Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi

Example HTML page

Gezi Davası’nın Yargıtay’ın bozma kararının ardından 5’inci duruşması bugün görüldü. Gezi ana davasının tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Avukatlara mütalaaya karşı süre veren mahkeme, bir sonraki duruşmayı 22 Nisan’a erteledi.

Gezi Davası’nda savcılık mütalaasının ardından ilk duruşma bugün görüldü. Duruşmaya demokratik kitle örgütleri, uluslarası basın, konsolosluk temsilcileri, siyasi partiler katıldı.

Görülecek duruşma öncesi Taksim Dayanışması Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri ile yurttaşlar da destek verdi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, SOL Parti İstanbul İl Başkanı Leyla Koç Üzüm, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oruç, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Ahmet Şık, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz yer aldı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Gezi direnişinin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerin zorlamasıyla değiştirilemez.

Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır. Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan kullandıkları şiddetle Gezi’nin çocuklarının düşlerini, geleceğini çalarak ölümlere ve yüzlerce yaralanmaya neden olanlardır. Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi direnişini, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin.

Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır. 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, ‘terör’, “darbe’, ‘dış güçlerin oyuncağı’ gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, lgbti+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.”

DURUŞMA

“Adil yargılama yapıldığına inancı kalmadığını” açıklayarak bir süredir duruşmalara katılmayan Osman Kavala ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla cezaevinden duruşmaya katıldı. Kavala, SEGBİS aracılığıyla bağlandığı salona el salladı. Kimlik tespiti yapıldıktan sonra yargılama başlatıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Ayşe Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman’ın arasında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

Avukat Can Atalay, usule ilişkin eksikler üzerine söz almak isteyerek şunları söyledi:

“Esas hakkında savunma yapmayacağım. Esas hakkında mütaalaya duruşma salonunda okumanız gerekir. Hukuken, heyetiniz yanlış yapmaktadır. Usule ilişkin taleplerimi iletmek istiyorum. Biz ısrar bozmaya ilikin beyanımızı bile almayacaksınız. Israrla savunma diye aldınız. Yargılama faaliyeti olarak net yaptınız? Çarşı davası ile verdiğiniz ara kadar ve bizim bozmalara beyanımızın alınması ve Kavala’nın tutuk müdafi beyanları… Başka hiçbir şey yapmadınız. Biz süre talep etmiyoruz. 2018 soruşturmasında bizimle ilgili yurt dışı yasağı konulmadı. Yurt dışına gitmedik. Bizim bu yargılamayı uzatmak gibi bir amacımız yok.

Önce bir yargılama yapalım. Biz çiğ yemedik, karnımız ağrımıyor. O yüzden yalana dolana yanıt veriyoruz. Sizleri tanımıyorum. Birinizin yazın verdiği kararla ilgili konuşacağım. O yüzden sizi tenzih ederim. Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. 30. Ağır Ceza Mahkemesi acele dosyayı başından attı ve size gönderdi. Hazır ara karar ile esas hakkında mütalaa geldi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi dosyasında bulunmayan, Gezi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Çarşı davasını bozdu.

Bir üyenizin şerhiyle dosyalar birleştirildi, bir düğmeye basıldı, esas hakkında mütalaa açıklandı. İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bozma kararı ne oldu? Dosyanızın içinde midir? Tümü sizin aleyhinize. Bu husus açığa kavuşmadan bu insanlar nasıl savunma yapacak? Biz nereye gitsek peşimizden gelen savcı Edip Şahiner ve temsil ettiği siyasi kadro bu sefer çok daha ince (!) çalışmış, iddianamenin ve ilk esas hakkında mütaalanın yüklerinden kendilerini kurtarmaya çalışırken tarafımızca suçüstü yakalanmıştır. Dosyada hiçbir delil yoktur. Eğer uluslarası komplo arıyorsa savcı, delil gösterecek.

Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı? Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın! Savcı, Fethullahçı polislerin eylemini sahipleniyor. 15 Haziran’dan önce telefon konuşması yok, çünkü bizim lehimizedir o konuşma. Fethullahçı Nazmi başlatıyor soruşturmayı imzasız rapora dayandırıyor.

Gezi davası İstanbul ACM’deydi. Biz orada yargılanmaya başladıktan bir süre sonra muhalefet şerhleri dikkat çeken ve bence bize ceza vermeyeceği belli olan mahkeme başkanı el çabukluğu ile bizim dosyadan alındı. 30 ACM başkanı Mahmut Bey inatla şerh yazmaya başladı, beraat kokusu aldım. Hemen değiştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor, Gezi’deki dava diyor. Bu dosyadan ceza çıkmak durumunda. Bu dosya sürekli gündemde. Geçtiğimiz hafta çıkan haberlerle ilgili kısmi tensip geldi ama Beştepe’de bu davayla ilgili toplantı yapıldığı Adalet Bakanı Gül’ün fikri kabul edilmediği için istifa ettiğini biliyoruz. Bunu tekzip edemediler.”

“MAHKEMENİZ HİÇBİR ŞEY YAPMADI”

Kavala müdafi, Köksal Bayraktar söz aldı:

“Burada sanıkları dinlemeye hakkınız yok. 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifadelerini tekrar ettirdiniz. Yeni bir şey yok. Siz hiçbir şey yapmadınız. İşin esasına girmediniz. Dosyayı, 30. Ağır Ceza mahkemesine gönderin. Yetkisi olmamasına rağmen tanıkları dinlemiş, dava bitmiştir dedi. Doğrudan karara gitme amacındasınız. Böyle bir şey yok. Bizi üzen, 21. yüzyılda böyle şey olu mu dedirten görevini yapmayan mahkeme karşısında, bir kişi 4,5 yıldan bu yana tutukludur. Müvekkilim usul hükümleri karşısında yalpalayan bir mahkeme karşısında 4 yıldan fazladır tutuklu.

