EMÜDER: Sektörün sorunlarının çözümü için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne ziyarette bulundu…
Eyüp Müteahhitler Derneği (EMÜDER) sektörün sorunlarının çözümü için, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün kapısını çaldı.
Eyüp Müteahhitler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Tutacak ve yönetim kurulu üyeleri Ataşehir’de bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nde, İl Müdür Yardımcısı ile görüşerek sektörün yaşamış olduğu sorunlar hakkında bilgi verdi.
Ülkemizin bir deprem kuşağında olması, son yaşadığımız Düzce depreminde bir kez daha yüreğimizi ağzımızda hissettirdi. İstanbul’da ise bilim insanları olası bir İstanbul depreminde her gün söz ederek sağlıksız yapı stokunun insan hayatını tehdit ettiğinin altını kalın harflerle çiziyor.
Bilim insanlarının değerlendirmesini göz önünde bulundurduğumuzda İstanbul olası bir İstanbul depreminde neredeyse telafisi mümkün olmayan bir girdabın içinde çırpınması bile oldukça düşündürücü boyutta.
İnsanların barınacağı konut üretiminde ya da üretim tesislerinin yapımında oldukça önemli role sahip müteahhitler de sorunlarının çözümü halinde sağlıksız konutları sağlıklı yaşam alanlarına dönüştürebileceklerini her yetkili ile karşılaştıklarında yüksek sesle dile getiriyorlar.
Aslında sorunların çözümünde Devlet olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Yerel İktidar İBB- İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve konut üreten müteahhitler iş birliğinden geçtiğini hemen, hemen herkes biliyor.
Bu kapsamda konuyu ele alan, EMÜDER- Eyüp Müteahhitler Derneği Başkanı İrfan TUTACAK ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul Çevre, Şehircilik ve İl Müdürlüğü kapısını çaldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdür Yardımcısı Murat Giray Moralı ile görüşen Eyüp Müteahhitler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Tutacak ve yönetim kurulu üyeleri sektörde yaşanan üç önemli konu hakkında hazırladıkları dosyayı Murat Giray Moralı ’ya sundular.
EMÜDER Başkanı İrfan Tutacak’ın sunduğun dosya da ise şu ifadeler yer alıyor;
İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ OLARAK KARŞILAŞTIĞIMIZ VE HAVUZ SİSTEMİNİN AÇIKLARINI VE DENETİMSİZ YAPISINI İSTİSMAR EDEN BAZI YAPI DENETİM, LABORATUVAR VE HAZIR BETON FİRMALARININ KÖTÜ NİYETLİ UYGULAMALARINDAN DOĞAN SORUNLAR…
Ülkemizin deprem kuşağında bulunduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, içinde oturduğumuz konut ve diğer her türlü binaların güvenliği büyük önem arz etmektedir.
Güvenli ve sağlam binalar inşa etmek için ise, özellikle binanın en temel yapı taşı olan betonun kaliteli olması ve gerekli standartları taşıması ile mümkündür.
1999 yılında gerçekleşen Büyük Marmara Depremi ile birlikte bu gerçeğin çok daha iyi şekilde kavranmasıyla birlikte ortaya çıkan “bağımsız yapı denetim” olgusunun; üretilen binaların malzeme kalitesi ve diğer temel standartları sağlama noktasındaki beklentileri önemli ölçüde temin ettiğini görüyoruz.
Yapı denetim firmalarının, bilimsel ilkeler ve ilgili yasal mevzuat çerçevesinde, her türlü dış etkiden uzak biçimde çalışmalarını sağlamak üzere uygulamaya konulan ‘havuz sisteminin’ de, esasen çok iyi niyet ve beklentilerle getirildiğini kabul ediyoruz.
Ancak, yapı denetimde havuz sistemine geçilmesiyle birlikte; bir kısmı doğrudan bazı yapı denetim firmalarının sistemi suiistimal etmelerinden kaynaklanan; bir kısmı ise laboratuvar firmalarının, sistemin iyi kurgulanmamış olması ve bu alanının yeterince denetlenememesinden yararlanarak sebep oldukları aksaklıklardır.
Üç temel başlıkta sıralayabileceğimiz bu sistemik aksaklıkları; bina inşa sürecinin bütün sorumluluğunu üstlenen müteahhit firmalar açısından son derece ciddi zorluklar doğurmaktadır.
Yapı denetim uygulamasının ‘havuz sistemine’ dönüşmesinden kaynaklanan ve onunla bağlantılı olarak yaşanan bu üç temel sorunu şu şekilde özetlemek mümkündür.
”Havuz Sistemini Suiistimal Eden Yapı Denetim Firmalarının Kendilerinden Kaynaklanan Sorunlar”
Havuz Sistemini suiistimal etmek isteyen bazı kötü niyetli yapı denetim firmaları; işlerini en iyi şekilde yapan müteahhitlerin işlerini bile aksatabilmekte, onay işlemlerini haklı gerekçe olmadan dahi geciktirebilmektedirler.
İşlerini layıkıyla yapan yapı denetim firmalarını tenzih ediyoruz fakat havuz sisteminin arkasına sığınan, sayıca az da olmayan kötü niyetli bazı yapı denetim firmalarının gayrı meşru birtakım saiklerle hareket ederek, müteahhitlerin işlerini sebepsiz yere aksattıklarına şahit oluyoruz.
Örneğin, inşaatı %100 tamamlanmış ve kat maliklerinin gelip yerleştikleri bir binanın iskanı için gerekli onayı, sırf onay işlemi ertesi yıla sarksın ki “sene devri zammı” işlesin diye; gereksiz yere işleri oyalayarak söz konusu iskan onayını aleyhimize olacak şekilde ertesi seneye ertelediklerine EMÜDER üyeleri olarak defalarca şahit oluyoruz.
Bu durum, işini bitirmiş olan müteahhidin haksız yere zamlı harç ödemesine sebep olduğu gibi, ondan da önemlisi çok büyük zaman ve iş kayıplarına, toprak sahibi ve kat malikleri ile ticari sorunlar yaşamalarına sebebiyet vermektedir.
Havuz sistemi, iyi niyetli davranmak istemeyen yapı denetim firmalarına, müteahhitlere karşı başına buyruk davranma imkanı tanımaktadır.
Bu sorunların, havuz sisteminin daha adil ve hakkaniyetli ve etkin şekilde işlemesini sağlayacak bir denetim mekanizmasına kavuşturulmasıyla giderilebileceğini değerlendiriyoruz.
”Hazır Beton Dökme Süreçlerinde Yaşadığımız Aksaklıklar”
Hemen hemen tüm müteahhitlerin sıklıkla yaşadığı bu sorun da, yapı denetim ve hazır beton firmalarının kendi aralarında ve harcı döktüren müteahhit firmalarıyla senkronize hareket etmemelerinden kaynaklanmaktadır.
İstanbul gibi büyük bir şehir içi trafiği sorununun yaşandığı bir metropolde, sipariş ettiğimiz beton, şantiye alanına tam zamanında çoğu zaman ulaşamamaktadır.
Hazır betonun zamanında gelmediğini gerekçe gösteren yapı denetim firması elemanları; betonun geç gelmesinde hiçbir kusur olmayan müteahhidin karşılaşacağı maddi zarar, iş kayıpları ve çözüm ortaklarıyla yaşayacağı türlü sorunları hiç düşünmeden şantiye alanından ayrılabilmekte ve müteahhitler olarak bu konuda hiçbir şey yapamamaktayız.
Yine bazı yapı denetim firmaları hafta sonlarında ve mesai saatleri dışında çalışmadıklarını belirtmekte ve bu da müteahhitlere önemli zaman ve iş kayıplarına sebebiyet vermektedir.
