Küba’da yenilen ABD uslanmadı

Example HTML page

Küba’da aldığı ağır yenilginin üstünden 60 yıl geçse de ABD, emperyalist müdahaleci arzularından hiç vazgeçmedi. ABD tarihinin her döneminde ya savaşa ya da yaptırım kartına oynamaya devam ediyor.

Küba Devrimi, dünyanın birçok ülkesindeki antiemperyalizm mücadelesinin gelişmesinde önemli bir yer duruyor. 1 Ocak 1959’da ABD’nin “arka bahçesi” olarak adlandırılan bu küçük ada ülkesinde gerçekleşen devrim, kuşkusuz emperyalizminin dünya üzerindeki hegemonyasının önemli ölçüde sarsılmasına olanak sağladı. Küba Devrimi’nden önce Güney Amerika tarihinin birçok döneminde diktatörlüğe karşı mücadele verilmiş, egemenler koltuklarından edilmişti. Fakat Küba Devrimi’ni diğerlerinden ayıran en önemli unsur, egemenlerin hızlı bir şekilde mülksüzleştirilmesi olmuştu. Washington’ı rahatsız eden en önemli başlıklardan biri sadece antiemperyalist değil, antikapitalist karaktere sahip bir mücadeleye de yenilmiş olmasıydı.

GENERAL DEVRİLDİ, MÜCADELE BİTMEDİ

Fidel Castro komutasındaki ordunun ABD destekli General Fulgencio Batista’yı devirmesi, emperyalizmi şaşkınlığa düşürdü. Kısa süre içerisinde bu ada ülkesindeki gücü yeniden eline almak istedi. Fakat Küba Devrimi’nin arkasındaki uluslararası desteğin farkında olan ABD yönetimi doğrudan gerçekleşecek askeri müdahaleyi göze alamadı. Küba’ya yönelik herhangi bir müdahale tüm Güney Amerika’nın da ayağa kalkmasını beraberinde getirebilirdi.

ABD tüm bunlara rağmen adadan hiçbir zaman vazgeçmedi. ABD hükümeti 1961 yılına gelindiği zaman paralı askerleri harekete geçirerek adeta bir işgal hareketi başlatmak için kolları sıvadı. 15 Nisan 1961 Cumartesi günü başkent Havana’da yer alan havalimanlarına yapılan bombalı saldırıların peşini ünlü “Domuzlar Körfezi Çıkarması” izledi. Amerikan destroyeri, devrik diktatör Batista yanlısı 1500 Kübalı sürgünü adaya çıkardı. Çıkarma, Fidel Castro önderliğindeki yüz binlerce kadın ve erkek yurttaş seferber oldu, üçüncü günün sonunda istilacılar yenilgiye uğratıldı. Aynı yılın 1 Mayıs’ında Fidel, Küba Devrimi’nin sosyalist bir karaktere büründüğünü ilan ederek sanayinin hızlı bir şekilde devlet işletmesine bırakılarak kamulaştırılması, toprakta kamu mülkiyetinin sağlanması izledi.

kuba-da-yenilen-abd-uslanmadi-865629-1.

AMBARGOYA RAĞMEN HÂLÂ AYAKTA

ABD’nin tüm bu müdahalelerinin direnen Küba, son 60 yıldır ambargo ile boğuşuyor. ABD’nin 60 yıldır Küba’ya uyguladığı ekonomik, mali ve ticari ablukaya rağmen, bu küçük ada ülkesinden eğitim ücretsiz, barınma temel bir hak ve sağlık hakkı herkes için eşit. Toplumun yüzde 99’undan fazla okuma yazma biliyor ve kadın hakları devlet tarafından güvence altına alınmış durumda. Küba, bir yandan Covid-19 salgınına karşı mücadeleyi sürdürürken diğer yandan da gösterdiği uluslararası dayanışma ile herkesin takdirini topluyor. Ülke, ambargonun yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen 4 farklı aşı çalışmasıyla yurttaşlarına ve dünyaya umut oluyor.

BİR DÖNEM BİTİYOR: 60 YIL SONRA ‘CASTRO’SUZ SİYASET

Küba Komünist Partisi’nde (PCC) yeni dönem sekizinci kongreyle birlikte başladı. Partinin dün başlayan dört günlük kongresinde 89 yaşındaki Raul Castro’nun, Komünist Parti Sekreterliğini mevcut Devlet Başkanı 60 yaşındaki Miguel Diaz-Canel’e devredeceği açıklandı. Böylece ülke siyasetinde 60 yıl sonra ilk kez, Castrolar yer almayacak.1959’da gerçekleşen sosyalist devrimden 2008’e kadar Fidel Castro devlet başkanlığı görevini sürdürürken ardından da kardeşi Raul Castro görevi devralmıştı. Diaz-Canel, Küba Komünist Partisi’nin üçüncü sekreteri olacak ve aynı zamanda devlet başkanlığı görevini bulunacak.

Kaynak BirGün Gazetesi

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir