CHP’li Zülfü Çakar: İBB Başkanı İmamoğlu’na verilen ”ahmak” cezasını, Eyüpsultan Meclisi’nde konuştu

Example HTML page

CHP’li Zülfü Çakar ”bu dava bir hukuk davası değil, siyasi̇ davadır”: Kimse bizi bu hukuksuz davaya sessiz kalmamızı beklemesin

Eyüpsultan Belediye Meclisi 8’inci seçim 5’inci toplantı dönemi Aralık ayı 1’inci bileşimi Eyüpsultan Belediye Meclisi Başkan Vekili Mehmet Er Başkanlığında Eyüpsultan Belediyesi yerleşkesinde bulunan meclis salonunda gerçekleşti.

Gündem maddelerinin görüşülerek ve ilgili komisyonlara havalesinin yapıldığı toplantıda yazılı ve sözlü önergeler’in ardından Gruplar adına gündeme dair konuşmalar bölümünde CHP Grubu adına konuşma yapan Grup Başkanvekili Zülfü Çakar; Kimse bizden susmamızı beklemesin. Kimse bu milletten teslim olmasını beklemesi. Ne hakkımızı yediririz nede öyle kolay mücadeleden vaz geçeriz, 16 Milyon İstanbullunun Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu seçme kararını hazmedemediniz. Şimdi 85 Milyon sizi emekli edecek, az kaldı. Geliyor gelmekte olan ifadelerine yer verdi.

Zülfü Çakar konuşmasına şu ifadelerle devam etti;  

Sayın Başkan Değerli meclis üyeleri; Sizlerin de takip ettiği̇ gibi̇ İBB başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na İstanbul’un İradesinin aksine, gayri meşru, gayri̇ ahlaki̇ ve anti̇-demokratik müdahaleler bir takvim ve disiplin içinde devam ediyor.

İlk olarak Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından 15.11.2019 tarihinde yapılan suç duyurusunda özetle, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İBB Başkanlığı seçiminin 6 Mayıs 2019 tarihinde iptal edildiği, yenilenen seçimde İBB Başkanı olarak seçilen Ekrem İmamoğlu’nun seçimin iptaline ilişkin olarak yaptığı basın açıklamasında “31 Mart’ ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’ da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ ta seçimi iptal edenler ahmaktır…” şeklindeki ifadelerle suç işlendiği ve cezalandırılması gerektiği iddia edilmiştir.

Bu iddia üzerine İBB Başkanımız savunmasında özetle, YSK üyelerine “ahmak” şeklinde bir söylemi olmadığını, bu söylemin kimse tarafından da üyelere yönelik olarak algılanmadığını, söylemin belli bir şahsı hedef almadığını, siyasi bir söylem olup sert bir siyasi eleştiri olduğunu ve somut olarak bir kimseye yöneltilmemiş olduğunu ifade etmiştir.  

Fakat İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından, bu ifadenin kurul üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğu, İBB Başkanlığı seçiminin 6 Mayıs 2019 tarihinde YSK tarafından iptal edildiği nazara alındığında söylemin kamu görevlisi olan ve kurul halinde çalışan YSK üyelerine yönelik olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı gerekçesiyle dava açılmıştır.

Söz konusu davada da Sayın Başkan savunmasında, İç İşleri Bakanının şahsına yönelik açıklamalarında “ahmak” kelimesini kullandığını ve dolayısıyla kendisine yönelik olarak kullanılan bu “ahmak” kelimesine karşılık olarak kendisinin böyle bir açıklama yaptığını ve muhatabın YSK üyeleri değil Sayın İç İşleri Bakanı olduğunu vurgulamıştır.

‘’2 YIL 7 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA HÜKÜM KURULMUŞTUR’’

Fakat tüm bu açıklamalara, yargılama aşamalarında dinlenen tanık beyanlarına ve bilimsel ve hukuki mütalaalara rağmen üstelik davanın yargılaması sırasında hâkimin değiştirilmesi nedeni ile doğal yargıçlık ilkesinin zedelendiğini ve adil yargılanma hakkından mahrum kalınmasına karşın sonuç olarak İBB Başkanımız hakkında 2 YIL 7 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA ilişkin hüküm kurulmuştur.

‘’YETKİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞINDA OLMASINA RAĞMEN SİSTAMATİK DAVALAR ZİNCİRİ OLUŞTURULDU’’

Bu hukuksuz yargılamaya paralel olarak,

Kamuoyunun tanık olduğu üzere 1 yıldan fazla bir zamandır, Türkiye Cumhuriyeti’nin İçİşleri Bakanı ne yazık ki̇, devlet adamlığı kavramıyla bağdaşmayacak İddialar üzerinden, İBB’ne, 86.000 çalışanına ve ailelerine ve İBB başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na terör ile ilişkili suçlamalarda bulunmaktadır.

