Polisin işkencesine doktorlar da ortak oldu!
TAYAD’lı ailelerin kuyu tipi hapishaneler konusundaki açıklamasını telefonla çekmek isterken işkenceyle gözaltına alınan Emir Karakum, İstanbul Protokolü’nü ihlal eden doktorların da işkence suçuna ortak olduğunu belirtti.
Y Tipi Hapishanelerde siyasi tutsaklara dayatılan insanlık dışı tecrit koşullarını kamuoyuna duyuran Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği’ne (TAYAD) yönelik polisin keyfi uygulamaları bitmek bilmiyor. Kuyuya benzetilen bu hapishanelerde dayatılan tecride karşı sevk edilme talebiyle bedenini açlığa yatırmak zorunda kalan siyasi tutsakların durumlarına ilişkin her çarşamba günü Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapmak isteyen TAYAD aileleri, sistematik olarak işkenceyle gözaltına alınıyor. Bu TAYAD üyelerinden Emir Karakum’un, en son 14 Ağustos günü yapılan işkenceyi telefonuyla kayda aldığı gerekçesiyle polis tarafından kelepçelenerek darp edildiği ortaya çıktı. ANF’’den Zeynep Kuray‘a konuşan Karakum, işkencenin polislerin darp ve kelepçeli işkencesine, İstanbul Protokolü’nü ihlal eden doktorların da ortak olduğuna dikkat çekti.
DANIŞTAY KARARINI YOK SAYAN POLİS, TELEFONLA ÇEKİM YASAĞINI FİİLİ UYGULUYOR!
Danıştay 10. Dairesi’nin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün polislerin görüntülerinin alınmasını yasaklayan genelgesi hakkında durdurma kararı vermesine rağmen, polislerin keyfi olarak bu yasağı fiilen uyguladığı TAYAD’lı Emir Karakum’un maruz kaldığı uygulamayla ortaya çıktı. Karakum, 14 Ağustos günü sırf telefonuyla çekim yaptığı için işkenceyle gözaltına alındığını anlattı. Kuyu Tipi Hapishaneler hakkında Çağlayan Adliyesi önünde TAYAD’lı aileler olarak yapmak istedikleri açıklamayı kamuoyuna duyurmak için telefonla çekim yaparken polislerin saldırısına uğradığını belirten Karakum, “Polisler direkt telefonuma yönelerek yere fırlattı. Daha sonra üstüme çullanarak beni yere yatırdı. Darp edilerek yaka paça minibüse atıldım. Ellerimi kelepçeleyen polisler tarafından yüzüme, kulaklarıma, burnuma, karnıma, kol ve bacaklarıma sayısız darbe aldım. Bu darp nedeniyle burnum kanamaya başladı. Buna rağmen polisler işkence yapmaya devam etti. Sistematik olarak onların küfürlerine maruz kaldım. Sürekli tehdit edildim” dedi.
‘DOKTORLAR İŞKENCE SUÇUNA ORTAK OLDU!’
Bu işkencenin hastaneye götürülene kadar devam ettiğini dile getiren Karakum, hastanede ise doktorlar tarafından kelepçeli muayene dayatmasına maruz bırakıldığına dikkat çekti. Gözaltına alındıktan sonra darp ve cebir işlemleri için Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’ne götürüldüğünü anlatan Karakum, şöyle konuştu: “İlk gittiğim acil doktoru kelepçeli muayene konusunda ısrarcı oldu. Kelepçeyi çözdürmedi. Muayenemi yapmadan beni alt branşa yönlendirdi. Beyin cerrahi doktoru tarafından da kelepçem açılmadı, polisler odadan çıkarılmadı. Orada da muayenem yapılmadan tomografiye yönlendirildim. Orada mecbur kelepçeleri açtılar. Ama daha sonra tekrar arkadan kelepçelenerek göz doktoruna götürüldüm. Yarım saat gelmesini beklediğim doktor, ‘Yemekten kalkıp geldim’ diyerek şikayet etti. Polisleri odadan çıkarmasını istedim. Kabul etti ama yerine güvenlik görevlisini çağırdı. Acil plastik cerrahiye gittiğimde de aynı keyfi uygulamayla karşı karşıya kaldım. Polislerin odadan çıkarılmasını istedim ancak çıkarılmadılar. Doktor, beni direkt filme yollayacağını söyledi. Filmi çektirdikten sonra muayene yapmak istediğinde ona tekrar bana işkence yapan, küfürler eden polisin yanında muayene olmayacağımı söyleyerek, Hipokrat yeminine, İstanbul Protokolü’ne bağlı kalması gerektiğini hatırlattım. Ama kabul etmedi. Ben de bu şekilde muayene olmayacağımı söyledim. Bu defa doktor, muayenesini kabul etmediğime dair evrak imzalamam gerektiğini söyledi. Ben de bunu imzalamayacağımı belirterek, polisleri muayene odasından çıkarmasını tekrar istedim. Ancak plastik cerrahi doktoru, polisi odadan çıkarmadığı gibi darp cebir raporuna da bunu yazmadı. Doktor suç işlediğini bilerek, kendini korumak adına sahte rapor düzenlemiştir.”
HEM POLİSLER HEM DOKTORLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU!
Gözaltına alındıktan 3 saat sonra Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden serbest bırakılan Karakum, polislerin kendisine, “Sizi istediğimiz zaman gözaltına alırız, istediğimiz zaman bırakırız” dediğine işaret etti. Polislerin kendini yargıdan da üstün gördüğünü vurgulayan Karakum, Danıştay 10. Dairesi’nin telefonla çekim yasağı konusunda verdiği yürütmeyi durdurma kararını yok sayan polisin, gözaltılar sonrası haklarında açılan kamu davalarında kovuşturmaya yer yok kararı verilmesine rağmen her hafta sistematik bir biçimde kendilerini işkenceyle gözaltına aldığına işaret etti. Doktorların da polislerin eşliğinde kelepçeli muayene dayatmasıyla işkence suçuna ortak olduğunu vurgulayan Karakum, görevini kötüye kullanan doktorlar hakkında İstanbul Tabip Odası’na (İTO) şikayette bulunduğunu aktardı.
Kaynak ANF…