Ali Babacan’dan İmralı görüşmeleri yorumu: “İktidar bu konudaki samimiyetini ispatlayabilmiş değil”

https://askidafatura.ibb.gov.tr/

DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin çatı partisi Yeni Yol’un TBMM’deki ilk grup toplantısında konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İmralı görüşmelerine ilişkin, “İktidar bu konudaki samimiyetini ispatlayabilmiş değil. Tam 3,5 ay oldu. Sayın Bahçeli her hafta bir şeyler söylüyor. Ancak, Sayın Erdoğan bu sürecin tam olarak neresinde durduğunu hala açıklamış değil. Hele hele, bu önemli mesele, yeni anayasa ve Erdoğan’ın tekrar aday olup olmayacağıyla eş zamanlı olarak tartışıldığında, bizim şüphelerimiz artıyor. Umarız ki hiç kimse, böylesine kadim bir sorunun çözümüyle ilgili gayretleri, şahsi bir siyasi fırsatçılık alanı olarak görmez” dedi.

DEVA, Gelecek ve Saadet partilerinin çatı partisi Yeni Yol, TBMM’de ilk grup toplantısını yaptı. Toplantıda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Bugün Türkiye adına, demokrasimiz adına tarihi bir güne şahitlik ediyoruz” diyerek sözlerine başlayan Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Doğru zamanda, tarihin doğru yerindeyiz. Başarılı gençlerimizi mülakatlarda eleyenlere karşı buradayız. Kadınlara hak tanımayanlara, ayrımcılık yapanlara karşı buradayız. Çiftçilerimizi, esnafımızı, KOBİ’lerimizi bitirenlere karşı buradayız. Ama unutmayalım biz, muhalefet yapmayı, iktidar sopasını ele geçirme yarışı zannedenlere karşı da buradayız. İktidar olamamanın öfkesini dükkân tabelalarından çıkaranlara karşı da buradayız. Evini yurdunu terk etmek zorunda kalmış garibanlar üzerinden siyaset yapanlara karşı da buradayız. Bu büyük ve güzel ülkemizi ırkçılık yaparak, mezhepçilik yaparak ayırmaya, ayrıştırmaya kalkışanlara da ‘Dur arkadaş, napıyorsun?’ demek için buradayız.

Türkiye’nin yeni bir soluğa ihtiyacı var. Ülkemizi iki kutuplu siyasete mahkum bir biçimde yüzüstü bırakamayız. Milletimizi ‘ya onu ya da bunu tercih edeceksin’ diyerek iki seçenek arasında çaresiz bırakamayız. Neden yeni bir yol? Çünkü bunlar siyaseti iki kutuplu hale getirip, Türkiye’de siyaset yapma zeminini yok etmek istiyorlar. Siyaseti iki kutba ayırıp milletimizi birbirine kırdırmak istiyorlar, birbirine düşürmek istiyorlar. Siyaset zeminini yok edip, çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak, Türkiye’nin renkliliğini, siyah ve beyaz olarak sadece iki alana hapsetmek istiyorlar. Bir iktidar tekeli, bir de muhalefet tekeli oluşturmak istiyorlar. Bu model kavga üretir, çatışma üretir. Çoğulculuğu yok eder, Türkiye’yi geriye götürür. Toplumsal muhalefet refleksini yok eder.

“Yaşanan ekonomik krizlerin, patlayan enflasyonun, artan faizlerin, yoksulluğun sorumlusu iktidardır”

Tarihimizde ne zaman mevcut yollar tıkansa, bu vatanın öz evlatları yeni bir yol açmışlardır. Bu yol, dayatılan siyaset kalıplarına sıkışıp kalmadan, farklı görüş ve düşüncelerin sentezinden oluşan, makulün yoludur. Bu yol, ülkenin yönetimini, yorgun ve yozlaşmış iktidardan kurtarmak, ancak beceriksiz muhalefete de bırakmamak isteyenlerin yoludur. Evet, ülkenin içine düştüğü durumun baş sorumlusu iktidardır. Çökmekte olan sağlık sisteminin, mahvolmuş eğitim sisteminin sorumlusu iktidardır. Art arda yaşanan ekonomik krizlerin, patlayan enflasyonun, artan faizlerin, yoksulluğun sorumlusu iktidardır. Ancak unutmayalım yıllarca, buldukları her fırsatta, yaşanan her toplumsal olayda, iktidara demokrasinin dışında bir parmak sallamayı alışkanlık haline getiren muhalefet de bu durumdan sorumludur. ‘İktidar sopasını biraz da ben ele geçireyim, biraz da ben sallayayım’ diyenler de sorumludur. ‘Kasayı ele geçireyim, biraz da benim eşim dostum yesin’ diyenler de sorumludur.

“Düşün bu milletin yakasından”

Milletimize ‘Artık çaresiz değilsin’ deme fırsatı elimizde. Bu fırsatı iyi kullanmak zorundayız. Milletimizin gönül kapılarını açmak için canla başla çalışmak zorundayız. Kuvvetle inanıyorum ki, ‘yeni yol’ hak ettiği yeri bulacak; bu birlik, beraberlik milletimizin teveccühüne mazhar olacak.
Ülkemizin gerçek gündemi ‘Ekmek kavgasıdır’, ‘Derin yoksulluktur.’ Mutfak yanıyor, çarşı pazar yanıyor, cüzdan yanıyor. Gelin görün ki, hükümet elindeki iletişim aygıtıyla sürekli olarak bu gündemin üzerini örtmeye çalışmakta. Ekonomi konuşulmasın diye, her hafta, her ay başka bir gündem üretiyorlar.

Arkadaş, siz bu ülkenin ekonomisini mahvettiniz! İnsanları perişan ettiniz. Türkiye bir yoksullar toplumu haline geldi. Yılbaşında gördünüz. Memur emekli maaşı yüzde 11,5 arttı. Bağkur ve işçi emekli maaşı yüzde 15,7 arttı. Asgari ücret yüzde 30 arttı. Ancak, bunlar tuttu; vergileri, harçları, kamunun belirlediği pek çok fiyatı en az yüzde 45 oranında artırdılar. Şu uyanıklığa bak yahu. Emeklilerimiz, asgari ücretli işçilerimiz sizin hatalarınızın bedelini ödemek zorunda mı? Düşün bu milletin yakasından.

“Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?”

Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? ‘Ekonomist’ olmak bu mu? ‘Alanı ekonomi’ olmanın neticesi bu mu? Kimi aldattığınızı sanıyorsunuz? Çarşıya pazara giden herkes ekonomi ne halde görmüyor mu? Genel seçimlerden bu yana tam 19 ay geçti. Seçimin olduğu 2023 Haziran sonunda enflasyon yüzde 38 idi. Tam 19 ay sonra, 2024 sonunda, enflasyon yüzde 44.
Şeffaflık yok, hesap verme alışkanlığı yok. Adalet yok, hukuk yok. Adalet olmayınca, hukuk olmayınca, ekonomi olmaz. Anlamadılar, anlamıyorlar. Bilmeyenler bilsin, duymayanlar duysun. Ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Ne kadar hukuk, o kadar ekonomi. Bu kadar basit.

Bakın, ekonomideki bu berbat durum derin sosyal sorunlara da yol açıyor. Her türlü yasa dışı kumar, fuhuş ve bahisler tavan yaptı. Bu iktidar herkesin cebine bir kumar makinası koydu. Gayri meşru olup olmadığına bakmaksızın hızla zengin olma, köşeyi dönme anlayışı yaygınlaştı. Karaborsacılık, tefecilik, dolandırıcılık, kara para aklama gibi ahlaki olmayan yollara tevessül, bir virüs gibi sosyal dokumuzu tehdit etmekte. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı çocuk denecek yaşa kadar indi. Organize suç örgütleri ile siyaset iç içe geçmiş durumda. Öfke, nefret ve tahammülsüzlük topluma egemen hale geldi.

“Ülkemizdeki aile kültürünün, aile yapısının en büyük tehdidi bu dizilerdir”

İktidar 2024 yılını ‘Emekliler Yılı’ ilan etti, 2024 yılında emekliyi perişan etti. Şimdi de tuttular 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiler. Allah muhafaza. Ne diyeyim? Allah aileleri korusun. İşte aile kurumunun geldiği nokta. Doğan çocuk sayısı son yılların en düşük noktasında. Gençler evlenemiyor. Evlenseler dahi çocuk sahibi olmaktan korkuyorlar. Gelişmiş ülkelerde zenginleşirken yaşlanan toplumlara şahit oluruz. Oysa Türkiye’de toplumumuz yoksulken yaşlanmakta. Bu gerçek bir beka meselesidir. Açıkladıkları teşvik paketi gerçeklerden uzak.

Bakın, dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta daha var. Aile yapımızı tehdit eden bir asıl konu var. Hükümetin doğrudan kontrolünde olan televizyon kanallarına bakıyorsunuz değil mi? Dizileri izliyor musunuz? Ülkemizdeki aile kültürünün, aile yapısının en büyük tehdidi bu dizilerdir. Bu dizilerin senaryolarıdır. Bakın, şifreli, ücretli platformlardan bahsetmiyorum. Her yaştan çocuğun uzaktan kumandayı eline alıp kolayca karıştırabildiği kanallardan bahsediyorum. Üstelik yandaş kanallardan bahsediyorum. Her gün iktidar propagandası yapan kanallardan bahsediyorum. İyi de bu kanallar rating uğruna ahlaki değerlerimize zarar veriyorsa, aile yapımızın temeline dinamit koyuyorsa bunun vebali iktidarın değil mi yahu? Bu kanallar emrinizde, bu kanalları denetleyenler de emrinizde. Sakın ha haberimiz yok, kendi kararları falan demeyin.

“Terörün gölgesinde bir siyaset sağlıklı işleyemez”

Ülkemizdeki sorunların çözümü için meşru yol ‘demokratik siyasettir. Sorunların çözüm aracı içeride siyasi diyalog, dışarıda çok yönlü diplomasidir. Şiddetle, terörle, hiçbir şey çözülmedi, çözülemez. Terörün gölgesinde bir siyaset sağlıklı işleyemez. İşte bu sebeple 1 Ekim’de başlayan diyalog girişimlerini önemsiyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun bilincindeyiz. Süreci, ihtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz. Önerilerimizi, uyarılarımızı, eleştirilerimizi de paylaşıyoruz. Bu sürecin Suriye’deki gelişmelerden bağımsız yürütülemeyeciğinin de farkındayız. Ancak, ortada henüz açıklanmış bir yol haritası yok. İktidar bu konudaki samimiyetini ispatlayabilmiş değil. Bakın, hala açıklığa kavuşmamış önemli bir husus var. Tam 3,5 ay oldu. Sayın Bahçeli her hafta bir şeyler söylüyor. Ancak, Sayın Erdoğan bu sürecin tam olarak neresinde durduğunu hala açıklamış değil. Hele hele, bu önemli mesele, yeni anayasa ve Erdoğan’ın tekrar aday olup olmayacağıyla eş zamanlı olarak tartışıldığında, bizim şüphelerimiz artıyor. Umarız ki hiç kimse, böylesine kadim bir sorunun çözümüyle ilgili gayretleri, şahsi bir siyasi fırsatçılık alanı olarak görmez. Bu uyarıyı yapmak, ülkemizi seven vatandaşlar olarak bizim görevimiz.

Şimdi çok değer verdiğim gençlere seslenmek istiyorum: Evet, Türkiye’nin büyük sorunları var. Bir simülasyona hapsolduğunuzu düşünüyorsunuz. Ancak, bu büyük ve güzel ülkemizden asla umudunuzu kesmeyin. Biz, her zorluğun üstesinden gelebilecek bir milletiz.”

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir