Kılıçdaroğlu’dan müteahhide sert tepki: Makineleri çek, pistlere dokunma
CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan Atatürk Havalimanı’na iş makinelerinin girmesine sert tepki: O makinelerin müteahhidi; sana ise özel ilgi göstereceğiz! O müteahhide sesleniyorum o makinelerini çekeceksin oradan. Geliyoruz. Adalet, hak, hukuk, felaketleri önlemek için geliyoruz. Makineleri çek, pistlere dokunma.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMAK ÜZERE”
“Yeni bir dönem başlamak üzere. Halkın iktidarı güçlü olarak halka güven vermek zorundadır. Her birimizin tek tek sorumluluğu var. Her birimiz bu ülkenin geleceğinden sorumluyuz. Bu ülkeyi haramilere ve haramilerin taşeronlarına teslim etmeyeceğiz. Baskılar, engellemeler, yargı kararları var biliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz.”
GEZİ MAĞDURLARINA ZİYARET
“Gezi mağdurlarının ailelerini ziyaret ettim. Vera’yı ve Ege’yi kucakladım. Onlar demokrasi talebinde bulunan haksız yere hapse atılanların aileleri. Sanıyorlar ki onlar yalnızlar, asla onlar yalnız olmayacak. Onlarla, aileleriyle, düşünceleriyle, idealleriyle birlikte olacağız. Mücadelemiz insan hakları, yargı bağımsızlığı, kadın-erkek eşitliği, hakkı, hukuku inşa etme mücadelesidir.”
“AKP’NİN 2002’DEN BU YANA HARCADIĞI PARA: 2 TRİLYON 631 MİLYAR DOLAR”
“Söylemlerimizi verilere dayandırmak zorundayız. Toplumu samimiyetle ikna etmek zorundayız. AK Parti iktidarına kadar Türkiye’ye 57 hükümet hizmet etti. Cumhuriyet’in kuruluşundan 2002’ye kadar. 57 hükümetin harcadığı para 713 milyar dolar Osmanlı’nın borcunu son kuruşuna kadar ödediler, Keban, Atatürk Barajı’nı yaptılar. Sümerbank’ları Etibank’ları yaptılar. Gübre, şeker fabrikaları her şeyi yaptılar.
Onurlu durdular, kimseye gidip el avuç açmadılar ve onların bir felsefesi vardı, ‘Her fabrika bizim için bir kaledir’ diyorlardı. Ekonomik olarak güçlenmek zorundasınız. Onun için fabrikaların üretmesi, istihdam yaratması, ihracat yapması Türkiye’nin onuruyla saygın devletler içinde yer alması çalışma ve çabaya bağlıydı. 713 milyar dolar harcadılar ve Türkiye’yi 1990 yılında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden biri yaptılar.
AK Parti iktidar oldu, harcadığı para 2002’den günümüze kadar 2 trilyon 631 milyar dolar. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana 713 milyar dolar para harcayarak Türkiye’yi ve ekonomisini dünyanın 20 büyük ekonomisinden birisi haline getiren ve 1999 yılında da G20 ligine davet edilen Türkiye var. 2002’de iktidar oluyorsunuz 2 trilyon harcıyorsunuz ve Türkiye G20 liginden düşüyor.
Şu soruyu sorun. AK Parti’nin yaptığı bir şeker fabrikası, gübre fabrikası gösterin. Ne yaptılar? Hangi fabrikayı yaptılar? 57 yılda yapılan bütün bütün fabrikaları sattılar, o parayı da yediler. O nedenle nasıl bir güçle, nasıl bir sorumsuz anlayışla devletin yönetildiğini hepimizin bilmesi lazım. İnançları, kimlikleri kullanarak, insanların dikkatini farklı yöne çekip milyarları götürdüler.”
“TARİHİMİZDE EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR SOYGUN DÜZENİ BAŞLATTILAR”
“Bu paraları ne yaptılar? 2 trilyon 631 milyar doları ne yaptılar? Tarihimizde eşi görülmemiş bir şekilde soygun düzeni başlattılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni borç batağıyla karşı karşıya getirdiler. Şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın merkezi borcunun yüzde 67’si döviz ve altın. Milliyetçi olduğunu söyleyen Bahçeli’de Türk Lirası’nın değeri kalmadı diyor. Her kur arttığında hem borcun hem faizin artıyor.
2021’in sonunda merkezi yönetimin borç stoku 2 trilyon 747 milyar TL’ydi. 2022’nin ilk üç ayında döviz arttı, borç 3 trilyon 19 milyar liraya çıktı. Bu borçları bir avuç insan verdi. Bir avuç insandan aldığınız borç ilk 3 ay içinde artıyor. Durduk yere de hazine 272 milyar lira bir yük altına giriyor. Eğer ekonomi doğru yönetilseydi 272 milyar lirayla ne yapılırdı? Eğer 272 milyar lira çetelere verilmeseydi 13 milyon 650 bin emekliye net asgari ücret kadar bayram ikramiyesi verilirdi.
Çiftçiye her yıl verilen destek tam 3 kat artırılabilirdi. 6.5 milyon emekçiden sosyal güvenlik primini devlet olarak ben ödeyeceğim deyip net asgari ücreti 5 bin liraya çıkarılabilirdi. Açlık sınırının altında olan 4 milyon hanenin her birine 2022 yılında 5 bin lira turarında gıda çeki 4 bin lira tutarında da enerji çeki verebilirdiniz. Beşli çete ve yandaşlarına sağlanan mali imkanların büyüklüğünü görüyor musunuz? Milyonlar beşli çeteye çalışıyor.”
AYNUR DOĞAN’A KONSER YASAĞI
“Aynur Doğan hepimizin şarkısını duygulanarak dinlediği bir sanatçı. Dar Hejiroke diye bir şarkısı var. Bu aslında bir incir ağacı şarkısı. Bu şarkıyı hafızalarımıza kazıyan güzel bir film vardı. Gönül Yarası filminde Şener Şen ve Meltem Cumbul bu şarkıyı dinlerken Meltem Cumbul ağlamaya başlıyor. Şener Şen, ‘Sen Kürtçe biliyor musun?’ diyor. ‘Hayır, bilmiyorum’ diyor. ‘O zaman neden ağlıyorsun’ diye soruyor. ‘E bu şarkıya ağlamamak mümkün mü’ diyor. Siz bu şarkıyı yasaklıyorsunuz.
Türkiye bu noktaya gelmemeli, getirmemeliyiz. Şarkıların, türkülerin tamamı bizim. Kürtçe bir şarkı okudu diye nasıl yasak getirebiliriz? 21 yüzyılda yaşıyoruz artık. Her şarkı, türkü bizim türkümüz. Ben bunu söylediğim zaman trollerini harekete geçirdiler. Benim için ‘Kılıçdaroğlu sus’ kampanyası açtılar. Sizin feriştahınız gelse ben susmam. Rengarenk bir Türkiye’de yaşayacağız. Ebruli olacak. Barışı, huzuru getireceğiz. Herkes şarkısını özgürce söyleyecek birbirimize farklı bakmayacağız. Bir şarkıdan, türküden korkulur mu? Korkmayacağız. Beraber, birlikte olacağız.”
KAFTANCIOĞLU’NA SİYASİ YASAK
“Geçen hafta Erdoğan’ın bir siyasi intikamına tanık olduk. İstanbul İl Başkanımız Canan Hanımı mahkum ettiler. Mahkum etmekle kalmadılar bir de siyasi yasak getirdiler. Yasaklarla özellikle siyasi tutuklularla Türkiye asla yol almamıştır. Parti kapatmakla, farklı düşündü diye hapse atmakla bir ülkeye demokrasi gelmez. Canan Hanımın hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, hakimler… O mahkemede görev yapan hakimler şunu unutmasın bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz. Bu ülkeye kardeşliği Saray’a rağmen getireceğiz. İl Başkanımızın siyasi yasak kararını tanımıyoruz. Mahkeme kararını da tanımıyoruz, siyasi yasağı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul İl Başkanımızdır. Nokta.”
“SADAT’IN GÖREVİ NEDİR?”
“İstanbul’da bir kurumun önüne gittik arkadaşlarımızla. Bu kurum çatışmaların hüküm sürdüğü bölgelerde iş yapıyor, o çatışmaların bir parçası gibi görünüyor ve aynı zamanda o bölgelerde müteahhitlik işleri de yapıyor. Kar amaçlı bu şirket. Kurucusu Erdoğan’ın eski danışmanı emekli bir general. Çakma general de olabilir.
Kar amaçlı şirketin yöneticisi, bu kişi Erdoğan’ın danışmanlığını yaptığı dönemde devletin en hassas konularının tartışıldığı masada aynı zamanda. Bir danışman, ordudan atılmış, Erdoğan onu kendisine başdanışman olarak alıyor. devletin en hassas konularının tartışıldığı yerde bu da orada oturuyor. Şirket ne iş yapıyor? ‘Suikast, gayri nizami harp, bomba imalatı, istihbarat, gerilla, özel kuvvetler harekatı, psikolojik harp harekatı, sabotaj, pusu, tahrip’ anlatılıyor görevleri arasında. Bunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin danışmanlığında ne işi var?
‘Bu SADAT’ın görevi nedir bilgi almak istiyoruz’ dedik. İki kişi geldi haber verelim dediler bir daha gelmediler. Bu kadar korkak bir yapı. Bu yapı bir de kendisine ideolojik zırh tanımlamış kendisine. Bir devlet kuracak, o devletin içinde Türkiye’de olacak -herhalde bu bölümü Bahçeli dinliyordur- devletin adı Asrika devleti. Asrika Devleti. Asya-Afrika sentezi olacak konfederal bir cumhuriyet olacak ve Asrika devleti başkan tarafından yönetilecek, İstanbul başkenti olacak resmi dili de Arapça olacak.
Bahçeli ne diyor ben asıl onu merak ediyorum? Bunlara destek veriyorsun. Baş danışmanlık yaptığı zaman sende onlarlaydın. Ben o kapıya neden gidiyorum? Neden mücadele ediyorum, kimin mücadelesini veriyorum. Bayrağımın, vatanımın mücadelesini veriyorum. Açıkça ifade edeyim yolunu kaybeden bir MHP var.”
“SANA NE DANIŞMANLIĞI VERDİLER?”
“Erdoğan’a da soru sormak isterim. Bunlar senin yanında hizalandılar. Bu SADAT’çılar geldiler senin yanında hizalandılar, sana ne danışmanlığı verdiler? Bu devlerin Milli İstihbarat Örgütü var, emniyetin, jandarmanın istihbaratı var, Dışişleri Bakanlığı var, paraysa Hazine ve Maliye Bakanlığı var.
Sen bunların tamamını bir tarafa atıyorsun, getiriyorsun ordudan atılan bir adamı kendine başdanışman tahin ediyorsun ve bunlar geliyorlar senin yanında hizalanıyorlar, bunlar sana hangi aklı verdi? Ben bunu merak ediyorum çık bu milletine anlat kardeşim. Sen bunları ne için kullandın? Öyle ya istihbarat diyor, bomba, silah, terör diyor her şey var bunlarda, bunları niçin ve nerede kullandın? Bunlarla mı bizi korkutmaya çalışacaksın? Sen kim olursan ol CHP’yi, bireylerini asla korkutamazsın.”
“HADDİNİZİ BİLİN”
“Bu para için mehdilik hikayeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü, daha kararlı, daha cesur durmalıyız ve duruyoruz. O nedenle gittik. Milletimiz özgürlüklerine dair bir tehditle karşı karşıyadır. Mütedeyyin kesimde artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır. Bu yapı Anadolu’nun tertemiz İslam anlayışına tehdittir. Samimi Müslümanlar bunların karşısında dimdik durmalılar. Samimi Müslümanlar Asrika karşısında da dimdik durmalıdırlar.
Buradan benzer bütün yapılara mektupçu mafyalara, kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum. Haddinizi bilin. Karşınızda Türkiye’nin dindarları, sofuları, inançları ve inançsızları vardır. Hepsinden önemlisi karşınızda dimdik duran ahlaklıları vardır. Karşınızda Kuva-yi Milliyecileri vardır, CHP vardır.
Bizler mafyaya karşı, mafyanın artıklarına, Saray’ın çömezlerine karşı, mafyadan medet uman siyasetçilere karşı Türkiye’nin geleceği için mücadele etmek zorundayız. Unutmayın aynı zamanda bir psikolojik harbin ortasındayız. Psikolojik harbin içerisindeyiz. Bu kurumlar Saray’la işbirliği yaparak, pek çok pozisyonlar yaratabilirler, yalan yanlış söylemler geliştirebilirler. O nedenle SADAT’a gittim. Herkesin dikkatini çekmek için gittim.”
MAKİNELERİ ÇEK, PİSTE DOKUNMA
“Dün akşam bir tweet attım. Biliyorum beyler çok rahatsız oldu. En çok rahatsız olanlar paralarını yurt dışına kaçıranlar ve kaçırmak için sıraya girenlerdir. Bunlar derhal psikolojik harp metotlarından birini devreye soktular. Neymiş ben havalimanın tümüyle park yapılmasını ve pistlerin hemen kırılmasını önermişim.
Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun. Bu iş “Talimat aldım, mecburdum” diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O makinelerin müteahhidi; sana ise özel ilgi göstereceğiz! O müteahhide sesleniyorum o makinelerini çekeceksin oradan. Geliyoruz. Adalet, hak, hukuk, felaketleri önlemek için geliyoruz. Makineleri çek, pistlere dokunma.”