Müslüman Mahallesinde salyangoz satmak: Yaparsa AK-Parti İktidarı yapar… Veysel Karani Cami-i yanına içkili restoran izni
Ramazan Yiğit / NEREDE KALMIŞTIK?

Müslüman Mahallesinde salyangoz satmak: Yaparsa AK-Parti İktidarı yapar… Veysel Karani Cami yanına içkili restoran izni. Keser döner, sap döner bir gün biri çıkar sorar. Şimdi AK-Parti deyimiyle, AK-Parti iktidarı Veysel Karani camisinin yanında salyangoz mu satıyor?

Yıllardır, önceki adı Eyüp İlçesini olan önüne sultan eklenerek şimdiki adı Eyüpsultan ilçesi olan, İstanbul’un güzide ilçelerinden manevi olarak ta mukaddes sayılan Eyüpsultan ilçesi sınırlarında bu güne kadar hiçbir yerel yöneticinin yada İktidarın içkili restaurant izni vermeye cüret bile edemediği bu kadim kentte AK-Parti İktidarında Turizm Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü marifeti ve Tarım ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü oluruyla Veysel Karani caminin hemen yanına Eyüp Park rezidans’nın altında bulunan işletmelere izin verildi.
Yukarıda, da belirtiğim gibi önüne sultan ekleyerek adeta kutsadığı Eyüpsultan ilçesinde bunun gerçekleşiyor olması işin bir başka yönü.
Evet Eyüpsultan’da daha önce yoktu Ak- Parti İktidarında oldu.
Aslında derdim İçkili restauran’a izin verilmesi değil bölgenin de buna ihtiyacı var ancak Veysel Karani Camisinin hemen dibine verilmesi AK – Parti’nin ikiyüzlü politikasını ortaya koyuyor.
Daha henüz yeni yakın tarihte Feshanenin açılmasıyla birlikte resim sergisinde sergilenen duvardaki bir resimden LGBTİ+’lar bahane edilerek ‘’Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz diye, Eyüpsultan Hazretleri’nin maneviyatlarının incindiğini bahanesiyle protesto gösterisi düzenlemişlerdi.
Şimdi merakla bekliyorum AK- Parti İlçe Başkanlığı, AK-Partili siyasetçiler, Meclis Üyeleri ve bu paraleldeki STK’lar nasıl tavır alacaklar.

Burada ‘’Veysel Karani’’ hazretlerinin manevi duygusu incinmiş olmuyor mu?.
Bir diğer taraftan İstanbul’un en eski ilçelerinden Beyoğlu ilçesi ve Fatih İlçeleri de bizimle aynı kaderi paylaşıyor aslında. Camiler ve Türbeler açısından. Camiler, türbeler ve İçkili restaurantlar hemen hemen iç içe geçmiş.
İstanbul’un güzide ilçelerinden Beyoğlu ve Fatih’te de cami yanında, ya da türbe yakınında, benzeri işletmeler mevcut. Hem de bu günkü ya da yakın bir tarih olayı değil ‘’Bizans ve Osmanlı’’ yönetimleri döneminden beri bu işletmeler var. Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet döneminde de devam etmişler.
AK- Parti İktidarı döneminde, yakın zamanda inşası yapılan Taksim Cami’de İçkili restoranların hemen yanı başına yapılmış. Bunun yanı sıra Sultanahmet, Ayasofya cami-i gibi birçok yer aynı kaderi paylaşıyor.
Besele bu güne kadar AK-Parti İktidarının kutsadığı, yılların Eyüp Lisesi’nin isminin Eyüpsultan Lisesi yapıldığı ve tekel bayilerine bile baskı uygulanarak bu yolla kapanmalarını istediği döneme gelmesi işi ilginç kılan bir başka tarafı.
Evet tüm kentlerimizin içkili restoranlara ihtiyacı var. Eyüpsultan İlçemizin de var. Bunu yaparken hassasiyet göstermek şart Cami, Türbe ve Mezarlıklar aynı zamanda Eğitim, Hastane alanlarından uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Bu meselenin toplumun genel hassasiyeti olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bir diğer yandan da ‘Yerel Hassasiyetleri’ o kentin yerel yöneticilerine bırakmak gerekir inancındayım.
Ben yaptım oldu anlayışının bu ülkeyi hangi konumlara getirdiğini hepimiz izliyoruz.
Eğer ki bunu CHP’li yada bir başka siyasi parti iktidarı yada yerel yönetimlerince yapılmış olsaydı vay gele haline şimdi yandaş kanallar bir taraftan, trol ordusu bir taraftan bangır bangır yayın yaparlardı. Dini motifli STK’lar protesto gösterileri yapardı.
Fakat konu kendileri oldu mu çıt çıkmıyor. her şey süt liman.
Bütün mesele tüm haksızlık ve hukuksuzluklara ses çıkartabilmektir.
”ŞAFAK OPERASYONLARIYLA CHP’Lİ YEREL YÖNETİCİLERİN ÜZERİNDEKİ BAŞKI’DA BÖYLE”
Bir yandan halkın iradesiyle seçilmiş CHP’li Belediyelere Şafak operasyonları düzenlenerek halkın seçtiği yerel yöneticiler bir, bir cezaevlerine konulurken diğer taraftan yıllardır bu belediyeleri yöneten AK-Partili belediyelere ve AK- Partili belediye başkanlarına yönettiğiniz belediyeler neden bu kadar borç batağında halkın kaynaklarını ne yaptınız diye sorulmaması da ikiyüzlü siyasetin günümüzdeki sonucudur.
Evet herkes yargılanabilir. Kimsenin bir ayrıcalığı yok. Çağırıldığında gidip ifade vermekten kaçmayacak halkın seçtiği belediye başkanlarına şafak operasyonlarıyla devletin kolluk güçlerini kullanarak yapılmak istenen şey de CHP’nin yapılan yerel seçimlerde ülke genelinde birinci parti olmasından başka bir şey değildir.
CHP’sinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na bir kez daha yenilme korkusunun ta kendisidir.
Demokrasinin yeteri kadar AK-Parti tarafından özümsenmediğini gösteriyor.
Korkunun ecele faydası yok öncekiler nasıl ki secimle gelip seçimle gittilerse AK-Parti’nin de bunu tadacak olması kadar doğal bir durum yoktur.
Halk geçim derdinde. Seçim istiyor.
Mademki özgüvenin tam getir sandığı milletin önüne CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını da serbest bırak ülke normalleşsin 2 Kasım Pazar günüde bu işin miladı olsun yarışın kim kazanırsa ülkeyi o yönetsin.
AK-Partili Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK-Partili siyasetçiler şunu unutmasınlar demokrasi herkese lazım. Demokrasi olmazsa ekmek ve su da olmaz. Bu iki yüzlü politikalardan vaz geçmeye ve bir kez daha sağduyu ile düşünmeye davet ediyorum. saygılarımla.