AFGANİSTAN VE ORTADOĞU HALKLARI EMPERYALİZMİ VE KÖKTEN DİNCİ TALİBANI REDDETMELİDİR!

Example HTML page

CHP’Lİ DURSUN BULUT ”AFGANİSTAN VE OTADOĞU COĞRAFYASINDA DÜNDEN BUGÜNE YAŞANANLARI ANALİZ ETTİ”

İş ve Siyasete dünyasında fikir ve düşüncelerinden sıkça bahsettiren 1995 öncesi SHP- Sosyaldemokrat Halkçı parti ve 1995 sonrası CHP’de birçok kademede görev yapan Eski CHP Parti Meclis Üyesi Dursun Bulut Yakın Asya Afganistan ve Ortadoğu Coğrafyasının içinde bulunduğu durumu analiz ederek günümüze dek gelen süreci mercek altına aldı.

Dursun Bulut bulunduğu siyasi atmosferde çizgisini her zaman solda tuttu. Sorunların sol bakış ile çözümleneceğini düşünen ve inanan Dursun Bulut yapmış olduğu değerlendireme ve analizinde şu ifadeleri yer verdi;

AFGANİSTAN VE ORTADOĞU HALKLARI EMPERYALİZMİ VE KÖKTEN DİNCİ TALİBANI REDDETMELİDİR!

Turgut Özal dönemiydi, hegemonik devletler gözlerini Yakın Asya ve Ortadoğu’ya dikmişlerdi. Bunun için Irak ve Kuveyt çatışmaları körüklenmişti. Şu an ülkemizi yöneten tek adam rejiminin nasıl ki bulunduğu coğrafyanın lideri olma hevesi varsa Saddam’ında öyle bir hevesi vardı. Bu iflah olmaz anlayışı nedeniyle 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal etti. Böylelikle 1’inci Körfez Savaşı başladı. ABD, Dünya liderliğini tüm ülkelere göstermek adına Irak’a Kuveyt’i işgalinden dolayı ders vermeyi bir zorunluk olarak görüyordu. Çok sayıda ülke ile koalisyon oluşturdu. Türkiye, hem Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesine hem Saddam’ın yaptığı deliliğe son verme çağrısını yapması hem de ABD ve Koalisyon güçlerinin hazırlandıkları Irak operasyonuna kaşı çıkması gerekirken, Turgut Özal: #BirKoyupÜçAlacağız sözüyle yerimizi emperyalistlerin yanı olarak açıkladı.

”Saddam, başlarına örülecek çorabı fark edince geri çekilme kararı verdi. Binlerce askeri konvoyun çekilmesinin gerçekleştiği günlerde, ABD ve Koalisyon güçleri, 80 numaralı karayolunda yol alan Irak güçleri üzerine 28 Şubat 1991’de havadan bombardıman başlattılar. Ki, Saddam’a verilen sürenin dolmamasına rağmen bu operasyon yapıldı.”

ABD ve Koalisyon Güçleri hedeflerine ulaşmıştı.10 binin üzerinde Irak askeri öldürülmüştü, askeri araç-gereç imha edilmişti. ABD, bu operasyonla birlikte birkaç yıl sonra, Irak’ın elinde kimyasal- nükleer silahlar var demeye başladı. Amaç; İlerde yapacağı Irak işgalinin alt yapısını oluşturmaktı. 2003’de Tony Blair’in başında olduğu İngiltere’yle birlikte Irak işgal edildi. Kısa bir süre sonra Irak fiilen 3’e bölündü. Arkasında iç savaşlar körüklendi. TBMM’de Irak tezkeresi reddedilmesine rağmen Türkiye’de tıpkı Körfez savaşlarında aldığı tutumu devam ettirdi. Bu arada Irakta ne nükleer ne kimyasal silah bulundu ne de Irak’a demokrasi götürüldü. Ancak Irak’ın #petrollerine resmen el konuldu. Bu sömürü hala devam ediyor.

Tabii ki, bununla yetinmediler. Libya’yı, Suriye’yi karıştırdılar, Mısır’da darbe yaptırdılar. Aynı tezgahlar Türkiye üzerinde de oynandı. Darbe girişiminin içinde oldular. Mevcut iktidar ABD ile olumsuz bir süreci yaşamasına rağmen şu an Afganistan sorununda rol almayı hedefliyor. Trump yönetimi görev süresi boyunca tüm Dünyada otoriter rejimlerin güçlenmesini destekledi. Trump otoriter rejimleri destekliyordu da, Biden desteklemiyor sonucu çıkarılmasın. ABD oldu bitti, darbelerin, iç savaşların, işgallerin yaşanan süreçlerin koşullarına göre hep destekçisi veya tezgahçısı olmuştur. Olmaya da devam etmektedir.

