İstanbul Baorusu 53 Olağan Genel Kurulu: Başkan Av. Filiz Saraç “Adalet sarayları yapıldı ama içinde adil yargılamalar olmadı
İstanbul Barosu’nun yeni başkan ve yönetimini belirleyecek 53. Olağan Genel Kurulu, Haliç Kongre Merkezi’nde başladı. Genel Kurul’da 12 aday başkanlık için yarışacak. İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, “Adalet sarayları yapıldı ama içinde adil yargılamalar olmadı. Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadı. Tekrar söylüyoruz ki tüm Anayasa Mahkemesi kararı derhal uygulanarak meslektaşımız Hatay’ın seçilmiş milletvekili avukat Şerafettin Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
İstanbul Barosu 53. Olağan Genel Kurulu, Haliç Kongre Merkezi’nde başladı. Bugün ve yarın yapılacak seçimlerde mevcut İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına aday oldu. Aynı gruptan Baro Başkan Yardımcısı Ali Gürbüz de adaylar arasında. Değişim İçin Avukatlar Grubu adına İbrahim Kaboğlu, Avukatın Yükselişi Hareketi Grubu adına Hasan Kılıç, Değişim İçin Güçlü Baro Grubu adına Mert Er Karagülle, Avukat Hakları Grubu adına Turgay Bilge, Genç Hukuk Hareketi Grubu adına Türkan Kara, İstanbul Avukatlar Birliği adına Metin Uraçin, Bağımsız Avukatlar Grubu adına Abdülhalim Yılmaz, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu adına Hakan Çatak ve bağımsız adaylar Savaç İşliyen ve Yasin Şen de baro seçimlerinde adaylığını açıklayan isimler arasında yer aldı.
“İstanbul Barosu Cemiyeti” adıyla Türkiye’nin ilk barosu olma özelliğini taşıyan İstanbul Barosu’nun Olağan Genel Kurulu’nda Divan Başkanı olarak Bahri Bayram Belen seçildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Baro Başkanı Filiz Saraç, açılış konuşmasını yaptı. Saraç konuşmasında şunları söyledi:
“Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır”
“Adalet sarayları yapıldı ama içinde adil yargılamalar olmadı. Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadı. Tekrar söylüyoruz ki tüm Anayasa Mahkemesi kararı derhal uygulanarak meslektaşımız Hatay’ın seçilmiş milletvekili avukat Şerafettin Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyulmaması adil yargılanmanın olmaması, yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işleminden hızla uzaklaştırmaktadır. Yargı bağımsızlığının en önemli göstergesi ve hukuka duyulan güvenin teminatı ise hukuki öngörülebilirliktir. En önemli hedefimiz ülkemizde yargı bağımsızlığı ile tarafsızlığının sağlanması, savunmanın güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğünün içtenleştirilmesi yollarıdır. Uzayan yargılamalar, yürütmenin ve siyasetin yargı organlarının üzerindeki etkisi, liyakatsiz atamalar, ilgisizlik ya da tecrübesizlik sebebiyle yargılama sürecinde oluşan hatalar sağlıklı bir rasyonel bir irdelemenin yürütülmesini ortaya koyacak gerekçeli kararların eksikliği gibi hususta hukuk güvenliği kavramını daha da yok etmektedir. Geçen dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de ifade özgürlüğü büyük darbeler almıştır. Sosyal medya platformları gerekçesi açıklanmadan erişime kapatılarak yurttaşların ifade ve haberleşme özgürlüğü engellendiği gibi karar gerekçeleri açıklanmayarak hem gerekçeli karar hakkı hem de yargısal denetimlerinde engellenmesi gündeme gelmiştir.
“Tutuklama günümüzde iktidar tarafından gözdağı verme politikasına dönüştürülmüştür”
Tutuklama günümüzde iktidar tarafından kendisine yönelik yapılan eleştirilerin önünü kesebilmek maksadıyla gözdağı poitikasına dönüştürülmüş. Tutuklama tedbiri bir cezalandırma aracı değildir. Hukuk devletine daha fazla gölge düşmemesi ve adalete olan güveni sarsılmaması için orantısız, kanunsuz ve hukuksuz tutuklamalara son verilmelidir. Yargılama harç ve teminat giderlerine yapılan zamlar hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta ve yurttaşlarımızın adalete erişim hakkını ihlal etmektedir…
“Canlara değer vermeyen anlayışlar bugün ülke yönetmektedir”
5199 sayılı kanunda hayvanların katlini ön gören maddeleri baroların, STK’ların, bütün yurttaşların haykırmasına rağmen bugün bu katlin gerçekleştiğini gördüğümüz yasalar bu meclisten geçebilmiştir. Ne acıdır ki canlara değer vermeyen anlayışlar bugün ülke yönetmektedir. Barolar avukatların mesleki örgütüdür, gücüdür. Haklarımızın ve avukatın ve bağımsızlığının teminatıdır. Hukuk devletini korumak ve insan haklarını işlevliğini kazandırmak, baroların görevidir. Bağımsız Cumhuriyetimiz, Atatürk ilke ve devrimleri, çağdaş ve demokratik Türkiye İstanbul Barosu’nun kırmızı çizgileridir. Avukatlara ve mesleğe yönelik çalışmalar ile birlikte cumhuriyetin temel niteliklerini korumak ve savunmak demokratik ve hukuk devletine üniter devlete sahip çıkmak, görevimiz süresince de İstanbul Barosu’nun çizgisine de uygun olarak bizim de sahip çıktığımız çizgi olmuştur.”
Salonda gerginlik yaşandı
Saraç’ın konuşmasının ardından İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu ile Divan Başkanı Bahri Bayram Belen arasında İstiklal Marşı’nının okunmasıyla ilgili gerginlik yaşandı. İstiklal Marşı’nın tekrar okunmasına yönelik önerge verildi ve önergenin kabul edilmesiyle İstiklal Marşı tekrar okundu.