Yeşil-sol ittifak nasıl başardı?

Yeşil-sol ittifak nasıl başardı?

Fransa’da pazar günü yapılan yerel seçimlerde “yeşil-sol-sosyal demokrat” ittifakın ülkenin büyük şehirlerinin tamamına yakınında belediye başkanlıklarını kazanması gözleri bu ülkedeki sol ilerici güçlerin ittifak modeline çevirdi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ve aşırı sağcı Le Pen’in partilerinin büyük hezimet yaşadığı seçimler Avrupa ve dünya solu için de önemli dersler barındırır nitelikte.

Başkent Paris’in yanı sıra Marsilya, Strasbourg, Bordeaux, Lyon, Lille, Poitiers, Besançon, Annecy, Toulus, Rennes gibi kentlerin muhalefetin eline geçmesi bu modelin genel seçimlerde de kullanılması gerektiğine dair görüşleri ön plana çıkardı. Özellikle 25 yıldır sağcılar tarafından yönetilen ülkenin ikinci büyük kenti Marsilya’nın kazanılması dikkat çekiciydi.

Kentin kazanılmasında sosyalistinden yeşiline, komünistinden sosyal demokratına, hak savunucularından anti kapitalistlere irili ufaklı onlarca örgüt ve yapının Marsilya Baharı adı altında bir araya gelmesiyle mümkün oldu. Paris’te yaşayan

Akademisyen Esmeray Yoğun ve Vrije Universiteit Brussel’den (VUB) Dr. Mine Yıldız Fransız solunun başarısının altındaki nedenleri yazdı.

YEŞİLLER SOLUN NERESİNDE?

Fransa’da yeşil-sol ittifakın seçim zaferi sadece Avrupa değil dünya solu için de umut kaynağı oldu. Gözler bu modelin başarısına çevrilirken soru işaretleri de yok değil. “Yeşiller” için solun, kapitalizm karşıtı bir hareket olduğu söylenebilir mi? Kapitalizmi mahkûm etmeyen bir yeşil hareketin de doğa katliamını önlemesi mümkün müdür?

yesil-sol-ittifak-nasil-basardi-751195-1.

Konuk yazar: Dr. Mine YILDIZ – Vrije Universiteit Brussel

Finansal kapitalist krizin 2007-2008 yıllarında patlak vermesinin ardından Avrupa’da birçok hükümet, kriz yönetim stratejisi olarak kemer sıkmayı benimsedi. Fransa da bu ülkelerden birisiydi. Sosyal güvenlik sistemi açısından bakıldığında Avrupa’nın en korunaklı sistemlerine sahip ülkelerinden birisi olan Fransa da aynı kemer sıkma yöntemi benimsedi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ekonomi politikalarını protesto eden sarı yeleklileri hatırlayalım. 2008 krizinden bu yana kemer sıkma politikalarıyla zaten zor durumda olan emekçiler ve yoksullar daha da zor duruma düştü ve toplumsal tepkiler gittikçe yükseldi.

Kökeni Paris Komünü’ne dayanan ve 1969 yılında kurulan Fransız Sosyalist Parti, liberal, küreselleşmeci merkez sol partiye dönüştüğü, programına yabancılaştığı ve gittikçe yükselen krizlere yanıt veremediği eleştirileri arasında 2017 yılındaki seçimlerde büyük bir yenilgiye uğradı. Sağ liberal kanadın içinden çıkan Macron’un kurduğu “La République En Marche- Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi (LREM)” iktidarı ele geçirdi. 2016 yılında, Macron’un ekonomi bakanı olduğu Valls hükümetinde çıkartılan çalışma yasası ve işçi sınıfının buna tepkisini hatırlatalım. Fransız burjuvazisine, sermaye sınıfına hizmet eden çalışma yasası, işçi sınıfının haklarına büyük saldırı paketi içermekteydi: Çalışma sürelerinin uzaması, mesai ücretleri, toplu iş sözleşmeleri, işten çıkarma gerekçeler sermaye sınıfına hizmet ediyordu.

“Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi-La France Insoumise 2016-2017’lerde, tam da bu dönemde işçi sınıfı hareketinin içinden çıktı. Neo-liberalizme tepki olarak ortaya çıkan Sarı Yeleklileri de unutmayalım.

Birlik başarı getirdi

Sol Birlik ilk olarak 1972’den 1977’ye kadar Parti Socialiste (Sosyalist Parti, PS), Mouvement des Radicaux de Gauche-Radikal Sol Hareket (MRG) ve Fransız Komünist Partisi (PCF) arasında ortak hükümet programı temelinde seçim ittifakını belirlemek için kullandıkları bir terim.

