Coşku ve çatışma arasında CHP: Emekçilerin kalesi mi, kaynayan kazan mı olacak?
Önceki dönem CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi Dursun Bulut, Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitingler dizisinin 71’incisi olan Sultangazi eyleminin ardından sosyal medya hesabından bir değerlendirme yazısı yayımladı. Eski ve yeni yönetim arasındaki amansız çekişmenin parti içi mücadelenin ötesine geçtiğini bu çatışma ortamının ”düşmanlık hukuku” seviyesine ulaşmış olmasının kurumsal yansımalarına dikkat çekerken bir dizi çözüm önerisi ve uyarılarda da bulundu.

Dursun Bulut’un olumsuzluklar karşısında, öneriler ve çözümler içeren yazısı söyle;

Sultangazi’de gerçekleşen 71’inci mitingimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) halkla kurduğu bağın gücünü bir kez daha kanıtladı. Yaklaşık 10.000 m2 bir alanı tamamen dolduran on binlerce emekçi, kadın, erkek, genç her yaştan insan, Partimizin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in mesajlarına coşkuyla yanıt verdi, “CHP öncelikle emeğin yanındadır ve Erdoğan, sandığı bir an önce halkın önüne getir” sözleri, kitlesel bir ‘Tayyip istifa’ sloganına dönüşerek, alanın kükremesine neden oldu. Bu, sokağın ve tabanın güçlü bir değişim iradesi gösterdiğinin tartışmasız kanıtıdır.

Ancak ne yazık ki, bu muazzam dış enerjiye rağmen, parti içi dinamikler giderek zehirleniyor. Aylardır hatta yıllardır süren mevcut ve önceki genel başkan taraftarları arasındaki acımasız husumet, artık “düşmanlık hukuku” seviyesine ulaşmış durumdadır ve bu yıkıcı davranışların bedelini tüm partililer ödüyor.

MEDYA DESTEKLİ ÇAMUR FIRTINASI!
Parti içindeki bu düşmanlık huku, “göreve hazır” havuz medyası aracılığıyla kamuoyuna taşınmaktadır. Örnek olarak, CNN Türk’te hiç tanımadığım bir kişinin, 2014 yılındaki bir adaylık sürecine dair tamamen mesnetsiz ve akıl dışı iddialarla şahsımı hedef alması bunun örneklerinden biridir. Bu kişi Sn.Sarıgül’ün adaylığına karşı çıkmış ve güya ben, bu kişi ya da kişileri susturmuş ve Sn.Sarıgül’ün adaylaşmasını sağlamışım. Beni tanıyan herkes bilir. Değişmez ilkem ön seçimdir. Bu talebim kabul görmezse ve de atama tercih edilip aday belirlenirse bir parti emekçisi olarak partimin dolayısıyla adayımızın kazanması için var gücümle çalışırım. Bu istisnasız tüm seçimlerde böyle olmuştur.
Benim, adayı belirleme sürecinde Sn.Sarıgül’ün adaylaşmasını istemeyen kişileri engellediğime gelince kocaman bir iftiradır. Bu videoyu yayınlayan kişi ya da kişiler, insaf sınırlarını zorlamaktadırlar.
Ayrıca, bu tür videoların, hiçbir sorgulama yapılmadan ana akım medyada yayınlanması, olayın basit bir akıl fukaralığının ötesinde, partiyi kasıtlı olarak hedef tahtasına oturtan, ortak ve sistematik bir aklın ürünü olduğunu da göstermektedir. Bu çamur atma kampanyaları, partilileri akşam sabah iç çekişmeleri konuşmaya zorlayarak, asıl siyasi mücadeleden uzaklaştırmaktadır.
”ÇATIŞMANIN KURUMSAL YANSIMALARI!”

İçerideki düşmanlık hukuku, sadece söylemde kalmayıp kurumsal yapıyı da hedef almaktadır. Mahkeme tarafından atanan Kayyım’ın çevresinde dönen olaylar; makam koltuğuna insan dışkısı bırakıldı iddiaları, ilçe başkanlarına gönderilen toplantı çağrıları, banka hesaplarına el koyma hazırlıkları ve ilçe kongrelerinin yeniden başlatılması talepleri; partinin işleyişini sekteye uğratmak ve sürekli bir kargaşa ortamı yaratma amacını taşımaktadır. Ayrıca, milletvekillerinin kapalı grupta çok önceden ifade etmeleri gereken konuşmaları, bildiriyle yayınlamaları, yine parti içinde 60 kişilik bir partili grubun yakında deklarasyon yayınlayacağı yönündeki haberlerin dün CNN Türk’te ifade edilmesi ve il binasına mahkeme kararıyla el konulması hazırlığı, zaten kaynayan kazanın altındaki odunların bilinçli olarak harlanmaya devam ettiğini kanıtlamaktadır.
Tüm bunlara genel merkez yönetimimizin, parti içi demokrasiden uzaklaşması, üye iradesini almayı göstermelik hale getirmesini de ekleyebiliriz. Program üzerine defalarca uyarmama ve çok sayıda arkadaşın uyarmasına rağmen, hâlâ Program Taslağı ortada yok. Delegelerin büyük çoğunluğu Kurultaya birkaç gün kala veya Kurultay günü tıpkı Tüzük Kurultayı gibi, taslağı görüp onaylayacaklar. Sonra biz bu program halka niye anlatılmıyoruz, diye dert yanacağız.

SONUÇ: AKP’NİN EMELLERİNE HİZMET ETMEK!
Bu karşılıklı suçlamalar ve düşmanlık hukukuyla siyaset yapılmaya devam edilmesi, bilerek veya bilmeyerek AKP iktidarının amaçlarına hizmet etmektedir. Yıllardır yapılan “bu düşmanlık bizi bitirecek” uyarılarına rağmen, parti içindeki iki grupta bu tehlikeli gidişatı durdurma iradesini gösterememiştir. Ayrıca parti içi iktidar mücadelesinde yeni bir alternatifte yaratılamamıştır. Öyle ki, seçimle genel başkanı değiştirme süreci, başında çok demokrat ama yaşadıkça eskiye benzemeyi devam etmiştir.
Partili olmanın adeta bir suç sayıldığı, çamur atıldığı ve düşmanlık hukukunun sürdürüldüğü bir ortamda önümüzdeki siyasi süreç hiç de parlak görünmüyor. Bunu söylerken içimin ne kadar acıdığını sadece parti emekçileri bilir. Bu ortam böyle devam ademez. Aklımızı başımıza alıp yeni ve dostluk, yoldaşlık hukuku inşa edilmezse halkı, ülkeyi cayır cayır yanan ateşe atacağız. Benden söylemesi…



