalıkla enfekte etmeyi yasaklıyor. Bu durumda aşının işe yarayıp yaramadığını kanıtlamanın tek yolu kalıyor; virüsün yayıldığı bir yerdeki insanların aşılanması…
Eğer sosyal mesafelendirme önlemleri ve diğer faktörler İngiltere’de yeni enfeksiyon oranını düşürmeye devam ederse, deneme, aşının işe yarayıp yaramadığını gösteremez.
Enstitünün koronavirüs çalışmalarının kaynağı, Profesör Hill’in sıtmaya karşı şimdiye kadar başarısız aşı arayışı…
Jenner Enstitüsünün koronavirüs çalışmaları, Profesör Hill’in sıtmaya karşı şimdiye kadar başarısız aşı arayışına dayanıyor.
Hill’in sıtma ve tropikal hastalıklarla tanışması da 1980’lerin başlarına rastlıyor. O vakitler Dublin’de Tıp öğrencisiyken, iç savaş yıllarında şimdiki adıyla Zimbabwe’de bir hastanede papaz olarak çalışan amcasını ziyaret etmesiyle…
Prof. Hill, “Aklımda şu soruyla geri döndüm: ‘İngiltere ve İrlanda’daki bu hastanelerde ne görüyorsun?’ Bu tarz hastalıkların hiçbirisi yok bu hastanelerde…”
Büyük ilaç firmaları gelişmekte olan ülkeleri vuran salgınları karlı bulmazlar ve bu nedenle ilgi duymazlardı. Tropikal tıp ve moleküler genetik doktorasından sonra, Profesör Hill, Oxford’a bağlı en büyük akademik merkezlerden birinin kurulmasına yardımcı olur. 1000 doza kadar pilot üretim yapabilme kapasitesi olan, karlı olmayan aşı araştırmalarına adanmış bu merkez Jenner Enstitüsüdür.
Enstitü, koronavirüslere karşı çalışmasında, benzer bir virüsün genetik kodunun değiştirilmesine dayanan bir teknolojiyi kullanıyor. Klasik bir aşı, bağışıklığı harekete geçirmek için (hastalığa sebep olan) virüsün güçsüzleştirilmiş bir versiyonunu kullanır. Ancak enstitünün kullandığı teknolojide, farklı bir virüs, bilim insanlarının durdurmayı amaçladığı virüsü (bu vakada Covid-19’a sebep olan virüsü) taklit edip etkilerini nötralize etmek amacıyla değiştiriliyor. Vücuduna enjekte edilen bu zararsız impostörün, bağışıklık sisteminin hedef virüsle mücadele edip onu öldürmesine imkan sağlaması amaçlanıyor.
Profesör Hill, sıtma ve diğer hastalıklara karşı insan bağışıklığı sağlamak amacıyla şempanzelerde bulunan bir solunum virüsünü yenmek için on yıllardır bu teknolojiyle çalışıyor. Son 20 yılda enstitü, sıtmaya neden olan parazite karşı 70’ten fazla klinik aşı denemesi yaptı. Ne yazık ki henüz başarılı bir sonuç elde etmedi.
Buna rağmen, 2014 yılında Profesör Hill’in test ettiği şempanze virüsüne dayanan bir aşı, bir milyon doz sağlayabilecek ölçekte üretildi. Etkili olduğu kanıtlanırsa, koronavirüs aşısının kitle üretimi için etkili bir şablon teşkil edecek. Meslektaşı Sarah Gilbert ise bu şempanze virüsünü daha önceki bir koronavirüs olan MERS’e karşı kullanmak üzere değiştirdi. İngiltere’de bir klinik denemeyle aşının güvenli olduğunun kanıtlanmasının ardından, Aralık ayında Suudi Arabistan’da başka bir deneme başladı.
Ocak ayında Çinli bilim insanlarının Wuhan’daki gizemli virüsün genetik kodunu tanımlamalarıyla, bu yaklaşımı denemeye karar verdi. .
“Aşılar pandemilere iyi geliyor, evet ama pandemiler de aşılara iyi geliyor”
Pandeminin patlak vermesiyle birlikte, bu araştırmaya mali kaynak aktarıldı. Diğer tüm aşı çalışmaları kısa süre içinde rafa kaldırıldı ve enstitünün laboratuarı tam zamanlı olarak Covid-19’a odaklanmaya başladılar.
“(Normal zamanlarda) tüm dünya ayağa kalkıp nasıl yardımcı olabiliriz, paraya ihtiyacınız var mı demiyor” şeklinde konuşan Prof. Hill, “Aşılar pandemilere iyi geliyor, evet ama pandemiler de aşılara iyi geliyor” diye ekledi.
Enstitü geçen hafta 1100 kişiyi kapsayan Faz 1 klinik denemelere başladı. Gelecek ay 5000 kişiyi kapsayan Faz 1 ve 2 birleşik denemelere başlayacak. Diğer aşı projelerinin aksine, bu denemenin aşının hem güvenli hem de etkili olduğu kanıtlayacağı tasarlanıyor.
Aşıyı alanlardan sadece bir veya iki kişi hasta olup, kontrol grubundaki bir düzine katılımcı Covid-19’dan hasta olursa, bilim insanları zaferlerini ilan edecekler. “O zaman parti verip tüm dünyaya söyleyebiliriz” diyen Prof. Hill, hemen ardından kontrol grubundaki herkesin hemen aşılanacağını sözlerine ekledi.
İngiltere’de çok az sayıda kişi enfekte olursa, enstitü, diğer denemeleri koronavirüsün yayıldığı, belki Afrika veya Hindistan’da yapmayı planlıyor.