Sol ittifakın içine kimi seçimlerde Yeşiller de dâhil oldu. Bunun son örneği geçtiğimiz birkaç gün içinde ikinci turu yapılan yerel seçimler oldu. Pazar günü yapılan yerel seçimlerde, ülkenin farklı bölgelerinde, özellikle de Lyon, Bordeaux, Strasburg ve Poitiers’deki yeşil belediye başkanları seçimi yalnız kazandı. Kuşkusuz ki bu çevrecilerin (Avrupa Ekolojisi Yeşiller) başarısının kanıtıdır. Diğer bölgelerde ise seçimlere sol ittifak içinde yer alarak girmeyi tercih ettiler, Marsilya gibi. Marsilya’nın kazananı “Printerm Marseilles” yani Marsilya Baharı oldu. Yeşiller ve Sosyalist Parti’nin yarıştığı Fransa’nın Lille kentinde ise başa baş giden seçim eski başkanın (Parti sosyalist) “227 oy farkı ile” seçimi kazanmasıyla bitti.

Kapitalizm karşıtı mı?

Avrupa’nın merkezini oluşturan Fransa ve Almanya’da 2019 Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları bize “Yeşillerin” ve çevreci partilerin başarısının geçici olmadığını göstermişti. Bu başarıda elbette 19. yüzyıldan bu yana siyasetin merkezinde yer alan muhafazakâr ve sosyal demokrat partilerin hızla gerilemesinin etkisi var. Yeşillerin sol değerler taşıdığı ya da solun ekolojik sorunlarla ilgilendiği bir gerçek. Ancak “Yeşiller” için sol, kapitalizm karşıtı bir hareket olduğu söylenebilir mi?

Derek Wall’a göre Yeşiller’in dört temel ilkesi var: Ekolojik bilgelik, sosyal adalet, tabandan demokrasi ve şiddet karşıtlığı. Buna sonradan sürdürülebilirlik, iklim değişikliği ile mücadele, doğaya uyum, çeşitliliğin korunması, erkek egemenliğinin reddi, şiddetin reddi vs eklendi.

Peki ya Yeşillerin ekonomiye yaklaşımı? “Sürdürülebilir” olan tam olarak nedir?

Gezegeni, çevremizi, doğayı katletmeden sürdürebilir bir kalkınma modeli nedir?

Günümüzde sürekli doğal kaynakların kıtlığı vurgulanmaktadır ve buna yönelik çözüm önerisi de tüketimi azaltmaktır. Acaba gerçekten öyle midir?

Kapitalizmi mahkûm etmeyen bir yeşil hareketin de doğa katliamını önlemesi mümkün müdür?

Belli kaynakları tüketen ve satan kapitalist küresel sermaye sınıfı, sürekli alternatif diğer kaynakları bulmaya yönelirken: tıpkı kıtlık söylemi için ürettikleri GDO’lu ürünler gibi. Gezegenimizi bu hale getirenler zaten onlar değil mi?

Reel sosyalizmle yaşamadığımıza göre üretim araçlarının mülkiyeti ne olacak? Yeşiller bu konuda ne diyor?

Üretim araçlarının insanlar, doğa ve yaşadığımız gezegen yararına kullanılacağından nasıl emin olabileceğiz?

Peki ya ekoloji tek referans haline gelirse, demokratik sosyalizm nedir?

Kıtlık öncelikle ekolojik mi yoksa ekonomik bir olgu mudur?

Yeşillerin solun neresinde olduğuna ve “kızıl yeşil koalisyonunun” politik arenadaki sonuçlarına hep birlikte tanıklık edeceğiz.

***

SOLDA İTTİFAKA YEŞİL HEYECAN VE UMUT

Fransa solu tarihsel sis perdesini nihayet aralayarak muhalif birçok yapı ile bir araya gelmeyi ve topluma mal olmuş bir kapta eriyip ittifak kurma zarafetini ve yüreklilliğini gösterdi… Bu buluşmanın en güzel örneği ise hiç şüphesiz içinde sosyalistleri, komünistleri, yeşilleri, ekolojist oluşumları, yerel teşkilatları, hak savunucularını barındıran Marsilya Baharı oluşturdu…

yesil-sol-ittifak-nasil-basardi-751196-1.

Konuk yazar: Esmeray YOĞUN – Akademisyen/Paris

Aralık ayında Çin’den dünyaya yayılan Covid-19 yaklaşık yarım milyona yakın insanın ölmesine yol açarken, sağ iktidarların zalimliklerini, kapitalizmin nasıl yokedici ve tehlikeli olduğunu da gün gibi ortaya çıkardı.

Çok kaba bir özetle ile başlayacak olursak, 2019 eylülüne kadar Fransa solu Macron iktidarı ve Fransa’da yaşanmakta olan dönüşümü (pandemi öncesi vergiler ve emeklilik reformu, sari yelekliler vs) siyasal açıdan, kendi güncel pozisyonunu belirleme ve kollama zaafıyla tanımlarken, yani daha net bir ifade ile “eski düzen güçleri”yle LREM’nin siyasi temsilciliğini üstlendiği liberal-sağ ve milli merkez ittifak arasında geleneksel bir siyasal çerçevede kalmakta yetinildi.

