TİP, İşçi Okulu’nun ikinci oturumunu düzenledi: ‘İktidarın yalanlarına karşı bir duvar örmemiz lazım’
İşçi Okulu’nun ilk oturumu, 1 Aralık Pazar günü düzenlenmişti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), 1. İşçi Kurultayı’nda kararlaştırılan ve Türkiye’nin dört bir yanından emekçilerin katılımıyla, her ayın ilk pazar günü düzenlenmesi hedeflenen İşçi Okulu’nun ikinci oturumunu dün gerçekleştirdi. Oturumda konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “İktidarın yalanlarına karşı bizim bir duvar örmemiz lazım. Onların bin tane yalanın karşısında bizim bir doğrumuzu bin kere, bin yerde, on bin yerde anlatmamız lazım” ifadelerini kullandı.
TİP, 3 Kasım Pazar günü binlerce emekçinin katılımıyla İstanbul’da düzenlediği 1. İşçi Kurultayı’nda, parti üyesi olma şartı bulunmadan, Türkiye’nin farklı bölgelerinden işçilerin her ayın ilk pazar günü İşçi Okulunda bir araya gelmesini sağlamayı kararlaştırmıştı.
ERKAN BAŞ, ‘TÜRKİYE’NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK İLK ADIMI ATIYORUZ’ İFADELERİNİ KULLANMIŞTI
Erkan Baş, 27 Kasım’da partisinin İstanbul İl Örgütü’nde düzenlediği basın toplantısında, partisinin İşçi Okulu kararını “Belki dışarıdan bakıldığında son derece basit gibi görünebilecek, ama iddia ediyorum, Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir ilk adımı bu hafta sonu itibariyle hep birlikte atıyoruz” sözleriyle kamuoyuna duyurmuştu.
1. İşçi Kurultayı’nda kararlaştırılan ve TİP Genel Başkanı Baş tarafından duyurulan İşçi Okulu’nun ilk oturumu, 1 Kasım günü çevrimiçi toplantı aracılığıyla düzenlenmişti. Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinden işçilerin katıldığı İşçi Okulu’nda TİP Genel Başkanı Erkan Baş da yer alırken, TİP Bilim Kurulu Üyesi Hakan Koçak ise sunum yapmıştı.
‘ORTAKLIKLARIMIZ ÖNE ÇIKTIĞINDA, FARKLILIKLARIMIZ BİRLİĞİMİZİ KUVVETLENDİRECEK’
İşçi Okulu’nun ilk oturumunun açılış konuşmasını yapan Erkan Baş, “Bizim bu toplantılarda yapmaya çalışacağımız şey şu: Türkiye’nin dört bir yanında, farklı iş kollarında çalışan, en basit haliyle söyleyeyim, Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si, kadını, erkeği, mavi yakalısı, beyaz yakalısı, gri yakalısı, pek çok insan farklılıklarını değil de ortaklıklarını buluşturmaya çalışsın. Çünkü inanıyoruz ki bizim aslında ortaklıklarımız çok daha fazla ve bu ortaklıklarımız öne çıktığında, farklılıklarımız ayırt edici olmak bir yana, aslında o ortaklığı besleyen zenginlikler haline gelecek. O farklılıklarımız bizim ayrılmamıza neden olmayacak, birliğimizi daha da kuvvetlendiren katkılar yapabilecek. Zaman geçtikçe, bu toplantılara katıldıkça bunu fark edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
DENİZ SERT’TEN, ‘İŞÇİ HAREKETİNİN TARİHİ VE GÜNCEL DURUMU’ BAŞLIKLI SUNUM
İşçi Okulu’nun ikinci oturumu, dün (5 Ocak) Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinden işçilerin katıldığı bir çevrim içi toplantı aracılığıyla düzenlendi. TİP Emek Bürosu Üyesi Deniz Sert’in “İşçi Hareketinin Tarihi ve Güncel Durumu” başlıklı bir sunum gerçekleştirdiği oturumda, TİP Genel Başkanı Erkan Baş da yer aldı.
‘İKTİDARIN YALANLARINA KARŞI BİZİM BİR DUVAR ÖRMEMİZ LAZIM’
Oturumun açılışı yapan Erkan Baş’ın konuşmasında şu ifadeler öne çıktı:
“Mesele ne biliyor musunuz? Biz çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz; yaratıyoruz, üretiyoruz; hepsini götürüp bu zenginlere teslim ediyoruz. O yüzden bu böyle yamayla düzelebilecek bir adaletsizlik değil. Bu çok köklü, çok temelden bir adaletsizlik. Yalanlara karşı bizim bir duvar örmemiz lazım. İktidar onların ellerinde; asker, polis, MİT, jandarma, hepsi ellerinde, bütün bakanlıklar ellerinde, medyanın yüzde 90 küsürü ellerinde. Radyolar, gazeteler, kalemşörler, akademisyenler, herkes bunlara çalışıyor ve çıkıp sürekli televizyonlarda bu yalanları anlatmaya devam ediyorlar. Biz bunu nasıl yeneceğiz? Hep beraber yenebiliriz, ancak hep beraber yenebiliriz. Yani onların bir tane yalanın karşısında bizim bir tane doğrumuzu bin kere, bin yerde, on bin yerde anlatmamız lazım. Başka türlü olmaz. Dövünmekle olmaz, şikayet etmekle olmaz. Bu gerçekleri yüzlerine haykırmamız lazım.
‘AKP İKTİDARA GELMEDEN ÖNCE TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRETLİ ORANI YÜZDE 9-10 CİVARINDAYDI, ŞİMDİ YÜZDE 50’LERE GELMİŞ DURUMDA’
Mesela ‘Asgari ücrete fazla zam yaparsak enflasyon artar’ diye bir şey uydurdular. Şunu bilmemiz lazım, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki kadar asgari ücretli yok. AKP iktidara gelmeden önce Türkiye’de asgari ücretli oranı yüzde 9-10 civarında, yani her 100 çalışandan 9-10 tanesi asgari ücretli. Şimdi yüzde 50’lere gelmiş durumda. Mesela bir fikir olsun diye söyleyeyim sadece, Avrupa ortalaması yüzde 5-6. Ama Türkiye’de ne oldu? Asgari ücret oldu ortalama ücret. O yüzden bu asgari ücret meselesine sadece asgari ücretliler olarak da bakmayalım. İşçi sınıfının, genel olarak emeğin daha düşük ücretle, daha uzun süre, daha ağır biçimde sömürülmesinin sigortasıdır.
‘SERMAYE SINIFI KENDİSİ İÇİN OLAN HER ŞEYİ SANKİ BİZİM İÇİNMİŞ GİBİ PAZARLIYOR’
Siyasal Alevilik diye bir şey ürettiler Suriye meselesi üzerinden ve bir biçimde Alevi düşmanlığını yeniden canlandırmaya başladıklarını görüyorum. Ben sadece şunu söylemek istiyorum, işin esası, bu sömürü ilişkisinin iktidar cephesinden rahatça sürdürülebilmesi. Bunun için de birtakım argümanlar buluyorlar. Mesela biz açız, yoksuluz, sefalet içinde yaşıyoruz ama sorsak ‘Suriye’yi fethettik’. Öyle bir hava veriyorlar, değil mi? Görmemiz gereken bütün bu işçi okul hikayesinin özeti bu: Sermaye sınıfı kendisi için olan her şeyi sanki bizim içinmiş gibi pazarlıyor, anlatıyor, her taraftan bunun propagandasını yapıyor. Bizim bunun karşısına işçi sınıfının çıkarlarını birleştiren, işçi sınıfının çıkarlarını her yerde savunan başka bir aklı, başka bir gücü siyaset sahnesinde çıkartmamız lazım.”
İşçi Okulu’nun bir sonraki oturumu, 2 Şubat Pazar günü düzenlenecek.