CHP’li Adem Salabaş: ”30 Ağustos bir savaşın sonucu değil, küllerinden yeniden doğan milletin özgürlüğüne kavuşmasıdır”…
CHP Eyüpsultan Belediye Meclis Üyesi Adem Salabaş; ‘’30 Ağustos zaferi sadece bir savasın sonucu değil aynı zamanda bir milletin küllerinden yeniden dogmasının ve özgürlüğüne kavuşmasının simgesidir.’’
Eyüpsultan Belediye meclisi 9’uncu seçim 1’inci toplantı dönemi Eylül ayı 1 bileşimi Meclis Başkanvekili Av. Özgür Nemutlu Başkanlığında Eyüpsultan Belediyesi yerleşkesinde bulunan meclis salonunda geçekleşti.
Gündem maddelerinin görüşülerek ilgili komisyonlara havalesinin yapıldığı Eylül ayı 1’inci bileşiminde Gündem dışı konuşmalar bölümünde söz alan CHP Eyüpsultan Belediye Meclis Üyesi Adem Sallabaş ‘’30 Ağustos Zafer Bayramı’’ dolayısıyla bir konuşma yaptı.
Adem Salabaş yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Sayın başkan, değerli meclis üyelimiz, bizleri bugün burada ziyaret eden kıymetli hemşehrilerimiz, yine ekranları basında bizleri takıp eden komşularımız, basın emekçilerimiz hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada sadece bir bayramı değil aynı zamanda bir milletin yeniden doğusunu kutluyoruz. 30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin tarihinde altın harflerle yazılmış unutulmaz bir dönüm noktasıdır.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan anlaşmalar ile Türkler Anadolu’da bir avuç toprakta mahkum bırakıldı. İstanbul’da düşman botları gezmeye başladı. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemleri yıllarca süren, Sakarya Meydan muharebesine kadar Çanakkale Zaferi dışında girilen her cephenin kaybedildiği savaşlarla doluydu. Düşman artık Türk ulusunun belki de tarih sahnesinden silinmesi için gün sayıp, planlar yapar hale gelmişti.
Osmanlı imparatorluğunun uzun yıllar süren ve sonucunda kaybettiği savaşlar, halkı hem moral hem de ekonomik olarak çok zor duruma sokmuştu. Ordu yoktu, para yoktu, insan gücümüz neredeyse kalmamış ancak en önemlisi halkın artık savaşacak dermanı ve inancı kalmamıştı. Tüm bu olumsuz durum içerisinde Mustafa Kemal Paşa tarihi sorumluluk alarak, ulusun kaderini derinden değiştirecek adımları atmaya başladı. Büyük Millet Meclisinin kurulması, Düzenli orduya geçilmesi, komuta kademesinin ve en önemlisi halkın kendisine güvenini boşa çıkarmayarak, tarihin altın sayfalarına Türk ordusunun en önemli zaferlerinden birine imza attı.
Orta Asya’da başlayan Türk devletlerinin en önemli ilerleyişlerinden biri şüphe yok ki 1071 yılında kazanılan Malazgirt zaferidir. Anadolu’nun kapılarının Türklere sonuna ve sonsuza kadar açıldığı bu zaferin kıymetini yüzyıllar sonra, ulusun kurtuluş mücadelesinde yeniden ruh bulmuştur.
30 Ağustos tarihi, zaferin, ulusun dönüm noktasının adıdır. 26 Ağustos 1071 tarihinde Alparslan önderliğinde Anadolu’yu yurt edinmek üzere akın başlatan Türk ordusu bu defa yurdun kurtuluşu için 26 Ağustos 1922 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Liderliğinde Anadolu’dan çıkmamanın mührünü vurmak için büyük taarruzu başlattı. Kahraman Türk Ordusunun üstün başarı ve becerisiyle 30 Ağustos Tarihinde zafer kazanılarak Düşman İzmir’den denize dökülmek suretiyle 9 Eylül günü yurdumuz Yunan işgalinden kurtuldu. Mustafa Kemal Paşa, büyük bir gizlilikle ordunun yönünü düşmana belli etmeden değiştirmiş, göstermelik günlük geçiştirmeler tertip ederek düşmanı bir kez daha alt etmiş, bizzat savaş meydanında hazırlıkları tamamlatmış ve tüm kurmay kadrosunun çekincelerine rağmen büyük bir liderlik göstererek tarih ve büyük millet meclisi önünde tüm sorumluluğu bizzat üzerine alarak ülkenin makus tarihinin değişmesinde en kritik rolü üstlenmiştir.
30 ağustos 1922 Türk milletinin yedi düvele karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinde elde ettiği zaferin ilan edildiği gündür. Bu zafer sadece bir savasın sonucu değil aynı zamanda bir milletin yeniden dogmasının özgürlüğe kavuşmasının simgesidir. Dünya tarihinde görülmemiş bu büyük zaferi küçümsemek isteyenlere karşı daha yüksek sesle haykırıyoruz yaşasın 30 Ağustos !
Bu zaferi bizlere armağan eden basta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimi rahmetle minnetle ve saygıyla anıyoruz. 29 Ağustos Cuma hutbesinde Atatürk ve silah arkadaşlarının ismini dahi anmayan bir Fatiha dahi okutmayı düşünemeyen Diyanet İşlerini, Yüce Türk halkının vicdanına bırakıyorum.
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!