HDP’den Erdoğan’a ‘kayyum’ yanıtı
HDP’den Erdoğan’a ‘kayyum’ yanıtı
HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, “Altı milyon civarında oy almış bir partinin hangi adayının doğru olup olmayacağına karar verecek olan bir başka parti olmaz, olmamalıdır.” dedi.
HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin asıl ana gündeminin ekonomi olduğunu savunarak, “Siyasetçiler, ekonomideki bu acı tabloyu görmek istemediği için siyasi polemik yapmayı ve sadece siyasi sataşmayla gündemi meşgul etmeyi tercih ediyorlar.” ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinin kısır döngüden ve darboğazdan çıkmasını istediklerini dile getiren Bilgen, tüketiciye yansıyan fiyatlar nedeniyle esnaf ile tüketicinin ciddi bir gerilim yaşadığını belirtti.
İşsizlik Fonu’nda biriken paranın “banka kurtarmaya aktarılmasının” asla kabul edilebilir olmadığını belirten Bilgen, “Türkiye, önümüzdeki günlerde 2001 krizinden daha feci hamleler yapmak durumuna girecek. Şu anda bankacılıkta, ‘Halkbank için yapıldığına göre diğer bankalara da yapılır’ diye düşünülüyor. Batık kredileri tek bankada toplayıp sonra o bankayı devlet eliyle, bizim cebimizden çıkanla kurtarmaya çalışmak… Bu sinyaller çok büyük bir tehlikenin işaretidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Partilerin meşruiyet ölçüsü halkın gösterdiği ilgidir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu seçimlerde, teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa, anında gereğini yapıp, kayyum tayinleriyle yolumuza devam edeceğiz.” açıklamasını anımsatan Bilgen, şöyle devam etti:
“Kızılcahamam’da kamuoyuna yansıtılan bilgiler, yaklaşımlar, yorumlar ve aynı zamanda Erdoğan’ın temsil ettiği makam dolayısıyla devletin yaklaşımını ortaya koyuyorsa çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. Partilerin meşruiyetinin ölçüsü o partilerin savunduğu değerler, o değerlere bağlılık ve halkın, toplumun o partilere gösterdiği ilgidir. Bunun dışında bir meşruiyet kriteri koymaya kalkan, darbeci zihniyeti iç dünyasından atamamış demektir.
Altı milyon civarında oy almış bir partinin hangi adayının doğru olup olmayacağına karar verecek olan bir başka parti olmaz, olmamalıdır.
Eğer böyle yaklaşılıyorsa bir akreditasyon sistemi işletsinler, bize bir liste versinler. Kimleri aday gösterip gösteremeyeceğimize onların listesi üzerinden seçme yaparak karar verelim. Bir başka yöntem daha var. AKP daha önce DBP’nin kazandığı belediyelerin bulunduğu şehirlerde aday falan göstermesin. Kayyumluk için iş başvurusu alsın ve nasıl olsa seçimde HDP kazanacak sonra kayyum olarak atanırlar. Boşuna seçim masrafı yapmasınlar. Bütün bu ironileri, vahim tabloyu ifade için söylüyoruz. ‘Teröre bulaşmak’ hukuken ne anlama gelir? Mesela, belediyelerin bir çevreye arazi tahsis etmesi hangi kendi tabirleri ile ‘parsel parsel peşkeş çekmesi’ teröre bulaşma kategorisinde ele alınabilir mi? Ya da ‘Halep için arkadaşlara söyledik silahları bırakacaklar’ sözü bulaşma kategorisinde ele alınabilir mi? Böyle muğlak tabirlele sadece korku, psikolojik yılgınlık oluşturmak ve seçmen iradesinin sağlıklı bir şekilde tezahürünü engellemeye çalışmak Türkiye’ye büyük bir haksızlıktır.”
Bir soru üzerine Ayhan Bilgen, danışmanlık şirketi McKinsey gibi kuruluşların sadece soyut danışmanlık kuruluşları olmadığını, kimi yatırımcılar ya da kredi kuruluşlarının, McKinsey gibi kuruluşlarla ilişkiyi, kendi ilişkilerinin referansı kabul ettiğini söyledi. Bilgen, “McKinsey’e ihtiyacımız olmadığının beyan edilmiş olması sevindirici ama şimdi asıl sorununu nasıl çözüleceği konusunda da herhalde McKinsey’i savunanlarda bir açıklama yapacaklardır diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.