CHP’li Gülsüm Polat: İBB’nin, İsmi taciz ve istismara karışmış, bahsi gecen Vakıf, cemaat, benzeri kurumlara tahsis iptali, yardım kesilmesi oldu mu?
İBB Meclisi 8 seçim 4’üncü toplantı dönemi Aralık ayı 1’inci oturumu meclis başkan vekili Zeynel Abidin okul başkanlığında toplandı.
Aralık ayı gündeminin görüşüldüğü toplantıda sözlü önergeler bölümünde Birgün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın haberiyle gün yüzüne çıkan, İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden ve Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel kızını, Hiranur Vakfı müritlerinden Kadir istekli ile 6 yaşında ki H.G.K’nın Babası dini nikah kıyılarak evlendirilmesi, yılardır taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalması üzerine: CHP İBB Meclis Üyesi Gülsüm Polat İBB Başkanlık makamının yanıtlaması istediği sözlü önerge verdi.
Polat önergesinde şu ifadelere yer verdi;
1-Bugüne kadar ismi taciz, tecavüz, çocuk istismarı benzeri suçlara karışmış olup, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis, yardım ve benzeri ilişkiler içinde olduğu vakıflar hangileridir?
2- Bahse konu vakıf, cemaat ve benzeri kurumlara yönelik tahsis iptali, varsa yardımın kesilmesi ve benzeri herhangi bir yaptırım olmuş mudur? dedi.
Gülsüm Polat: konuşmasına şu ifadelerle devam etti;
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Makamına;
Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum…
Ülke günlerdir 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi ahlaksızlığı ile sarsılıyor. Hepimiz, aklımızın almadığı, yüreğimizin kaldırmadığı korkunç bir çocuk istismarı haberini gerçekten sarsılarak izledik; utanç içinde, büyük bir acıyla okuduk bu vahşeti. Öncelikle, kim yaptıysa, kim görmezden geldiyse, kim göz yumduysa, örtbas ettiyse lanet olsun. 6 yaşından itibaren el kadar çocuk, evlilik adı altında tüm ailesinin, çevresinin gözü önünde tecavüze uğruyorsa yıllarca, çocuğu koruması gereken ailesi elleriyle teslim ediyorsa kıyamet kopsun.
İstismarın basına yansıyan detayları ve yargıya taşınan iddialar ülkemizin içine sürüklendiği karanlığın açık göstergesidir.
Tarikat ve cemaatlerin sözde liderlerinin çocuk yaşta evlilikleri teşvik eden, kız çocuklarının eğitimden mahrum bırakılmasını öğütleyerek onları tahrik unsuru olarak nitelendiren vaazları ortadadır.
On yıl önce gittiği doktor istismarı fark edip itiraz ediyor, bu itiraz örtbas ediliyorsa ve birileri çocuğu korumak yerine vakıf zarar görmesin refleksiyle hareket ediyorsa, örtbas ediyorsa hepimiz konuşmak zorundayız.
Ne yazık ki yaşanan bu istismar vakası ne münferittir, ne de ilktir. El kadar savunmasız, korunmasız bir çocuk incitilmiş.
Kimse çıkıp “münferit” demesin!
Kimse çıkıp “Bir defa böyle bir olay yaşanması bir Vakfın kötülenmesi için gerekçe olamaz” demesin!
Kimse “küçüğün rızası varsa çocuk tecavüzcüsüyle evlendirilebilir” demesin!
Kimse “çocuğun istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her zeminde, her toplumda karşılaşılabilecek meseleler” demesin! Bu nasıl insani bir mesele olabilir diye soruyoruz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanınına…
Bahsettiğimiz 6 yaşında bir çocuk; oyuncaklarıyla oynaması gereken, okula gitmesi gereken, hayaller kurması gereken bir çocuk. Yıllarca süregelen bir istismardan bahsediyoruz. Eğer istismarı yüreklendiren, görmezden gelen, üstünü örten, önünü açan, yanlış politikalar, kararlar, uygulamalar, söylemler varsa; birileri hala kendine yakın diye birilerini korumaya, savunmaya kendini zorunlu hissediyorsa, kendi sorumluluklarını gizlemeye çalışıyorsa, kimse bizden seyirci olmamızı beklemesin.
Bakın, aslında tüm bunların, basına yansıyan bu vakaların buz dağının görünen yüzü olduğunu tahmin etmek güç değildir.
Karaman’da 45 çocuğumuz vakıflarda cinsel istismara uğrarken bir kereden bir şey olmaz diyen kimdi? Bu hükümetin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı.
Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar. Ölecekse ana ölsün, çocuk niye ölsün diyen kimdi? Bu hükümetin Sağlık Bakanı
Küçüğün rızası gerekçesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine “Çocuk, tecavüzcüsüyle evlenebilir” diyen önergeyi getiren kimlerdi? Bu hükümetin milletvekilleri…
Çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler çocuğun insan hakkı ihlalidir ve suçtur. Aynı zamanda çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet biçimlerinden biridir.
Yapılması gerekenler bellidir.
- Devletin bütün kademelerine yerleşmiş tarikat ve cemaatlerin egemenliğine son verilmeli, faaliyetleri yasaklanmalı ve mal varlıklarına el konulmalıdır.
- Özel kurum ve vakıflara bağlı “yatılı din eğitimi” yasaklanmalı, bütün yatılı kuran kursları ve Anayasa’ya aykırı biçimde açılan ve faaliyet yürüten sıbyan mektepleri kapatılmalıdır.
- Cemaat okulları, cemaat evleri, cemaat dershaneleri gibi bütün yasadışı ve gayri meşru eğitim kurumları devletleştirilmelidir. Eğitim birliği sağlanarak parasız, laik ve bilimsel eğitim sistemi kurulmalıdır.
- Tarikat ve cemaat uzantısı kurumların Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı bütün protokoller iptal edilmelidir.
- Tarikat ve cemaat uzantısı olan kurumlara merkezi bütçeden ya da yerel yönetimler eliyle kaynak aktarılmasına son verilmelidir.
Bizler yaşanan bu skandallara sessiz kalmadık, kalmıyoruz. Tarikatlarda, vakıflarda ve cemaatlerde gündeme gelen hiçbir istismar skandalına susmadık, susmayacağız!
Çocuklarımızın geleceğinin tarikat ve cemaatlerin insafına terkedilmesine izin verilemez. Hiranur vakfında yaşananları kınamak yetmez.
Sürecin başından itibaren yine aynı refleksle CHP’yi suçlamayı ve bayatlamış ezberlerinizi tekrarlamayı seçtiniz. Halbuki CHP bu gibi olaylarda İslam dinini değil yozlaşmış tarikat yapılarını eleştirmektedir.
Bu yapı çocuklara birey olmayı değil, itaat etmeyi ve susmayı öğretmektedir. Susan çocuklar da istismara açık hale gelir.
Sevgili çocuk sen susmadın şimdi sıra bizde…
Biz de senin gibi binlerce kadın ve çocuk için susmadık, susmayacağız. Artık senin davan hepimizin davası.
Bu kapsamda aşağıdaki sorularımızın cevaplanmak üzere Başkanlık Makamına havalesini arz ederim.
1-Bugüne kadar ismi taciz, tecavüz, çocuk istismarı benzeri suçlara karışmış olup, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis, yardım ve benzeri ilişkiler içinde olduğu vakıflar hangileridir?
2- Bahse konu vakıf, cemaat ve benzeri kurumlara yönelik tahsis iptali, varsa yardımın kesilmesi ve benzeri herhangi bir yaptırım olmuş mudur? dedi.