CHP’li Emine Çelik’den GATA Başhekim Yardımcısı Dr.Ali Edizer tepki
CHP Eyüpsultan Belediye Meclis Üyesi Emine Çelik 8 seçim 2 toplantı dönemi Ekim ayı 1’inci bileşimin de gündem dışı yapmış olduğu konuşmasın da son günlerde artarak tırmanan kadın cinayetlerine, Çocuk istismarlarına ve Çok eşlilik isteyen Gata Başhekim yardımcısı Ali Edizer’e tepki gösterdi.
Emine çelik yapmış olduğu konuşmasın da şu ifadelere yer verdi;
Türkiye bugünlerde kadın cinayetlerini konuşuyor. Çocuk istismarı, kadın istismarı toplumun kanayan yaraları…
Oysaki Türk toplumu tarihinde çocuk ve kadın hakları ile çok önemli düzenlemeler yapmış, çağdaşı olan toplumlardan çok daha ileride atılımlar gerçekleştirmişti.
Türk Medeni Kanunu ile:
Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı.
Evlilikte resmi nikáh zorunluluğu getirildi.
Erkekler için tek eşle evlilik esası getirildi.
Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı.
Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hale getirildi.
Patrikhane’nin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
Ve Türk Medeni Kanunu’nun doğal sonucu olarak, kadınlara siyasal alanda haklar tanındı:
1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı.
1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı.
1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ile anıyorum.
Dr.Ali Edizer
Önceki Adıyla GATA Başhekim Yardımcısı..
Tarikat Üyesi.
Bu Şahıs Çıkmış,Takkesiyle Medeni Kanuna Tepki Gösteriyor.
Çok Eşliliği Savunuyor.Kadını Bu Kadar Ayaklar Altına Alan,Erkeğe Bağımlı Kılan Bu Anlayışı Her Görüşten Kadınımız Görmüş Ve Okumuştur.
Bu Zihniyetleri Tüm Kadınlar Ortak Akılla Durduracağız.
Böyle Bir Zihniyetin CHP si,MHP si,AKP si Olmaz.
Kadın Tektir,Erkeğin Kölesi,Kolleksiyon Malzemesi Değildir…
Bu Lüksü,Bu Cesareti Nereden Alıyorsunuz.?
Her Görüşteki Kadınlarımız Bu Örümcek Beyinli Başhekim Yrd.Gereken Cevabı Verecektir.
Sizin Bu Kadınlardan Bu Kadar Korkunuz Nedir,Neyin Kanıtıdır Bu?
Cumhuriyet Ve Medeni Kanuna Dil Uzatmak,Kimsenin Haddi Değildir…
Dün 4 kadın erkekler tarafından katledildi..
Kayseri’de Seyhan Karaca..
Aydın’da Sinem Kaya..
Mersin’de Seyhan Aslan Özkurt..
Osmaniye’de Emel Orhan..
Kadınlar Bir Bir Eksiliyorlar Yaşamdan … !
Ülkenin kadınları bangır bangır korkuyorum,ölmek istemiyorum,rahat yürümek istiyorum,eğer olur da öldürülürsem üstü intihar diye örtülmesin,asla intihar etmem diye vasiyet gibi paylaşım yapıyorlar,Yaşarken öldürüyorsunuz.
Kadınlar çocukluklarında aile içinden başlayarak hayatlarını kendi güvenliklerini alacak şekilde tanzim eder. Okulda, iş yerinde, sokakta, gece ve gündüz daima böyledir. Arkalarındaki ayak sesinin mesafesini, yalnız kaldıkları dolmuşta şoförün göz ucunun kendilerine değmesini, yeni tanıştıkları bir insanın bakışındaki manayı, yürüdükleri karanlık bir yolda kendilerini atabilecekleri ilk noktayı, ışığı ve en yakın kalabalığı, bindikleri taksinin plakasını, kendilerini geçip gidenleri, arkalarında kalan gölgeyi, söylenen sözde iltifat ve taciz, arasındaki çizgiyi, babalarının yükselen sesini, sevgililerinin bir adım sonraki öfkesini, yardım edenin niyetini, yaptıkları şakanın koyulacağı yeri, öyle dese ne düşünüleceğini, sırf kendisi olduğu için karşılaşacakları nefreti, saklanmayı, gizlenmeyi, eski tacizleri unutmanın yollarını, yeniden güvenebilmenin olanaklarını, çantalarından çıkabilecekleri basit bir şeye sığınıp kendilerini bir nebze rahatlatmayı, eve kaç adım kaldığını hesaplamayı, şarkı mırıldanıp oyalanmayı, korkmuyor görünmek için dik durmayı, tedirgin değilmiş gibi davranmayı, kendilerine sakin görünmenin iyi olacağını hatırlatmayı…. Kadınlar daima güvenliklerini alacak sekilde tanzim eder hayatlarını, çünkü güvende olmadıklarını daima hatırlarlar, bu onlara daima hatırlatılır. Ezberdir bu kadınlar için.
Bu iş bugün yarın bitmeyecek, can cepte geziyoruz. Her kadın tehdit altında, sokaklar güvensiz, bazı katiller çok tanıdık, bazıları göz göre göre geliyor.kadınlar başlarına gelen ölümle yüzleşme anını yazıyorlar. Issız bir sokakta yürürken kadınların hissettiği duygunun artık başka bir adı olmalı. Sadece korku kelimesi yetmiyor.Korkuyorum deyince gelecekten korkmakla ansızın ölmekten korkmak çok başka..
Keşke “en çılgın projesi” çocukları yaşatmak, hayata bağlamak olsaydı bu büyük ülkenin.
Türkiye ne hale geldi. Toplum olarak ilk önce utanmayı kaybettik. Utanma olmayınca vicdan da ahlak da kalmadı.
Ne aşağılık, ne vicdansız bir çağa denk geldik..!
bu haberleri gördükçe ben yediğim yemekten utanıyorum da bu insanları bu hallere bu noktalara sürükleyen insanlar nasıl hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor aklım almıyor.
Ne istiyorsunuz bu kadınlardan ya ne?
Önüne yemek koyması’mı suç çocuğunu doğurması’mı gülmesi’mi aşık olması mı?
Ne sevmeyi biliyorsunuz, ne de sahip çıkmayı,
Ne boşanmayı biliyosunuz, ne de adam olmayı.
Böylesine iğrenç bir dünya sezon finaline geç bile kaldı..
Türk kadını aşktan meşkten vazgeçti. Sinirlenince dövmeyecek, sövmeyecek, ayrılınca öldürmeyecek adam arıyor.
“Etek boyunuza karışan sevgiliniz değişti mi mesela? Gece hava karardığında sokakta olduğunuz için bağıran babanız değişti mi? Gece vakti bizi sokakta gören erkeklerin bakışları mı? Tacize, tecavüze uğrayan kadınların davalarının görüldüğü mahkeme kararları değişti mi? Sizi bir erkekle gören komşularınızın ‘manalı’ bakışları? Sokakların kadınlar için tekinsiz olduğunu ve sokaklarda olmanız gerektiğini düşünen anlayış değişti mi? “ Elbette değişmedi. Bu ülkede en istikrarlı konulardan biri eril bakış ve dildir.
Hava karardığında sokaktaysanız ardınızda durduğunuz seslerden çekinip adımlarınızı hızlandırdınız. Etek boyunuza gözünü diken erkekleri görmezden gelmeye çalıştınız. Otobüste, metrobüste arkanızı kolladınız. Bu dünyanın yarısı olduğunuz halde sizin olan sokaklarda yürümek, çalışmak, sevmek, gülmek için direniyorsunuz.
kadına tacizi, şiddeti, tecavüzü reva gören zihniyet değişmediği gibi yenileri eklendi.Yüzlerce kadın katledildi. Binlerce kadına tecavüz edildi. Ve katillerin ve tecavüzcülerin çoğu elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Ve daha kötüsü, en kötüsü ‘bazı kadınların’ tacizi, tecavüzü hak ettiğini düşünen zihniyet güçlendi. Mesela gece sokakta olan kadınların. Mesela herhangi bir yerde eğlenen kadınların, denize giren kadınların, erkek arkadaşlarını evine alan kadınların,tek başına tatile çıkan kadınların, içki içen kadınların, şort giyen kadınların, hamile olduğu halde sokağa çıkan kadınların…
Bir kadının bakire olmadığı ya da olmayabileceği için, evine erkek arkadaşları geldiği için, çalıştığı için, gece sokağa çıktığı için tecavüze uğramasını, tecavüze karşı durması halinde öldürülmesini ‘makul ve mazur’ gördüğünüzde tecavüz edenle aranızda bir fark yok demektir. Şimdiye kadar kimseye tecavüz etmemiş olmamız bundan sonra yapmayacağınız anlamına gelmez. Çünkü tecavüzcü doğulmaz, tecavüzcü olunur. “Namus”, “ahlak” “etek boyu” , “imam nikahı” diye diye olunur.
‘’Orada ne işi vardı” sorusu ile başlar insan ‘tecavüzcü’ olmaya gerisi teferruattır. Makul geleni mazur görür sonra da yapmaktan çekinmezsiniz.
Emine Çelik sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı ; Ülkemde, Kadınlar kendilerini korumak için kendisine şiddet gösteren erkeği öldürmek zorunda kaldıklarında “cani”, erkek ise kendi iktidar hırsından ve ataerkiden dolayı kadını öldürdüğünde “cinnet geçiren adam” oluyor. Dünya ve hukuk bu ikiyüzlülük üzerine dönüyor..
bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor, taciz ve tecavüz ediliyor, iftiraya uğruyor.. Her gün bir kadın şiddet görüyor ve “adalet” her gün bir olayın üstünü örtüyor.. niye bu kadar düşmansınız kadınlara ? sadece huzurla yaşamak istiyor herkes, insanca.. dedi