Ancak genel bir bütün olarak Fransa sol muhalefetinin en azından liberal Makron iktidarını tarif ve tanımlama konusundaki yetersizliğini, sadece seçim sonuçları üzerinden yorumlamak kolaycı bir yaklaşım olacaktır elbette bunu tartışırken küresel derinlikte, Avrupa siyasetini ve Fransadaki güç dinamiklerini de dikkate alan bir yaklaşım gerekmekte. Sadece, aşağıdaki analize temel teşkil etmesi bakımından, Fransız kızıllarının uzun süredir ihmal ettiği, bir hususu hızlıca belirlemek gerekirse, Fransız toplumundaki tarihsel dönüşümün ve buna eşkil eden mihenk taşlarının (çevreci -açık- şeffaf- dijital vs) sol tarafından es geçildiği yeni topluma uygun programların ve yaklaşımların kullanılmadığını söylemek mümkün. İşte bu sefer farklı olan bu idi. Bu yerel seçimlere, Fransa solu bu tarihsel sis perdesini nihayet aralayarak muhalif birçok yapı ile biraraya gelmeyi ve topluma malolmuş bir kapta eriyip ittifak kurma zerafetini ve yüreklilliğini gösterdi.

Yeşil ışık nasıl yandı?

2020 seçimlerine damgasını vuran ve sola yeşil ışığın yanmasının temeli sayabileceğimiz farklılık, muhalif yapılarda oluşan ittifak iradesi ve inancı idi. Bu anlamda Fransa solunun bütünü açısından baktığımızda gecikmiş bile olsa nihayet muhalefet odaklarının gündeminde yerini alan ittifak tartışmalarının son bir yıldır canlanmış olması, strateji ve “Nasıl yapmalı” tartışmalarına da fırsat tanıdı. Biraraya gelen herbir grubun kendi parti ve programlarından beslenen ayrı kaygıları saklı kalmak üzere biryılı aşkın süredir nasıl yapmalı tartışmaları yürütülmekteydi.

Temel ortaklıkları ise karşılıklı kaygıyı çoğaltmanın, Makron ve onun sermaye yanlısı politikaları ile mücadelede bir hayrının olmadığı gibi hem muhalefete hem de topluma büyük zararlar verdiği oldu. İşte bu farkındalık ile, farklı seslere sahip ama yüreği doğadan ve insandan yana atan irili ufaklı muhalif yapıların ortaklaşmasıyla, insana yakışır bir siyasette buluşmanın temelleri atıldı Fransada. Fransız Komünist Partisi Ulusal Sekreteri Fabien Roussel bu durumu “Kapitalizmi kınama konusunda herbirimiz ayrı ayrı çok marifetliyiz, ancak sömürülen ve bu ekonomik modelden muzdarip olanlarla nasıl konuşulacağını bile bilmiyoruz. Umarım kişisel /kişilik sorunlarının üstesinden gelmeyi başarabiliriz, çünkü sola acilen umut ve imkan vermemiz gerekmekte. Bu nedenle düşüncelerimizi ve bakış açılarımızı bir araya getirmek için egoları ve kendi dertlerimizi bir kenara bırakmalıyız” şeklinde ifade etmişti.

Solun üstüne çöken sis dağıtıldı

Siyasi DNA’sında toplumsal muhalefetin ve örgütlü eylemlerin olduğu Fransa’da Covid-19’un eve kapanma döneminin, solun üzerine 2000’lerden itibaren çöken sisi araladığı söylenebilir. Elbette bu uyanışın içinde pandeminin yarattığı ittirici gücün etkisi kaçınılmazdır. Eve kapanma döneminde her nekadar evlere kapanıldıysa da zihniyetler dijital de olsa buluşmaya ve ertelenen seçimlere ilişkin potansiyel ittifakı tartışmaya devam etti.

Sağ iktidarlar, kamu maliyetini merkeze koyup ceset torbaları ihalelerini ucuza kapatma derdinde koştururken yakın zamanda sandığa gidecek olan Fransız halkı, kamu sağlığı politikalarının kapitalizmin kar hedefli kanlı ellerine bırakılmayacak kadar mühim bir konu olduğunu, ekolojinin alarm verdiğini dehşet anladı.

Yani dünyanın dört bir köşesinden paylaşılan ölüm haberleri ve sağ hükümetlerin insan sağlığını hiçe sayan zalimliği Fransız sol yapılarını, muhalif örgütleri ama en önemlisi de Fransız halkını derinden ve temelden birbirine kenetledi.

Bu buluşmanın en güzel örneği ise hiç şüphesiz, içinde sosyalistleri, komünistleri, yeşilleri, ekolojist oluşumları, yerel teşkilatları, hak savunucularını barındıran Marsilya Baharı oluşturdu.
Dilerim Fransa’dan yükselen bu güzel kızıl yeşil buluşmanın tatlı heyecanı konu komşuya da model olur.

Kaynak ; BirGün Gazetesi

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir