1 Mayıs sloganlarımız değişmedi, değişmeyecek: Barış, demokrasi, sosyal hak ve özgürlük
HAYDAR ÖZDEMİROĞLU
TEZ-KOOP-İŞ Sendikası Genel Başkanı
Dünyayı dört ay gibi kısa bir sürede çok farklı noktalara ulaştıran Covid-19 küresel salgını, başta Kuzey ülkeleri olmak üzere milyonlarca insanı etkiledi ve etkiliyor. Covid-19 küresel salgınını yalnızca bir “sağlık” sorunu olarak görmemek, salgının gerçekleşme sürecinde ve daha sonrasında yaratacağı ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal etkileri ile birlikte düşünmek ve değerlendirmek gerekiyor.
Salgının başlaması ve giderek yaygınlaşmasıyla sağlık önlemleri ile sosyal ve ekonomik önlemler birlikte ve iç içe geçen süreçler olarak uygulamaya konulamadı. Sosyal önlemler ya parasal destekler olarak ya da temel tüketim harcamalarına yapılan doğrudan dağıtım olarak gerçekleştirildi.
Salgının gelişmesi sürecinde dikkatleri çeken bir başka boyut ise günlük yaşama getirilen sağlık nedenli kısıtlamaların dışında bazı ülkelerde demokratik hak ve özgürlüklerle temel insan haklarına yönelik kısıtlamaların getirilmesi oldu. Avrupa Konseyi’ne üye 9 ülke Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiremeyeceklerini, bu nedenle sözleşmeyi askıya aldıklarını bildirdiler. Bu durum kaygı verici bir gelişmedir. Çünkü halkın sağlık ve yaşamını korumak için alınması gereken önlemler ne kadar olağan ise bu önlemlerin temel hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde yürütülmesi o kadar zorunludur.
Covid-19 salgını sürecinde çalışma yaşamında ortaya çıkan çok farklı uygulamalar ise tüm duyarlı sendikaların dikkatini çekmekte ve tepki gösterilmektedir. İşten çıkarmaların yaygınlaşması; ücret ödemelerinin yapılmaması, eksik ya da düzensiz ödenmesi; parasal ya da parasal olmayan sosyal hakların ödenmemesi veya eksik ödenmesi; ücretsiz izinlerin gerçekleştirilmesi; toplu iş sözleşmelerinin uygulanmaması genelleştirilen bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Covid-19 küresel salgının yarattığı olumsuzluklar ne kadar önemli ise salgının sonlandırılması veya kontrol altına alınması da o kadar önemlidir.
Salgın döneminde birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de otoriter eğilimler öne çıkıyor. Basın-yayın ve iletişim özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ile tek sesli hale getirme çabaları, siyasal kutuplaştırmanın sürdürülmesi, siyasal eleştirilerin devletin güvenliği ve ‘beka’sına saldırı olarak görülmesi, TBMM’nin rolünün daraltılması, sendikal örgütlenme özgürlüğüne getirilen zorlamalar, insan hakları sözcüleriyle gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar yaşanan sürecin öne çıkan olumsuzluklardır.
Önümüzdeki süreçte küresel salgının durdurulması ardından yaşamın ve üretim sürecinin olağanlaştırılması aşamalı bir gelişme ile gerçekleştirilebilir. Ancak temel hak ve özgürlüklerle emeğin korunması yönünde etkin adımlar atılmasında sendikaların söz hakkı ve katılımı son derece önemlidir.
Dünya işçilerinin birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, tüm dünyada ve ülkemizde Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz etkiler altında kutlanacaktır. Burada Covid-19 salgınının düzeyine bağlı olarak gerçekleştirilecek eylemlerde ana ölçütün toplum sağlığı korumak olduğunu ama bunun yanında kazanılmış demokratik haklara sahip çıkılarak ekonomik, sosyal ve sendikal hak ve özgürlüklerin geriletilmesine izin verilmemesi gerektiği asla unutulmamalıdır.
2020 yılı 1 Mayısı’nı önceki yıllardan farklı ve zor koşullarda kutlayacağız. Ancak her yıl tekrarladığımız sloganlarımız ve sözlerimiz hiç değişmedi, değişmiyor, değişmeyecek ve yine aynı:
Barış, demokrasi, sosyal hak ve özgürlük!..