İlk olarak 9 Aralık 2021 günü TBMM’de İçİşleri̇ Bakanlığı bütçesi̇ görüşülürken, hezeyana kapılan bakan, sayı ve örgüt listesi̇ vererek İBB’de 557 teröristin çalıştığını İddia etmiştir. Bakan, 400 gün önce açık bir tespit yapmış ama aradan geçen zamanda terörist olduğunu İddia ettiği̇ kişilere karşı herhangi̇ bir yasal girişimde bulunmamıştır.

Oysaki̇, OHAL kapsamında çıkarılan 667 sayılı kanun hükmünde kararnamenin, 6749 ve 7333 sayılı yasaları, belediyelerdeki̇ sakıncalı personelin İşten çıkarılma yetkisini̇ 31 Temmuz 2022’ye kadar İçişleri̇ Bakanı’na vermiştir. Yani̇ bakan Soylu, sayı ve örgüt İsmi̇ vererek terörist tespiti̇ yapmış ama 8 ay boyunca, terörist diye İddia ettiği̇ kişileri̇ İşten çıkartmamıştır.

Bir süre sonra mülkiye müfettişleri̇ eliyle, terörle ilişkili personel soruşturması İbb’de başlatılmıştır. Bu süreçte İBB, kuruluşları ve İştirak şirketleri̇ talep edilen her bilgiyi̇ soruşturma makamlarına sunmuştur.

Fakat burada da hukuksuzluklar devam etmiştir. Mülkiye Müfettişleri̇, İBB’ye geldiğinde 8 kişilik ekibin başında bir başmüfettiş vardı. Yaza doğru bu müfettiş, heyet başkanlığından alindi ve Ankara’ya çekildi̇. Heyetin yeni̇ başkanı bir dönem ak parti̇’den milletvekili̇ adayı olan bir kişi̇ oldu. Bu kişi̇ ayni zamanda Ekrem başkan İBB başkan adayı olduktan sonra Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemiyle İlgili̇ 28 ayrı özel soruşturma açan ve yürüten bir kişi̇ydi…

Sonrasında sayın bakan geçen yıl 557 adet dediği̇ terörist sayısını ülkedeki̇ enflasyon oranında artırmış ve sayıyı 1668’e çıkarmıştı. Fakat bu konularda kesinlikle İBB ne bilgi̇ verilmedi̇. Dolayısıyla 1 yıldır İBB’de var olduğu İddia edilen teröristlere ulaşmak ve haklarında yapabileceğimiz yasal İşlemleri̇ yapmak için mücadele ediyor olunmasına karşın bakan beyin engeline takılmaya devam ediyoruz.

İçİşleri̇ bakanı 23 Aralık cuma günü attığı son tweet ile İbb ve terör arasındaki̇ İltisak iddiasını madde madde yazarak tekrar İddia etti̇. Yani̇ konu yargıya taşınmışken, yargıyı etkilemeye yönelik faaliyetlerini̇ İçİşleri̇ bakanı olarak sürdürdü.

Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadan belediyeye personel aldılar iddiasında bulundu. Oysaki̇ anayasa mahkemesi̇ kararı ortada İken İBB’ni̇n böyle bir araştırma yapması yasal değil bilakis yasaktı.

Müfettiş raporuna göre kurumlarımıza alınan 25.361 kişiye arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılmış. Yani̇, anayasa mahkemesi̇’ni̇n yasakladığı dönemde işe aldığımız 13 bin civarındaki̇ personele de bu araştırmayı yapmışlar.

Şimdi̇ ise İBB Başkanımızı niye araştırma yapmadınız diye savcılığa veriyorlar. Tekrar ifade etmek isteriz ki, o dönemde,

  • Yasa yok, genelge yapmayın diyor…
  • Valilik talebimizi̇ reddediyor…
  • Ama bakan yine de yapmalıydınız diyor.

”SONUÇ OLARAK ŞUNU İFADE ETMEK İSTERİZ Kİ”

100 yıllık Cumhuriyetin oluşturduğu kurumları, 167 yıllık İBB’ni terörle İrtibatlandırmak, bu kurumlara ve yüzbinlerce çalışanına büyük haksızlıktır.

Bizler devletimizin terörle mücadelesinde her zaman bir nefer olmaya devam edeceğiz. Tıpkı hak-hukuk-adalet yanında durmaya devam edeceğimiz gibi̇.

Zira ifade etmeye çalıştığımız üzere,

Bu dava bir hukuk davası değil, siyasi̇ davadır.

Bu İBB Başkanımız bakımından kişisel bir dava değil, ulusal davadır.

Bu bir mağduriyet davası değil, haysiyet davasıdır.

Dolayısıyla,

Kimse bizden susmamızı beklemesin.

Kimse bu milletten teslim olmasını beklemesin.

Öyle kolay kolay hakkimizi yedirmeyiz.

Öyle kolay kolay da mücadeleden vazgeçmeyiz….

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir