CHP’den hükümetin EEK kararlarına sert tepki: Türkiye tarihinin en ciddiyetsiz iktidarı

Example HTML page

 

selin-sayek-boke
CHP’li Böke, Başbakan’ın “bütçede kaydırmalar yaparız” ifadesi üzerine; hükümetin Türkiye tarihinin en ciddiyetsiz iktidarı olduğunu söyledi.

Hükümetin yaklaşık bir hafta önce açıkladığı EEK kararları üzerine bir basın açıklaması yapan CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, hükümetin ekonomide yaşanan sorunları idrak edemediğini ifade etti.

İşte Böke’nin o açıklaması:

Hükümetin 6 gün önce yapılan EKK toplantısında kararlaştırdığı ekonomik tedbirler paketi dün kamuoyuna açıklandı. Bir kez daha hükümetin, ekonomide zaten uzunca bir süredir yaşanan sıkıntıların üzerine eklenen yeni ve daha kritik sorunlar yumağını idrak etmekten uzak olduğu anlaşıldı.

Vahim durumu bir türlü anlayamayan ya da anlamak istemeyen hükümet, bugün krediye erişimden, üretime, iflas ve tasfiyelerden, piyasaların durmasına kadar ekonomide yaşanan tüm sorunların, yaratılan güvensizlik ve hukuksuzluk ortamından kaynaklandığını ısrarla görmek istemiyor. Üstelik, hükümet dün yaptığı açıklamayla, bunlara bir sorun daha ekliyor: Ciddiyetsizlik sorunu. Hükümet, “sorunları tespit etmek ve çözmek” ciddiyetinden artık iyice uzaklaşmış durumda.

Bu ciddiyetsizlik öyle bir hal aldı ki, Başbakan Binali Yıldırım’ın paketle ilgili sorulara, “bütçede kaydırmalar yaparız” yanıtı verdiği sırada, TBMM’nde 2017 bütçe görüşmeleri sürüyordu. TBMM’nin bütçe görüşmelerini bile “sıra savma” olarak gören Başbakan ve hükümeti, bu ciddiyetsizlikle Türkiye tarihinde, daha yasalaşmadan “delinen bütçe” yapan en ciddiyetsiz iktidar olarak da kayıtlara geçmiş oldu.

Şu açıkça vurgulanmalı: Açıklanan tedbir paketi sorunları değil, sonuçları hedefliyor. Açıklamaya göre, “reel sektöre krediye erişim desteği” adıyla 3 yıl içinde 250 milyar liralık kredi hacmi üretilecek. Yani Hazine’nin kefaleti ile ‘garanti fonu’ yaratılıyor. Krediyi bankalar verecek, Hazine kefil olacak. Hazine, verilen kredilerin geri ödenememesi halinde, batık kredileri üstlenecek. Hazinenin bunu hangi kaynakla üstleneceği ise belli değil.

Bunun için bütçe içinde bazı harcama kalemlerinden kaydırmalar yapılacağı, bütçede bazı kalemlerde tasarruf edilerek kaynak yaratılacağı ifade edildi. Hükümet, ıslarla bu soruya yanıt veremiyor. Hangi harcamalardan feragat edeceğini ve 250 milyar liralık kredi hacminde yaşanabilecek olası “batıkları” nasıl ve hangi kaynakla ödeyeceğini vatandaşına açıklamalı. Hazinenin verdiği teminat, 80 milyonun bütçesinden veriliyor.

Burada sorulması gereken soru şu: Krediye erişim neden sorunlu hale geldi? Çünkü hükümet, göz göre göre, ekonominin temel işleyişini bozdu. Ekonomide güveni yok etti. OHAL’le, şirketlere, mal varlıklarına keyfi ve hukuksuz el koymalarla piyasada iş yapabilme gücünü, güvenini yok etti. Şimdi, “ben Hazineden teminat veriyorum, kredi alın” diyor. Bu, OHAL’in, yaratığı hukuksuzlukların, piyasada oluşturduğu güvensizliğin maliyetini, 80 milyonun bütçesine, tüm ülke vatandaşlarının vergileriyle oluşan bütçenin sırtına yüklemektir.

Pakette yer alan “500 bin kişiye işbaşı eğitimiyle, iş temin edileceği” açıklaması, hemen her seçim öncesi tanık olunan bir hikayeyi hatırlatıyor. Seçim öncesinde, toplumsal fayda alanlarında, İŞKUR aracılığıyla yapılan işe alımların, seçim sonrasında nasıl işten çıkarmalarla tamamlandığı bilinen bir gerçek. Bugün hükümete, ekonomideki sorunlara dönük çarelere ihtiyaç olduğunu, seçime dönük siyasi manevralara Türkiye’nin tahammülü olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Ekonomideki yaşamsal sıkıntılar devam ederken, imalat sanayine yatırım ve istihdam teşvikleri diye açıklanan destekler, işini büyütmek isteyen, ilave istihdam yaratmaya niyetlenen iş alemi için bir anlam taşıyabilir. Ancak şu anda iş dünyasının sorunu işini büyütmek, kapasiteyi artırma değil, hayatta kalabilmek…

Açıklamadan tam 6 gün önce toplanan EKK’nın, alınacak tedbirleri açıklaması için 6 gün beklediği de düşünüldüğünde, paketten çıkarılan hayal kırıklığına, “Otur, sıfır” diyoruz.
Bu durum, bir başka Türkiye meselesini daha akıllara getiriyor: “Bir paket açıklanması belirli makamlardan onay mı gerektiriyordu ve siz o onayı alamadınız mı?

Hükümet eğer ekonomide yaşanan olağanüstü dönemi sona erdirmek, sorunların gerçekten çözülebilmesi için gerekli zemini yaratmak istiyorsa, KHK’larla hukuku ortadan kaldırmaktan vazgeçmeli, OHAL’i sonlandırmalı ve ekonomide güveni yeniden tesis etmelidir. OHAL’le ülkeyi yönetmenin Türkiye’ye yarattığı maliyet, sanayici ve işadamlarının, KOBİ’lerin, esnafın işine, vatandaşın ekmeğine, Türkiye’nin hem bugününe hem de geleceğine yükleniyor.

Günü kurtarmaya dönük, sorunun temelini ortadan kaldırmayan ambalajlı paketler hiçbirimizin derdine derman olamaz. Türkiye’nin, yeniden güven ortamı yaratmak, gerekli reformlara hemen bugün başlamak dışında bir çaresi yoktur.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir