Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin: Doğayı sev, kalbini koru!
Dünyada erken ölüm ve sakatlıkların yarısından fazlasını kalp – damar hastalıkları ve kanser oluşturuyor, üstelik bu oran giderek artıyor. Yapılan araştırmalar çevresel faktörlerin genel sağlık üzerinde çok etkili olduğunu her geçen gün gösteriyor. Doğal alanlarda zaman geçirmek zihinsel fonksiyonları düzenliyor, enflamasyonu azaltıyor, kan basıncını düşürüyor, uykuyu iyileştiriyor hatta yara iyileşmesini bile hızlandırıyor. Tüm bunların sonucunda kalp hastalıklarına yakalanma riski de azalmış oluyor. Yani doğaya değer vermek, yeşili korumak sadece ruh dünyasına değil, kalp sağlığına da iyi geliyor. Kalp sağlığı için bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Yeşili seven kalbini koruyor.
Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Mustafa Hakan Şahin “10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası” nedeniyle kalp sağlığında çevresel faktörlerin etkisi hakkında bilgi verdi.
Kalp damarlarının içinde mikroplastiklere rastlandı!
Kalp krizi, felç ve birçok kanserin genel sebebi ortaktır. En yaygın riskler arasında yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, kan şekerinin artışı, duman solunması (sigara, egzoz, fabrika bacası, kömür isi vb), hareketsizlik, stres, uykusuzluk ve kötü beslenme yer alır. Sağlıksız beslenme altı çizilmesi gereken çok önemli bir konuyken, çevre kirliliğinin daha büyük riskler doğurabileceği yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konmuştur. Nature dergisinin Mart 2024 sayısında damar plaklarının içinde mikroplastiklerin saptandığı raporlanmıştır.
Yeşin alan arttıkça, kalp hastalığı görülme sıklığı düşüyor
Plak yapısı damar içinde oluşan bir yara olarak betimlenmektedir. Uzun dönemli sonuçları belirsiz olsa da mikroplastiklerin damar tıkanıklığının ana sürücüsü olan enflamasyonu artıracağını varsaymak gerekir. Yani mikroplastikler kalp damarlarının içine kadar girmiş durumdadır. Çevre kirliliği ile sağlık arasındaki ilişki son 20 yıldır giderek daha fazla dikkat çeken bir hal almıştır. Mart 2024’te yayınlanan bir çalışmada bilim insanları internette yer alan sokak görüntülerini kullanarak mahallelerdeki yeşil alan miktarını saptamış, yapay zeka vasıtasıyla da yarım milyon görüntü incelenmiştir. Mahallede yeşil alan miktarı arttıkça kalp hastalığı görülme sıklığının %60’a kadar azaldığı dikkat çekmiştir.
Kalp sağlığını bozan çevre kirliliği çeşitleri aşağıdaki gibidir;
Ses kirliliği: Trafik veya havaalanı kaynaklı ses kirliliğinde her 10 dB artış kalp krizi ve felç riskini artırmaktadır. Havaalanı yakınında yaşamak, sürekli yüksek sese maruz kalındığından ılımlı tansiyon yüksekliği kadar riski artırdığı saptanmıştır. Bu durumun uyku kalitesinin bozulmasından ve stresi tetiklemesinden kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Hava kirliliği: Hava kirliliği çevresel risk faktörlerinin en yaygını ve tehlikesidir. Hava kirliliği ölçümünde milyonda saptanan parçacık (PM) değeri ile belirlenir. PM2.5 değeri 25’i aştığında sağlıksız bir hava solumaya başlarız. Değer yükseldikçe krize neden olan plakların oluşumunu ve yırtılma riskini de artırır. Türkiye’de bazı bölgelerde 100’lü değerler sıklıkla görülmektedir. PM2.5 80’i geçtiğinde günde 5 sigara eşdeğeri risk yaratmaktadır.
Küresel ısınma: Dünyamızın ateşi ortalama 1 derece yükseldiğinde küresel düzeyde kalp hastalıkları %3 artar. Sıcak hava dalgaları yaşlılar, bebekler, düşkün hastalar için ölümcül olabilmektedir.
Tarım ilaçları ve kimyasallar: 7500 hastanın 10 yıllık takibinde tarım ilaçlarına maruz kalanlar ve kalmayanlar arasında kalp damar hastalığı sıklığında anlamlı bir artış saptanmıştır. Ağır metaller ve bazı kimyasalların damar tıkanıklığını hızlandırdığı zaten bilinmektedir.