”Dikkat edersek! Türkiye’deki işbirlikçileri; ya darbeciler ya da otoriter yönetimler olmuştur. Demek ki, emperyalizmin derdi #demokrasi, #özgürlük, #açlık değil. Derdi sömürü, baskı hegemonyasını sürdürmektir.”

ABD, 1979 da başlayan Sovyet işgaline karşı Taliban’ı hazırladı. 1979’dan 1996’ya kadar Afganistan hem kendi içinde hem de SSCB ile savaştı. 1989’da SSCB dağılınca 1996’da ABD destekli Taliban silah zoruyla iktidarı ele geçirdi. Taliban’ın UNESCO’nun Dünya mirası olarak kabul ettiği heykelleri bombalamasıyla, kadınları burka ile evlere kapatmasıyla, küçük yaştaki kız çocuklarını, kadınları parayla satmasıyla ve şeriat hukuku ile insanları katletmeye başlamasıyla Dünya’daki tepkiler yükseldi ve ABD Taliban’ı tekrar terör örgütü ilan etti. Sonraki süreçte El-Kaidenin lideri Usame Bin Ladini öldürttü. Böylelikle hem Taliban’ı hem de El-Kaide’yi uyku moduna aldı. Görüldüğü gibi Dünya’nın tek karar vericisi, dilediğinde bu gruplara terörist diyebiliyor veya bir süre sonra ülkenin yönetimini teslim edebiliyor.

Biden, ABD seçim propagandası sürecinde 31 Ağustos 2021 akşamına kadar Afganistan’dan çekileceklerini açıklamıştı. Kamuoyuna yansımasıyla öğreniyoruz ki, zaten Trump bunu Taliban’la perde arkasında konuşmuş ve anlaşmayı perde arkasında imzalamış ama burada esas hedeflenen ise tıpkı Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya yaptıkları gibi Afganistan’ı da zayıf düşürmek ve bölmek.

28 Ağustos 2021’de Biden bombalar patlayacak dedikten sonra, aynı gün içinde IŞİD çok sayıda bombayı patlattı. Sonuç olarak çok sayıda insan öldü ve yaralandı. Neden? ABD’nin stratejisi hayat bulsun diye…. Emperyalizm öyle bir sistemdir ki, kendi çıkarları uğruna ister kendi askerlerini ve sivil vatandaşlarını, isterse başka ülkelerin askerlerini ve sivil vatandaşlarını gözünü kırpmadan kurban eder ya da edilmesini ister.

Artık Dünyada temel sorun, her şeye tek başına karar veren rejimlere, anlayışlara karşı mücadele vermek, demokrasiyi savunmaktır. Otoriter rejimlerin savaş politikaları, her yerde milyonlarca insanın ölümüne ve vatanlarını terk etmesine yol açtı. Kendileri daha da zenginleşirken çalışanlar, üretenler, yerinden yurdundan edilenler giderek yoksullaştı.

”Dünyamız; bir yandan bunları yaşarken yine aynı anlayışın kâr hırsı nedeniyle çevreyi, doğayı tahrip etmesiyle felaketler daha çok yaşanmaya başladı. #KüreselIsınmayla birlikte sel, heyelan, orman yangınları olağan vakalar haline geldi. Böyle giderse yakın gelecekte ileri boyutlarda susuzluk sebepleriyle “su savaşları yaşanacak” dememizle kahinlik yapmış olmayacağız.”

Önümüzdeki süreçlerde mücadele: Doğaya sahip çıkma dolayısıyla tüm canlılara sahip çıkma; insanların insanca yaşamasını sağlama; eşitsizliği giderme; savaşları değil barışı; otoriter rejimleri değil, demokratik rejimleri savunma mücadelesidir.

”Bu mücadelenin özü: Mustafa Kemal Atatürk’ün, Karl Marx’ın ve Vedat Türkali’nin tarihe damga vuran sözlerinin gereğini yapmaktır.”

#YurttaSulhCihandaSulh!

#BütünÜlkelerinİşçileriBirleşin!

#ZulümVarsaDirenişHaktır!

Aşağıdaki fotoğrafta 28 Şubat 1991’de ABD’nin Havadan Bombardımanı görülüyor. Savaş sırasında temel insani değerler uyulması gereken devletlerarası hukuk kurallarını belirleyen Cenevre Sözleşmelerinin hükümleri hiçe sayılarak yapılan saldırıdır. 10 binin üzerinde Iraklı öldürülmüştür.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir