Emek Partisi: Sömürüye, yasaklara ve savaşa karşı birleşelim!

Example HTML page

Tüm dünya işçileri, uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı büyük emperyalist güçler arasındaki hegemonya mücadelelerinin küresel ölçekte bir savaşa dönüşme tehlikesinin giderek arttığı koşullarda karşılıyor. Emperyalist-kapitalist devletler, ekonomik ve politik sıkışmışlıklarını sömürü ve paylaşım kavgasıyla, silahlanma yarışıyla, işgal ve savaşlarla aşmaya çalışıyor. Küresel askeri harcamalar 2024’te bir önceki yıla göre reel olarak yüzde 9,4 artışla 2 trilyon 718 milyar dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı. Emperyalist paylaşımdan halkların payına düşen ise Filistin’de, Suriye’de, Ukrayna’da olduğu gibi savaş, yıkım ve sefalet oluyor.

Türkiye’de de tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı, başta Ortadoğu olmak üzere dış politikada paylaşım ve savaş kışkırtıcılığı yönünde bir çizgi izliyor. Bunun sonucu olarakTürkiye’nin askeri harcamaları da bir önceki yıla oranla yüzde 12 artarak 25 milyar dolara ulaştı. Bu çizgisini yerli-milli siyaset olarak pazarlayan Erdoğan iktidarı, sözde emperyalizme parmak sallarken ülkeyi emperyalist tekeller için ucuz işgücü cennetine çeviriyor. Tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklar çokuluslu şirketlerin yağmasına açılmış durumda. Siyonist İsrail burjuvazisiyle yürütülen gizli ticari ilişkiler kesintisiz biçimde sürüyor. Kürt sorunu, bölgesel güç olma ve yayılma hesaplarının aracı haline getiriliyor.

Tüm bu tablo, sahte bir “anti-emperyalizm” ve “büyük Türkiye” söylemleriyle perdelenmeye çalışılıyor. 

‘Büyük Türkiye’den emekçilerin payına düşen ise daha fazla sömürü ve daha fazla baskı. Bugün işçilerin yüzde 53’ü açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkûm. Emekliler, ancak açlık sınırının yarısı kadar ücretle hayatta kalmaya çalışıyor. İşsizlik sürekli büyüyor. Türkiye, sömürü oranının yüksekliği bakımından, 43 büyük ekonomi içerisinde ikinci sırada geliyor.

Erdoğan iktidarı ise vergi yükü altında ezilen, ücretleri her gün eriyen ve en temel ihtiyaçlarını karşılamak için bankalara borçlanan emekçilere durmadan “fedakârlık” çağrısı yapıyor. Bütün zenginlik yerli-yabancı tekellere, holdinglere, banka kasalarına ve yandaş sermayedarlara akarken, sıra işçiye geldiğinde “Allah versin” deniyor.

Ucuz emek sömürüsüne dayanan Erdoğan-Şimşek programı, işten atmaları, grev yasaklarını, sendikal hakların engellenmesini perçinlerken, en küçük bir memnuniyetsizlik ya da homurtuya tehditle, şiddetle karşılık veriliyor. İşçilerin insanca bir yaşam için yükselttiği mücadele bastırılmaya çalışılıyor. Grevler yasaklanıyor, sendikalaşan, hakkını arayan işçiler kapı önüne konuluyor, gözaltına alınıyor, mücadeleci sendikacılar tutuklanıyor… Bugün, sendikal örgütlenme, grev ve toplu sözleşme hakkı fiilen ortadan kaldırılmıştır. ITUC Sendikal Haklar Endeksine göre de Türkiye, 142 ülke içinde 134’üncü sırada gelmektedir.

Siyasi geleceğini faşist bir devlet düzeni kurmakta gören tek adam rejimi, buna engel gördüğü tüm muhalif güçleri baskı ve yasaklarla sindirmeye çalışıyor. Şafak operasyonları, gözaltılar, tutuklamalar, kayyımlar gibi kırıntı halindeki demokratik hakları bile askıya alan, faşizan uygulamalar bunun içindir.

Emek Partisi olarak, sömürüye, baskı ve yasaklara, yeniden paylaşım ve savaş politikalarına hayır diyoruz. İşçilerin birliği ve halkların kardeşliği için 1 Mayıs’ta enternasyonal mücadele bayrağını yükseltmeye çağırıyoruz. Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için, faşizme geçit vermemek için 1 Mayıs’ta alanları dolduralım!

Sömürücü sermaye düzenine karşı “Artık yeter” diyelim, halkın tam egemenliğine dayalı yeni bir toplumsal düzen için birleşelim.

Sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için;

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

EMEK PARTİSİ GENEL MERKEZİ

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir