Ferzan ÖZER: Liyakat, vefa ve aidiyet ayrılmaz üçlüdür
Ben Ferzan Özer, siyaseti kendim ve yakın çevrem için değil ihtiyacı olan herkese adil bir şekilde yardım edebilmek için yaptım.
Devletin eline ulaşamayanların destekçisi oldum.
Siyasi aidiyetine bakmadan sadece gerçek ihtiyaç sahibi olduğuna inandığım kişilere yardım ettim.
173 yıldır ait olduğum ilçem Eyüpsultan‘da ben ve ailem bilinir ve tanınırız.
Siyaseten partimde iddialı olmama rağmen partim beni başkanlık için layık görmedi.
Kırıldım mı? Emin değilim.
Üzüldüm mü belki biraz üzülmüş olabilirim çünkü emek verdim ve yoruldum.
Telaşlı mıyım? Evet. Neden telaşlıyım seçmen benden yanaydı, kazanabilirdim.
Neyse! Olan oldu aday arkadaşıma başarılar diliyorum elimden gelen desteği de verme sözü verdim.
Bütün bunları arkada bıraktım siyasete artık seçmen olarak devam etme kararı aldım.
Bu seçimde de ilçemde ve de yaşadığım ilçede partimin adaylarına destek vermek için elimden geleni yapma sözü de verdim.
Küçük bir tatil için Bodrum’a doğru yola çıktım.
Birkaç telefon geldi yolda.
İşte o telefonlar bana bu yazıyı yazdırdı.
Küskün olmadığıma emin değilim demiştim ya! Artık küskünüm, telefonlardan sonra bir küskünlük çöktü. Kendimi bu küskünlükten çıkarmak istiyorum, bunu da sizinle paylaşarak yapacağım.
Yıllarca emek verdiğim partim beni bir kez bile aramazken hal hatır sormazken fikrimi almazken bunun neden böyle olduğunu sorgulamadan ben çalışmaya devam etmiştim.
Siyasetten kazandığım bir kuruşum bile yok.
Bunu partim de bilir.
Sanırım siyasette (tüm partiler için) geçer akçe değildir bu özellik.
Fakat bugün rakip parti, iktidar partisi, hem de birkaç bağlantıdan beni arayıp yanlarına davet ettiler hem doğup büyüdüğüm ilçem için hem de yaşadığım ilçem için. İltifat ettiler, takdir ettiler, desteğime ihtiyaçları olduğunu belirttiler. Israr ettiler.
Bireysel olarak bana gurur veren şeylerdi bunlar. Ama benim emek verdiğim çalıştığım kurumsal yapının bu duruma zemin yaratması siyasi açıdan hiç de uygun değil.
Benim içinde bulunduğum siyasi yapı beni bu duruma düşürdü. Teklifleri kabul edecek miyim? Hayır edemem.
On yıl önce Bakırköy ilçesi ile ilgili bir vefa benzetmesi yapmışım. O yazımı buldum. Arkadaş hiç mi bir şey değişmez, gelişmez? Hep mi aynı hatalar yapılır? Ben bile değişmişim. Artık “vefa” kavramını değil “ liyakat” ve “ aidiyet” kavramlarını öncüler olmuşum. Ki insanın bireysel değişimi zordur. O nedenle kurumsal yapılar daha kolay değişebilir ve uzun yaşarlar. Bizim parti hariç.
Arkadaşlar;
Parti kucaklayıcı olmazsa insan öğüten değirmene döner. İnsan öğüten kurumların geleceği olmaz. Çünkü kurumların ömrü insan ömründen uzun olmak zorundadır. Birkaç nesil yaşatır kurumu.
Siyaset bir yol alıştır. Bu yolda yürürken yoldaşını da korur kollarsın, herbirine eşit de davranırsın, kayırmacılık olmaz. Şeffaflıktan kaçınmak olmaz. Günlerce aday aramak olmaz. Önceden yetiştirmiş olmak lazım. Elbette siyasette görev değişimleri olmalı. El ele,,sırt sırt yürüyüşler ancak ses getirir.
Partinin fedakar, çalışkan, başarılı ve halkta karşılığı olan üyeleri harcanmamalı. Harcanmamalı ki ardından gelenlerin yolları sağlam ve güvenli olsun.
Liyakat, aidiyet, Vefa üçü birbirinden ayrılmaz kavramlar olmalı bu kavramlar çok kıymetli. Bu kavramları değerlendirmek de çok kıymetli.
BENİM İÇİN AKTİF SİYASET BURADA BİTER…
Partimi seçmen olarak desteklemeye devam ederim. Sizlere elimden geldiğince yardım etmeye de devam ederim.
Sağlıcakla kalın sizinle paylaşınca biraz ferahlık geldi içime.
CHP”li Ferzan ÖZER…