Bu da şantiyede çalışacak beton kalıpçıları ve beton dökme ekipleriyle önemli sorunlar yaşanmasına ve şantiyedeki ‘çalışma barışının’ bozulmasına neden olmaktadır.
”Numune Alma Süreçlerinde Yaşanan Sorunlar ve Aksaklıklar”
Beton numunesi alma süreçlerinde yaşadığımız sorunların yapı denetim, hazır beton ve laboratuvar firmalarının kendi aralarında senkronize hareket etmemelerinden kaynaklandığını görüyoruz.
Yaş ve kuru numune (karot) alma süreçlerinde yaşanan sorunların, yine bu süreci düzenleyen mekanizmanın iyi kurgulanmamış ve suistimale açık olmasından kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Öyle ki şantiyeye gelmiş aynı mikserden alınan yaş numune sonuçları arasında bile ciddi farklar çıktığına şahit oluyoruz.
Müteahhitler olarak hiçbir kusur ve dahlimizin olmadığı bu gibi bir takım yanlış iş ve işlemler yüzünden aylara varan zaman kayıplarına katlanmak durumunda kalıyoruz.
7 ve 28 günlük yaş numune sonuçlarının %80’lere varan oranlarda ölçü tutmamasına rağmen, aynı betonun kuru numunelerinin (karot) neredeyse tamamının standart ölçüde çıktığını görüyoruz.
Karot ölçüsü tutmayan bir inşaatın mevzuat gereği yıkılması gerektiği düşünüldüğünde, bugüne kadar karottan dolayı yıkılan bir inşaatın olmadığı da göz önünde bulundurulduğunda; yaş ve kuru (karot) numune alma uygulamasında, işin içine rantın da girdiği ciddi bir problemli alanın oluştuğunu görüyoruz.
Hazır betonun santrallerden çıkış esnasında bağımsız laboratuvarlarca numune alınmaması başlı başına bir sorundur.
Şantiyede yapı denetim firması tarafından alınan numunede ölçü tutmadığı durumlarda, hazır beton firmasının sorumluluğunu gerektiren bir uygulama da yoktur. Bu da ayrı bir eksikliktir.
7 ve hatta 28 günlük yaş numune sonuçlarında %80’lere varan oranlarda ölçü tutmadığı halde, daha sonra bizzat aynı malzemeden alınan karot örneklerinde %100’e yakın olumlu sonuç alınıyor olması sistemdeki çarpıklığı ve suistimale açık yapısını gözler önüne sermektedir.
Yaş numunelerinin ölçüsünü tutturamayan inşaatın sahibi; bu karot örneğini, yaş numuneyi daha önce almış olan laboratuvar da dahil, istediği laboratuvardan test ettirerek olumlu sonuç alabilmektedir.
Yaş numunelerini test etme birim fiyatları 70-80 TL iken; karot başına test ücretinin 3.000.-TL civarında olduğu düşünüldüğünde; sistemin açıklarından yararlanmak isteyen kötü niyetli laboratuvar ve yapı denetim firmalarının bu uygulamayı bir rant alanına çevirdiklerinden ciddi şekilde endişe ediyoruz.
Çoğu zaman gereksiz yere alındığını düşündüğümüz karot numunesi alma işlemleri nedeniyle binaların taşıyıcı sistemleri zedelenmektedir.
Ayrıca karot alma işçilik masrafları ve açılan deliklerin geri kapatılması maliyetlerini de unutmamak lazım.
İnşaat müteahhitleri olarak önemli bir kısmı havuz sisteminin kötüye kullanılmasından kaynaklandığını düşündüğümüz; kimi yapı denetim, laboratuvar ve hazır beton firmalarının yanlış ve kötü niyetli uygulamalarından kaynaklanan bu sorunların; sistemde yapılacak iyileştirme çalışmaları ve bu alandaki kamu gözetimi ve denetiminin daha etkin ve yaygın şekilde uygulanmasıyla giderilebileceğini değerlendiriyoruz denildi.