Henri Barkey nerede kaldı? Biliyor musunuz? Anayasa mahkemesi, baz istasyonları kesin delil değildir diyor. Davayı yerinde muhafaza etme kararından geri dönülmesin, geri dönülmeyecekse tevsii tahkikat yürütülmesini, Barkey’in kaldığı otelin tespit edilip Nimet Çubukçu’nun dinlenmesini talep ediyorum.”

Bayraktar’dan söz alan Avukat Tora Pekin, esas hakkında mütalaaya karşı süre talep etti.

“SES KAYITLARI NEREDE?”

Can Atalay müdafi Avukat Evren İşler ise, “Tapelerle ilgili çözülmemiş devasa sorunlar var” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Dinleme ile ilgili kararlar mahkemenizin dosyasında yok. Tapelere baktığınızda arada kesintiler olduğunu görüyorsunuz. Dosyanın içinde ses kayıtlarınız da yok. Bu ses kayırlarının getirilmesi zorunludur. Bu tapelerin doğru olup olmadığını belirlemek mümkün değil. Bu ses kayıtlarının bize verilmesini istiyoruz. Esas hakkında mütaalada çok sayıda isim geçiyor. Bu isimlere baktığınızda dosyada sanık değiler, taraf değiller. Bu kişileri tanık olarak dinlemek zorundasınız. Bu delilerin okumak zorundasınız.”

“ERMENİLERLE DOSTLUK KURMAK”

Kavala müdafi, Avukat Fethi Demir ise iddianamenin diline dikkat çekerek şunları söyledi:

“İddianamede Anadolu Kültür Anonim Şirketi için legal görünümlü illegal diyor. Bu dilin hukuk devleti ile bir ilgisi var mı? 2002’de kurulmuş Anadolu Vakfının bugüne kadar herhangi soruşturmaya konu olup olmadığının araştırılmasını talep ediyoruz. Kavala için Mezopotomya Vakfı’nın kurucuları arasında sayılmış. Kürtçe eğitim yapan üniversite konu edilmiş. TRT kürtçe yayın yapıyor. Artuk üniversitesi var. Bu ne zaman Türkiye’de suç oldu? Kavala için Ermeni ve Kürt yurttaşlarla uğraşıyor deniliyor. Ermenilerle dostluk kurmak, Kürtlerle arkadaş olmak bir problemi mi? Hem yurttaş diyorsunuz hem ötekileştiriyorsunuz. Böyle bir şeyi savcı nasıl yazılır?”

“ANLAŞILMIŞTIR İLE BİTEN CÜMLELER…”

Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez ise, “Mütalaada ‘anlaşılmıştır’ ile biten cümleler var. Müvekkilim ile ilgili ‘Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır’ denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız? Hukukla bağlı bağımsız mahkemelerin yargılama yapacağına inanıyoruz hala. Müvekkilin ‘Ermenistan Erivan film festivaline götürülen ve hükümeti yıkmak için çektiği’ iddia edilen videonun ne olduğunun tespit edilmesini ve iddia makamının iddiasını somutlaştırmasını talep ediyoruz” dedi.

“CASUSLUK SUÇLAMASI KURUCU UNSUR DEĞİL”

Heyet, Kavala’ya söz verdi. Kavala, “Taleplere katılıyorum ve bunlarla ilgili kararınızı bekliyorum” dedi.

Yargılananlardan biri olan Mine Özerden, avukatının başka bir duruşmada olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Tevsii tahkikat talebimiz var. Daha önce yazılı olarak da bildirdik ama reddettiniz. Bu kararınızdan dönmenizi talep ediyorum. 61. hükümetin mağdur olarak belirtilen üyelerinin tanık olarak dinlenmesini istiyorum.”

KAVALA’NIN TUTULULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ

Taleplerle ilgili görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner süre taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi. Savcı Şahiner Kavala’nın tutukluluk halinin de devamına karar verilmesini talep etti.

Kavala, ara karardan sonra şunları söyledi: “Beraat ettikten sonra iki ayrı suçlamadan tutuklandım. Önce casusluk suçlamasının olduğunu, gizli bir bilginin olduğunu, iddia makamının araştırmadığını, casusluk suçlamasının kurucu unsur olmadığını anladım. İddia makamının Henri Barkey ile ilgili somut bir belge ortaya konmadığını gösterdi. Bu görüşmeler sadece 500 metre uzaklıktaki baz istasyonlarından verilen sinyallere dayandırılıyordu.”

Osman Kavala’nın avukatı Tolga Aytöre ise savunmasında, “2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Bu suçlama hiçbir suçun unsuru olamaz. Bu yargılama siyasi baskı altında yapıldığı için güvenmiyoruz. Siyasi bir coşkuyla yazılmış bir mütalaa bu. Bu iddianame ve mütalaanın ayak izlerine basmayın, aldatılıyoruz. Bu çok uzun sürmez, hukuktan uzaklaşanların çok da uzağa gidemediğini gördük. Karar, takdir heyetinizin” dedi.

Duruşmada tek tutuklu sanık Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Kavala’nın tutuk incelemesi 15 Nisan’da yapılacak. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmadıkları için sanıklara ve müdafiilerine “son kez süre verilmesine” karar verdiklerini belirtti.

Avukatlar için mütalaaya karşı süre veren mahkeme, bir sonraki duruşmanın 22 Nisan saat 10.00’da yapılmasına karar verdi.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir